Nükleer gerçek korkutmuyor mu?

Güncelleme Tarihi:

Nükleer gerçek korkutmuyor mu
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2000 00:00

Deniz SİPAHİAKKUYU Nükleer Santralı'yla ilgili tartışmalar devam ediyor.Birçok okuyucumuz, bu konuyla ilgili bizi arayarak ya da mail yollayarak görüşlerini dile getirmeye devam ediyor.Santralle ilgili bazı gerçekleri birkez daha ele almanın faydasını görüyorum.Nükleer Santralı'nın, 4 - 5 milyar dolarlık bir maliyeti bulunuyor. Yapımı altı yıl sürecek santral, Türkiye'nin enerji ihtiyacının sadece yüzde 3 - 5'ini karşılayacak.Türkiye'de enerji kaçağının yüzde 25 - 30'lara kadar çıktığı bilindiği halde nükleer santral yerine kaçakları sıfırlayacak bir çözüm ortaya konulamaz mı?Bütün bu alternatifleri tartışmak gerekiyor.Size nükleer gerçekle ilgili dünyadaki bazı rakamsal bilgileri vermek istiyorum.ABD'de 1973 yılından sonra yeni nükleer santral yapımına başlanmamıştır.Avusturya hükümeti 1978 yılında tamamladığı nükleer santralını hiçbir zaman çalıştırmamıştır.Alman hükümeti santrallarını kapatma kararı almıştır. Mevcutların kapatılmasının ancak yirmi yılda mümkün olabileceği açıklanmıştır.Santrallarda çalışanlarda, onların çocuklarında ve nükleer santrala yakın yaşayan insanlarda kanser, sakat doğumlar ve bağışıklık sistemi bozuklukları diğer insanlara göre çok daha fazla görülmüştür. Bu da santralların normal çalışırken bile çevreye yaydıkları düşük radyasyonun insan sağlığını tehdit ettiğinin bir göstergesidir.Radyasyona maruz kalma yoluyla oluşan genetik bozukluklar maalesef kuşaktan kuşağa geçebilmektedir.Nükleer atıkların güvenli bir şekilde depolanması sorununa hala bir çözüm bulunamamıştır.Santrallar plutonyum üretmektedir. Bir gram plutonyumun 5 milyonda birinin bin insan tarafından solunması, o kişinin akciğer kanserine yakalanması için yeterlidir. 1 gram plutonyum 5 milyon insanın akciğer kanserine yakalanmasına neden olabilir. Acıdır ki; 1.5 kilo plutonyum kullanarak dünyadaki herkesi akciğer kanserli yapabilirsiniz.Atıklardaki plutonyum 240000 (evet 240 bin) yıl radyoaktif kalmaktadır. Ne nükleer atıkların konulduğu variller ne de şu andaki depolama yöntemleri atıkları 240 bin yıl doğadan ve insanlardan uzak tutamaz. Ayrıca atıklar bir deprem sonrasında kolayca yer üstüne çıkabilir.Santralların ürettikleri atıklar nükleer silahlar yapılması için kullanılabilir.*HÜKÜMETİN açıkladığı maliyetlere atıkların depolanması ve santral ömrünü tamamlayınca yerinden kaldırılması için gereken masrafları içermiyor.Batıdaki gelişmiş ülkeler; temiz ve devamlı bir enerji politikası üzerine yoğunlaşırken bizim aksine davranmamız kesinlikle doğru değil.Türkiye'nin ve özellikle Ege Bölgesi'nin rüzgar ve güneş enerjisi konusunda ciddi bir potansiyeli bulunuyor.Birinci dereceden deprem bölgesi olan ülkemizin nükleer santral konusunda çok daha hassas davranması gerekiyor.Hiçbir önyargıda olmadan ve elbette ülkenin enerji ihtiyaçlarını da düşünerek konuyu tartışmak şart.Bu konudaki görüşleri aktarmaya devam edeceğim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!