Neon geri döndü

Güncelleme Tarihi:

Neon geri döndü
Oluşturulma Tarihi: Ekim 23, 1999 00:00

Haberin Devamı

Uzay Yolu dizilerindeki enerji odalarına dikkat edin. Yarının teknolojisini yansıtmaya çalışan bu odalardaki ışıklandırma neonlarla yapılıyor. Çünkü neon uzaydan gelen bir medya gibi algılanıyor. Bu yüzden 60'lı 70'li yılların doğaya dönmek isteyen hippileri ve çiçek çocukları neona pek yüz vermedi. Şimdi zaman değişti. 2000'lere girerken neon yeniden moda.

Yüzyılın başında keşfedilen neon, teknolojiyle üretilemeyen ender medyalardan biri

1903 yılında Fransız bilim adamı Georges Claude tarafından bulunan neon dünyada ve Türkiye'de yeniden moda. Neon, ısıyla şekillendirilen cam tüpün içine neon gazı doldurulup elektrik verilerek üretiliyor. Çizilebilen herşeyin, her boyutta neonunu yapmak mümkün. Şekillendirilebilen tek ışık cinsi olması, parlaklığı ve el işçiliği dışında henüz bir üretim modelinin geliştirilememesi neonun cazibe noktaları.

UZAY ETKİLİ MEDYA

Yüzyılın başında bulunan neon tarihinin en parlak dönemini, 1950'li yıllarda Amerika'da, James Dean, patenli servis kızları, crom jantlı arabalarla birlikte yaşadı. Doğaya dönüşten yana olan 60'ların hippileri, 70'lerin çiçek çocukları, pek yüz vermeyince neon gözden düştü. Çünkü neon, uzay efekti veren, modern bir medyaydı. Bugün Uzay Yolu filmlerinde teknolojinin en üst noktaya çıktığı ‘‘enerji odaları’’nı tasarlarken neon ışıklarından yararlanılıyor. Çünkü neon uzaylı bir etki yaratıyor.

Neon 70'lerde dünyada düşerken Türkiye'de yükseldi. Ama rağbet edenler daha çok gazinocular ve pavyonculardı. Neon ustalarının dediklerine göre, o yılların assolistleri, adı neon ışıklarıyla yazılmazsa asla sahneye çıkmazdı. Çok geniş bir kullanım alanı olmasına rağmen neon, gazinolardaki şarkıcı adları ile özdeşleşti. Bunun dışında bir de 70'li yıllarda yoğun olan çatı reklamlarında kullanıldı.

TEKNOLOJİYLE ALAY EDİYOR

Las Vegas gibi ışıltılı şehirlerde tahtından hiç inmeyen neon, bugün yeniden moda. Bu modanın etkileri son yıllarda Türkiye'de de izleniyor. İş Bankası gibi büyük bankalar, Volkwagen gibi otomobil firmaları açıkhava reklamlarında neondan yararlanıyorlar. Açıkhava reklamcılığı konusunda uzmanlaşan şirketler, bünyelerinde neon departmanları açıyorlar. Reklam şirketleri de bünyelerinde neon departmanı kurmaya başladı. Bu konunun uzmanlarından biri de Amerika'da Neon Art School'da öğrenim gören Kenan Erkol var. Erkol, mezuniyetinden sonra Amerika'daki reklam şirketlerinde departman müdürlüğü yaptı. Daha sonra San Francisco'da Neon Art Works adlı atölyesini kurup sanatsal projelere imza attı:

‘‘Amerika'da neon, yalnızca bir medya olarak değil, aynı zamanda sanat olarak da görülüyor. Orada neonla ilgili altı kurs bir de Neon Art School vardı. NAS, sınavla öğrenci alırdı ve işin yalnızca tabelacılık değil, sanatsal kısmıyla da ilgilenirdi.’’

Bugün bütün Türkiye'deki neon ustalarının sayısı 20'yi geçmiyor. Bunların 14 tanesi İstanbul'da, geri kalanı büyükşehirlerde ve sahil kentlerinde. İstanbul'dakiler, Taksim, Karaköy, Tarlabaşı bölgesindeki atölyelerde çalışıyorlar. Karaköy'deki Işık Reklam'ın sahibi olan ve babasının yanında neon ustası olan Hilmi Daldaban, bu yirmi kişinin şu andaki ihtiyaca cevap verdiğini, daha fazla ustaya gerek olmadığını düşünüyor.

Kenan Erkol'un söyledikleri de bu durumu doğruluyor: ‘‘Yeni neon ustaları yetişmiyor. Çünkü eskiler yenilere birşeyler öğretme taraftarı değiller. Herhangi bir okul yok. Ama Türkiye'de çok ilginç bir şey var. İnsanlar kafasını bir şeye taktıkları zaman onu allem edip kallem edip öğreniyorlar. Neon işini de, sanatını elinden kaçırmak istemeyen ustalara rağmen öğrenmeye çalışan gençler var.’’

Bulunduğu günden bu yana teknolojisinde hemen hemen hiçbir ilerleme olmayan neon, el işçiliği dışında makinelerle üretilemiyor. Bunun nedeni camın makinelere sokulamayacak kadar hassas bir madde olması.

Teknolojik gelişmelerle adeta alay eden neonun bir takım geçici rakipleri de oldu. Örneğin plastiğin icadından sonra üretilen fiberglas ışıklar ya da ucuz maliyetli hortum ışıklar bir dönem neon gibi kullanılmaya çalışıldı. Ancak bunların içinde yanan ampul ışıklar hiçbir zaman neon kadar homojen ve güçlü bir ışık çıkaramadıkları için aynı etkiyi sağlayamadılar.

TRAFİĞİ TIKAYAN NEON

Neon 1903 yılında Georges Claudes adlı Fransız bilimadamı tarafından bulundu. Claudes neon gazını cam tüpün içine hapsetmeyi başardı. Fikrin sahibi ise Yugoslav bilim adamı Nicola Testla idi. Testla havada inört gazların olduğunu keşfedip, bunların yüksek voltta elektrikle çalıştırabileceği fikrini ortaya atan kişiydi.

Georges Claudes neonu tekeline almaya çalışınca bir takım hukuki sorunlar yaşandı. Neon Amerika'ya ilk defa 1923'te geldi. ‘‘Packard’’ yazılı bir neon tabela Los Angeles'ta bir caddeye asılınca trafik kilitlendi. İyi yapılan ve bakımı tekrarlanan bir neonun ömrünün 50 seneden az olmadığı biliniyor. Packard 1974 yılında ilk bakımı yapılırken hálá yanıyordu.

Neonda iki ekol var: Amerikan ve Avrupa ekolü. Amerikan ekolünde harflerin hatları yuvarlak. Avrupa ekolünde ise köşeli.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!