Mesele yüzde 10 değil

Güncelleme Tarihi:

Mesele yüzde 10 değil
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2002 00:00

MAKALENİN kötüsü, aynı konuda daha önce çıkmış bir başka makaleye lafın başında gönderme yapılmasından anlaşılır.O nedenle sürüp giden ‘‘ilaç’’ ve ‘‘eczacılar’’ konusunu dünkü yazımızla bağlantı kurarak sürdürecek değiliz.Lakin aldığımız bilgiye göre sorun yani Sağlık Bakanlığı'nın ilaç fiyatlarını yüzde 10 oranında indirme kararı ile eczacıların buna karşı direnişi bitmedi.Ne var ki Sağlık Bakanı Osman Durmuş, ‘‘Eczanelerin depodan aldıkları ilacın etiket fiyatından yüzde 10 indirim uygulaması kalkacak. Bu yüzde 10'un yüzde 7'si ilacı üretene, yüzde 1'i depoya, yüzde 2'si de eczaneye bırakılacak’’ şeklindeki formülün kabul edileceğini umuyor.Bu umut boşa mı değil mi göreceğiz.Ama bakanın dediği gerçekleşse bile sorun çözülmüş olmayacak.Çünkü eczacılar diretiyorlar... ‘‘Avrupa Birliği standartlarına göre kár payımız yüzde 25 değil, yüzde 35 olmalı’’ diye.Sektörün eczane sahibi olmayan ilgilileri de ‘‘Eczanelerin yüzde 25 kár oranıyla ayakta kalmaları çok zor’’ diyorlar. Ancak gerçek sebep bu kár oranının düşük olması değil. Yolunuz düşerse gidin İstanbul'da Çapa yahut Cerrahpaşa hastanelerinin veya Haydarpaşa Numune Hastanesi'nin çevresindeki sokaklara bir göz atın... Eğer İstanbul'da değilseniz Ankara'da veya bulunduğunuz yerdeki bir büyük hastanenin çevresinde dolaşın:Bakkaldan çok eczane göreceksiniz. Yan yana... İç içe... Ve birçoğu eczane değil de sigara bayii olarak kullanılsın diye yapılmışçasına küçük mekánlarda...Daha da vahimi, Eczazılık Fakülteleri ila maşallah, kuluçka makinesi gibi eczacı üretip duruyor.Bu fakülteler sanki ülkenin insan gücü ihtiyacına göre değil de öğretim üyeleri maaş alıp bir gün emekli olsunlar diye açılmış gibi. (Benzeri bir durum Tıp, Ziraat, İlahiyat ve İletişim Fakülteleri konusunda da geçerli. O yüzden, bilmiyoruz kaç adet on bin genç elinde üniversite diplomasıyla ortalıkta işsiz dolaşıp duruyor.)Demek ki ilk iş, Türkiye'nin ihtiyacı kadar eczacı üretmek. İkincisi... Bir dostumuzun gözlemini aktararak ifade edelim:Bu devlet, örneğin İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de taksi sayısını sınırlıyor. Çünkü bu sayıyı sınırlamazsa taksi sürücülerinin kazancının çok düşeceğini ve bundan sorun doğacağını görüyor.Ama aynı devlet eczane sayısını sınırlamaması yüzünden eczanelerin kár marjlarının büyüdüğünü, bunun da zavallı hastaların veya hasta sahiplerinin soyulmasına yol açtığını göremiyor. İhtimal bu yüzden eczane sayısını sınırlamayı hiç düşünmüyor.Yıllar önce, eczaneler kırsal alanlara da yayılsın diye konulmuş asgari ‘‘nüfus’’ ve asgari ‘‘mesafe’’ koşulları vardı. İlla o kurallar geri gelsin demiyoruz ama belli ki yeni kurallara ihtiyaç var. Aksi halde kár haddi yüzde 50'ye de çıksa bu sorunun çözülmeyeceği açıkça görülüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!