MEDYADAN : Muhtelif alıntılar

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Muhtelif alıntılar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2004 18:01

Beni kimse evlat edinmek istemiyor, demiş - Biri kokudan yakalanmış, biri de şiveden - Mehmet Sağlam şu anda nerede, ne iş yapıyor - Ruhat Mengi’nin hastane kriterleri - Yılın annesi derken ‘mama’ demek istemişlerdir - Flamingo fena halde kimlik bunalımına girmiş - Namusunuzun Allah belasını versin - Hürriyet, Bayezit’leri karıştırdı - Babanız da “barbekü” derdi Sayın Başkanım... ve sair alıntılar!

Haberin Devamı


“İyileşti” diye müjdeliyordu Hürriyet’in haberi. “Tornavida ile şişlenen ördek, beş gün sonra ayağa kalktı. İngiltere’nin Norfolk bölgesinde iki cani Philips adlı yaban ördeğine 25 santimetrelik tornavida sapladı. Doktorlar hayati organlara denk gelmeyen tornavidayı bir operasyonla aldı. İnanılmaz bir şekilde iyileşen ördek, ameliyatın 5.gününde ayağa kalktı. (Hürriyet, 30 Eylül)

Yaban ördeği “inanılmaz” bir şekilde iyileşip ayağa kalkarken, “inanılmaz” bir şekilde tüylerinin rengi de değişmiş, baksanıza. (Üstte) Açık kahverengi-beyaz tüyler, yeşil ve siyaha dönüşmüş !!!


*

BÜYÜK DEDEMİZ KAYAĞA BİNERDİ

Eskimolar da Türkçe kelimeler kullanıyor, diyor haber. Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nden bir araştırmacının iddiasıymış bu. Örnek kelimeler de verilmiş haberde. Mesela:

Haberin Devamı

Aaana = Anne demekmiş
Qaluk = Balık
Aata = Ata, dede
Qabruk = Kabuk
Kiirak = Kıvrık

Bunlara tamam, ama şuna çok güldüm (bir şey bilmeden güldüm):

Qayak = Kayak demekmiş.

Ne yani, Türkler Hindikuş Dağları’nda kano yapıyormuş da, kanoe-kayak’ı mı icat etmişler?

DB ve de HO Tercüman, 27 Eylül


*

GÜZEL ÇOCUĞUM BENİM...

Devlet Bakanı Güldal Akşit, Antalya’da Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı Zübeyde Hanım Çocuk Yurdu’nu denetlemiş. Bu sırada yanına bir çocuk gelmiş, “Efendim sizinle konuşmak istiyorum” demiş. Ve bir dileğini iletliş Bakan’a:

- Beni bir aile evlat edinsin. Erkek olduğum için beni kimse evlatlık almıyor...

Gözleri dolmuş Bakan’ın.

SB sadece ... 9 yaşındaymış.

Posta, 27 Eylül


*

NERELİDUR DA BUNLAR?

Kağıthane’de bir depo tutmuşlar, burada sahte rakı üretip piyasaya sürüyorlarmış. Ancak anason kokusu 200 m ötedeki karakoldan duyulunca, polis baskın yapıp üç kişiyi tutuklamış.

Haber tutuklananların “nereli” olduğunu söylemiyor. J

Milliyet, 28 Eylül


*

TAHMİN EDİN BAKALIM

Mehmet Sağlam’ın Millî Eğitim Bakanlığı yaptığı dönemde, çoğu memleketi Kahramanmaraş’tan 300 kişi, yazılı sınava girmeden önce çeşitli ilçe belediyelerine memur olarak atandı, ardından MEB’de görevlendirildi, bunlar 7 ila 18 ay arası çalışıp maaşlarını aldılar. Bilmem bu skandalı hatırlar mısınız.

Milliyet’ten Şükran Özçakmak hatırlatıyor: Haklarında kamu davası bu 300 kişinin bir bölümü hapiste, bir bölümü de firardaymış.

Peki bu skandalın baş kahramanı Mehmet Sağlam şu anda ne yapıyor biliyor musunuz?

Siz tahmin etmeye çalışın, yazının sonunda cevap verecğim.

Milliyet, 28 Eylül


*

ÖNEMLİ BİR DETAYMIŞ

Milliyet’in, AKP’nin Kızılcahamam toplantısından derlediği Notlar’dan biri:

- Gazetecilerin bulunduğu bölüme gelen (Çevre ve Orman Bakanı) Pepe, tavla oynayan gazetecilerin zarlarını kullandı. (İki tur atmış herhalde) Pepe, 2 defa üst üste 6-4 attı.

Eh haber değeri varmış hakikaten!

Milliyet, 29 Eylül


*

RUHAT HANIM’IN HASTANE KRİTERLERİ

Vatan’ın internet sitesindeki Yazarlar bölümünde, adı “alfabetik sıra” (!) gereği Başyazar Güngör Mengi’den sonra ikinci sırada gelen Ruhat Mengi, kalp sıkıntısı geçiren bir arkadaşını nasıl derhal doktora gönderdiğini anlatıyor:

“Sabah bizi aramış. Duyar duymaz 'Doğru Dr. Bingür Sönmez ve Dr. Deniz Şener'e gidiyorsun' dedim 'Hiç vakit kaybetmeden, hemen şu anda'...

Böyle durumlarda hastalığın ne olduğuna da bağlı olarak hızla düşünür ve 'İstanbul'daki en iyiler' arasında bir seçim yaparım.

Çok kötüler olduğu gibi çok iyi hastanelerimiz ve doktorlanmız da var. Benim ilk aklıma gelenler kendim ve ailem için güvenilir tercihlerim olan İstanbul Cerrahi Hastanesi, International Hospital, Florence Nightingale, Amerikan Hastanesi ve bunların doktorlandır. Hastane temizliğine, bakımına, disiplin ve güleryüze verdiğim önemin de bu tercihlerde rolü olduğunu söylemeliyim.”

Hastane baştabiplerinin gözünden kaçmış olabilir, hani Ruhat Hanım’ın Hastane Kriterleri’ni bilsinler diye tekrarlıyorum...

Vatan, 29 Eylül


*

YILIN ANNESİ DERKEN, “MAMA” DEMEK İSTEMİŞLERDİR

Esenler’de halk “randevuevi olarak kullanıldığını” iddia ettikleri bir evi bastı, ev sahibi Fatma ve İsmail Derin’i polis linç edilmekten zor kurtardı.

İşin komik tarafı, bu Fatma Derin, 1994’te sivil toplum örgütleri tarafından “YILIN ANNESİ” seçilmiş, çünkü babası tarafından iğfal edilen bir kız çocuğunu himayesine almış. Polis şimdi bu kızın akıbetini araştırıyormuş. Kızcağızı randevuevlerine “ilk sermaye” yapmış olmasınlar diye...

Hürriyet, 30 Eylül


*

Haberin Devamı

KENDİNE BİR KİMLİK SEÇEMEYEN BUNALIMLI FLAMİNGO

40 yaşında bunalımda, diyor başlık.

İngiltere’de bir hayvanat bahçesinde hapis tutulan 40 yaşındaki (?) bir flamingo, bunalıma girmiş, tedavi için altına tahta yumurta koymuşlar. Haber böyle. Haberin metni muhteşem:

... 40 yaşındaki Andy adlı flamingo kimlik bunalımına girince yetkililer ilginç bir yöntem buldu.

İlerleyen yaşına rağmen kendisine bir kimlik seçemeyen Andy...

Flamingonun kimlik bunalımı geçirmesi, ilerleyen yaşı, ‘kendine bir kimlik seçememesi’... herşey tamam!

HO Tercüman, 30 Eylül


*

3 TRİLYON YILLIK HAYAT

Ailenizin gazetesinde bir bilim haberi, başlığı diyor ki “Hayat, 3 bin 416 milyar yıl önce başlamış.”

Demek ki evrenin oluşmasından bile 3 trilyon küsur yıl önce!

Şok, 30 Eylül


*

HAŞEMA

Gaziantep’te “Müftüler arası halı saha futbol turnuvası” düzenlenmiş. Hakları, müftüler de eğlenecek, spor yapacak da, manzara pek iç açıcı değil. Haşema mı ne diyorlar, hani dizin altına kadar inen şort giymiş, spor çorabını dizine kadar çekmiş bir takım adamlar...

Birbirinin dizini veya baldırını gördüğü zaman tahrik oluyorlar çünkü...

Takvim, 2 Ekim


*

Haberin Devamı

BU DA AKSANDAN

İzmir’de ruhsat bilgilerini aldıkları otomobillerin motör ve şasi numaralarını çalıntı araçlara kullanan bir hırsızlık şebekesinin dört elemanı yakalanmış. Polis bu çeteden neden şüphelenmiş biliyor musunuz, elemanlardan biri kendini şu şekilde tanıtmış:

- Ha uşaam benim adim Mevlüt Kara’dir da, Doğubeyazit’liyum...

Takvim, 2 Ekim


*

BOMBA

İstanbul polisi iflas etmiş durumda, olaylar tamamen kontrolden çıktı. Bir ara bu konuyu tartışırız sizinle.

Bu arada Hıncal Uluç polisin akıl almaz bir zaafını daha doğrusu gafletini yazıyordu:

Bomba!..

Canlı yayında Ali Kırca'yı izliyorum.. Sabah atv binasının ilerisinde bir şüpheli koli var.. Bomba uzmanı polisler özel giysileri ile geliyor.. Fünye ile koliyi patlatıyorlar..

Boş.. Bir şey yok..

Geçmiş olsun..

Gerçekten geçmiş olsun.. Bomba atv'nin değil, tam Mazda galerisinin önündeydi. Mazda galerisi de Shell benzin istasyonunun içinde.. O koca koli eğer gerçekten bomba olsa ve fünye ile patlasaydı, benzin istasyonu değil sadece, işte o zaman Sabah ve atv aşağıda, Plaza Otel yukarda havaya uçardı..

Bu nasıl kurtarmaktır, İstanbul Emniyet Müdürü Sevgili Cerrah dostum bana söyler mi?..
Bomba şüpheli paket benzin istasyonun yanında böyle mi imha edilir?..

Sabah, 2 Ekim


*

NAMUSUNUZUN ALLAH BELASINI VERSİN

Artık “kötü yola düştü” diye kadınlara eziyet etme, dövme, öldürme dönemini çoktan aştık.

Hatta “kötü yola düştü diye hakkında dedikodu yapılmasına” bile gerek yok bir kadının öldürülmesi için.

Haberin Devamı

Adana’da yaşayan kadıncağızın kocası bacanağı tarafından bıçaklanarak öldürülmüş. Kadın da, üç çocuğunu alarak, çoktandır görmediği annesinin babasının evine taşınmaya karar vermiş. Katil kocasının adam yaralamadan sabıkalı erkek kardeşi yengesine izin vermeyince kavga çıkmış, sonunda bu hayvan kadını kurşunlayarak öldürmüş. Gerekçesi : “Kötü yola mı düşeceksin?”

Düşmene gerek yok, “İleride bir gün kötü yola düşebileceğin” İHTİMALİ bile NAMUS cinayeti için yeterli...

Bazen eş dost toplantısında bir anket yapıyorum, “Siz olsanız BU TÜRKİYE’Yİ AB’ye alır mıydınız?” diye soruyorum. Cevap hiç değişmiyor: % 100 HAYIR !

Vatan, 2 Eylül


*

AL SANA BİR TANE DAHA...

23 yaşındaki bir genç, 15 yaşındaki bir kıza tecavüzden hapse atılmış, daha doğrusu iğfalden. Tabii çaresi var, “Eğer kabul ederse evlenmek istiyorum...” demiş, cezadan yırtmak için.

Peki kızın babası ne yapmış? “Kızımın adının kötüye çıkmasını istemem. Evlenebilmesi için kızımın yaşını büyüteceğim...”

Danışıklı dövüş yani, hukukî takiye, hani benim “hâkim marifetiyle ırza geçme” dediğim türden bir olay...

Haberin Devamı

Herif küçük kıza tecavüz ediyor. Babası “adı çıkmasın” diye kızı tecavüzcü bir hayvanla evlendirmeye razı, kızı ömür boyu tecavüze uğrasın, yeter ki (baba olacak davar kızının adını değil sadece kendi adını düşünür emin olun) “adı kötüye çıkmasın!” Hâkim de hem göz göre göre kızın yaşının büyütülmesini - böylece kanunun delinmesini - onaylayacak, hem de kızın tecavüzcüyle mecburen evlenmesini...

SİZ OLSANIZ BU TÜRKEYİ’Yİ AB’YE ALIR MIYDINIZ?

Posta, 2 Ekim


*

SANA NE BENİM DİNİMDEN

Mehmet Ali Birand, arzu eden Avelîler’in nüfus cüzdanına Alevî diye yazdırmasına izin verilmemesine tepki gösteriyor.

Hani bir işgüzar çıkıp da dava açtı ya bu konuda...

Mehmet Ali Birand gibi laik ve medenî bir gazeteciden de, Alevîler gibi laik ve medenî bir kitleden de ben, aksine, “Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi kaldırılsın” diye talep beklerdim...

Posta, 2 Ekim


*

BİZİMKİLER KANUN DEĞİL Mİ?

Fransa’da yaşayan bir Türk kızı, okula türbanla alınmadığı için kafasını kazıtarak girmiş ve bütün Fransız medyasına da konu olmuş. Bizim buradaki ilahiyatçılar diyorlar ki “Müslümanlar yaşadıkları ülkenin yasalarına uymak zorundadırlar.”

Bunu söyleyenlerden biri eski Diyanet İşleri Başkanı, diğeri ilahiyat fakültesi dekanı bir prof.

Peki, Müslümanlar’ın Fransa kanunlarına uymaları gerekir, diye uyarıyorsunuz da, niye Türkiye’deki Müslümanlar’ı Türk kanunlarına uyun diye uyarmıyorsunuz?

Hürriyet, 2 Ekim


*

O YILDIRIMI KİM KOYDU ORAYA?

2.Bayezit’in kılıcı bulundu, diyordu Hürriyet’in haberi.

Hollandalı Profesör bilmem kim Tiran’da bir kılıç bulmuş, “Osmanlı Sultanı 2.Bayezit’e (Yıldırım) ait olduğu sanılan 500 yıllık bir kılıç” diyor haber.

HO Tercüman, aradan geçen 24 saate rağmen hâlâ uyanmamıştı, o da “Sultan 2.Bayezid (Yıldırım)” diye yazıyordu.

Prof. mu cahil bizimkiler mi?

2.Bayezid’in lakabı Yıldırım değil, Veli’dir. Yıldırım olan 1.Bayezid’dir.

Zaten Yıldırım 500 yıl değil, 600 yıl önce kadar önce yaşamıştır: 1360-1403

Beşyüz yıl kadar önce yaşayan 1.Bayezit’in torununun çocuğu 2.Bayezit’tir: 1447-1512

Parantez içine o talihsiz Yıldırım’ı kim koydu acaba?

Hürriyet, 2 Ekim - HO Tercüman, 3 Ekim

(Not: Diğer Tercüman, yani DB olanı, aynı haberi adam gibi vermişti. Hem de 2.Bayezid’in temsili resmini kullanarak, Yıldırım’ın değil. Bu gazeteden öğreniyoruz ki, üstelik, kılıcın üzerinde hangi padişaha ait olduğu da açık açık yazılıymış: “Sultan Murad Han oğlu Sultan Mehmed Han oğlu kudretli Sultan Bayezid Han Hazretleri’ne sulunmuştur” diye...)


*

BARBÜKE

Çevre ve Orman Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bir anlaşma imzalamış, “İstanbul Çevre Düzeni Protokolü” adı altında. Alınan kararlar çok isabetli ve desteklenesi, ama biri beni çok güldürdü.

Kadir Topbaş’ın verdiği bilgiye göre, bizim maganda millet ateş yakarten ormanları, koruları da yok etmesin diye, “piknik alanlarında ve ağaçların çevresinde ... barbeküler oluşturmak için projelerimiz” varmış.

Babamız da mangala “barbekü” derdi çünkü...

Hürriyet, 2 Ekim


*

SERİN DURUŞ’TAN

Latif Doğan: Rahmetli Mahzuni Şerif bunu ölmeden önce yazmıştı...

Bir tane daha...

Rehamuhtarlaşmaya çalışan Ali Kırca’nın ATV ana haberinde bir muhabir, annesine ‘deli dana hastalığı’ teşhisi konmuş bir kadına soruyor:

- Annenizin deli dana olduğunu ne zaman öğrendiniz?

Milliyet, 1 ve 3 Ekim


*

NASIL BİR HİSTİR, NE ŞOKTUR KİM BİLİR...

Ne dramlar, ne trajediler yaşanıyor hemen yanı başımızda...

Voleybol takımımızın kaptanı Neslihan (Demir) acı gerçeğini yirmi küsur yaşında öğrenmiş: annesi diye bildiği kadın alsında yengesi, babası diye bildiği adam da dayısıymış..

Vatan, 3 Ekim


*

KALIN KAFALILAR

Bir kere daha söyleyelim, belki tekrar edince anlarlar...

Gazetenin manşeti “Lezbiyen davası” diyor.

Spot: İki milli halterci kendilerini ‘lezbiyenlik’le suçlayan Nurcan Taylan ve Üstndağ’ı mahkemeye verdiler.

Lezbiyenlik, homoseksüellik ... SUÇ-DE-ĞİL-DİR!

Şok, 3 Ekim


*

Yukarıdaki sonunun cevabı: Mehmet Sağlam, AKP Hükümeti tarafından Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanlığı’na getirildi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!