ABD'nin Irak'a yapacağı olası operasyonun en önemli hedefi olan Başkent Bağdat, Türk edebiyatında önemli bir yere sahip.
Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Ebebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serhan Alkan İspirli, "Atasözlerimiz, Deyimlerimiz ve Divan Edebiyatımızda Bağdat" konulu çalışmasında, Bağdat'ın Türk Edebiyatı'ndaki yerine dikkat çekiyor. İspirli, Türklerin Bağdat'a 400 yıl hakim olduğunu belirterek, ''Bu nedenle edebiyatımızda, atasözlerimizde Bağdat ve Irak, çok kullanılan kelimeler olmuştur'' dedi.  Farsça ''Tanrı vergisi'' anlamına gelen Bağdat'ın, Aramice kökenliolduğunu ve ''koyun ağılı'' anlamına geldiğini iddia edenler de bulunduğunu ifade eden İspirli, birçok Divan şairinin, Bağdat'ı konu alan şiirler yazdığını belirterek, ''Bağdat, Türk insanı için de önemli bir şehir olmuş. Bu önem, atasözlerimiz ve deyimlerimizden de belli oluyor'' diye konuştu. DİVAN EDEBİYATINDA BAĞDAT Divan Edebiyatı'nda Bağdat'ı konu alan şiirlerin çok olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. İspirli, şairlerin, Bağdat'ın güzelliklerini överek, ona ''yeryüzü cenneti'' adını verdiğini söyledi.  18. asır şairlerinden Nedim'in, sevgilisinin vefasızlığından ve ''gönül mülkünün yağmalanmasından'' söz ederken, sevgilisinin merhametsizliğini, Bağdat'ı yağmalayan Moğol Hükümdarı Hülagü Han'a benzettiğini kaydeden İspirli, ''Şehr-i Bağdat gibi kişver-i dil oldu harap, O civanın sitem-i çeşm-i Hülagüsundan'' (O Hülagü gözlü sevgilinin eziyetinden, gönül ülkesi Bağdat şehri harap oldu) mısralarının yer aldığı şiiri yazdığını belirtti.  Divan şairleri Fuzuli, Ruhi, Nef'i, Fehim-i Kadim, Ahmet Paşa gibi bir çok şairin, Bağdat'ı konu alan şiirler yazdığını kaydeden İspirli, 4. Murad'ın bile Bağdat için yazdığı şiir bulunduğunu söyledi. BAĞDAT'IN MARUZ KALDIĞI SALDIRILAR Bağdat'ın tarihi geçmişi hakkında da bilgi veren İspirli, ''Bağdat ne kadar yıkılsa da yeniden mamur edilmesiyle tanınmış bir şehirdir'' dedi.  Tarih boyunca saldırıya uğrayan Bağdat'ın ilk tahribinin, şehri kuran Halife Mansur'un oğulları Emin ile Me'mun'un arasında çıkan kardeş kavgasıyla olduğunu belirten İspirli, ''Bu kavgada Me'mun kuvvetleri tarafından kuşatılan Bağdat 14 ay sıkıntı çeker, halk canından bezer, şehir enkaz yığını haline gelir. 812 yılında Emin yakalanır ve idam edilir'' dedi.  Bağdat'ın, 2. tahribi 865 yılında yaşadığını anlatan İspirli, Samerra'da isyan çıkaran Türk askerlerinden kaçıp Bağdat'a sığınan Halife El-Müstain'in amcazadesi El-Mu'tezz tarafından tahrip edildiğini söyledi. ''SELÇUKLU TÜRKLERİ, MASAL ŞEHRİ HALİNE GETİRDİ''  883 yılında yaşanan sel ve yangınların da Bağdat'ta büyük zarar verdiğini kaydeden İspirli, 1055'de Tuğrul Bey'in Bağdat'a girmesiyle,Selçuklu Türklerinin, kenti asırlarca tamir ve imar edip, bir masal şehir haline getirmiştir'' dedi. Bağdat için 1258'in felaket yılı olduğunu ifade eden İspirli, Moğolların Bağdat'a saldırdıklarını, Hülagü Han'ın ordusuyla girdiği şehri kısa sürede yakıp-yıkıp yağmaladığını belirterek, şöyle devam etti:''Bağdat, 1339 yılına kadar İlhanlıların egemenliğinde kalır. 1340 yılında Celayirli soyunun kurucu Hasan Büzürg, bağımsızlığını ilan eder. Bağdat, Timur tarafından 1392 ve 1401'de 2 kez işgal edilir. 1. işgalde şehir büyük zarar görmezken, 2. işgalde Celayirlilere öfkelenen Timur, Bağdat'ı yağmalar. Timur'dan sonra şehir tekrar Celayirlilerin, daha sonra Karakoyunluların, Akkoyunluların, İranlıların ve Safevilerin egemenliğinde kalır.'' SULTAN SÜLEYMAN'IN FETHİNDE ŞEHİR YAĞMALANMAZ  Kanuni Sultan Süleyman'ın 1534'te Bağdat'ı fethettiğini belirten Yrd. Doç. Dr. İspirli, ''Türklerin
fetih üslubu gereÄŸi, ÅŸehir yaÄŸmalanmaz. Bu nedenle asker, ÅŸehir dışında tutulur'' dedi. Ä°spirli, şöyle devam etti: ''Küfe, BaÄŸdat ve Kerbela çevresi, Ä°slam aleminin en büyük kültür ve medeniyet muhitidir. Bu medeniyetin en şöhretli ve en verimli kültür müesseseleri burada kurulmuÅŸtur. Abbasi halifelerinin birer kültür ve sanat abidesi çehresi taşıyan muhteÅŸem saray ve camilerindensonra, mesala bir zamanlar Ä°slam dünyasının bir kült ür kaynağı ve kültür merkezi olabilme seviyesine ulaÅŸan Medrese-i Nizamiye burada tesis edilmiÅŸtir. BaÄŸdat'ta çeÅŸitli sosyal ve ÅŸahıslara ait 44 de vakıf bulunuyordu.''  BaÄŸdat'ın 1623-1638 yılları arasında Safevilerin eline geçtiÄŸini anımsatan Ä°spirli, yine büyük zulüm ve haksızlık gördüğünü belirterek,ÅŸehrin 15 Ekim 1638'de 40 gün süren bir kuÅŸatmayla yeniden Osmanlı idaresine girdiÄŸini, daha sonra onarıldığını ve tahrip edilen Ä°mam-ı Azam'ın türbesinin de yeniden eski haline getirildiÄŸini söyledi.  Lozan AntlaÅŸması'na kadar hukuken Osmanlı Devleti'ne baÄŸlı kalan BaÄŸdat'ın, 1921'de Irak'ın bağımsız krallık olmasıyla baÅŸkent olduÄŸunuanlatan Ä°spirli, 1980-88'de yaÅŸanan Irak-Ä°ran Savaşı, daha sonra da 1.Körfez Savaşı ile 1991'de BaÄŸdat'ın bir kez daha tahrip edildiÄŸini söyledi. Â
button