''Lazerle göz çizdirme'' yöntemine dikkat

Güncelleme Tarihi:

Lazerle göz çizdirme yöntemine dikkat
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 11, 2003 00:00

Halk arasında, ''lazerle göz çizdirme''olarak bilenen ''Lasik'' yöntemiyle göz sinirlerinin tahrip olduÄŸu, bunun da göz kuruluÄŸundan retina erimesine kadar birçok soruna yol açtığı bildirildi.Gazi Ãœniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Kamil Bilgihan, halk arasında ''laserle göz çizdirme'' olarak bilenen ''lasik'' yönteminin sakıncaları hakkında bilgi verdi.   Prof. Dr. Bilgihan, laserle kırma kusurlarının düzeltilmesi uygulamasının son yıllarda Türkiye'de sıkça uygulanan bir tedavi yöntemi haline geldiÄŸini, günümüzde gerek kamu gerekse özel saÄŸlık kuruluÅŸlarında uygulanan laser tedavisiyle pek çok kiÅŸinin, gözlük kullanmadan iyi bir görme seviyesine kavuÅŸabildiÄŸini söyledi.   Türkiye'de, laser uygulamaları arasında en çok tercih edilen yöntemin ''Lasik'' yöntemi olduÄŸunu belirten Prof. Dr. Bilgihan, ancak, son yıllarda keÅŸfedilen ''konfokal mikroskop'' ile yapılan incelemelerde sanılanın aksine, lasik yöntemi uygulanan hastaların kornea sinirlerinde ve hücrelerinde kalıcı hasarların meydana geldiÄŸinin açığa çıktığını bildirdi.   Prof. Dr. Bilgihan, ''Ameliyat sonrası dönemin aÄŸrısız olması ve görmenin çok hızlı düzelmesi bu yöntemin en önemli avantajları olarak kabul ediliyordu'' diye konuÅŸtu.       ''KORNEADAKÄ° DUYU SÄ°NÄ°RLERÄ° KESÄ°LÄ°YOR''     Günümüzde onbinlerce Lasik ameliyatı yapmış olan ve Lasik yönteminin öncüsü kabul edilen Dr. Pallikaris'in bile baÅŸka yöntemler araÅŸtırdığını vurgulayan Prof. Dr. Bilgihan, yöntemin uygulanışını şöyle anlattı:   ''Korneanın en üst bölümünde epitel adını verdiÄŸimiz, kalınlığı yaklaşık 50 mikron olan ve kendini yenilediÄŸi için laser öncesinde kaldırılması gereken bir tabaka mevcuttur. Lasik yönteminde mikrokeratom adı verilen cihazlar kullanılarak korneadan 120-130 mikron kalınlığındaki bir tabaka kaldırılıyor. Bu cihazlar daha inceyeayarlandıklarında korneayı parçalıyor ve zarar veriyor. Yani Lasik uygulanırken epitelin altındaki 70-80 mikron kalınlığında bir parça istenilmediÄŸi halde kaldırılmakta ve bu iÅŸlem sırasında korneadaki duyu sinirlerinin çok büyük bölümü de kesiliyor.''     YAN ETKÄ°LERİ     Lasik cerrahisinde sinir liflerinin kesilmesi nedeniyle hastanın ameliyat sonrasını aÄŸrısız geçirdiÄŸini, ancak kesilen sinirlerin zamaniçinde tamamen iyileÅŸmediÄŸini belirten Prof. Dr. Bilgihan, bu hastaların önemli bir bölümünde en hafifi göz kuruluÄŸu olmak üzere pekçok ÅŸikayetlerin açığa çıktığını kaydetti.   Lasik'in, en korkulan yan etkilerinden birinin, ameliyat sonrası geç dönemlerde ortaya çıkan kornea erimesi (ektazi) olduÄŸunu ifade eden Bilgihan, ÅŸunları söyledi:   ''Bu, hastayı kornea nakline götürür ve yüksek dereceli miyoplara uygulandığında daha sık gözlenir. Sebebi tam olarak açıklanmamakla birlikte, konfokal mikroskop ile yapılan incelemeler Lasik uygulanan hastaların kornea hücrelerinde özellikle de laser yapılmış olan bölgelerde yüzde 40'a varan oranlarda azalma olduÄŸunu açığa çıkartmıştır. Korneasında erime geliÅŸen hastaların görme seviyeleri zaman içinde azalmakta ve gözlük numaraları giderek yükselmektedir. Bunun yanında yapılan klinik araÅŸtırmalarda, Lasik sonrasında hastalardaki gece görme ÅŸikayetlerinin ve kontrast görme azalmasının diÄŸer yöntemlere göre daha fazla olduÄŸu da belirlenmiÅŸtir.''  LASÄ°K'E KARÅžI LASEK      Bu bilimsel saptamalara raÄŸmen, lasek yönteminin yaygınlaÅŸmadığınıbelirten Prof. Dr. Bilgihan, Lasik'e göre çok daha az risk taşıyan ve daha iyi görsel sonuçlar veren ''Lasek'' yönteminin ise çeÅŸitli nedenlerden dolayı yaygınlaÅŸmadığını söyledi.  Prof. Dr. Bilgihan, Lasik'e karşı, uygulanan Lasek yönteminde korneadaki duyu sinirlerinin kesilmediÄŸini bildirdi.     Prof. Dr. Bilgihan, lasek yönteminde, kornea yüzeyindeki epitel tabakasının, alkol içeren özel bir solüsyonla yıkayarak kaldırıldığını, ardından da ''excimer laser ile gözlük numarasının düzeltildiÄŸini ve epitel tabakasının yeniden yerine kapatıldığını anlattı.   Lasik'teki yan etkilerin, Lasek yönteminde yaÅŸanmadığına iÅŸaret eden Prof. Dr. Bilgehan, göz kuruluÄŸunun Lasek sonrasında daha az olduÄŸunun saptandığını kaydetti.   Yüksek dereceli miyopların Lasek yöntemi ile tedavilerinde elde edilen sonuçların da Lasik'den daha iyi olduÄŸunu belirten Prof. Dr. Bilgihan, ''Yüksek miyoplarda uygulanan Lasek yöntemi sonrasında korneada erime riski yoktur, elde edilen görsel sonuçlar ise Lasik'tendaha iyi bulunmaktadır'' dedi.   Lasek uygulanan hastalarda görmenin yavaÅŸ yavaÅŸ arttığını, bununlaberaber, hastaların 1. haftada çok büyük bölümünün araba kullanabil kadar iyi bir görme seviyesine kavuÅŸtuklarını dile getiren Prof. Dr. Bilgihan, bu hastaların 4 gün süreyle her gün hekimitarafından kontrol edilmesi gerektiÄŸini, daha sonra 1. ayda ve 3. aydada kontrollerin devam ettiÄŸini anlattı.  Prof. Dr. Bilgihan, ''Lasek'in tercih edilmemesinin nedenleri arasında, ameliyat sonrası 2,3 gün süreyle hastalarda batma yanma sulanma gibi ÅŸikayetlerinin olması ve hastaların sık kontrol edilme gerekliliÄŸi olabilir'' dedi.  ''KARTAL GÖZÃœ'' KARMAÅžASI      Prof. Dr. Bilgihan, ''kartal gözü'' olarak bilinen ve ''kartaldan daha iyi görme seviyesi'' vadeden ameliyat yöntemi hakkında da bilgi verdi.   Bu yöntemden hastaların zarar görebilme riskleri bulunduÄŸunu kaydeden Bilgihan, bu tedavi yönteminin araÅŸtırma aÅŸamasında olduÄŸunu,küçük ve gönüllü hasta gruplarına uygulandığını bildirdi.  Operasyonun uzun dönem sonuçlarının henüz bilinmediÄŸine iÅŸaret eden Bilgihan, hastaların bir bölümünde sorunların, laser öncesine göre daha da arttığını bildirdi.   Prof. Dr. Bilgihan, ''Kısaca emekleme aÅŸamasında olan bir tedavi yöntemidir ve Avrupa BirliÄŸi'ne üye ülkelerde rutin uygulamaya girmemiÅŸtir, Amerika'da da henüz saÄŸlık dairesinden onay almamıştır'' dedi.  Bu yöntemin uzun dönem sonuçları tüm dünyadaki göz hekimleri tarafından dikkatle beklenirken, yöntemin risklerini hastalara anlatmadan, sadece baÅŸarılı taraflarını gündeme getirerek reklam amaçlı olarak kullanılmasının doÄŸru olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Bilgihan, ''Biz akademisyenlerin en önemli görevlerinden biri de saÄŸlık konusunda medyada çıkan haberlerin incelenmesi ve bilimsel gerçeklerin halkımıza tüm açıklığı ile anlatılmasıdır'' diye konuÅŸtu.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!