Kutluyorum!

Güncelleme Tarihi:

Kutluyorum
Oluşturulma Tarihi: Şubat 01, 2005 00:00

ÜLKE sorunlarıyla ilgili sade bir vatandaşsınız. Atatürkçü çizgide, laik, çağdaş, sosyal demokrat dünya görüşünü benimsemişsiniz. Ekranlarda ve medyada CHP kurultayındaki rezaleti, kepazeliği izliyorsunuz. Hakaretler, kavgalar, vuruşmalar, kürsüde bağırıp çağıran bir genel başkan...Hemen belirteyim, Sarıgül’le ilgili sözlerine büyük ölçüde katılıyorum. Burada çok yazdım, ardında böyle yolsuzluk iddiaları olan ve bunlara o gün kurultay kürsüsünde bile yanıt veremeyen Sarıgül o partiye genel başkan falan olamaz. Konuşmasını da izledik, hiçbir belgeye, hiçbir iddiaya yanıt veremedi. ‘Değerli arkadaşlarım’ demenin ötesinde çapı, kapasitesi, niteliği olmayan bir kimse. Ya Baykal? Yıpranmış, halkın tutmadığı, itici bulduğu, kendisini sevdirememiş bir genel başkan. Kendi yönetiminde seçilmiş olan delegelerin bile önemli bir bölümünden oy alamadı. Kendisine oy vermeyen yüzlerce delege, acaba Sarıgül taraftarı mıydı? Hayır! Onların çoğu karşılarında başka seçenek olmadığı için Sarıgül’e oy vermek zorunda kaldı. Yani Baykal’a karşı olan oylar Sarıgül’de birleşti... Çünkü başka çare yoktu. Baykal vurdukça vuruyor, eleştirdikçe eleştiriyor, bağırdıkça bağırıyordu. Örneğin, Sarıgül’ün Tayyip Erdoğan’la baş başa ve partinin haberi olmadan yaptığı sır görüşmeyi gündeme getiriyordu. Haklıydı. Ama Baykal’a sormalı. Kendisi de bir süre önce kapalı kapılar ardında Melih Gökçek’le bir görüşme yapmıştı. Kapalı kapılar ardında ve hiç kimsenin haberi olmadan! Bu görüşme gizliydi. Baş başa olmuştu. Acaba orada ne konuşmuşlardı! Madem öyle gizli kapaklı görüşmeler sakıncalıydı, kendisi bunu niçin yapmıştı? * * *Eğer o kurultayda CHP delegesi olsaydım, kime oy verirdim? Sandığa boş oy atardım. Eğer birileri kafama silah dayayıp ‘ille de ikisinden birini seçeceksin’ derse, oyum istemeyerek ve içimden gelmeyerek Baykal’a giderdi. Deniz Baykal yıprandı, yara aldı, genel başkanlıkta süresini doldurdu. Gitmelidir. Ama onun yerine gelecek kişi, Baykal’ın alternatifi Mustafa Sarıgül asla olmamalıdır. CHP’nin başına Sarıgül yakışmaz. * * *Koskoca bir anamuhalefet partisi kurultay yapıyor. Kurultayda kan gövdeyi götürüyor. İki genel başkan adayı kürsüde konuşuyor. Allah rızası için iktidarı eleştiren, ülkenin kimlerin elinde kaldığını ve nerelere sürüklenmek istendiğini gündeme getiren bir tek sözcük, bir tek eleştiri yok. CHP’nin neler yapması gerektiğini vurgulayan bir tek cümle yok. Bir horoz dövüşü izlemek zorunda kaldık. Bunlar aynı partinin çatısı altında toplanmışlar. Bunların iktidar olmakla, iktidar arayışına girmekle falan ilgisi yok. Muhalefet görevini yerine getirmek de bunların ilgi alanı dışında kalıyor. İlle de birbirlerini yiyecekler!.. Ve bu hastalık, Mustafa Sarıgül olayı ile ortaya çıkmadı. Bu CHP’nin her zamanki hastalığı. Her kurultayda ve her kurultaysız dönemde aynı rezalet.Onların rakibi AKP, iktidar partisi değil. Onların rakibi kendileri! Hatta rakip demek hafif kalır, onlar birbirlerinin en büyük, en amansız düşmanı. * * *Geçen cumartesi günkü yazımın başlığı ‘Bu Yama Dikiş Tutmaz’ idi... Çünkü olacakları aynen biliyordum ve bilmek için müneccim olmak gerekmiyordu. Yazımı şöyle bitirmiştim:‘Sokaktaki milyonlarca Atatürkçü, laik, çağdaş, sosyal demokrat insanımızı bıktırdılar ve sıktılar. O kitleler ne yapacağını şaşırmış durumda. Baykal, Sarıgül, Livaneli, Kemal Derviş ve benzerleri koskoca partiyi elbirliği ile bu durumlara düşürmeyi başardılar. Bu yama bu kadrolarla dikiş tutmaz.’ Şimdi iç tasfiye ve ihraçlar başlayacak. Delegeler, milletvekilleri, partililer bölündü. Kavga sürüp gidecek, AKP ellerini zevkle ovuşturmayı sürdürecek. Ne demiş dün Tayyip Erdoğan: ‘Televizyondan izledim. İşte hallerini görüyorsunuz. Durumlarını gördünüz.’ Başta Deniz Baykal olmak üzere koskoca CHP’yi bu duruma düşüren tüm başrol oyuncularını ve figüranları kutluyor, başarılarının devamını diliyorum! Helal olsun onlara!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!