Kürşat Yılmaz'ın komünist avukatı

Güncelleme Tarihi:

Kürşat Yılmazın komünist avukatı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 1998 00:00

Haberin Devamı

Tzanova'nın Kürşat Yılmaz'ın savunmasını üstlenmesi, Kürşat Yılmaz ile Alaaddin Çakıcı arasındaki bir bağlantıyı da ortaya çıkardı. Bulgaristan'da Çakıcı'yla ortak çalışan Bulgar pasaportlu işadamı İsmet Şaban'ın, Kürşat Yılmaz'ın da dostu olduğu anlaşıldı. VIS 2 (BUC) ve Multi Group adlı iki Bulgar şirketinde eski komünistlerle iş yapan Şaban, yakalandıktan hemen sonra Kürşat Yılmaz'ın avukatlığını yapması için Reni Tzanova'yla anlaştı. Bu iki şirketin kapısına Bulgar resmi makamlarınca önceki hafta kilit vuruldu.

MÜVEKKİLİM KAÇMADI, ÇIKTI!

Bulgar gazeteleri, Kürşat Yılmaz'ın Varna'da yakalanmasını, ‘‘Bulgaristan'daki Türk mafyozolar, Bulgaristan pasaport polisinin mührünü ve özel formlarını kullanmışlar’’ ‘‘Özel Tim uluslararası cinayet babasını tutukladı’’ başlıklarıyla vermişlerdi. Bulgar gazeteleri, Yılmaz'ın üzerinde bulunan 100 bin dolar, 150 bin mark, üç telefon ve altın saatle ilgili ayrıntılar da vermişti. Tzanova, müvekkiliyle ilgili sorularımızı şöyle yanıtladı.

Av. Tzanova, ‘‘Müvekkilim Türkiye'de hapishaneden kaçmadı, çıktı. Ben sizin yerinizde olsaydım Türkiye'deki hapishane yetkililerine bunu sorardım. Türk hapishaneleriyle ilgili filmler seyrettim. Sadece yarısı gerçekse, cezaevinden kaçması absürd. O cezaevindeyken heyetler ziyaretine gidiyormuş. Bu adalet değil. Ama bunlar sizin iç meseleniz. Bizim hapishanelerimizde ziyafet veremezsiniz! Kürşat Yılmaz, sizin hapishanelerinizde kilo aldı’’ diyor.

Müvekkilinin şimdi Türk hapishanelerindeki kadar mutlu görünmediğini, bildiği daha başka şeyler olduğunu, ancak bunu mahkemede açıklayacağını da söylüyor. Tzanova, bu açıklamalarına Türk devleti ve Bulgar mahkemesinin vereceği cevabı bekliyor. ‘‘Uluslararası Suçluların İadesi Anlaşması'nı iki ülke de imzaladı. İnsan haklarını da içeriyor. Türkiye iade talebinde bulunursa bu anlaşma çerçevesinde incelenip karar verilir. Türkiye hangi şartlarda iade talebinde bulunabilir? Kürşat Yılmaz'ın sınırdışı edilmesi gerekiyor mu? Özel bir suç için özel talep gerekiyor. Türkiye'nin bir açığı olup olmadığını mahkemede söyleyeceğim.’’ Tzanova, bu davayı enteresan bulduğu için hiç duraksamadan kabul ettiğini söylüyor. Komünist fikirlerine karşılık ülkücü Kürşat Yılmaz'ı savunmasını ise şöyle açıklıyor: ‘‘Jivkov gibi Kürşat Yılmaz'a da bazıları sempatik ya da antipatik diyor. Bazıları antipatiktir ama masum çıkar. Müvekkilim konusunda kimse bana baskı yapamaz.’’

Tzanova, Yılmaz'ın sınırdışı edilebilmesi için Bulgaristan'da işlediği suçların veya yargılanma nedeninin önemli olduğunu, oysa Yılmaz'ın sahte Bulgar pasaportuyla yakalanmasının cezasının çok az olduğunu, para cezası ve en fazla üç yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğunu belirtiyor. Tzanova, savunmasını Bulgaristan ve Türkiye'nin 1995'te imzaladığı Uluslararası Suçluların İadesi Anlaşması ve insan hakları üzerine kurduğunu anlatıyor. Bulgar devletinin bu anlaşmalar çerçevesinde iç düzenlemeleri olduğunu, mahkemenin bunlara uymak zorunda olduğunu, savunmasıyla ilgili ayrıntıları şimdiden söylemesinin müvekkilinin aleyhine olduğu için daha fazla açıklama yapmayacağını belirtiyor.

Todor Jivkov'u da savundu

24 Temmuz'da Varna'da yakalanan Kürşat Yılmaz'ın, avukatı Reni Tzanova, Bulgaristan'da çok ünlü. Eski komünist lider Todor Jivkov'un da avukatlığını yapan Reni Tzanova ile Sofya'da, Vitosha Bulvarı'ndaki lüks bürosunda görüştük. Tzanova, Türkiye'deki radikal İslamcıları, Necmettin Erbakan'ı ve gençliğin durumunu sordu. Hakkında yazılan ‘‘Reni Tzanova'nın Dört Skandal Olayı/ Jivkov, Vano Aleksandrov, Haskova Bankası'nın Soyulması, Üç İdam Cezalı Neşko’’ kitabını gururla gösteriyor. İranlı müvekkili Abdulsattar Dali'nin etkisiyle Kuran'ın Bulgarca çevirisini okuduğunu söylüyor. Ülkücü mafya liderlerinden Kürşat Yılmaz'la ilgili olarak sadece Hürriyet Gazetesi'yle röportaj yapmayı kabul ettiğini de vurguluyor. Bulgaristan'da şimdi Tzanova'nın avukatlık ücretinin yüzbinlerce dolar ve davayı kazanmasının garanti olduğu konuşuluyor. Tzanova, kazandığı kritik davalarla ünlü.

Kadın gazeteciye asitli suikast

Bulgaristan Trud Gazetesi Kriminal Haberler Servisi Şefi kadın gazeteci Anna Zarkova, mafya haberlerinde uzmandı. 11 Mayıs'ta üzerine asit döküldü. Ölümden kılpayı kurtuldu. Gözü kör oldu ve yaşadığı şoktan hâlâ kurtulamadı. Şimdi güvenlik nedeniyle bilinmeyen bir kentte. Estetik ameliyattan sonra Ekim ayında ABD'ye gidip ödüllendirilecek. Ailesi ve çocukları evlerini değiştirdi. Zarkova, polisin mafya ilişkilerinde rol aldığı, organize suçlar işlediğine ilişkin haberleriyle ünlüydü. Jivkov döneminde de organize suçlarla ilgili muhabirlik yapıyordu. Zarkova'nın babası Leonid Katzamuntzki Sofya Organize Suçlarla Mücadele Dairesi şefiydi. Sofya'daki gazeteciler arasında konuşulan bir olasılık da Zarkova'nın polis şefi olan babasına gözdağı. Zarkova'ya yapılan saldırının bir özelliği, şu ana kadar Bulgaristan'da gazeteciye yapılan ilk saldırı oluşu. Olay, Bulgar basınında hem korku hem de çok ciddi kaygılara yolaçtı. İki ay geçmesine rağmen saldırının arkasındaki isimlerin bulunmaması da bu kaygıyı artırıyor. Basına da gözdağı olarak nitelelen saldırı, aynı zamanda mafya üzerine gitmekte kararlı olan Yeni Demokrasi Hareketi hükümetine misilleme olarak da değerlendiriliyor.

Anna Zarkova, 11 Mayıs sabahı 8.30'da Trud'a gitmek için otobüs bekliyor. Emil Mariev, yüzüne asit atıyor. Sanığın itiraflarına göre olaydan iki gün önce Valeri adlı bir işadamı kendisini arıyor ve ‘‘Biz şaka yapmak istiyoruz. Sabah bu kadının yüzüne bir bardak su atar mısın?’’ diye ikna etmiş. Sanık, ifadelerinde hep bunu tekrarlıyor: Su ve şaka... Şaka olmadığını, kadın bağırmaya başladığında anlamış! Sanık yerinde kalıyor ve polis yakalıyor. Azmettirici kişi sorguya çekiliyor ama olayla ilgisi ispatlanamadığı için serbest bırakılıyor. Bu tarihe kadar olayla ilgili bir ilerleme sağlanamadı. Sanık Emil Mariev'in avukatının adresi ise çok dikkat çekici: Kürşat Yılmaz'ın avukatı Reni Tsanova'nın bürosundan genç avukat Violeta Jelaskova! Avukata parayı kimin vereceği bilinmiyor. Böyle ünlü avukatın ücretini ödemek, herhangi bir vatandaşın cebine göre değil. Trud Gazetesi yorumunda, seçimin avukata ait olduğunu ama bunun profesyonelliğin ötesinde bir ahlak seçimi olduğunu belirtiyor. ‘‘İnsanın, doğru ahlak seçimini yapma şansı çok nadirdir.’’ Anna Zarkova, bu olaydan önce tehditler alıyordu. ‘‘Senin son randevu yerin mezarlık olacak.’’ İkinci bir sanık, Petyo Andreev yakalandı ama serbest bırakıldı. Zarkova, sanığın polis albayı olan babası Stoyan Andreev hakkında bir haber yazmıştı. Haberden sonra görevden alınan baba Andreev, bu olaydan sonra rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldı.

Çakıcı'nın izini sürerken Hikmet Sevcan'a rastladık

Bulgaristan'da ülkücü mafyanın izini sürerken, bir isimle daha karşılaştık: Hikmet Sevcan. 1995 Martı'nda Alaaddin Çakıcı'yı Bulgaristan'da ararken, Vitoşa Dağı'nın eteklerindeki lüks semt Boyana'da kaldığı villaların Hikmet Sevcan'a ait olduğu söylenmişti. Bulgar bir kadınla evli olan Sevcan, 12 Eylül sonrası Bulgaristan'a kaçmayı ve orada ‘‘saygın bir işadamı’’ olmayı başardı!

Çakıcı'yı Bulgaristan'da himaye eden Hikmet Sevcan, eski bir uyuşturucu, silah ve altın kaçakçısı. Sadece Türkiye'de aranmakla kalmadı. ABD, HongKong ve Almanya'da hakkında tutuklama kararı çıktı, Interpol'ün kırmızı bültenlerine geçti. Bulgaristan'da da defalarca gözaltına alındı, salıverildi. Sevcan'ın Sofya'da 15 büyük şirketi bulunuyor. Turizm acentaları, giyim ve beyaz eşya mağazaları, restoranlar, otoparklar, Sevcan'ın meşru görünümünün paravanları. Sevcan'ı Bulgaristan'daki Türk babalar da iyi tanıyor: ‘‘Sattığı silahlarla binlerce insan öldü. 15 yıldır Bulgaristan'da uyuşturucu ve silah kaçakçılığı trafiğini yönetiyor. Çakıcı'yı kollayan ve saklayan da odur’’. 80'li yıllarda İstanbul Emniyeti'nde müdür olan bir yetkili, Sevcan'ı çok iyi hatırlıyor. ‘‘Firardaydı. Büyük bir kaçakçı. Sonra Bulgaristan'a kaçtı ve Bulgar istihbaratının emri altında çalışan Kintex'le çalıştı. Kintex, Jivkov döneminde Türkiye ve Ortadoğu'ya yönelik faaliyetlerde kaçakçıları

kullanıyordu.’’ İşlediği suçlarla Türkiye'de zaman zaman haber olan Hikmet Sevcan, 1996'ya gelindiğinde bu kez ‘‘İşadamı’’ başlıklarıyla haber olmaya başladı. Gaziantep'te soyadını taşıyan oteli için görkemli bir açılış yaptı. Sevcan'ın yine aynı ismi taşıyan bir oteli de İstanbul Florya kavşağında bulunuyor. Geçtiğimiz yıl trafik kazasında ölen Milliyet muhabiri Kemal Bağcı, 3 Kasım 1996'da yazdığı ‘‘Aranıyordu, şimdi işadamı’’ başlıklı haberinde, Gaziantep Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın, Hikmet Sevcan'ın İnterpol tarafından arandığını doğruladığını yazmıştı. ‘‘Interpol'e durumu sorduk. Sadece ifadesi alınmak üzere aranıyormuş. İfadesini vermiş, şimdiyse aranmıyor.’’ 10 yıldır Bulgaristan'da yaşayan ülkücü bir işadamı, Sevcan'ın bir gazetecinin birbuçuk milyon mark karşılığı aracılık yapmasıyla Türk pasaportu aldığını, hiçbir şey olmamış gibi Türkiye'ye giriş çıkış yaptığını iddia etti.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!