Güncelleme Tarihi:
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Erivan’a dün gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırasında Türkiye’ye hitaben sarf ettiği “1915 olaylarını kabul edin” mealindeki sözleri, Türkiye’nin gündeminde geniş yer buldu.
SİZ YÜZLEŞTİNİZ Mİ KENDİNİZLE?
Türkiye’ye “Ermeni soykırımını kabul edin, tarihinizle yüzleşin” çağrısında bulunan Fransa Cumhurbaşkanı’nın kendi tarihini görmezden gelmesi karşısında insan kendini tutamıyor, soruyor: Siz Ruanda katliamıyla, Cezayir’de yaptıklarınızla, genlerinize işlemiş ‘sömürgecilik tutkusuyla’ köleleştirdiğiniz insanlarla yüzleştiniz de, sıra başka ülkelere akıl vermeye mi geldi?
“Kolektif inkâr bireysel inkârdan fenadır” diyen Sarkozy, Ruanda’da Hutuların Tutsileri testerelerle doğradığı ve yerel kaynaklara göre bir milyona yakın insanın öldüğü soykırıma Fransa’nın katkısını ve gözleri önünde yaşanan katliama müdahale etmedikleri gerçeğini kabul ediyor mu? Etmiyor. Çünkü “kolektif inkâr” kimi durumlarda, kimi ülkelere “haktır”.
GÜÇLÜ OLAN HAKLI OLANDIR
Bakınız geçen ay, Ruanda Cumhurbaşkanı Paul Kagame kendi ayaklarıyla Sarkozy’yi Fransa’da ziyarete gitti. Soykırımın sözü bile edilmedi. Nedeni, Ruanda’nın sesini çıkaracak, haklarını arayacak ekonomik ve siyasi gücünün bulunmaması. Kagame elini uzattı, Fransa’nın elini sıktı. Yeni anlaşmalar için, ekonomisinin müreffeh yarınları için, kendi ayakları üzerine sıkı basamadığı için… Böylece bir soykırım, tarihten silinmiş oldu.
Ermenistan’a, “Türkiye soykırımı tanımazsa, konuyu yeniden parlamento gündemine alırız. Soykırımı inkâr etmeyi suç sayan yasayı yeniden gündeme getiririz” diye garanti veren Fransa, 1945'in Mayıs ayında Cezayir’in Sétif ve Guelma şehirlerinde, Fransız sömürgesine başkaldıran, özgürlük isteyen binlerce Cezayirli sivili katletmekteydi.
ONLAR HEP "MEDENİYET" GÖTÜRDÜ
Sömürgeciliğe 16’ncı yüzyılda başlayan Fransa’nın “vahşileri ehlileştirme” politikasının yayıldığı toprakların toplam yüzölçümü 20’nci yüzyılın ilk yarısında 13 milyon kilometrekareden fazlaydı. Bugün, Fransa torunlarına bu emperyalist zulmü, insanların kendi evlerinde hizmetçi ve köle edilişini hâlâ “Biz onlara medeniyet götürdük” diye anlatıyor. Descartes’ın bembeyaz ve pür pak Avrupalısı kendi suçlarını, günahlarını yüzyıllardır kendine mubah görüyor.
Ve bugün, “soykırım” sözcüğünde saklı derin yaralar siyasetle pisletiliyor. Batı medeniyetine “yeterince uyumlu” olmak dünkü gibi bugün de çağımızın “yüce emeli” iken, “sütten çıkmış ak Batılılar” dolaylı ve dolaysız çıkarları için, tarihçileri kenara itip soykırım tezlerini kendi kirli ellerine alıyor, birer silaha dönüştürüp namluyu diledikleri hedefe çeviriyorlar.
http://twitter.com/seblakutsal
sebla kutsal