Kısa vadeli risk: AB

Güncelleme Tarihi:

Kısa vadeli risk: AB
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2005 00:00

Dünkü tahminimizde belirttiğimiz gibi İMKB 100 Endeksi 27 bin puanın üzerine çıktı hatta kapanış 27 bin 300 puan direncinin üzerinde gerçekleşti. Bu kapanışla birlikte artık, geçen haftadan bu yana izlediğimiz kar realizasyonu ve dalgalı seyrin sona erdiğini söyleyebiliyoruz.Bugün ise endeksin bir miktar düşüşle gün içinde 27 bin 300 seviyesinin altına gelebileceğini söyleyelim. Ama bu bugün düşüş beklediğimiz anlamına gelmesin. Bugün geride bıraktığımız işlem günlerine kıyasla biraz daha durulmuş ama yine dalgalı sayılabilecek bir endeks seyri izleyeceğiz. Kapanışın ise pozitif alanda gerçekleşmesini bekliyoruz.Endeksin düşüşünde olduğu gibi yükselişinde de aslında gerçek gelişmelerin etkili olduğunu söylemek zor. Çünkü düşüşte teknik nedenlerin etkili olmasına rağmen piyasa bunlara IMF anlaşması ile ilgili gelişmeleri bahane etmişti. Şimdi yine aynı konu ile ilgili açıklamaları satın aldığını izliyoruz.Açıklamaların adresi ise Londra... Malum Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Londra’da özelleştirme uygulamaları ile ilgili olarak yabancı yatırımcılara bilgi veriyor. Bu arada da açıklama yapmaya devam ediyor. Son yaptığı açıklamalarda teşvik yasasında geri adım atılabileceğini, kanunun bütçeye yükünün 1 milyar dolar civarında olmasının beklendiğini söyledi.Yine dün Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan da yaptığı açıklamada IMF ile yeni stand-by’ın imzalanacağını ve Türkiye’nin ekonomik program çerçevesindeki taahhütlerini yerine getireceğini söyledi.Zaten son bir iki gündür anlaşma için önkoşul olan yasalarla ilgili çalışmanın hızlandığını da biliyoruz. Bunlar olumlu gelişmeler ama bir de kısa vadede canımızı sıkacak gelişmeler var. Örneğin AB üyeliği yolunda ayağımıza takılacak en önemli sorun Ankara anlaşmasının genişletilmesi meselesi olacak. Referans Gazetesi’nin haberine göre, Türkiye, Gümrük Birliği Protokolü’nün Rum Kesimi'ni de kapsayacak şekilde genişletilmesine ilişkin ek protokol için 2 Mart’ta AB ile görüşmelere başlayacak. Türkiye’nin komisyonların nihai mutabakatının ardından iki ay içinde söz konusu protokolü imzalaması, ancak bunun G. Kıbrıs Rum Devleti’ni tanıma anlamına gelmeyeceğini açıklaması bekleniyor. Türkiye ile AB arasında 3 Ekim 2005’te üyelik görüşmelerinin başlayabilmesi için söz konusu protokolün imzalanması gerekiyor. Türkiye’den bu ay sonuna kadar protokolü paraf etmesi istenmişti.Eğer bu karar alınırsa içerde bunun siyasi etkileri çok ağır olabilir. O nedenle bu görüşmelerin yakından takibi şart.Ayrıca AB bizi saçma isteklerle sıkıştırmaya devam edecek gibi görünüyor. Örneğin bu sabah CNN Türk’te yayınladığımız bir haber durumun ne kadar sıkıntı verici olabileceğini gayet net ortaya koyuyor. Dün yapılan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısında bir Fransız parlamenter “sevr anlaşmasını” kabul etmemizi istedi! Haber şöyle: “Türkiye-AB KPK toplantısının kapanış oturumunda, ermeni soykırımı iddiaları gündeme getirildi.. Türk parlamenterler, bu girişimi tepkiyle karşıladı. Fransız sağcı parlamenter Jak Toubon, Türkiye'nin AB üyeliği için Türkiye'nin soykırımı tanıması gerektiğini savundu. Toubon, Türkiye'nin sevr anlaşması'nı da kabul etmesini istedi..  Toplantıda söz alan bir Rum parlamenter de, Türkiye'nin ermenilere, rumlara ve kürtlere soykırım uyguladığını iddia etti.. Türk parlamenterler, soykırım iddialarının tarihçiler tarafından araştırılmasını desteklediklerini belirtti; Sevr Anlaşması'na ilişkin sözlerin de kabul edilemez olduğunu vurguladı.” Buna Türkiye siyasetinin nasıl bir yanıt vereceğini bugün izleyeceğiz. Bu arada Fransa’da sağın yeni lideri Nicholas Sarkozy de yeni bir açıklama yaptı ve şöyle dedi: “Avrupa'nın sınırları olması gerekir. Türkiye'nin AB ile bütünleşmesi iyi bir fikir değildir” Türkiye'nin AB üyeliğinin referanduma götürülmesi gerektiğini savunan ve bu üyeliğe karşı olduğunu dile getiren Sarkozy; referandumdan evet sonucu çıkması durumunda, Türkiye'nin AB ile bütünleşmek için kat etmesi gereken yolun büyüyeceğini ifade etti.  Sarkozy, Avrupa Anayasası’nın reddedilmesi durumunda ise büyük bir pazarın ortaya çıkacağını ve Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesinin kolaylaşacağını söyledi. "Bunu demokrasi yolunda önemli gelişmeler kaydeden yüce bir halkı, Türkleri reddetmek için söylemiyorum" diye konuşan Sarkozy, Avrupa Anayasası’nda imtiyazlı ortaklığın da öngörüldüğünü, Türkiye ile bütünleşmek yerine bu seçeneğin düşünülmesi gerektiğini ifade etti.Ve AB’den son bir haber:“Avrupa Parlamentosu, Rum parlamenterlerin yoğun girişimleri sonucunda KKTC’ye yapılması kararlaştırılan mali yardım ve doğrudan ticaret tüzüklerinin hemen onaylanmasını öngören karar tasarını 254'e 250 oyla reddetti. Önergede Avrupa Komisyonu'nun kabul ettiği doğrudan ticaret ve mali yardım tüzüklerinin Avrupa Konseyi tarafından acil olarak onaylanması isteniyordu. Avrupa Konseyi'nde doğrudan ticaret tüzüğünü engelleyen Rumlar, yoğun bir propaganda ile Avrupa Parlamentosu'nun onaylanması yönünde çağrı yapmasını da engelledi. Önerge 4 oy farkla reddedildi.”İşte kısa vadede bu gelişmelerle uğraşacağız. Piyasa şimdilik bu gelişmelere eğer hükümet bir an önce adım atıp IMF’nin istediği yasaları çıkarmaz ve yeni stand-by’ı imzalamazsa, piyasa bu haberleri aniden duymaya başlayabilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!