Karikatürlerime ağlayabilirsiniz

ERCAN AKYOL KARİKATÜR SERGİSİNDEN VE KÖŞESİNDEKİ ÇİZİMLERDEN SEÇTİKLERİMİZ

39 yıl önce çizerlik hayatına başlayan Ercan Akyol 1982 yılında da Güneş Gazetesi’nde “Açık Pencere”si ile tanıttı bize kendini. Halen daha Milliyet’te aynı isimli köşesiyle çizmeye devam eden Akyol’un “Açık Pencere”sinden zaman zaman “yaptığı “açık” göndermelere şahit oluyoruz. Mizahın ise kendi deyimiyle hayatına bir virüs gibi mi yoksa genetik olarak mı girdiğini bilmiyor. Öyle ki okumayı bile Red Kit ile sökmüş.

"Açık Pencere’den sergi"

Ercan Akyol şu aralar Milliyet’teki köşesi’nde çizdiği, son 3 yılın karikatürlerinden derlenen 55 karikatür ile sergisinde karikatür severleri bekliyor. Panolarda yayımlandığı boyutlardan kat kat büyük olan karikatürlerin görsel tadı bir başka. “Bunları ben çizmemiş olabilirim” diyerek kendisiyle dalga geçiyormuş bazen.

"Karikatürlerime ağlayabilirsiniz"

Ercan Akyol Başbakan Erdoğan’ın 2006 yılında söylediği “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” sözüne atfen çizdiği karikatür Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü’nü aldı. Akyol’un karikatür anlayışına göre; “Salt güldürmeye yönelik karikatür karikatürün içini boşaltır. Benim karikatür anlayışım mizahı, ironiyi içerir. Mizah karikatürün amacına ulaşmada araçtır. Onun için hedef aldığı kişi veya kurumu rencide eder, tahrip eder… Karikatürlerime elbet gülebilirsiniz, bazen buruk, bazen acı, gülebilirsiniz… Hatta ağlayabilirsiniz… Çünkü “mizah” eğlendirmez oysa “komik” eğlenceye yöneliktir…”

"Korku Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz"

Onun için mizahın varoluş nedeni muhalefet etmek. Bugünkü karikatürcülerin ise muhalif duruşu temsil etmediğini, görevlerini laikiyle yapmadıklarını düşünüyor ve bu şartlar altında da yapılması Ercan Akyol’a göre mümkün değil. Siyasete bu kez bizler için çizimleriyle değil sözleriyle parmak basıyor ve kocaman harflerle diyor ki; “KORKUYORUZ! Korku Cumhuriyeti yaratılmıştır.

İnsanlar telefonda bile konuşmaya korkuyor. Dinleniyorlar…

Basının yarısı yandaş medyaya dönüştürülmüş diğer yarısının önemli kısmı korkuyor, korkmazsa türlü şekillerde cezalandırılıyor. Böyle bir konuma getirilmiş basında muhalif barınması olası değildir. Barınsa muhalefet yapması olası değildir…

Ama bilmeliyiz ki, korkunun ecele faydası yoktur. Türkiye’de medya görevini yapmıyor çünkü korkuyor. Bir gün bu iktidarın seçimle gideceğini içinden söylüyor, umut ediyor. Ey necip Türk medyası sen görevini yapmazsan bu zulümkâr iktidar nasıl gidecek?”