Kanlı harita kayıp

Güncelleme Tarihi:

Kanlı harita kayıp
Oluşturulma Tarihi: Mart 20, 2006 00:00

Çanakkale Savaşları sırasında P.J. Patterson adlı Avustralyalı teğmenden alınan kanlı harita kayıp. Haritayı alan 57. Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni, imzalayarak Mustafa Kemal’e armağan ediyor. Mustafa Kemal de kendi imzasını atarak Esat Paşa’ya veriyor haritayı. Sonrası meçhul...

YILLARDIR Çanakkale üzerine çalışan Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Haluk Oral, uzunca bir süredir peşinde olduğu Avustralyalı Teğmen P.J. Patterson’a ait kanlı haritaya bir türlü ulaşamadı. En son özel izinle Harp Akademileri Kütüphanesi’nde haritayı arayan Prof. Dr. Oral, burada da haritanın izine rastlayamadı. Daha sonra, Esat Paşa’nın anılarını ilk kez yayımlayıp haritanın "güvenli bir elde bulunduğunu" duyuran ve çoktandır TMSF’nin denetiminde olan Hayat Mecmuası Arşivi’ne de girdi ama haritanın izine rastlayamadı.

Harita için, "Türk tarihi açısından büyük değere sahip" diyen Prof. Dr. Oral, bu konuda şunları söylüyor: "Haritada Mustafa Kemal’in imzasının olması çok önemli. Diğer sayfada ise 57. Alay Kumandanı Hüseyin Avni’nin imzası var. Mustafa Kemal’in, ’Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum’ dediği alay 57. Alay. İmamından bulaşıkçısına, doktorundan sucusuna hepsi şehit oluyor zaten. Hüseyin Avni bu haritayı çok güzel bir ithafla Mustafa Kemal’e hediye ediyor. Bu harita, Atatürk’ün kurşun isabet eden saati kadar önemli bir şey. Üstelik, çıkartmanın ilk günü ele geçen bir harita. 57. Alay Kumandanı’nın imzasını taşıyor, Atatürk’ün imzasını taşıyor. Böyle önemli bir belgenin kaybolması büyük bir talihsizlik. Çünkü haritanın kendisinde küçük bir Çanakkale romanı var."

AKADEMİDE YOK

Prof. Dr. Oral, haritanın varlığından ilk kez 1959 yılında Hayat Mecmuası’nda yayımlanan Esat Paşa’nın hatıratı vasıtasıyla haberdar oluyor. Daha sonra aynı haritayı, Hayat Tarih Mecuması’nın Nisan 1965’teki nüshasında görüyor. Harita, Çanakkale ile ilgili muhtelif kitaplarda da yer alıyor. Esat Paşa’nın anılarını yeğeni Kazım Taşkent’e emanet ettiğini öğrenince oğlu Karaca Taşkent’i arıyor. Ondan aldığı anıların Harp Akademileri Kütüphanesi’ne hediye edildiği bilgisini alıyor. Ne yazık ki kütüphanede yalnızca anıların kopyası bulunuyor ama belgeler ve bu arada haritanın kendisi yok.

HÜRRİYET’İ ARAYIN

Prof. Dr. Oral, Yine Karaca Taşkent’in yardımıyla TMSF’nin elindeki Hayat Arşivi’ndeki binlerce dosyadan ancak birkaçına bakabildiğini, haritanın burada olabileceğini söylüyor. Gayrettepe’deki koca bir hangarda duran arşiv 170 bin dolara satılık ama alıcı bulamıyor. Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünü kutladığımız bugünlerde bu haritanın nerede olduğunu bilenlerin gazetemize başvurmalarını diliyoruz.

İmza Mustafa Kemal

12 Nisan 1331 (25 Nisan 1915) Gelibolu Şibiceziresinin Arıburnu’na çıkan düşmanı ilk savlette sahile kadar defeden 57. Alay tarafından, düşmanın esir zabitanından iğtinam edilen (1) numaralı Gelibolu haritası olup, bir hatıra-i naçiz olarak muhterem 19. Fırkamız Kumandanı’na (Mustafa Kemal) takdim olunur. Sağ Cenah Kumandanı 57. Alay Binbaşı Avni. 16 Nisan 1331 (29 Nisan 1915).

İmza Esat Paşa

17. Nisan 1331 (30 Nisan 1915) Bu hatıranın umum kolordumuz namına muhterem kolordu kumandanımız Esat Paşa hazretlerine arz ve takdimi ensebdir (münasiptir). Mustafa Kemal
/images/100/0x0/55eaa437f018fbb8f88d4c11


Paşa ’esir’ diyor ama o ölü

Haritanın sahibi olan Teğmen Patterson’dan, Esat Paşa’nın anılarında "esir" olarak bahsediliyor. Oysa, Prof. Dr. Haluk Oral’ın yaptığı araştırmalar bunun mümkün olmadığını gösteriyor. Zaten Çanakkale’deki Anzak kayıpları, Avustralya’daki muhtelif internet sitelerinde bütün ayrıntılarıyla yer alıyor. O sitelerde, Teğmen Patterson’un çıkartma sırasında öldüğü belirtiliyor. Prof. Dr. Oral, Esat Paşa’nın anılarını 40’lı yıllarda kaleme aldığını hatırlatarak şöyle diyor:

"Muhtemelen hafızası yanılttı kendisini. Bir isim ararken haritanın üzerindeki isim çarptı gözüne ve onu yazdı. Yoksa Türkler’in Çanakkale’de hiçbir esiri öldürmediği biliniyor. Patterson yaralı olarak esir alınıp öldürüldüyse bu tarih bilgimizde bir çelişki yaratır. Böyle bir bilgi Anzak kayıtlarında yok. Ayrıca, Esat Paşa, Patterson’la Almanca konuştuğunu söylüyor. Ben Avustralya’da Patterson’un mezun olduğu okulla yazıştım. Patterson Almanca okumadığı gibi, yakın çevresinde de Almanca bilen kimse yok. Dolayısıyla Esat Paşa’nın sorguya çektiği esirin Patterson olması mümkün değil"
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!