Kanal İstanbul buluşması

İstanbul Kongre Merkezi’ndeki çalıştaya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP ve İYİ Parti’nin grup başkanvekilleri, milletvekilleri, belediye başkanları, sendika yöneticileri ve meslek odaları üyeleri katıldı.

TÜBİTAK TEK TEK SAYIYOR

Kılıçdaroğlu, projenin önceliklerinin uzmanlar tarafından belirlenmediğini savunarak şöyle konuştu: “Bir kişi belirliyor. ‘Benim önceliğim budur ve ben bunu yapacağım’ diyor. Biz de diyoruz ki ‘Kusura bakma beyefendi sen bunu yapamazsın, bunu yapmaya kalkan kim olursa bir kuruş para dahi vermeyeceğiz.’ Millet ittifakı iktidarında. Kimse yapamaz, bir kuruş bile vermeyeceğiz. TÜBİTAK’ın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verdiği bir rapor var. Raporu hazırlayan Marmara Araştırma Merkezi Başkanlığı. 14 madde halinde bu projenin ne kadar yanlış olduğunu sayıyor. 6 sayfa, altında da 6 bilim insanının imzası var.
Bana inanmayabilirsin, diğer bilim insanlarına da inanmayabilirsin ama sana bağlı bir kurum. TÜBİTAK dediğimiz, Türkiye’nin gözbebeği olan bir kurum. Oraya da soruyorlar ne diyorsun diye, ‘Kanal İstanbul’la ilgili. 14 madde halinde tek tek bu projenin ne kadar yanlış olduğunu sayıyor. Tavsiyem, eğer bulamazsan o raporu ben sana göndereceğim. Ama diyorsan ki ‘Sen gönderdiğin zaman ben inanmıyorum’, Putin’e veya Trump’a göndereyim o sana göndersin.”

AKŞENER: 9 YIL KONUŞULMADI

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, konuşmasında Kanal İstanbul Projesi’nin 9 yıl üzerinde hiç durulmadığını ve birdenbire konuşulmaya başlandığını söyledi. Projeyle ilgili bilim insanlarıyla konuşulmadığını iddia eden Akşener “Bu bir, İstanbulluya ders verme eylemidir. 20 milyar dolar, daha üstü miktarda bir para harcanacağı söyleniyor. Bununla GAP bitirilebilir, Konya Ovası sulanabilir. Genç işsizliği yüzde 35’leri vurdu, o gençlere istihdam yaratılabilir, teknokentler yapılabilir... Akıl, bilim, rasyonalite bunları söylüyor. Peki bu kanal işi nereden çıktı? Sebebi sensin Başkan (Ekrem İmamoğlu), kazanmasaydın olmayacaktı.” dedi.

İMAMOĞLU: YANLIŞ BİR AMELİYAT

Ekrem İmamoğlu ise “Projeyi gündeme getirenlerin, neden mecbur olduğumuzu anlatmak ve toplumu ikna etmek zorunlulukları vardır” diyerek başladığı konuşmasına şöyle devam etti: “Kanal İstanbul, mecbur olmadıkça hiç kimsenin asla evet demeyeceği, çok büyük ve çok riskli bir ameliyat. Tamamıyla yanlış bir ameliyat. İstanbul’un kimi yerleri sakat kalacak. Bir şehri böyle riskli, böyle ölümcül bir ameliyata sevk edenler, ‘Siz ne derseniz deyin, bu ameliyat yapılacaktır’ diyemezler. Bunu yapmayı kafalarına koymuş olanlar, neden mecbur olduğumuzu mutlaka anlatmak zorundalar. Boğaz güvenliğini sağlamak adına, hükümetimiz, hangi adımı atacaksa onun arkasında oluruz ve tam destek sağlarız. Ama büyük ve tehlikeli gemilerin geçiş güzergahını İstanbul’un bir yerinden alıp başka bir yerine taşıdığınızda güvenlik sorununu çözmüş olamazsınız ki."

TÜBİTAK: GÖRÜŞ BİLDİRMEDİK

TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, bir açıklama yayınlayarak, Kanal İstanbul’un yapılıp yapılmaması hakkında olumlu veya olumsuz bir görüş bildirmediklerini, taslak ÇED raporunun bazı bölümleri için öneri ve katkı sunduklarını belirtti. TÜBİTAK açıklamasında özetle şu ifadeler yer aldı: 27 Şubat 2018 tarihli ‘Kanal İstanbul Projesi / ÇED başvuru dosyası’ hakkında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü talebi üzerine görüş bildirilmiştir. Nihai halini almamış ÇED Raporu, ilgili enstitümüz tarafından incelenmiş olup, Kanal İstanbul Projesinin yapılıp yapılmaması hakkında olumlu veya olumsuz bir görüş bildirilmemiştir. Bu anlamda, ilgili rapor üzerinden basında yapılan ‘TÜBİTAK, Kanal İstanbul’a Karşı’ şeklindeki haberler tamamıyla çarpıtmadır ve gerçeği yansıtmamaktadır. Kurumumuzun görüşü, nihai halini almamış ve askıya çıkmamış ÇED raporu için verilmiştir. Sonuç olarak, verilen görüşler, projenin yapımına ilişkin değildir. Nihai ÇED raporunun şekillenmesine yönelik bir katkı niteliği taşımaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kapsamlı bilimsel görüşleri alabilmek adına, katılımcı bir anlayışla yürüttüğü ÇED raporu hazırlık süreçlerinin, bağlamından koparılarak siyasi çarpıtmalara konu edilmesi üzüntü vericidir.”