İranlılar pasaportsuz olduğu için gözaltında

İRAN Dışişleri Bakanlığı'nın, Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi'ni çağırıp, serbest bırakılmasını istediği gözaltındaki İranlılar konusuna İçişleri Bakanı Sadettin Tantan açıklık getirdi. Tantan, ‘‘Gözaltındaki İranlıların çoğunluğu pasaportsuz. Bu nedenle yakalanmışlar’’ dedi. Tantan, bazı İranlıların da Türkiye aleyhine faaliyette bulundukları için gözaltında olduklarını açıkladı.

Tantan, dün Hürriyet'in sorularını yanıtlarken, gözaltında bulunan 250'ye yakın İranlı olduğunu doğruladı. Bu sayının zaman zaman azalıp arttığına da dikkat çeken Tantan, şunları söyledi: ‘‘Gözaltındaki İranlıların çoğunluğu, bir iş yerine kaçak işçi olarak girip çalışanlardan oluşuyor. Pasaportsuz olarak Türkiye'ye kaçak olarak kanunsuz yollardan girmiş olan İranlılar sınırdışı edilmek üzere gözaltına alınıyor. Bunların birçoğunun ikametleri dahi yok.’’

Tantan, bunun yanı sıra Türkiye aleyhine faaliyette bulunan bazı İranlıların da gözaltında olduğunu gizlemedi. Tantan, bunun sayısı hakkında bilgi vermekten kaçındı.

CMUK DEĞİŞMELİ Tantan, ‘‘Yeşil’’ kod isimli Mahmut Yıldırım'ın sağ kolu olarak kendini tanıtıp yıllarca haraç toplayan Zakir Selvi ile ilgili olarak da şunları söyledi: ‘‘Biz hiçbir zaman yakalanan bu kişinin Yeşil'in sağ kolu olduğunu söylemedik. Bu kişi, sağda solda haraç toplayıp dolaşıyormuş. Yıllardır da yakalanamıyormuş. Bu kişiyi yakaladık.’’

Tantan, yakalanan kişilerin geçmişte suç ortaklığı yaptıkları kişilerden bazılarının da cezaevlerinde olduğunu anımsattı. Tantan, cezaevinde olan kişilerin tekrar sorguya alınamadığını da belirterek Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda yapılacak değişiklikle bu engelin kaldırılacağını bildirdi, şöyle dedi: ‘‘Yıllar önce aynı yönde eylemde bulunmuş ve daha sonra yakalanmış mahkemeye çıkarılıp hüküm giymiş kişiler var. Bir de aynı suçtan yeni yakalananlar var. Şimdi bunları yüzleştirmemiz ve karşılıklı olarak bir kez daha sorgulama yapıp işledikleri suçları detaylı olarak aydınlatmak istiyoruz. Ancak CMUK buna izin vermiyor. Aslında CMUK'u aldığımız Batılı ülkelerin kanunlarında bu husus var. Fakat bizde tercüme yapılırken bu bölüm atlanmış. Şimdi Prof. Dr. Sulhi Dönmezer ve arkadaşları bir hazırlık yapıyorlar.’’