Güncelleme Tarihi:
Son bir hafta içindeki gelişmeler bile birşeylerin geriye gittiğini, eski alışkanlıkların nüksettiğini işaret ediyor.
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün son basın toplantısındaki güçlü mesajları arasında sıkışan, halkın bilmediği ama Özkök’ün yanıt verme ihtiyacı duyduğu “ikbal”e yönelik sert sözleri, ortalıkta görünmeyen Cumhurbaşkanı Sezer’in Sakıp Ağa’nın cenaze törenine dahi katılmaması, hatta bu konuda soru sormak isteyen gazetecilere sert çıkışı düşündürücü.
Hele hele KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’ın TBMM’de yapacağı konuşmayı dinlememekte kararlı Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Sezer’le olan randevu gerekçesinin, Sezer’in küçük bir manevrası sonucu gerçekleşememesi tesadüfler zincirinin parçaları olamaz.
Hemen ardından TBMM Başkanı Arınç’ın “şeyin şeyi”ne yönelik talihsiz sözleri, haftalık olağan ziyaretlerini eksiksiz yerine getiren KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’ın Meclis’te konuşma yapma gayreti, buna karşı AKP’lilerin Antalya’daki toplantıyı mazeret göstermeleri de inatlaşmanın izlerini taşımıyorsa, ne?
Annan Planı referandumu nedeniyle Ada Rumları’nın “Ohi”ye yönelmeleri, KKTC tarafında “Yes” mitinginin canlılığı, AB Parlamentosu’ndan gelen tehditvari sesler, ABD’nin hamlesini son ana bırakması kötü kokular değilse ne?
Ya bütün bu terslikler bir anda uç verdi, ya da birileri ipleri germek için harekete geçti.
Dış odakların, ya da mihrakların Türkiye üzerinde oyun oynadıklarına yönelik takıntım yok ama aklım karışmadı diyemem.
Birileri sanki eve gizlice girmiş takırtılar yapıyor.
“Orda kim var?” kuşkusu kafama takılıyor.
Birileri telleri geriyor ya.
Peki kim bunlar?
Kim?
Sevgiler,
Sezai