INTERNET ÜZERÄ°NDE KENDÄ°NÄ°ZÄ° AÅžIN Tamam, artık rahatlayın. Derdinize deva bir yazı okumak üzeresiniz. Bunun için bana teÅŸekkür etmeniz gerekmez... Bu yazıyı

Güncelleme Tarihi:

INTERNET ÜZERİNDE KENDİNİZİ AŞIN Tamam, artık rahatlayın. Derdinize deva bir yazı okumak üzeresiniz. Bunun için bana teşekkür etmeniz gerekmez... Bu yazıyı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 25, 2000 00:00

INTERNET ÃœZERÄ°NDE KENDÄ°NÄ°ZÄ° AÅžIN Tamam, artık rahatlayın. Derdinize deva bir yazı okumak üzeresiniz. Bunun için bana teÅŸekkür etmeniz gerekmez... Bu yazıyı yazmasaydım kendimi asla affetmeyecektim zaten. INTERNET aleminde yeterince zaman geçirmiÅŸ ve altı ayı aÅŸkın bir süredir e.mail kullanmaktaysanız siz de çoktan farketmiÅŸsinizdir ki, özellikle e.mail zincirleri ÅŸeklinde ortalıkta dolaÅŸan materyalin %90'ı iÅŸe yaramaz zırvalardan oluÅŸur. Geri kalan %10'luk kısım ise, çoÄŸunu zaten bildiÄŸiniz bayatlamış fıkralardır. 'Eeee, ne olmuÅŸ yani?' mi dediniz? Evet, bu bilginin kendi başına son derece kuru ve yararsız olduÄŸunu ben de biliyorum. Ama biz ne yapacağız ÅŸimdi? Bu yavan ve yararsız bilgiden, iÅŸimize yarayan ve olumlu bir yöntem çıkarmaya çalışacağız. Ne kadar saçma ve gereksiz olursa olsun, bize gelen e.mail'leri okuyoruz. Bunu adeta bir zorunlulukmuÅŸ gibi yapıyoruz. ÇoÄŸu kere, nasıl bir yazıyla karşılaÅŸacağımızı biliriz ama gene de okumaya devam ederiz. (Örnek: Bakın mesela siz hala bu yazıyı okumaya devam ediyorsunuz) Tamam... Lafın nereye doÄŸru yol aldığı yavaÅŸ yavaÅŸ belli olmaya baÅŸladı. Önce, INTERNET'te gördüğümüz, e.mail zincirleriyle birbirimize aktardığımız zırvalardan bazı örnekleri ele alalım: Urban legends (Åžehir efsaneleri): Güya 'Uyarı' amacı taşıyan ama okuyanı endiÅŸeye düşürmeye yarayacak türden hikayelerdir. 'Falanca yerdeki McDonald's 'ta AIDS'li bir çalışan varmış da, kanını ketçaplara karıştırmış. Aman McDonald's tan ketçap yemeyin vb. vb.' Bu türün en tipik örneÄŸi, böbreÄŸini çaldıran adam hikayesidir. Benim en büyük hayallerimden biri de şöyle güzel ve inandırıcı bir urban legend yazmak. Ãœstünde hala ugrasiyorum. Belki bir gün okuyacaksiniz ama benim tarafımdan uyduruldugunu asla bilmeyeceksiniz. Moral mesaj taşıyan didaktik hikayeler: Bunlar son zamanlarda çok moda oldu. Dokunaklı ve çoÄŸu duygu sömürüsüne yönelik bu hikayelerin rating'i pek bir yüksek. O kadar ki, e.mail icad edilmemiÅŸ olsa, biz bu ahlak ve hayat bilgisi derslerini nasıl alacaktık acaba? diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Anekdotlar: Bunlar da yapı itibarıyla didaktik hikayelere benzese de, aslında sosyal ya da politik bir mesaj içermektedirler. Bahsedilen olayın GERÇEK olduÄŸu iddia edilir. Anekdotun kahramanı genellikle tarihte yaÅŸamış bir kiÅŸidir. Oysa anlatılan olay ya hiç olmamıştır ya da hikayede anlatılandan çok farklı ÅŸekilde cereyan etmiÅŸtir. Bu tür yazıların popüleritesinin, insanların tarih konusundaki bilgisizliÄŸinden kaynaklandığını düşünüyorum. Özlü sözler: DiÄŸer bir ahlak dersi verme yöntemi. Aklınıza gelen bazı lafları süslü bir ÅŸekilde alt alta yazacaksınız. Sonra da 'Konfüçyüs'ten AÅŸk Öğütleri' veya 'Iacocca'dan Çalışma Hayatı Presipleri' gibi tumturaklı bir baÅŸlık altında toplayacaksınız. Laflar ne kadar süslü ve ÅŸiirsel olursa, o kadar yüksekten atılmış demektir. Bunlar arasında Murphy Ä°lkeleri gibi olanlar varsa, okuması hoÅŸ oluyor. Ama ciddiyet iddiasında bulunan 'özlü sözler'i epey sıkıcı buluyorum doÄŸrusu. PPS dosyasına bindirilmiÅŸ doÄŸrudan mesajlar: Bazılarının grafik desenleri güzel oluyor. Birileri bu grafik ve illüstrasyonları hazırlamak için epeyce göznuru dökmüş ve emek harcamıştır genellikle. Ama grafik desenlerin (veya fotoÄŸrafların) orasına burasına yazılmış yazıların içeriÄŸi çok basit ve çoÄŸu kere aptalcadır. Bu liste daha da uzatılabilir. Ama ÅŸu an için bu kadarı yeterli. Yukarıda kısaca kategoriler halinde ortaya konulan türden yazılar INTERNET üzerinden veya e.mail zincirleri yoluyla hızla genÅŸ kitlelere ulaÅŸmakta ve bir tür bilgi kirliliÄŸi yaratmakta. Ama bu yazıların çoÄŸu 'yaratıcı' bir saçmalama sürecinin ürünüdür. Bunlara benzer 'inandırıcı' fakat 'boÅŸ' mesajlar oluÅŸturabilmek, saçmalama konusunda belli bir yaratıcılık gerektirir. Saçmalama özgürlüğü insan verilmiÅŸ doÄŸal bir haktır. Bu hak, yerinde ve kararında kullanıldığı zaman insanın hayal gücünü ve yaratıcılığını geliÅŸtirir. Bir anlamda, ruh saÄŸlığını koruyan bir sübaptır. Ä°nsanı stresten uzaklaÅŸtırır. Hah, sizi buraya kadar epeyce yordum ama en sonunda yazının ana fikrine gelmiÅŸ bulunuyoruz: Hayalgücümüzü kullanarak, biz de, yukarıda mahiyetini açıklamaya çalıştığım 'inandırıcı' zırvalar yazabiliriz. (bu BÄ°Z, Türkiye Yazarlar Sendikası veya Gazeteciler Cemiyeti anlamına gelmiyor. Buradaki BÄ°Z, bu yazıyı okumakta olan herkesi kapsıyor) Bu iÅŸte iyice ustalaÅŸtığımız zaman, bizim yazdığımız zırvaları okuyacak olan diÄŸer insanlar, bu laflarda derin kerametler buluyor olacaklar. (Bunun size nasıl bir özgüven kazandıracağını, ne büyük bir keyif vereceÄŸini bir düşünün) INTERNET veya e.mail yoluyla çok geniÅŸ kitlelere ve çok seri bir biçimde yazılı mesajlarınızı ulaÅŸtırdığınızda, kendinizi çok iyi hissedeceksiniz. Endorfin ve seratonin salgılarınız artıcak. Böylece, bu yazıların, okuyanlara deÄŸil aslında yazıyı yazanlara faydalı olduÄŸunu bizzat deneyerek öğrenmiÅŸ olacağız (ki bu da baÅŸlı başına sosyo-psikolojik bir keÅŸiftir. Serdar Turgut'un kulakları çınlasın, böyle bir saptamayı dünya gözüyle ben de yaptım ya.. Artık havamdan geçilmez..) Evet, aklınızdan geçeni biliyorum. Åžu an okumakta olduÄŸunuz bu yazının da yukarıda anlatılan tarzdaki yazılardan biri olup olmadığını düşünüyorsunuz. Biraz paradoksal bir durum, deÄŸil mi? Korcan Karar bir aralar ATV'de 'ÅžOK' adında bir program yapıyordu. Çok dahice yapılmış bir programdı. Hem REALITY SHOW tarzındaki TV programların inceden bir parodisini yapıyor hem de izleyenlere 'acaba bu gösterdikleri ÅŸey doÄŸru olabilir mi?' sorusunu sorduruyordu. O kadar ki, bir keresinde Edirne genelevinde çalışan Amerikalı kadın diye asparagas bir haber yaptıklarında, Edirne ValiliÄŸi konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmak zorunda kalmıştı. Yine bir diÄŸer programında Korcan Karar, 'Åžimdi diÄŸer televizyon kanallarındaki REALITY SHOW yapımcılarına, nasıl asparagas haber hazırlanır, onu göstereceÄŸiz. Bu kıyağımızı da unutmayın!' diyerek, tamamen uyduruk bir haberi nasıl yarattıklarını göstermiÅŸti. Ä°tiraf edeyim, bu yazının ilham kaynağı da, iÅŸte o program oldu. Belki de ÅŸimdi kendi kendinize 'Nee? Åžimdi de adamın biri kalkmış bize 'saçmalamanın' yararlı bir iÅŸ olduÄŸunu söylüyor. Saçmasapan yazılar yazıp saÄŸa sola göndermemiz tavsiyesinde bulunuyor?' diyorsunuz. Aynen öyle. Yeterince vaktinizi aldım, sabrınızı zorladım. Ama bu konu burada bitmez.Özel olarak ilgilenen arkadaÅŸlar egmir@excite.com adresine e.mail gönderirlerse; yeni ve orijinal urban legend'lar nasıl üretilir, moral mesajı olan dokunaklı hikayeler nasıl yazılır, nasıl özlü söz uydurulur, sahte anekdotlar nasıl yaratılır ve INTERNET üzerinde yazıları ilgiyle okunan anonim bir yazar nasıl olunur konularında gözlem ve tecrübelerimizi paylaÅŸabiliriz. Belki bundan sonra AGORA'ya göndermeyi düşündüğünüz ilk yazının ilham kaynağı da ben olurum, kimbilir… (Konumuzla ilgisi yok ama, tam burada aklıma gelmiÅŸken size geçenlerde okuduÄŸum bir espriyi nakledeyim: Son yapılan araÅŸtırmalara göre,Amerikalıların %80'inin INTERNET baÄŸlantısı varmış. Geri kalan %20'lik kesimin ise cinsel sorunu yokmuÅŸ) Alper EÄžMÄ°R - 25 Aralık 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!