İETT otobüsüne molotofkokteylli saldırı davasında gerekçeli karar

Güncelleme Tarihi:

İETT otobüsüne molotofkokteylli saldırı davasında gerekçeli karar
Oluşturulma Tarihi: Haziran 15, 2012 15:38

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, lise öğrencisi Serap Eser'in hayatını kaybettiği Küçükçekmece'deki İETT otobüsüne molotofkokteylli saldırıya ilişkin, 3 sanıktan 2'sini ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdığı davayla ilgili gerekçeli kararını açıkladı.

Gerekçeli kararda, tüm sanıklarla ilgili iddia ve yargılama aşamaları anlatıldı.

İstanbul Cumhuriyet savcısının 1 Mart 2011 tarihli mütalaası ile yargılama aşamasında sanıkların yaptığı savunmalara da yer verilen kararda, davaya ilişkin dosya kapsamında bulunan klasörlerdeki polis tutanakları ile teknik takip belgelerinden bahsedildi.

Kararda, bu delillerin bir kısmına göre, “8 Kasım 2009 akşamı İETT otobüsüne molotofkokteyli atma olayının bildirilmesi üzerine güvenlik güçlerinin olay yerine intikal ettiği, otobüs şoförü Recep Keskin ile görüştükleri, Recep Keskin'in şifahi beyanına göre 'Papatya' durağına yaklaştığı esnada yol kenarında ateş yakan şahısların taş ve molotofkokteyli ile otobüse saldırdığının anlaşıldığı, yapılan incelemede yol üzerinde kırık cam parçalarının, kaldırımın yanında bir adet isli molotofkokteyli, bir adet molotofkokteyli, kırık şişe parçaları ve bir adet poşetin bulunduğu, otobüsün ön camı, arka kapı camı, orta kapı ile arka kapı arasındaki camların kırık olduğunun tespit edildiğinin görüldüğü” anlatıldı.

Gerekçeli kararda, olayda hayatını kaybeden Serap Eser'in babası Zübeyir Eser'in, molotofkokteyli atılan İETT otobüs şoförü Recep Keskin'in, haklarında görevsizlik kararı verilen sanıkların, tanıkların ve hayatını kaybeden Serap Eser'in ölmeden önce verdiği ifadeler de yer aldı.

Terör örgütü adına yapılan faaliyetler

Gerekçeli kararda, Türkiye genelinde 51 şehirde Yurtsever Demokratik Gençlik oluşumlarının kurulduğu, bunların amacının PKK terör örgütünün sorumlu düzeydeki mensuplarınca verilen talimatlar doğrultusunda, faaliyet gösterilen illerde korsan gösteri, kamu binalarına ve araçlara molotofkokteyli atma, araç yakma gibi eylemlerde bulunmak olduğunun, benzer soruşturma ve kovuşturma süreçlerinden de anlaşıldığı kaydedildi.

Sanıklarla ilgili dava açılma sürecinin de anlatıldığı kararda, 8 Kasım 2009 akşamı, Küçükçekmece'de “Papatya” durağına yaklaşan ve içinde 10-12 yolcunun bulunduğu İETT otobüsüne bir grup tarafından molotofkokteyli atıldığı, bu eylem sonucu belediye otobüsünün yandığı, otobüsteki Serap Eser'in de yanarak ağır yaralandığı ve tedavi gördüğü hastahanede hayatını kaybettiği hatırlatıldı.

Gerekçeli kararda, sanıklardan Merdan Berk'in söz konusu eyleme katıldığına dair soruşturma ve yargılama aşamasında, diğer sanıkların aleyhte ifadelerinin bulunmadığı, hakkında teşhis ya da tespit olmadığı ve iletişim tespit tutanaklarında telefon görüşmesi ve mesaj kaydının yer almadığı belirtilerek, suçlamayı kabul etmeyen sanık Berk'in, isnat olunan suçu işlediğine dair cezalandırılmasını gerektirir ölçüde, her türlü şüpheden uzak, somut, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediği ve sanığın bu suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği ifade edildi.

Sanıklardan Hamit Aksan'ın emniyetteki ifadesinde, “kendisiyle birlikte sanık Salman Akpınar, diğer sanıklar Ramazan Sebuktekin, Özgür Bakır, Mahsum Dıma ve Ömer Kaya, Mesut Demir, Mardinli “Soro” lakaplı kişi ve Ali isimli kişilerin olay yerinde bulunduğu, Sebuktekin'in 9-10 molotofkokteyli ile otobüse saldırıda bulunacaklarına” ilişkin beyanda bulunduğu ifade edilen kararda, “Sebuktekin'in otobüsün ön camına molotofkokteyli atarak otobüsü durdurduğu, diğer arkadaşlarının da ellerindeki molotofkokteyllerini otobüse attıkları ve Ömer Kaya'nın maktule Serap Eser'in bulunduğu yere molotofkokteyli attığını” söylediği dile getirildi.

“Ölen Eser ve şoför Keskin'in sanıkları teşhis edememesi normal”

Kararda, Serap Eser ile otobüs şoförü Recep Keskin'in, sanıkları gece karanlığı, olayın şoku ve bir kısım sanığın maskeli olması nedeniyle teşhis edememesinin normal olduğu belirtildi.

Sanık Hamit Aksan'ın emniyetteki ifadesinin usulüne uygun olarak alındığının anlaşıldığı ifade edilen kararda, yaşı küçük sanıklardan Ömer Kaya'nın da “yüzü maskeli 4-5 kişi ile birlikte sanıklar Ramazan Sebuktekin, Özgür Bakır ve Mahsun Dıma ile birlikte olay yerinde bulundukları, maskeli kişilerin otobüse molotofkokteyli attıkları, kendilerine de molotofkokteyli verdikleri ve hep birlikte otobüse molotofkokteyli attıkları” beyanında bulunduğu aktarıldı.

Yaşı küçük sanıklardan Özgür Bakır ve Ramazan Sebuktekin'in ifadelerine yer verilen kararda, savunma tanıklarının beyanlarının soyut olduğu ve savunma tanıklarından Yusuf Dayan'ın benzer bir eylemden yargılanması nedeniyle bu beyanlara itibar edilemeyeceği kaydedildi.

Gerekçeli kararda, sanıkların eylem kararı için olay saatinde, olay yerinde buluşmasına ilişkin görüşme kayıtları ve baz istasyonu sinyal bilgilerinin dikkate alındığı belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:

“Sanıklar önceden alınan eylem kararı doğrultusunda, otobüs durağı yakınlarında beklemekte olup, sanıkların bulunduğu yer kısmen karanlık olsa bile, içinde yolcuların bulunduğu belediye otobüsünün aydınlık olduğu, içindeki 10-12 kadar yolcunun görülmemesine imkan bulunmadığı, sanıkların içeride şoför ve yolcuların bulunduğunu görerek, hatta otobüsün kapılarının açılmasına rağmen, otobüsün bizzat içine molotofkokteyli atarak eylemi gerçekleştirmiş olduklarından, sanıkların eylemi ceza yasasında tanımı bulunan 'bilerek ve isteyerek' işledikleri, somut olayda bir kişinin üzerine TCK'nın 174. maddesi anlamında patlayıcı özelliği taşıyan molotofkokteyli atılmasında meydana gelen sonucun bilerek ve isteyerek gerçekleştirildiğinin aşikar olacağı mahkememiz tarafından kabul edilmiştir.”

“Hareket halindeki otobüs görev paylaşımıyla yakılabilir”

Gerekçeli kararda, hareket halindeki bir otobüsün bir veya birkaç kişi tarafından durdurulması ve molotofkokteyli atılarak yakılmasının olanaksız derecede güç olduğu anlatılarak, “Yeterli sayıda sanığın görev bölümü yaparak, bir sanığın otobüsün önüne geçerek ön cama molotofkokteyli atmak suretiyle otobüsü durdurması ve diğer sanıkların da aynı anda otobüsün ön, orta ve arka kapı ve cam bölümlerinden molotofkokteyli atması nedeniyle eylemin TCK'nın 37. maddesi anlamında birlikte gerçekleştirildiği ve her iki sanığın da amaçlanan ve meydana gelen sonuçtan sorumlu olacağı mahkememiz tarafından kabul edilmiştir” denildi.

Sanıklar Salman Akpınar ve Hamit Aksan'ın, terör örgütü adına hareket ederek üzerlerine atılı bulunan, “Devletin birliğini bozmak ve ülke topraklarından bir kısmını devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden TCK'nın 82. maddesi anlamında kasten öldürme” eylemini gerçekleştirdiklerinin sabit olduğu belirtilen kararda, sanıkların eylemlerine uyan TCK'nın 302/1 maddesi uyarınca “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmalarına karar verilmesi gerektiği kaydedildi.

Sanıklar hakkında, olayda kullandıkları molotofkokteyllerini imal etme ve olay yerine getirmeleri nedeniyle hapis cezası kararı verildiği anlatılan kararda, sanıkların “patlayıcı madde atmak” ve “kamu malına zarar vermek” suçlarının, işlenen diğer suç kapsamında kabul edildiği hatırlatıldı.

Verilen cezalar

Mahkeme heyeti, 24 Mayıs 2012 tarihli duruşmada verdiği kararla, Akpınar ve Aksan'ın, “Devletin birliğini bozmak ve ülke topraklarından bir kısmını devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemi gerçekleştirdikleri” gerekçesiyle ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarına hükmetmişti.
Bu iki sanığı, “18 yaşından küçük olan Serap Eser'i, patlayıcı madde atmak suretiyle yakarak kasten öldürmek” suçundan da yine ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptıran heyet, sanıkların ayrıca, “patlayıcı madde bulundurmak ve nakil etmek” suçlarından ayrı ayrı 6 yıl 8'er ay, sanıklardan Akpınar'ın da “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 1 yıl hapisle cezalandırılmasını kararlaştırmıştı.

Tutuksuz sanık Merdan Berk'in, “patlayıcı madde bulundurmak”, “kasten çocuk öldürmek” ve “kamu malına zarar vermek” suçlarını işlediği sabit olmadığından beraatine hükmeden heyet, sanık hakkındaki “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla ilgili de ek iddianame yazılarak, yargılamaya devam edilmek üzere dosyasının ayrılmasına karar vermişti.

Küçükçekmece'de, 8 Kasım 2009'da, Söğütlüçeşme-Zeytinburnu seferini yapan İETT otobüsüne molotofkokteylli saldırı düzenlenmiş, yüzü, eli ve bacaklarında yanıklar oluşan 17 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi Serap Eser, hastanede yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!