Hulagu Han'ın torunları

Güncelleme Tarihi:

Hulagu Hanın torunları
Oluşturulma Tarihi: Nisan 10, 2003 00:00

HENÜZ bitmedi, diyebirsiniz. ‘‘Bağdat'ın düştüğünü Katar'daki komutanlık bile ilan etmedi’’ de diyebilirsiniz. Bunlar itiraz ettiğiniz dakika için doğru gözlemler de olabilir.Ama bir gerçek var:Hüseyin Saddam'ın 24 senelik dikta ve zulüm rejimi artık bitti.Bu bitiş keşke hukuka uygun şekilde gerçekleşseydi. Keşke Irak'a yapılan askeri müdahale, uluslararası hukuku, insan haklarını, demokratik değerleri, uluslararası kuruluşları yok sayarak uygulanmasaydı.Keşke ABD Başkanı George W. Bush ile İngiltere Başbakanı Tony Blair, insanlığın yirmi birinci asrı yaşamaya başladığı bir dönemde, Moğol İmpataroru Hulagu Han'ın onüçüncü asırda uyguladığı metodu uygulamasaydı. Ve bu ikili, Bağdat'ı, (Hürriyet Tarih'in 2 Nisan tarihli sayısında geniş şekilde anlatıldığı gibi) yerle bir etmeselerdi.Hulagu Han döneminde insanlık hukuk kavramını hemen hemen hiç bilmiyordu. Düzenleyici güç, hukuk değil kuvvet idi. Bir başka deyişle insanlar hukukun değil, kuvvetin üstünlüğü ilkesiyle yönetiliyordu.Ne yazık ki döndük dolaştık, George Bush ile Tony Blair sayesinde yine aynı noktaya geldik.Almanya'da yayınlanan Süd Deutche Zeitung Gazetesi'nin bu yüzden Bush'a ve Blair'e, ‘‘Hukuk tanımazlığın sorumluluğunu da üstlenecek misiniz?’’ diye sorduğu, dün sabah CNN International'da bildiriliyordu.Gerçekten hem bu savaşı başlatmak hem de kazanmak için Bush ve Blair bundan iki sene evvel söylense hiç kimsenin kabul edemeyeceği kadar kuralsız ve hukuksuz davrandılar. Bunu yapabilmek için de eşi görülmedik bir ‘‘disinformation’’ (yanlış bilgilendirme) kampanyası başlatıp sürdürdüler. Öyle ki bir aşamada kendi yalanlarına kendileri de inandılar:Örneğin önce ‘‘El Kaide ile Saddam Hüseyin arasındaki ilişkiyi gösteren güçlü kanıtlardan’’ söz ettiler. ‘‘Saddam'ın elinde nükleer silah olduğunu’’ ileri sürdüler. ‘‘Irak'ın ürettiği kimsayal ve biyolojik silahların ele geçmesinin gün meselesi olduğunu’’ söylediler. Ama bunların hiçbirini ispat edemediler.Derken harekátı başlattılar. Bu defa da Saddam Hüseyin'in ABD ile İngiltere güçleriyle Bağdat'ta savaşacağını ileri sürdüler. Ardından ‘‘Cumhuriyet Muhafızları’’ denen seçkin birliklerin, ‘‘Saddam Fedaileri’’ denen özel kuvvetin, ‘‘Medine Tümeni’’ ile ‘‘Hamurabi Tümeni’’nin Amerikan ve İngiliz askerini beklediğini söylediler. ‘‘Bağdat halkına dağıtılan 1 milyon kadar Kaleşnikof'la’’ şehrin, Stalingrad'ı (1942'de) Almanlara karşı savunan Kızılordu ve Rus halkı gibi savunulacağından korktular.İşte dün gördük... Amerikalılar 6500 askerlik bir güçle Bağdat'ın içinde cirit attılar. Ne oldu? Saddam'ın askerleri buharlaştı mı? Yoksa ‘‘Ya zorlanırsak mahcup olmayalım’’ diye peşin olarak yalan uydurmayı mı tercih ettiler?Sahi ne oluyor? Dünya kamuoyu ile alay ederek nereye varılmak isteniyor?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!