Hükümet programı tamam sıra güvenoyunda

Güncelleme Tarihi:

Hükümet programı tamam sıra güvenoyunda
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2002 00:00

BaÅŸbakan Abdullah Gül hükümet programını Meclis'te okudu. Ekonomi ve adalet mekanizmasında reformlar yapacaklarını belirten Gül, temel hak ve özgürlükler konusunda da anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸine gideceklerini söyledi. Hükümet PerÅŸembe günü güvenoylamasına gidecek. BaÅŸbakan Abdullah Gül, 58. Hükümet'in dürüst, bilgili ve ehliyetli kadroların öncülüğünde, siyaseti ve devleti yeniden milletle buluÅŸturmak için kapsamlı bir programla, umutve güven dolu bir geleceÄŸi yeniden tesis etmek üzere yola çıktığını söyledi. GÃœVENOYLAMASIPERÅžEMBE GÃœNÃœHükümet Programı'nın 26 Kasım Salı, güvenoylamasının ise 28 Kasım PerÅŸembe günü yapılmasına iliÅŸkin Danışma Kurulu önerisi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Öneriye göre, TBMM Genel Kurulu 26 Kasım Salı günü saat 13.00'da toplanarak Hükümet Programı'nı görüşecek. Görüşmelerde, Hükümet ve parti gruplarına 60, kiÅŸisel konuÅŸmalara ise 10 dakika süre verilecek. Genel Kurul, 27 Kasım ÇarÅŸamba günü çalışmayacak. 28 Kasım PerÅŸembe günü ise 58. Hükümet'in güvenoylaması gerçekleÅŸtirilecek.Danışma Kurulu'nun kabul edilen diÄŸer bir önerisine göre de TBMM Dilekçe Komisyonu ile Hesapları Ä°nceleme Komisyonu 15'er, ihtisas komisyonları 24, KÄ°T Komisyonu 35, Plan ve Bütçe Komisyonu ise 40 üyeden oluÅŸacak. Ä°htisas komisyonlarında AK Parti 16, CHP ise 8 milletvekili ile temsil edilecek. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ise AK Parti'den 26, CHP'den 13, bağımsızlardan 1 milletvekili görev yapacak. KÄ°T Komisyonu'nda ise 23 Ak Parti'li, 11 CHP'li, 1 de bağımsız milletvekili yer alacak.BaÅŸkanlık Divanı'nda görev yapacak 4 BaÅŸkanvekilinden 3'ü AK Parti'den, 1'i ise CHP'den seçilecek. Divandaki 3 Ä°dare Amirinden 2'siAk Parti 1'i CHP'den, 7 Katip Ãœyeden de 4'ü AK Parti'den 3'ü ise CHP'den olacak. Gül, 64 sayfadan oluÅŸan Hükümet programını TBMM Genel Kurulu'na baÅŸlarken, Türkiye'nin, iki partiden oluÅŸan bir meclis ve tek partinin oluÅŸturduÄŸu Hükümet ile istikrarı yakaladığını savundu. Meclis ve Hükümet olarak milletin kendilerine verdiÄŸi bu fırsatı en üst seviyededeÄŸerlendirme ve bekleyen sorunlara doÄŸru ve hızlı çözümler getirme sorumluluklarının bilincinde olduklarını kaydeden Gül, ''Bu ağır, ağırolduÄŸu kadar da onurlu sorumluluÄŸu ciddiyetle taşıma kararlılığındayız'' dedi. Gül, bir yandan birikmiÅŸ sorunlara acil çözümler ararken, diÄŸer yandan bir daha böylesi sorunlarla karşılaÅŸmamak için gerekli yapısal deÄŸiÅŸiklikleri ve reformları da gerçekleÅŸtirme azminde olduklarını ifade etti. İçinde bulunulan koÅŸulların göstermelik tedbirlerle geçiÅŸtirilemeyeceÄŸini bildiklerini dile getiren Gül, AK Parti'nin seçim beyannamesi ve Genel BaÅŸkan Recep Tayyip ErdoÄŸan tarafından açıklanan Acil Eylem Planı'nın geniÅŸ takdir gördüğünü ve güven kazandığını söyledi. Gül, ''Hükümet programımız, siyaset ahlakımız ve demokratik tutarlılığımızın bir gereÄŸi olarak seçim öncesinde halkımıza taahhüt ettiÄŸimiz hususları hayata geçirecek bir anlayış içinde hazırlanmıştır'' diye konuÅŸtu. DEVLET Ä°LE TOPLUM ARASINDAKÄ° BAÄžLARGül, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Seçim öncesi halkımıza verdiÄŸimiz taahhütler kapsamında çalışmalarını yürütecek olan hükümetimiz, gereksiz tartışmalardan ve polemiklerden uzak, halkın gerçek gündeminden kopmadan, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir anlayış içinde Yüce Meclis'ten ve aziz milletimizden güven ve destek beklemektedir. Çalışmalarımızı, baÅŸta muhalefet partimiz olmak üzere toplumun tümkesimleriyle diyalog ve iÅŸbirliÄŸi içinde, demokratik ve ÅŸeffaf bir ortamda sürdüreceÄŸiz. ÇoÄŸulcu bir demokrasi anlayışı ile hukuka ve insan haklarına saygı temelinde, siyasal üstünlüğün her ÅŸey demek olmadığını bilerek atılacak önemli adımlarda toplumsal mutabakat oluÅŸturmak yönünde azami gayret göstereceÄŸiz. Ä°craatımız ile genel olarak devlet ve toplum arasındaki baÄŸları daha güçlü hale getireceÄŸimize, siyaset alanını geniÅŸleteceÄŸimize, siyaset kurumu ile toplum arasında güveni yeniden tesis edeceÄŸimize vehalkın talep ve beklentilerine azami düzeyde cevap vereceÄŸimize inanıyoruz.'' BaÅŸbakan Gül, 3 Kasım seçim sonuçlarının ilanından sonra piyasalarda yaÅŸanan olumlu havaya dikkat çektiÄŸi konuÅŸmasında, olumlu beklentiler ve güven ortamının sürdürülmesinin, sosyal ve ekonomik sorunların çözülmesinde hayati öneme sahip olduÄŸunu belirtti. Halkın talep ve beklentilerini hiçbir zaman akıllarından çıkarmadan, imkanları en iyi ÅŸekilde deÄŸerlendirerek milletin güveninelayık olmaya çalışacaklarını anlatan Gül, ''baÅŸarılarımız sadece bize ait olmayacak, bütün siyaset ve devlet kurumlarının ve her ÅŸeyden önemlisi milletimizin olacaktır'' dedi. BaÅŸbakan Gül, geçmiÅŸ dönemi de deÄŸerlendirdiÄŸi sunuÅŸunda,    dünyada köklü deÄŸiÅŸiklikler yaÅŸanırken Türkiye'nin zamanını ve enerjisini iç sorunlarıyla uÄŸraÅŸarak tükettiÄŸini bildirdi. Çok partilisiyasi yaÅŸamın 50 yıllık geçmiÅŸi olmasına karşın Türkiye'nin yeterincedemokratikleÅŸemeyen, temel hak ve özgürlüklerin tam olarak kullanılamadığı ülkeler arasında yer aldığını ifade eden Gül, genç ve dinamik nüfusuna, zengin doÄŸal kaynaklarına raÄŸmen Türkiye'de refah düzeyinin yeterince yükseltilemediÄŸini, uluslararası alanda piyasalarda rekabet edebilecek bir üretim yapısı oluÅŸturulamadığını, kiÅŸisel hak ve özgürlükler alanında istenilen düzeyde geliÅŸme saÄŸlanamadığını anlattı. Gül, ''uygulanan yanlış politikalar yüzünden'', devletin ekonomideki rolünün deÄŸiÅŸen koÅŸullara ayak uyduramadığını, servetin toplum kesimleri ve bölgeler arasındaki dağılımında adalet saÄŸlanamadığını ve saÄŸlıklı bir özelleÅŸtirme gerçekleÅŸtirilemediÄŸini de kaydederek, ''Ãœlkemiz, kamu yönetiminde hantal ve aşırı merkeziyetçi yapıdan, yoksulluk ve siyasal çürümeden kurtulamamıştır''görüşünü dile getirdi. Son yıllarda koalisyon hükümetlerinin uyguladığı ekonomi politikalarının da baÅŸarısızlıkla sonuçlandığını hatırlatan BaÅŸbakan Gül, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizlerinin yaÅŸandığını söyledi. Halkın görülmemiÅŸ bir ÅŸekilde yoksulluÄŸa maruz bırakıldığını kaydeden Gül, krizin ekonomik ve sosyal maliyetinin çok büyük olduÄŸunaiÅŸaret etti. Gül, 58. Hükümet'in, Türkiye'nin, genç ve dinamik nüfusu, eÅŸsiz coÄŸrafi konumu, zengin doÄŸal kaynakları ve engin kültür birikimi ile yeni dünyanın etkin bir üyesi olma potansiyeline sahip olduÄŸuna kesinlikle inandığını ve bütün bu olup bitenleri hak etmediÄŸini düşündüğünü de dile getirdi. Gül, konuÅŸmasını şöyle sürdürdü: ''Hükümetimiz dürüst, cesur, bilgili ve ehliyetli kadroların öncülüğünde, siyaseti ve devleti yeniden milletle buluÅŸturmak için kapsamlı bir programla, umut ve güven dolu bir geleceÄŸi yeniden tesis etmek üzere yola çıkmıştır. Yüce Meclise sunduÄŸumuz bu program, uzun hazırlıkların ürünü olarak geliÅŸtirdiÄŸimiz, ülkemizin ve dünyanın gerçeklerinden yola çıkarak ÅŸekillendirdiÄŸimiz, bütüncül bir anlayış içinde ele aldığımız ve ülkemizi gelecekte layık olduÄŸu yere taşıyacağına inandığımız temelalanlardaki politikalarımızı içermektedir.'' HEDEFLERProgramda ortaya konulan konuların birçoÄŸunun, uzun zamandır tartışılan ve üzerinde geniÅŸ mutabakat olan unsurları içerdiÄŸini bildiren Gül, yeterli siyasi basiret ve kararlılık gösterilemediÄŸi için bugüne kadar hayata geçirilememiÅŸ bu konulara deÄŸiÅŸimci ve dinamik bir anlayışla ve tek başına iktidar olmanın avantajını deÄŸerlendirerek, yapıcı bir iktidar-muhalefet iliÅŸkisi ve toplumsal diyalog ortamı içinde eÄŸilmek kararlılığında olduklarını söyledi. Gül,ÅŸunları kaydetti: ''Tüm bu çabalarımızda Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere gösterdiÄŸi muasır medeniyet seviyesini aÅŸma hedefi, atacağımız adımların temel dayanağı olacaktır. Hükümetimiz;  Ekonomik istikrarı saÄŸlamış,   Rekabetçi bir piyasa yapısı oluÅŸturmuÅŸ,  Sürdürülebilir kalkınma ortamını yakalamış ve ekonomik refahın nimetlerini adaletle dağıtan, Yoksulluk ve yolsuzluÄŸun ortadan kaldırıldığı,  İnsanlarımızın barış ve refah içinde özgürce yaÅŸadığı,  ÇaÄŸdaÅŸ dünya ile bütünleÅŸmiÅŸ,  Farklılıkların çatışma unsuru olarak deÄŸil zenginlik kaynağı olarak görüldüğüİtibarlı, demokratik, dinamik bir Türkiye vizyonunu hayata geçirecektir.'' BaÅŸbakan Gül, bu vizyonu gerçekleÅŸtirme yolundaki hükümetin misyonunu ise ''siyasi iktidarı halkın talep ve beklentileri doÄŸrultusunda kullanmak, hukukun üstünlüğü anlayışı içinde halkın iradesinin yönetime yansımasını saÄŸlamak, toplumun geliÅŸme taleplerineuygun olarak Türkiye'nin bütün dinamiklerini, potansiyelini ve imkanlarını harekete geçirmek'' diye sıraladı. Hükümetin, ''insanı yaÅŸat ki devlet yaÅŸasın'' düşüncesinden hareketle bütün politikalarının merkezine insanı koyacağı ifade edilenprogramda, demokratik yönetim anlayışının hedefi, ''BaÅŸta düşünce, inanç, eÄŸitim, örgütlenme ve teÅŸebbüs özgürlüğü olmak üzere, bütün sivil ve siyasi özgürlükleri güvenceye almak ve insanların korku ve endiÅŸeden uzak olarak bireysel geliÅŸimini sürdürebildiÄŸi özgür bir ortamı saÄŸlamaktır'' diye ifade edildi. Bu baÄŸlamda, temel hak ve özgürlükler alanında insanlığın birikimiolarak da görülen uluslararası demokratik standartların hükümetin tüm politikalarında esas alınacağı bildirilen programda, Ä°nsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni ve Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi'ni kabul ederek iç hukukunun bir parçası haline getiren Türkiye'nin, 58. hükümet öncülüğünde bu deÄŸerleri hayata geçirerek temel hak ve özgürlükler alanında evrensel standartlara ulaÅŸma kararlılığında olduÄŸu belirtildi.''SÄ°YASÄ° Ä°STÄ°SMARA Ä°ZÄ°N VERÄ°LMEYECEK''Hak ve özgürlükler çerçevesinde hükümetin hedefleri şöyle sıralandı:  Temel hak ve özgürlükleri, ülkemizin taraf olduÄŸu uluslararası sözleÅŸmelerde, özellikle Kopenhag Kriterleri'nde belirtilen seviyeye yükselmek için Anayasa ve yasalarda gerekli tüm deÄŸiÅŸiklikler yapılacak.  Temel hak ve özgürlüklerin, sadece anayasal ve yasal güvenceye alınması ile yetinilmeyip, fiilen uygulanması ile siyasal kültürün yerleÅŸik bir boyutu olarak güçlenmesi yönünde çaba sarfedilecek.  Temel hak ve özgürlükler konusunda toplumun deÄŸiÅŸik kesimlerinin sorunlarına ve taleplerine karşı duyarlı olunacak, bu alanda çifte standartlara, kısır çekiÅŸmelere ve siyasi istismarlara izin verilmeyecek.  İşkence baÅŸta olmak üzere, demokratik hukuk devleti ilkeleriyle baÄŸdaÅŸmayan tüm insan hakları ihlallerinin üzerine kararlılıkla gidilecek.  Mülkiyet hakkını, düşünce, ifade, inanç, teÅŸebbüs ve öğrenme özgürlüğünü sınırlayan hükümler, evrensel hukuk ve özgürlük anlayışı içinde dikkate alınarak yeniden düzenlenecek.'' SÄ°VÄ°L TOPLUMUN GÜÇLENDÄ°RÄ°LMESÄ°Programda, hükümetin, sivil toplumun güçlenmesini ve yönetim anlayışı içinde etkili bir kamuoyu denetimini kaçınılmaz gördüğü de bildirilerek, sivil toplum kuruluÅŸlarının yönetime daha aktif katılımıile temsili demokrasinin katılımcı demokrasiye doÄŸru geliÅŸmesine katkısaÄŸlayacağı belirtildi. Hükümetin tüm sivil toplum örgütlerine eÅŸit mesafede duracağı, sivil toplum örgütleri arasında diyalogu ve iÅŸbirliÄŸini destekleyeceÄŸikaydedilen programda, yönetime katılımı engelleyen yasal ve idari etkenlerin kaldırılacağı; sivil toplum örgütleri ile kamu görevlilerinin sorunları birlikte çözmelerini kolaylaÅŸtırıcı mekanizmaların geliÅŸtirileceÄŸi bildirildi. Hükümetin, medyanın çoÄŸulcu ve rekabetçi bir yapıda geliÅŸmesini savunduÄŸu dile getirilen programda, kamusal bir hizmetin farklı taraflarını oluÅŸturan siyaset ile medya iliÅŸkisinin demokratik deÄŸerlere ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir diyalog içinde yürütüleceÄŸi bildirildi. Programda, demokratikleÅŸme ile kalkınma arasındaki birbirini destekleyen iliÅŸkiye de iÅŸaret edildi. Kamu yönetiminde tepeden inmeci ve tek yönlü anlayışların terk edileceÄŸi bildirilen programda, ''Bu baÄŸlamda, devlet-toplum diyaloguna ve eÄŸitim, saÄŸlık, çevre gibi sosyal boyutu olan hizmetlerde iÅŸbirliÄŸine dayanan modeller geliÅŸtirilecektir. Devlet-piyasa-toplum birbirlerinin alternatifi deÄŸil tamamlayıcılarıdır. Sürdürülebilir hızlı bir kalkınma ancak bunların oluÅŸturacağı sinerji ile saÄŸlanabilecektir'' denildi. ''KISA, AÇIK, ANLAÅžILIR ANAYASA''Programda, toplumun kamu yönetimine güvenini kalıcı olarak tesisteidarenin hukuka baÄŸlılığının saÄŸlanmasındaki öneme de iÅŸaret edilerek,bu baÄŸlamdaki hedefler şöyle ifade edildi:  Hukuk ve adalet anlayışımız gereÄŸi hukukun üstünlüğü içinde devletin, topluma ve bireylere dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep aidiyeti gibi sebeplerle ayrım gözetmesi sözkonusu olmayacak.  Mevzuatımızdaki pekçok yasakçı hükümler nedeniyle ülkemiz hukuk devletinden çok kanun devleti görünümü vermektedir. Ä°ktidarımız süresince tüm çalışmalarımız, ülkemiz hukukunu evrensel hukuk ilkelerine uygun hale getirmek, temel hak ve özgürlükler rejimini evrensel standartlara çıkarmak, ülkemizi gerçek anlamda bir hukuk devleti yapmak, hukukun üstünlüğünü hakim kılmak ve uluslararası camiada saygın bir yer kazandırmak olacak.'' Bu amaca ulaÅŸmak için öngörülen temel düzenlemeler de programda şöyle sıralandı:  Artık ülkemize dar gelen yürürlükteki anayasa yerine katılımcı ve özgürlükçü yeni bir anayasa hazırlayacağız. Yeni anayasamız güçlü bir toplumsal meÅŸruiyete sahip, baÅŸta AB olmak üzere uluslararası normlara uygun, bireyin hak ve özgürlüklerini üstün tutan, çoÄŸulcu ve katılımcı demokrasiyi esas alan demokratik hukuk devleti anlayışını taşıyacaktır. Åžekil açısından ise kısa, açık ve anlaşılır olmasına özen gösterilecek.  Avrupa insan Hakları Mahkemesi kararlarında da vurgulandığı gibi adil yargılama ilkesine aykırı olan yargı kademeleri kaldırılacak.  Siyasi partileri halka açmak, halkın partiler üzerindeki denetim ve etkinliÄŸini artırmak, parti içi demokrasiyi ve ÅŸeffaflığı saÄŸlamak ve istikrarı bozmayacak ÅŸekilde temsilde adaleti saÄŸlamak üzere SiyasiPartiler Kanunu ile Seçim Kanunları, tüm kesimlerin üzerinde mutabakatı aranarak deÄŸiÅŸtirilecek. Amacımız, ÅŸiddet, baskı ve suçtan arınmış, özgürlüklerin nimetlerinden yararlanan ve korkunun olmadığı bir barış toplumu halinegelmektir. Ä°htilafları çıkmadan önlemek amacıyla koruyucu hukuk uygulamaları baÅŸlatılacak, ayrıca ihtilafların dostane çözüm yolları ile çözümlenmesi anlayışı getirilecek. Türk Ceza Kanunu çağın ihtiyaçlarına cevap vermemekte, korunan deÄŸerler bakımından büyük haksızlıkların yaÅŸanmasına neden olmaktadır.Bu nedenle yeni bir Ceza Kanunu hazırlanacak.Türk Ticaret Kanunu, Ä°cra Ä°flas Kanunu ve Ä°ÅŸ Kanunu gibi temel kanunlarımız çaÄŸdaÅŸ geliÅŸmeler ve AB normları dikkate alınarak güncellenecek.YARGI BAÄžIMSIZLIÄžIAbdullah Gül, öncelikle Anayasa ve yasalardaki yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ile baÄŸdaÅŸmayan hükümlerin deÄŸiÅŸtirileceÄŸi, hakimlerin tarafsızlığını ve hukukun siyasallaÅŸmasını engelleyen önlemlerin alınacağını vurguladı. Programda, yargı ile ilgili yapılması öngörülen düzenlemeler şöyle sıralandı:  Yargı hatalarından dolayı maÄŸdur olanların zararlarının tazmini için bütçeden kaynak aktarılacak.  Basında ve kamuoyunda etkili kiÅŸi ve organların yargıyı etkilemeksuretiyle, adaleti yanıltmaya yönelik faaliyetlerine engel olucu nitelikteki düzenlemelerin uygulanması saÄŸlanacak.  Davaların kısa sürede sonuçlandırılmasını saÄŸlayacak ÅŸekilde yargılama usullerinde basitliÄŸe, makul maliyet ve ispatta kolaylığa imkan verecek düzenlemeler yapılacak.  Adliye teÅŸkilatı, çeÅŸitli derecelerdeki mahkemelerin görev ve yetki alanları, adaletin hızı ve kalitesini artıracak ÅŸekilde yeniden düzenlenecek.  Örgütlü suçlar, terör suçları, ekonomik suçlar gibi alanlarda ihtisaslaÅŸmış yeni mahkemeler kurulacak.  Yargıtay'ın iÅŸ yükünü hafifletmek ve yargı sürecini hızlandırmak için 'Ä°stinaf Mahkemeleri' kurulacak.  Adliye teÅŸkilatının hakim, savcı ve yardımcı adalet personeli açığı, kısa sürede kapatılacak.  VatandaÅŸların devlet kuruluÅŸları ile olan ihtilaflarının yargı yoluna baÅŸvurulmadan çözümlenmesi için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılacak.  Maddi imkansızlıkları nedeniyle hak arama özgürlüğünden yararlanamayanlar için öngörülen 'adli yardım' müessesesine iÅŸlerlik kazandırılacak.  Bir 'Ä°dari Usul Kanunu'  çıkarılarak idari iÅŸlemlerin yapılmasındaki yetki ve sorumluluk belirsizlikleri giderilerek iÅŸlemlere açıklık kazandırılacak, denetim kolaylığı saÄŸlanacak.  Adliyeler, çağın geliÅŸmelerine uygun bir ÅŸekilde modern araç ve gereçlerle donatılacak. Mahkemelerin elektronik arÅŸiv imkanlarından yararlanması saÄŸlanacak.Hükümet Programı'nda infaz normlarının da çaÄŸdaÅŸ normlara uygun hale getirileceÄŸi belirtilerek, buna iliÅŸkin düzenlemeler de özetle şöyle ifade edildi:  Tutuklu ve hükümlülerin kaldığı mekanlar ayrılacak, ceza infaz kurumlarının personel ve fiziki altyapı yetersizlikleri giderilecek. Alternatif ceza infaz yöntemleri geliÅŸtirilecek.  Adli sicil kayıtlarının tutulmasında daha düzenli bir sisteme geçilecek, sabıka kayıtlarının silinmesindeki ihmallerin hak mahrumiyeti doÄŸurması engellenecek.  KiÅŸilerin idari kararlarla kamu haklarından mahrum bırakılmalarının önüne geçilecek, kamu haklarından mahrumiyette yargı kararı zorunlu hale getirilecek.''ÅžEFFAFLIKProgramda, hükümetin ve kamu yöneticilerinin 'hesap verme sorumluluÄŸu'nu geliÅŸtirecek ve gözetecek mekanizmaların kurulacağı vurgulandı.  Kamu kaynaklarının kullanım ve aktarımlarını toplumun bilgisine açarak, yolsuzluklara imkan vermeyen ÅŸeffaf bir devlet anlayışının yerleÅŸtirileceÄŸinin kaydedildiÄŸi programda, hedeflenen devlet anlayışıda şöyle ifade edildi: ''Devletin rolü adaleti tesis etmek, iç ve dış güvenliÄŸi saÄŸlamak,makro düzeyde, esnek ve katılımcı özelliklere sahip stratejiler geliÅŸtirmek, makro ekonomik dengeleri ve istikrarı saÄŸlamak, gelir dağılımı baÅŸta olmak üzere sosyal ve bölgesel dengesizlikleri gidermeye yönelik tedbirleri almak, eÄŸitim ve saÄŸlıkla ilgili temel hizmetleri yürütmek, temel altyapı hizmetlerini yapmak ve yaptırmak, koyduÄŸu standartlara göre denetim yapmakla sınırlı kalacaktır.''  EKONOMÄ° TEK ÇATI ALTINDA TOPLANACAKProgramda, ekonomi yönetiminin tek çatı altında toplanacağı, Vatandaşın Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun çıkarılacağı, gizlilik dereceli az sayıdaki kararlar hariç, bütün hükümet kararlarının Resmi Gazete'de yayımlanacağı belirtildi. Programda, kamu yönetimi sisteminin çaÄŸdaÅŸ bir yönetim anlayışına uygun bir yapıya kavuÅŸturulması gerektiÄŸi belitilerek, hükümetin bu dönüşümü saÄŸlamakta kararlı olduÄŸu kaydedildi. Bu kapsamda, öncelikle merkezi yönetim tarafından yürütülmesi zorunlu olmayan hizmetlerin, kaynaklarıyla birlikte yerel yönetimlere devredileceÄŸi vurgulandı. Buna göre, yapılması öngörülen düzenlemeler şöyle:  Yerel düzeyde demokratikleÅŸmeye önem verilecek, seçimlerle oluÅŸanyerel organlar üzerindeki merkezi idarenin denetimi, hukuka uygunluk denetimi ile sınırlandırılacak.  Devlette Genel Kurumsal Gözden Geçirme çalışması yapılarak, bakanlıkların sayısı ve ölçekleri, ilgili ve baÄŸlı kuruluÅŸlar ile diÄŸer kamu kuruluÅŸlarının bir bütün olarak görevleri yeniden tanımlanacak.  Merkezi yönetimdeki gereksiz kuruluÅŸlar elenecek, benzer iÅŸlevlergören yapılar birleÅŸtirilecek.  Bilgi edinme hakkı, toplumun bütün kesimlerine yaygınlaÅŸtırılacakve bunu saÄŸlamak için 'Vatandaşın Bilgi Edinme Hakkı Kanunu' çıkarılacak.  Kamu kuruluÅŸlarının hizmet ve iÅŸlemleri halka duyurulacak, yönetimde ÅŸeffaflık saÄŸlanacak.  Kamuda verimliliÄŸin ve ÅŸeffaflığın saÄŸlanması için hizmet birimlerinin, Parlamento'ya ve kamuoyuna performans raporu sunmaları yönünde çalışmalar baÅŸlatılacak.  VatandaÅŸa doÄŸrudan hizmet saÄŸlayan alanlarda mevzuat ve idari usuller sadeleÅŸtirilecek.  Kamu kuruluÅŸlarında bilgi ve iletiÅŸim teknolojileri azami ölçüde kulanılarak, e-Devlet uygulaması yaygınlaÅŸtırılacak.  Kamu yönetiminde 'beyana güven ilkesi' geliÅŸtirilecek, aksi kanıtlanana kadar vatandaşın beyanı doÄŸru kabul edilecek, bu ilkeyi suistimal edenlere verilecek cezalar caydırıcı hale getirilecek.  Yatırımcının önündeki bürokratik engeller kaldırılacak, mükerrer belge ve bilgi talepleri önlenecek.  Kamu personeli eÄŸitilecek, geçici ve nitelik gerektirmeyen iÅŸler için ilave personel alımı önlenecek.  KuruluÅŸ içi, kuruluÅŸlar arası ve bölgeler arası personel dağılımıyeniden düzenlenerek, vatandaÅŸa doÄŸrudan hizmet verilen noktalardaki personel açığı giderilecek.  Personel alımında objektif kriterler getirilecek, terfilerde liyakat ve fırsat eÅŸitliÄŸi esas alınacak.  Ulusal düzeyde 'Ekonomik ve Sosyal Konsey' etkin olarak çalıştırılacak, bölgesel ve yerel düzeyde özel kesimin ve sivil toplumörgütlerinin kamu yöneticileri ve siyasi yetkililer ile biraraya geleceÄŸi benzeri yapılar geliÅŸtirilecek. Merkezi idare reformuna BaÅŸbakanlık'tan baÅŸlanarak Bakanlar Kurulusayısının 25'e indirildiÄŸine dikkat çekilen Program'da, ekonomi yönetiminin iyi bir ÅŸekilde koordine edileceÄŸi ifade edildi. Bakanlıkların görev ve yetkilerinin yeniden tanımlanacağı da belirtilirken, gizlilik dereceli az sayıdaki kararlar hariç, bütün hükümet kararlarının Resmi Gazete'de yayımlanarak aleniyetinin saÄŸlanacağı bildirildi. YEREL YÖNETÄ°M REFORMUProgramda, yerel yönetim reformu çerçevesinde, merkezi idare ile yerel idareler arasında görev, yetki ve kaynak paylaşımının üniter devlet anlayışına dayalı olarak, etkinlik, verimlilik ve çaÄŸdaÅŸ yönetim ilkelerine uygun olarak yeniden belirleneceÄŸi vurgulandı. Programda, ''Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Åžartı'nda belirtildiÄŸi gibi, merkezi idarenin görev ve yetkileri tek tek belirlenecek ve bunun dışında kalan tüm görevler yerel yönetimlere bırakılacak. Bu çerçevede, merkezi idare politika belirleme, standart oluÅŸturma, denetleme ve eÄŸitim faaliyetlerinden sorumlu olacak, uygulamaya yönelik görev, yetki ve kaynaklar yerel yönetimlere devredilecek'' denildi. Buna göre, mahalli idareler, insan kaynakları ve mali açıdan güçlendirilecek. Ä°l Genel Meclisleri, katılımı artıracak ÅŸekilde yeniden yapılandırılacak ve birer yerel meclise dönüştürülecek. BüyükÅŸehir belediyesi kurulması objektif kriterlere baÄŸlanacak. BüyükÅŸehir ve ilçe belediyeleri arasındaki görev-yetki paylaşımı hizmetlerde aksamaya yolaçmayacak ÅŸekilde yeniden düzenlenecek. Ä°l idareleri yeniden yapılandırılacak.  ENFLASYON TEK HANELÄ° OLACAK MERKEZ BANKASI BAÄžIMSIZ KALACAKHükümet Programı'nda ekonomi ayrıntılı yer aldı. Uygulanan yanlış programlar ve yönetim hataları yüzünden gerekli reformların yapılamaması nedeniyle yüksek enflasyon, büyük bir kamu borç stoku, düşük büyüme, dengesiz gelir dağılımı ve yüksek iÅŸsizlik gibi ciddi sorunların içine düşüldüğü belirtildi. Programda, ''Hükümetimiz, enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek, kamu borç stokunu düşürmek, yüksek ve istikrarlı büyüme performansına ulaÅŸmak için yürürlükteki ekonomik programın aksayan ve yetersiz bölümlerini de dikkate alarak toplumumuzun desteÄŸini alacak yeni bir ekonomik program uygulanacaktır'' denildi. Türkiye'de özellikle son dönemlerde uygulanan kamu açıklarına dayalı ve sadece sıcak para giriÅŸi ile desteklenen büyüme modelinin daha fazla sürdürülemeyeceÄŸinin açık olduÄŸu bildirilen programda, büyümeyi saÄŸlayacak temel kaynaklar; verimlilik artışı, atıl üretim faktörlerinin harekete geçirilmesi, uluslararası ölçekte rekabet edilebilir mal ve hizmet üretimi ile doÄŸrudan yabancı sermaye olarak sıralandı.   58. Hükümet'in uygulayacağı maliye politikası ise şöyle açıklandı: ''Hükümetimizin uygulayacağı maliye politikasının temel  önceliÄŸi,mali disiplini saÄŸlayarak borç stokunu sürdürülebilir seviyeye indirmek ve makro istikrarı koruyacak faiz dışı fazlalığı vermektir. Faiz dışı fazlanın büyüklüğü, büyüme ve sosyal politikalar dikkate alınarak ÅŸekillendirilecektir. Bu kapsamda, faiz dışı fazla hedefi içinde kalmak ÅŸartıyla, verimsiz harcamalar kısılarak üretken harcamaların artırılması veya ekonomik aktiviteyi canlandıracak vergi indirimlerine gidilmesi gibi önlemler dikkatle deÄŸerlendirilecektir.  Kamu borç stoku kabul edilebilir ve sürdürülebilir seviyelere indirilecektir. Bunu saÄŸlamak için faiz dışı dengede fazla verilmeye devam edilecek. ÖzelleÅŸtirme hızlandırılacak, ilave gelir kaynakları bulunacak, ekonomide istikrarlı büyüme saÄŸlanacak ve reel faiz oranlarının hızla makul düzeylere gerilemesi için gerekli güven ve istikrar ortamı oluÅŸturulacaktır. Kamu borç stokunun azalmasıyla, kamunun finans sektöründeki fonları emmesine son verilecek, finans sektöründeki kaynaklar özel sektör kuruluÅŸlarına yönlendirilecektir. Böylece yatırım, üretim ve istihdam artışı saÄŸlanacaktır.''  PARA POLÄ°TÄ°KASIKısa dönemde enflasyonu düşüren, orta vadede ise fiyat istikrarınaöncelik veren stratejinin sürdürüleceÄŸi, Merkez Bankası'nın bağımsızlığının korunacağı belirtilen programda, enflasyonda kalıcı bir düşüşe ulaşılması ve para politikasına güvenin tesis edilmesinin ardından, para politikası uygulamasında Merkez Bankası'nın, fiyat istikrarıyla  çeliÅŸmemek kaydıyla büyüme ve istihdamın saÄŸlanmasının dikkate alınacağı bildirildi. Döviz kurlarında öngörülebilirliÄŸi saÄŸlamak amacıyla dövizde vadeli iÅŸlemler piyasasının geliÅŸtirileceÄŸi, siyasi ve ekonomik istikrarın saÄŸlanmasıyla kurlarda da istikrarın saÄŸlanacağı ifade edildi. Programda, ''Dalgalı kur politikasına devam edilecektir. AncakMerkez Bankası, döviz piyasalarındaki makro ekonomik temellerle baÄŸlantısı olmayan ve spekülatif nitelikli dalgalanmalara daha duyarlıbir biçimde müdahale edecektir'' ifadesine yer verildi.    Döviz kurunda saÄŸlanacak istikrarın, açık pozisyon oluÅŸturarak karelde etme ÅŸeklinde istismarını önlemek için bankaların açık pozisyonlarının BDDK ile Merkez Bankası tarafından sıkı bir biçimde kontrol edilebileceÄŸi kaydedildi.  YAPISAL REFORMLARProgramda, yapılacak yapısal reformların makro ekonomik istikrarı kalıcı kılarak, ekonominin ÅŸoklara karşı dayanıklılığını, verimliliÄŸini ve rekabetini artıracak ve üretim potansiyelinin tam olarak kullanımının saÄŸlanacağı belirtildi.  Programda, tüm toplum kesimlerinin katılımı saÄŸlanarak ve ülke koÅŸulları dikkate alınarak süratle hayata geçirilecek yapısal reformlar şöyle belirlendi:  Kamunun yeniden yapılanması,   Kamu harcamalarında disiplin, tasarruf ve ÅŸeffaflığın saÄŸlanması,  ÖzelleÅŸtirmenin hızlanması,   Yerli ve yabancı yatırımlar için ortamın iyileÅŸtirilmesi,   Mali sektör ve sosyal güvenlik sisteminin ıslahı,   Tarımda yeniden yapılanma ve verimliliÄŸin arttırılması. KRÄ°ZDEN ETKÄ°LENEN KESÄ°MLERParasal ve mali disiplinin saÄŸlanmasının yanında yapısal reformların uygulanmasıyla Türkiye'de güven ortamının oluÅŸacağı ve belirsizliklerin azalacağına iÅŸaret edilen programda, makro ekonomik istikrarı saÄŸlamaya yönelik para ve maliye politikalarına ek olarak reel sektörün canlanması için gerekli desteÄŸin verileceÄŸi, üretim, yatırım, ihracat ve istihdamın artırılmasıyla birlikte arzulanan büyümeye de ulaşılacağı bildirildi. ''Krizden olumsuz etkilenmiÅŸ kesimlerle yakından ilgilenilecek, sosyal yardım projeleri uygulamaya konulacaktır'' denilen programda, nüfusun yüzde 15'inin açlık sınırının altında olduÄŸu, Hükümet'in ''insan haklarına ve Anayasa'ya aykırı olan bu tabloya kayıtsız kalmayacağı'' belirtildi. Hükümet'in, açıkladığı ekonomik programların arkasında güçlü bir siyasi irade ile duracağı kaydedilerek, böylece ekonomide ÅŸiddetle ihtiyaç duyulan güven ve öngörülebilirliÄŸin çok kısa zamanda saÄŸlanacağı ifade edildi. VERGÄ° REFORMU YAPILACAKHükümet Programı'nda, vergi politikalarının, ekonomik programı ve kamu kesimi dengelerini gözönünde bulunduran, reel sektörü ve sosyal politikaları dikkate alan bir anlayış içinde uygulanacağı belirtildi.  Bu çerçevede, vergi sisteminin saÄŸlıklı bir yapıya kavuÅŸturulması için kapsamlı bir vergi reformunun yürürlüğe konulacağı bildirilirken,bu reformun çıkış noktasının, ''vergide adalet ve ödeme gücü'' ilkeleri olacağına iÅŸaret edilerek, sadece vergi kanunlarında yapılacak düzenlemelerle gerçekleÅŸmeyeceÄŸi, uygulamanın da aynı ölçüdeönemli olduÄŸu ve bu alanda yapılması gereken çok ÅŸey bulunduÄŸu kaydedildi. Uygulanacak ekonomik programın önemli bir ayağının kamu harcamaları reformu olacağı belirtilerek etkinlikten uzak, verimsiz veÅŸeffaf olmayan kamu harcama sisteminin iyileÅŸtirilmesi için yapılacak kamu harcama reformunun, ''makro ekonomik istikrarın saÄŸlanması'', ''kaynakların stratejik hizmet önceliklerine göre tahsisi'', ''kamu hizmetlerinin tutumluluk, verimlilik ve etkinlik ilkelerine göre yürütülmesi'', ''kullanılan mali yetkilerin hesabının verilerek saydamlığın saÄŸlanması'' hedeflerine yöneleceÄŸi bildirildi. FÄ°NANS SEKTÖRÃœSon yıllarda tasarruf sahipleri ile yatırımcılar arasındaki aracılık iÅŸlevinin zayıfladığı, krizlere karşı kırılgan ve verimsiz çalışan ve ekonomideki krizlerden önemli ölçüde etkilenmiÅŸ olan bir finans sektörünün ortaya çıktığı hatırlatılan programda, finans sektörünün saÄŸlıklı yapıya kavuÅŸturulması için uygulanacak politikaların temel hedefleri şöyle sıralındı:  Üretken yatırımları, büyümeyi ve makro ekonomik istikrarı destekleyen,   Şoklara dayanıklı ve saÄŸlıklı iÅŸleyen,   Ekonomimizin ihtiyaç duyduÄŸu uzun vadeli fonları temin eden,   Mali sektörün büyümesini saÄŸlayarak mali derinliÄŸi artıran, mali sistemde rekabet koÅŸullarını oluÅŸturan,   Sistemin daha etkin ve verimli çalışmasını saÄŸlayan bir finansal sistem oluÅŸturmak. ''KÄ°T'LERÄ°N ÖZELLEÅžTÄ°RÄ°LMESÄ°Programda, KÄ°T'lerin çoÄŸunun, faaliyette bulunduÄŸu sektörde tekel veya belirleyici konumda olduÄŸuna dikkati çekilerek, kamu mülkiyetininavantajlarını kullanarak riski olmayan bir ortamda çalışmalarının piyasa mekanizmasının iÅŸleyiÅŸini bozduÄŸu vurgulandı.''Siyasi müdahaleler sonucu ekonomik rasyonelliÄŸi yitirerek kamuya yük haline gelen KÄ°T'lerin özelleÅŸtirilmesi kaçınılmaz hale gelmiÅŸtir'' denilen programda, Hükümet'in, KÄ°T'lerin özelleÅŸtirilmesinde kararlı olduÄŸu, özelleÅŸtirme süreç ve uygulamalarını hızlandırmaya yönelik politikaların oluÅŸturulacağı ve gerekli önlemlerin alınacağı bildirildi.   YATIRIM MEVZUATINA DÃœZENLEMEYatırımlarda, devlet yardımları ile doÄŸrudan yabancı yatırımlar hakkında birer çerçeve kanun çıkarılacağı ve yatırımcıların önündeki bürokratik ve idari engellerin kaldırılarak, yerli ve doÄŸrudan yabancıyatırımlara yönelik politikaların belirlenmesinde yetkinin tek elde toplanacağı ifade edildi.  Uygulamaların, gerektiÄŸinde mahalli kurumlar ile sivil toplum örgütleri tarafından yürütüleceÄŸi belirtildi.  DPT MüsteÅŸarlığı bünyesinde yatırımlarda devlet yardımları politikasını belirleyecek, bütün kurum ve kuruluÅŸlarca uygulanacak devlet yardımlarının koordinasyonunu saÄŸlayacak, uygulama sonuçlarını deÄŸerlendirecek, AB'ye bildirimde bulanacak yeni bir birimin oluÅŸturulacağı ifade edildi.  Halen teÅŸvik kapsamında bulunan ve gereksiz bürokratik iÅŸlemleri içeren vergisel destek unsurlarının, AB Mevzuatı ve diÄŸer uluslararasıyükümlülükler de dikkate alınarak ilgili kanunlarda yapılacak deÄŸiÅŸiklikler ile teÅŸvik belgesiz ve otomatik olarak KOBÄ°'ler de dahiltüm yatırımlara uygulanacağı kaydedildi. İHRACATA DESTEKÖzel sektör katılımıyla ihracata dönük bir stratejik planlama yapılacağı belirtilen programda, ihracat teÅŸvik mevzuatının, uzun dönemli stratejiye göre ilgili tüm kuruluÅŸların koordinasyonu saÄŸlanarak revize edileceÄŸi bildirildi.  Ãœrünlerde daha fazla katma deÄŸer oluÅŸturabilmek için kendi markasıile ihracat yapan firmaların destekleneceÄŸi, istihdam ve haberleÅŸme üzerindeki yüksek vergiler düşürülerek ihracatçı firmaların baÅŸta enerji olmak üzere girdi maliyetlerinin aÅŸağı çekileceÄŸi kaydedildi.  Sınır ticaretinin yeniden düzenlenmesi için gerekli çalışmaların yapılacağı ifade edildi.   Programda, vadeli döviz piyasalarının oluÅŸturulması ve ihracatçılara döviz kurlarını sigorta ettirebilme imkanı getirilerek ihracatta belirsizliÄŸin azaltılması için gerekli düzenlemelerin yapılacağı bildirildi. Eximbank'ın yeniden yapılandırılarak kaynak yapısının güçlendirileceÄŸi, bürokratik iÅŸlemlerin basitleÅŸtirilerek, özelikle teminat sorununu kolaylaÅŸtırıcı önlemler alınacağı da programda vurgulandı. ENERJÄ° PÄ°YASASIElektrik satış fiyatının ucuzlatılması, özellikle sanayi sektörüneucuz enerji temin etmek üzere elektrik üretim maliyetlerinin, kayıp-kaçak oranlarının, verimsiz kullanılmaların ve satış fiyatlarının içindeki fon ve payların düşürülmesine yönelik çalışmalaryapılacağı ifade edilen programda, şöyle denildi: ''Enerji piyasasının rekabete açılması hızlandırılacaktır. Bu kapsamda, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasındaki yetki ve sorumluluk alanları netleÅŸtirilerek, bakanlığın politika belirleme yönü güçlendirilecektir, uygulamaya iliÅŸkin hususlar kurula bırakılacaktır.Yap-iÅŸlet-devret, yap-iÅŸlet, iÅŸletme hakkı devri uygulamaları gözden geçirilerek, özel sektör tarafından bir izne ve ya anlaÅŸmaya dayalı olarak yürütülen giriÅŸimlerle ilgili olarak yaÅŸanan sorunlar en kısa zamanda çözüme kavuÅŸturulacaktır.'' Türkiye'nin, komÅŸu ülkelerdeki petrol ve doÄŸalgazın dünya pazarlarına açılmasında enerjide bölgesel güç haline getirileceÄŸine iÅŸaret edilen programda, Avrupa ve bölge ülkeleriyle elektrik alışveriÅŸine imkan saÄŸlayacak iletim altyapısının ve piyasa düzeninin geliÅŸtirilmesine önem verileceÄŸi, Hazar Bölgesi'nin doÄŸalgaz ve petrolün Türkiye üzerinden dünya pazarlarına nakline yönelik politikaların sürdürüleceÄŸi bildirildi.  Enerji üretiminde yerli kaynakları önceleyen bir politika geliÅŸtirileceÄŸi, petrol ve doÄŸalgaz politikasının dış politika ile uyumlu hale getirilerek kardeÅŸ Orta Asya ve Kafkasya ülkeleriyle iliÅŸkilerde birleÅŸtirici unsur olacağı ifade edildi. MADENCÄ°LÄ°KProgramda, madencilik sektöründe arama faaliyetlerine ağırlık verileceÄŸi, bu çerçevede maden arama ve iÅŸletme aÅŸamalarında bürokrasiyi azaltıcı tedbirler alınacağı vurgulandı. Ruhsatı kamuya ait maden sahalarının tedricen özel sektöre devredileceÄŸinin kaydedildiÄŸi programda, katma deÄŸeri yüksek iÅŸlenmiÅŸ mermer ihracının destekleneceÄŸi, bor iÅŸletmelerinin de özerk bir yapıya kavuÅŸturulacağıifade edildi. Bor AraÅŸtırma Enstitüsü'nün kurulacağının da kaydedildiÄŸi programda, maden üretiminde çevreye zarar verilmemesine büyük özen gösterileceÄŸi vurgulandı. Programda, ulaÅŸtırma sektöründe hükümetin birinci önceliÄŸinin ülkeekonomisinin ve sosyal hayatın beklentilerine uygun ulaÅŸtırma altyapısını oluÅŸturmak üzere, taşıma türleri arasında dengeyi saÄŸlayacak bir 'ulaÅŸtırma ana planı' hazırlamak olduÄŸu belirtildi. Programda, yıllardır adeta kaderine terk edildiÄŸi ifade edilen demir yollarının da özel sektörle birlikte çaÄŸdaÅŸ bir iÅŸletmecilik anlayışı çerçevesinde geliÅŸtirilmesine özel öncelik verileceÄŸi dile getirildi. TCDD Genel Müdürlüğü'nün de bu amaçla yeniden yapılandırılacağı vurgulandı. TURÄ°ZMÄ°N GELÄ°ÅžTÄ°RÄ°LMESÄ°58. Hükümetin Programı'nda, turizm sektörüyle ilgili olarak da birturizm ülkesi olarak ''Türkiye'' markasının oluÅŸturulmasına dönük tanıtma projelerine önem verileceÄŸi belirtildi. Programda, ''Ãœlkemizinzengin turizm potansiyeli harekete geçirilerek dünya turizm pastasındaönemli bir yer tutan iÅŸ-kongre, fuar, spor ve kültür turizmi alanlarında, dinlence turizminde edindiÄŸimiz konuma gelmemizi saÄŸlayacak bir hamle baÅŸlatılacak. Ä°stanbul, sahip olduÄŸu devasa turizm potansiyeli ile özel olarak ele alınacak'' denildi.Programda, turizm yatırımlarının ''bölge geliÅŸtirme'' anlayışı içinde yabancı sermayenin cezbedilmesinde baÅŸvurulacak önemli araçlardan biriolarak olarak deÄŸerlendirileceÄŸi vurgulandı. Programda, ''Bu çerçevedeyabancılara mülk satışına imkan veren hukuki düzenlemeler yapılacak'' denildi. TARIM POLÄ°TÄ°KALARIHükümet Programı'nda tarım politikasının temel hedefinin, gıda ürünlerinin uluslararası piyasalarda rekabet edebilmesi, verimli tarımarazilerinin sürekli iÅŸlenir halde tutulması ve verimliliÄŸin artırılması olduÄŸu vurgulandı. Programda, bu çerçevede, fiyatların serbest piyasada oluÅŸmasının esas alınacağı, üretimin  talebe göre yönlenmesinin saÄŸlanacağı belirtildi. Devletin tarım ürünlerinin ticaretini yapmayı bırakacağının vurgulandığı programda, ürün borsalarının geliÅŸmesinin destekleneceÄŸi, bu borsalarda vadeli iÅŸlemlerin baÅŸlatılması için gerekli önlemlerin alınacağı ifade edildi. Programda, ''Tarımda devlet desteÄŸi, her bölge ve her ürün için ayrı projeler samında ele alınacak, programlar uygulanırken ülkemizin gerçekleri göz önünde bulundurulacak'' denildi. Programda, hayvancılık alanında da üretici örgütlenmelerinin teÅŸvik edileceÄŸi, daha büyük ölçekteki iÅŸletmelerin oluÅŸmasının saÄŸlanacağı ve entegre hayvancılık iÅŸletmelerinin kurulmasının destekleneceÄŸi bildirildi. DIÅž POLÄ°TÄ°KA VE AVRUPA BÄ°RLİĞİProgramda, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliÄŸinin, hükümetin hedeflerinin başında geldiÄŸi belirtilerek, ''Hükümetimiz Kopenhag kriterlerini tam olarak yerine getirme konusunda kararlıdır'' denildi. Programda, Hükümet'in, önyargılardan ve saplantılardan arınmış, karşılıklı çıkar iliÅŸkilerine dayalı gerçekçi bir dış politika izleyeceÄŸi ve tüm ülkelerin toprak bütünlüğüne ve egemenliÄŸine saygılıolacağı belirtilerek, ''DeÄŸiÅŸen bölgesel ve küresel gerçekler karşısında Türkiye'nin dış politika önceliklerini yeniden tanımlaması ve bu gerçekler ile ulusal çıkarlar arasında yeni bir denge oluÅŸturulması gerekmektedir'' görüşüne yer verildi. ''KARARLIYIZ''Türkiye'nin gerek coÄŸrafi, gerekse tarihi açıdan Avrupa ile yakın iliÅŸkilerinin bulunduÄŸu ve Avrupa ülkeleri ile iliÅŸkilerin Türkiye'nindış politika gündeminde en üst sıralarda yer almaya bundan sonra da devam edeceÄŸi vurgulanan programda, şöyle denildi: ''Türkiye'nin AB'ye tam üyeliÄŸi hükümetimizin hedeflerinin başındagelmektedir. Bu amaçla Türkiye'nin adaylığının geniÅŸleme sürecinde geri çevrilmez bir niteliÄŸe sahip olduÄŸunun tescil edilmesini teminen,katılım müzakerelerinin baÅŸlatılmasına çalışılacaktır. Hükümetimiz, Kopenhag Kriterleri'ni tam olarak yerine getirme konusunda kararlıdır.Türkiye'nin AB ailesi içerisindeki hak ettiÄŸi yeri en kısa zamanda almasının iki tarafa getireceÄŸi kazanımların yanı sıra Avrupa kıtasının ötesinde barış, istikrar ve güvenlik yönlerinden olumlu sonuçlar doÄŸuracağı kuÅŸkusuzdur.'' AB'ye uyum yasalarının güçlendirilerek, temel hak ve özgürlükler açısından geliÅŸtirileceÄŸi belirtilen programda, reformların uygulamayatam olarak yansıması için eÄŸitim çalışmaları yapılacağı belirtildi.  Kamu kurumları ile özel sektör ve sivil toplum örgütleri arasındaki iÅŸbirliÄŸi ve dayanışmanın artırılacağı ifade edilen programda, ayrıca AB ile mali iÅŸbirliÄŸinin giderilmesi ve etkin çalışılabilmesi için gerekli tedbirlerin alınacağı kaydedildi. Türkiye'nin, Avrupa Güvenlik ve Savunma Kavramı (AGSK) içinde hak ettiÄŸi yeri alması yolundaki çabalarını sürdüreceÄŸi bildirilen Hükümetprogramında, TSK'nın NATO, BM ve AGÄ°T bünyesindeki faaliyetlerinin devam edeceÄŸi belirtilerek, ''Türkiye ile dost ve müttefik ülkeler arasındaki siyasi ve ekonomik iÅŸbirliÄŸi, bilim, kültür, teknoloji, yatırım ve ticaret alanlarında yoÄŸunlaÅŸtırılarak sürdürülecektir'' denildi. Hükümet'in teröre karşı uluslararası zeminler oluÅŸturulması için çalışacağı kaydedilen programda, ''Bu çerçevede 11 Eylül sonrası tırmanma eÄŸilimi gösteren dinler ve kültürler arası gerilimlerin azaltılması ve küresel bir barış ortamının saÄŸlanabilmesi için çaba sarfedilecektir'' ifadesine yer verildi. Hükümet programında, ABD ile uzun yıllardan beri var olan savunma ağırlıklı iÅŸbirliÄŸinin devam ettirileceÄŸi, bu iÅŸbirliÄŸinin ekonomi, yatırım, bilim ve teknoloji alanlarına da yaygınlaÅŸtırılacağı kaydedilerek, Rusya Federasyonu ile tarafların çıkarlarını zedelemeyen, iÅŸbirliÄŸine dayalı iliÅŸkiler sürdürüleceÄŸi anlatıldı. ''VARLIÄžI VE EGEMENLİĞİNÄ° GARANTÄ°YE ALACAK...''Yunanistan ile karşılıklı ekonomik çıkarlara dayalı iliÅŸkilerin artırılarak sürdürüleceÄŸi, bu iliÅŸkilerin oluÅŸturacağı güven ortamı sayesinde, daha karmaşık olan siyasi sorunların çözümü için zemin hazırlanacağı belirtilen Hükümet programında, ÅŸu ifadelere yer verildi: ''Hükümetimiz, Kıbrıs sorununa mutlaka bir çözüm bulunmasının gereÄŸine inanmaktadır. Bu çözüm de gelecekte adadaki Türk varlığını tehlikeye sokacak hiç bir giriÅŸime müsaade edilmeyecektir. Bu çerçevede BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından Kıbrıs konusunda yapılan barış giriÅŸimi olumlu karşılanmakla birlikte, hükümetimizce sorunun kalıcı bir ÅŸekilde çözümü için ulusal çıkarlarımız ve Kıbrıs Türk halkının Ada'daki varlığını ve egemenliÄŸini garanti altına alacakbir müzakere süreci öngörülmektedir.'' Türk Cumhuriyetleri ile tarihi, kültürel ve sosyal yakınlığı raÄŸmen, Türkiye'nin bu ülkelerle iliÅŸkilerde beklentileri karşılayamadığının bir gerçek olduÄŸu vurgulanan programda, Türk Cumhuriyetleriyle iliÅŸkilerin en ileri noktaya taşınarak, bölgenin geniÅŸ bir iÅŸbirliÄŸi alanına dönüştürülmesi için çaba harcanacağı belirtildi.  OrtadoÄŸu'da akan kanın dünya kamuoyunu olduÄŸu gibi Türk halkını daüzdüğü kaydedilen hükümet programında, din ve ırk ayırımı yapmaksızın,dökülen kanın durdurulmasını saÄŸlayacak tek yolun kalıcı bir barıştan geçtiÄŸi kaydedilerek, ''Türkiye, Filistin ve Ä°srail taraflarıyla iyi iliÅŸkilerini sürdürerek barışın tesisine yönelik çabalara katkıda bulunma imkanına sahip olacaktır'' denildi. Programda, hükümetin Balkan politikasının, bölgedeki ülkelerle tarihi, kültürel ve ekonomik iliÅŸkiler ışığında geliÅŸtirileceÄŸi, gerekirse yeniden ÅŸekillendirileceÄŸi ifade edildi.  Hükümetin Arap dünyasıyla iliÅŸkilere özel bir önem verdiÄŸine iÅŸaret edilen programda, ÅŸunlar kaydedildi: ''Bir yandan Arap ülkeleriyle ikili iÅŸbirliÄŸimizin artırılması, öte yandan Ä°slam Konferansı Örgütü'nün (Ä°KÖ) uluslararası alanda daha saygın yer edinebilmesi ve inisiyatif alabilen dinamik bir yapıya kavuÅŸturulması için çaba sarfedilecektir. Yine bu baÄŸlamda, baÅŸkanlığını CumhurbaÅŸkanımızın yaptığı Ä°KÖ, Ekonomik ve Ticari Ä°ÅŸbirliÄŸi Daimi Komitesi'nin (Ä°SEDAK) faaliyetlerine daha somut içerik kazandırmaya çalışılacaktır.''''TOPRAK BÃœTÃœNLÜĞÜ''''Türkiye, yakın komÅŸusu Irak ile ilgili belirsizlikten tedirginlik duymaktadır'' denilen Hükümet programında konuya iliÅŸkin ÅŸu görüşlere yer verildi: ''Hükümetimiz, Irak'ın toprak bütünlüğüne ve siyasi birliÄŸinin korunmasına büyük önem atfetmektedir. Irak'ın toprak bütünlüğünün bozulması, OrtadoÄŸu'daki tüm dengeleri deÄŸiÅŸtirecektir. Hükümetimiz, Irak yönetiminin BM kararlarını tam olarak uygulaması, kitle imha silahlarından arınmış, komÅŸularıyla barış içinde yaÅŸayan bir Irak'ın uluslararası toplum içinde yerini alması ve sorunun barışçı yönden çözümünden yanadır.'' Yurtdışında yaÅŸayan Türk vatandaÅŸlarının bulundukları ülkelerdeki haklarının daha fazla korunması için çaba sarfedileceÄŸi belirtilen programda, gerek o ülkelerde gerekse Türkiye'de karşılaşılan sorunların ortadan kaldırılması için mevcut mekanizmaların daha etkin biçimde iÅŸletileceÄŸi kaydedildi. ''YENÄ° SÄ°YASET DÖNEMÄ°''Hükümet programında, 3 Kasım seçimlerinin ülkede sadece yeni bir parlamento ve hükümet yapısını ortaya çıkartmakla kalmadığı, bundan daha önemli ve kalıcı olarak yaÅŸadığı çaÄŸla uyumlu olmayan bir siyasi kültürü de geride bırakarak, her yönden yeni bir siyaset dönemini baÅŸlattığı vurgulandı.  Bu yeni dönemin, ''evrensel standartlar ve hukukun üstünlüğü içinde milletin iradesine ve geliÅŸme arzusuna dayalı yeni anlayış, kavrayış, tutum ve yöntemlerle siyaseti inÅŸa edenlerin dönemi'' olacağı kaydedilerek, şöyle denildi: ''Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları çerçevesinde, sürdürülebilir kalkınma saÄŸlayan ve kalkınmanın nimetlerini adil bir ÅŸekilde paylaÅŸan, tarihi ve kültürel kimliÄŸinden kopmadan insanlık ailesinin onurlu bir parçası olarak halkına özgürlük, adalet ve refah sunan bir ülke yolunda, hükümetimizin yapacağı bütün olumlu icraatlaragüven ve destek olacağınızdan şüphemiz yoktur. Sizlerden eksikliklerimizi ve yanlışlarımızı tespit etmenizi, uyarmanızı, eleÅŸtirilerle düzeltmenizi özellikle bekliyor, ortak akıl ve iÅŸbirliÄŸiiçinde geleceÄŸe umutla bakıyoruz.'' Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!