Hitler'in hayaleti aramızda

Güncelleme Tarihi:

Hitlerin hayaleti aramızda
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 1999 00:00

Aylin LİVANELİ
Haberin Devamı

Semih Altınay 1.5 yıl önce ailesiyle birlikte Türkiye'den Amerika'nın Colorado eyaletindeki Littleton kasabasına yerleşmişti.

Taşınır taşınmaz da oranın en iyi lisesi olan Columbine HS okuluna yazıldı.

Çok güvenli ve sakin bir yer olduğu için bu orta Amerika kasabasına akın ediyordu insanlar.

‘‘Çünkü’’ diyorlardı, ‘‘Burada çocuklarımızı rahatça sokağa bırakabiliyoruz.’’

Semih, 20 Nisan Salı günü okulun kafeteryasında otururken bir gürültü duydu. Daha ne olduğunu anlayamadan silahlı iki kişi içeri girdi ve herkese yere yatmasını söyledi.

Bu iki öğrenciyi tanıyan Semih hemen kendini yere attı. Kafeteryadaki diğer öğrenciler çıkışa doğru koşmaya başladılar. Ateş açıldı ve bazıları kaçmayı başaramadı. Nasıl olduysa, dikkat çekmeden bir sınıfa sığınıp sıranın altına saklanmayı başardı Semih. Buradan silah seslerini, çığlıkları ve katillerin kahkahalarını duyuyordu. Kan banyosu yaklaşık üç buçuk saat sürdü.

Semih bu iki katilin daha önceleri sürekli Hitler'den bahsettiğini anımsıyordu.

Sesler kesildiğinde Semih de sıranın altından çıktı ve korkunç bir manzarayla karşılaştı.

Arkadaşları kanlar içinde yerde yatıyordu.

Sınıftan ayrılıp koridorlarda yürüdü. Her yerde kan vardı.

Polis, sıraların altından cesetler çıkarıyorud.

Yaralılar ağlıyordu.

23 kişi ölmüştü.

Katiller işlerini bitirdiklerinde kendilerini vurmuşlardı.

Geçtiğimiz salı günü gerçekleşen bu korkunç olay, Amerikan tarihinin en büyük katliamı olarak nitelendiriliyor.

Katliamı gerçekleştiren öğrencilerin amacı neydi tam olarak bilinmiyor.

Hitler hayranı olan bu iki gencin, onun doğum gününü kutlamak amacıyla böyle bir olay planladıkları söyleniyor. Yani Hitler'in hayaleti aramızda dolaşıyor.

Ayrıca okulda pek popüler olmayan iki gencin öç almak istedikleri belirtiliyor.

Öncelikle başarılı öğrencileri ve zencileri hedef alan katiller, daha sonra rastgele ateş etmeye başlamışlar. Hatta bir köşede saklanan lise 1 öğrencisi, ufak tefek bir kızı ‘‘Merak etme, şimdi öleceksin’’ deyip boğazından vurmuşlar.

Birçok kişi bu olaya neden olarak bir filmi gösteriyor.

Olay, 1995 yılında çekilen, Leonardo Di Caprio'nun başrolünü oynadığı ‘‘Basketbol Anıları’’ filmindeki bir sahneyi andırıyor.

Lise basketbol takımının yıldızı olan bir öğrencinin suç ve uyuşturucuya bulaşarak içine girdiği bunalımı anlatan filmde bu öğrenci, okuldaki arkadaşlarını ve öğretmenlerini vurduğunu hayal ediyor. Katiller de öldüğüne göre sanırım cevap hiçbir zaman tam olarak bilinemeyecek.

Titanic ve Uçan Kurbağa

Bir önceki yazıda Leonardo Di Caprio'dan bahsetmişken, son zamanlarda onun başına gelen bir olaydan söz etmek istiyorum.

Titanic filmini görmüşsünüzdür.

Filmin en çarpıcı sahnesi olan son sahneyi hatırlayın.

Gemi batmış, insanlar karıncalar gibi suyun içinde hayatta kalmaya çalışıyorlar.

Di Caprio filmde maalesef bunu başaramıyor.

Bu sahneyi düşünerek anlatacağım olayı gözünüzde canlandırmaya çalışın.

Şu sıralar Thailand'da, Phuket adasına yakın bir yerde ‘‘The Beach’’ adlı bir filmde oynuyor Di Caprio.

Bir gün ‘‘Flying Frog’’ (Uçan Kurbağa) adlı teknede çekim yaparken müthiş bir fırtına çıkıyor ve tekne alabora oluyor.

Filmin kadın oyuncusu Tilda Swinton'la ve çekim ekibiyle birlikte suya gömülüyorlar. İyi bir yüzücü olan Di Caprio, korkudan paralize olan Swinton'u sakinleştirmeye çalışıyor, derin nefes almasını ve ondan ayrılmamasını söylüyor.

Kurtarma ekipleri gelene kadar köpek balığı dolu sularda 45 dakika yaşam mücadelesi veriyorlar.

Neyse ki hiç yara almadan kurtuluyorlar.

Ama köpek balıklarının nasıl olup da onlara yaklaşmadığını hálá anlamış değiller. Titanic faciasından kurtulamayan Di Caprio gerçek hayatta bunu başarıyor.

Önce filmini çek, sonra aynısını yaşa...

Bu da kaderin bir cilvesi herhalde.

Kadın astronotlar

NASA, 2001 yılına bir uzay mekiği fırlatacağını açıkladı.

Bu mekiğin diğerlerinden farkı, tüm mürettabatının kadınlardan oluşması.

Araştırmaların, kadınların erkeklerden daha dayanıklı olduğunu kanıtladığını ve bu sebeple uzaya gitmeye daha elverişli olduklarını belirten NASA yetkilileri, bunun nedenlerini şöyle açıklıyorlar:

1. Kadınların erkeklere oranla daha az oksijene ihtiyacı var. Bu nedenle uzayda daha uzun süre kalabiliyorlar.

2. Kadınlar daha sabırlılar.

3. Daha az yemek yiyorlar. (Uzaya taşınabilen yemek miktarı sınırlı oluyormuş.)

4. Çoğunun kalp hastalığı yok.

5. Daha sevecen ve şefkátliler. Dolayısıyla uzun yolculukta birbirlerine daha iyi davranıp, birlikte uyum içinde çalışabiliyorlar.

6. Üreme organları içerde olduğundan, radyasyondan etkilenme olasılıkları çok daha az.

Nihayet birileri çıkıp kadınların bazı durumlarda erkeklerden daha başarılı olduğunu söyledi.

Bu da kaderin bir cilvesi herhalde.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!