Hale'nin kalp umudu masada kaldı

Güncelleme Tarihi:

Halenin kalp umudu masada kaldı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 15, 2007 14:32

BAĞIŞ organ beklerken hayatını kaybeden ağabeyi Namık Göral Erdem'in ardından, kendisinde de aynı hastalık saptanan 17 yaşındaki Hale Erdem'in ‘kalp nakli’ olma sevinci ameliyat masasında kaldı.

Bir yıldır umutsuzca kalp bekleyen Hale'nin yüzüne gülen şans oyun oynadı, ameliyat masasında bağış organın ‘nakile uygun’ olmadığı saptandı. Uyandığında ameliyat izlerini görüp nakilin gerçekleşmediğini öğrenince büyük şok yaşayan Hale Erdem, “Uyumadan sevinci, uyandığımda üzüntüyü yaşadım. Bağış çok az yapıldığı için umutsuzum. Benim gibi çok hasta organ bekliyor, yaşamak istiyor. Lütfen sesimizi duyun. Yeni bir kalp bekliyorum” dedi. Prof. Dr. Mustafa Özbaran da, “Hale'nin yaşamını nakile uygun olmayan bir kalp takarak riske atmak istemedik, ameliyattan çıkarttık” diye konuştu.

Ege Üniversitesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Kliniği, yaşamak isteyen, ‘bağış organ’ bekleyen hastaların çaresizliklerine, üzüntülerine, umutlarına, umutsuzluklarına sahne oluyor. Nakil olup yeni yaşama başlayan hastaların sevinçleri nakil bekleyenlerin üzüntülerine karışıyor. Zaman zaman umutlar umutsuzluğa, umutsuzluklar umuda dönüşüyor.

Adanalı Hale Erdem'in hikayesi de bu çelişkili duygularla dopdolu. Geçen bir yılı Ankara'da organ bağışı bekleyerek geçiren ancak gerçekleşmeyince soluğu İzmir'de alan Hale Erdem, bir yanında babası Ramazan Erdem diğer yanında nişanlısı Sabri Başer'in verdiği moralle hayata tutunmaya çalışıyor.

1.5 yıl önce henüz 19 yaşında olan ağabeyi Namık Göral Erdem'i kalp yetmezliğinden, nakil için organ bağışı beklerken kaybeden ve bu yüzden umutları gel- gite dönüşen Hale Erdem'in nakil sevinci yarıda kaldı. 8 Ocak'tan bu yana tedavi gördüğü Ege Üniversitesi Hastanesi'nde 10 gün önce gelen organ bağışı müjdesiyle ameliyata alınan genç kız, bağışlanan kalbin nakile uygun olmaması yüzünden uyutulduğu gibi uyandırıldı.

Yoğun bakımda nakil olmadığını öğrendiğinde çok üzüldüğünü belirten Hale Erdem, şöyle konuştu:

“Teşhis koyulduktan sonra öleceğim diye çok korkuyordum. İzmir'e gelince rahatladım. Hele organ çıkınca çok sevindim. O kadar sevindim ki. Ayaklarım yerden kesilmişti. Beni ameliyata hazırladılar, testlerim yapıldı. Ameliyata girdim, çıktım. 45 dakikalık sürmüş. Olmadı dediler. Kalpte damar sertliği varmış, ‘üç ay sonra problem çıkabilir’ dedi doktorlarım. Ama hayallerim yıkıldı. Umutsuzum çünkü ülkemizde kalp bağışı çok az yapılıyor. Ben ağabeyimi de bu hastalıktan kaybettim. O da bir yıl organ beklemişti, olmadı. Halkımız fazla duyarlı değil. Günah olduğunu sanıyorlar. Ama bunun günah olmadığını din adamlarımız söylüyor. Biraz daha duyarlı olsunlar. Ben yeni bir kalp bekliyorum. Benim gibi sadece kalp değil, karaciğer, böbrek bekleyen hastalar var. Onlar için de çok üzülüyorum. Ölünce Allah'ın yanına organlarımız değil ruhumuz gidiyor. O yüzden organlar toprak olmasın. Ben yorulmadan yürümek istiyorum. Üzerimi bile değiştiremeyecek kadar yorgunum, yoruluyorum. Nişanlıyım, bana ailemle birlikte en büyük desteği veriyor. Evlenip mutlu bir yuva kurmak istiyorum.”

‘BİR EVLAT DAHA KAYBETMEK İSTEMİYORUM’

Emekli memur 4 çocuk babası Ramazan Erdem ise gözyaşlarını içine akıtıp kızına moral vermeye çalışıyor. En büyük çocuğu Namık Göral Erdem'i 1.5 yıl önce aynı hastalıktan organ beklerken kaybettiğini vurgulayan baba Erdem ise şunları söyledi:

“Bir evladımı daha kaybetmek istemiyorum. Oğluma 2.5 yıl kadar önce teşhis koyulduğunda hepimiz taramadan geçtik. Yalnızca oğlumla kızım Hale'de aynı hastalık çıktı. Oğlumu teşhis koyulmasının senesinin dolmasına 8 gün kala kaybettik. Hale'nin yaşı küçük olduğu için biraz daha şansı var dediler. Geçen yıl nakil kararı alındı. Ankara'da bir yıl kaldık. Eşim ve iki çocuğum Adana'da kaldı. Ankara'dan umudumuzu yitirdik. İzmir'e geldik. burada ev tuttum. Kızım da 8 Ocak'tan beri hastanede. Ben umutla kızıma organ çıkmasını bekliyorum. Bu defa uygun çıkmadı. Ama mutlaka onu hayata döndürecek bir kalp bulunacaktır umudundayım.”

‘ÇİFTE DÜĞÜN YAPACAĞIZ’

Adana'dan ziyarete geldiği gün nişanlısı Hale'ye organ müjdesi geldiğini belirten 23 yaşındaki Sabri Başer, “O gün odada çay içip sohbet ediyorduk. Saat 21.00 sıralarında müjde verildi. Hatta bana uğur getirdiğim söylendi. Çok sevindik. Ama sonrasında organ uygun çıkmadı. Tek isteğim nişanlıma yeni bir kalbin çıkması. Bu ayın sonunda askere gidiyorum. Acemiliğim İzmir Foça'ya çıktı. Bu da büyük şans. Nişanlıma yakın olacağım. Hale'ye kalp çıkacak, nakil olacak. O sağlığına kavuştuktan sonra da hem İzmir'de hem Adana'da çifte düğün yapacağız. İnsanlarımızın daha duyarlı olmasını bekliyoruz” diye konuştu.

‘AMELİYATTAN ÇIKARTTIK’
Öte yandan Ege Üniversitesi Hastanesi Kalp Nakli Sorumlusu Prof. Dr. Mustafa Özbaran, Hale Erdem'in acil çağrı listesinde bağış kalp bekleyen hastalarından biri olduğunu söyledi. Hale'ye çıkan kalbi ilk değerlendirdiklerinde ‘uygun’ görüldüğünü belirten Prof. Dr. Özbaran şunları söyledi:

“Verici 38 yaşındaki bir kadındı. Hastayı gidip incelediğimizde parametreleri iyiydi. Bizi kuşkulandıran donörün yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması sonucu ölmesiydi. İlk kontrollerimizde vericiyle ilgili olumsuz bir şey çıkmadı. Hale'yi ameliyata hazırladık. Bütün dünyada prosedür hastanın göğüs kemiği açılarak beklenir kalp sağlamsa eskisi çıkarılıp yenisi takılır. Hale de bu şekilde hazırdı. Kalp geldi 2- 3 kontrolden daha geçirdik. Son kontrolde bağış kalpte damar sertliği başlangıcı tesbit ettik. Bu ilk anda gözle görülebilen bir şey değil. Tecrübelerimiz sayesinde bunu gördük. 17 yaşındaki bir genç kıza damar sertliği başlangıcı olan bir kalbi takmak istemedik. Çünkü sonrasında kalbi reddetmemesi için verilecek ilaçlar bu damarlardaki problemi hızlandırıp kısa süre içerisinde hastamızı kalp damar (koroner) hastası haline dönüştürebilirdi. Birkaç ay sonra infarktüs geçirebilirdi. Biz de Hale'nin şansını bir miktar daha yeni bir bağışa odakladık. Kalp bekleyen çok hastamız var. Hale bunlardan şanslı şansız olanlardan. Ama hiç bu aşamalara da gelemeyen ve kaybettiğimiz çok hasta da var. Organ bağışındaki yetersizlik belimizi büküyor. İnsan olarak, hekim olarak bu üzüntüleri yaşıyoruz.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!