Hakimden BDP'li Önder'e: Fark etmez

Güncelleme Tarihi:

Hakimden BDPli Öndere: Fark etmez
Oluşturulma Tarihi: Şubat 29, 2012 15:19

Terör örgütü adına eylemlere katıldıkları ve AK Parti’den milletvekili seçilen gazeteci Mehmet Metiner’e suikast yapılması iddialarıyla haklarında dava açılan 54’ü tutuklu 72 sanıklı davaya devam ediliyor. Duruşmada Kürtçe savunma krizi yaşandı. Duruşma salonuna girmek isteyen BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile mahkeme başkanı arasında tartışma çıktı.

Haberin Devamı

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde bulunan İstanbul 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 4’üncü duruşmasında yine Kürtçe savunma krizi yaşandı. Duruşmada daha önce Kürtçe krizi nedeniyle kimlik tespitleri yapılamayan sanıkların emniyetten gelen kimlik bilgileri kayda geçirildi. 43 sanık, Türkçe savunma yapmamakta ısrarlı olduklarını belirtti. 72 sanıkla davaya ilgi de yoğun oldu. Sanıklara destek için gelenler duruşma salonuna girmek isteyince gerginlik yaşandı.

 

BAŞKAN: "SANIKLARIN BİRİNCİ DERECE YAKINLARI İÇERİ ALINSIN"

 

Dava başlamışken, duruşma salonuna içeri girmek isteyenlerle polisler arasından tartışma meydana geldi. Mahkeme başkanı Metin Özçelik, kapıdaki polis memurundan kapıyı kapatmasını istedi.

 

Haberin Devamı

VEKİL SÜREYYA ÖNDER: "BEN MİLLETVEKİLİYİM BENİ NASIL ALMAZSINIZ"

 

Polis memuru bir milletvekilinin girmek istediğini bildirdi. Ancak başkan Özçelik, sadece sanıkların birinci dereceden yakınlarının girebileceğini belirtti. Bu sırada kapı aralığından seslenen BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Ben bu milletin vekiliyim. Sayın başkan, beni nasıl almazsınız" diye seslendi.

 

BAŞKAN: "FARK ETMEZ..."

 

Başkan Özçelik, “Fark etmez, sadece birinci derece yakınları…" diye karşılık verdi. Önder, “Beni polis zoruyla mı çıkaracaksınız. Duruşmaya alınmadığıma dair yazılı bir kâğıt verin o zaman" dedi. Özçelik, “Salonu boşaltırım o zaman" diye uyardı. Salona ısrarla girmek isteyen Önder, kendisini salon kapısında engelleyen polis memuruna ''Dokunma'' diye bağırınca salonda gerginlik arttı.  Sanıkların alkış ve zılgıtlarla birlikte slogan atmaları üzerine başkan Özçelik, duruşmaya ara verdiğini söyledi.

ÖNDER'İN AÇIKLAMASI

Duruşmaya ara verilmesinin ardından Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi kapısında yapılan basın açıklamasına katılan Önder, şunları söyledi:

“İçeride yargılanan evlatlarımız var. Onlar da bu ülkenin İçişleri Bakanı'ndan daha fazla demokrasiye bağlı, dün Taksim'de kan isteyen, kana kan diyen İçişleri Bakanı'ndan daha medeni, daha hümanist, daha insandırlar. Ben bu mahkemenin de olduğu bölgenin milletvekiliyim. Bu evlatlarımızın duruşmasına geldim. Hakim beni içeriye almadı. Jandarmalar beni engellemeye çalıştı, kapıyı kapattılar. Heyete haber gitti, 'Bu gelen milletvekilidir' diye... Kabul etmedi. Ben kapıdan seslendim 'Ben milletvekiliyim, bu çocukların hepsinin de birinci dereceden yakınıyım. Bunlar bizim evlatlarımız. Bu mahkeme benden neyi gizleyebilir?' diye... Sayın başkan 'Siz içeri girmeye çalışırsanız, aileleri de çıkartırım' diye cevap verdi. Ceza hukukunda şantajla ilgili maddeleri buradaki bütün yargıçların dikkatine sunuyorum. Analar, babalar evlatlarının hukuksuz olarak burada tutulmalarının akıbetini seyretmeye geliyor ve hakim bir milletvekiline diyor ki, 'Sen içeri girmeye ısrar edersen ben aileleri çıkartırım'. 'Bunu bana yazılı olarak yazın verin' dedim. Yazın bakalım. Tarih affetmiyor ve unutmuyor. Yarın, öbür gün bunu ortaya çıkaracağız. Böyle bir zihniyete evlatlarımızı nasıl teslim edeceğiz?”

Türkiye Cumhuriyeti'nin mahkemelerde kurulduğunu savunan Önder, “Bu cumhuriyet savaş meydanlarında kurulmamış sanıldığı gibi... Sonra da mahkemeler eliyle 100 yıl süren bir şeyde kendini tahkim etmiştir, DGM'ler, sıkıyönetim mahkemeleri gibi. Şimdi olmakta olan, bunu özellikle evladı içeride olan analara, babalara, kardeşlere, bacılara söylüyorum. Şimdi yapılmakta olan mahkemelerde kurulmuş bir cumhuriyetin mahkemeler eliyle tekrar dönüştürülmesidir” diye konuştu.

Önder, “Her türlü geriliğe, her türlü yozlaştırmaya, her türlü vesayete karşı bu ülkenin teminatı, orada yargıç kürsüsünde oturanlar değil, özel yetkili mahkemeler değil, sanık sıralarında yargılananlardır” dedi.

Yapılan açıklamaların ardından bir süre slogan atan grup, Önder'in slogan atmamaları yönündeki ricası üzerine sessiz bekleyişe geçti.

İDDİANAMEDEN

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ali Haydar tarafından hazırlanan 115 sayfalık iddianamede, şüphelilerin, terör örgütü PKK'nın gençlik yapılanmasında yer aldıkları, kapatılan DTP'nin legal gençlik kollarının BDP'nin kurulmasıyla isim değiştirerek “Demokratik Yurtsever Gençlik (DYG)” olarak işlevini sürdürdüğü belirtiliyor.

DYG yapılanmasında yer alan ve sorumlu düzeyde faaliyet gösteren örgüt üyelerinin katılımıyla 27 ve 30 Ocak 2011 tarihleri arasında Beyoğlu'nda bulunan BDP İl Başkanlığı binasında terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanarak Türkiye'ye getirilmesinin yıl dönümü olan 15 Şubat günü ve haftasında şiddet eylemleriyle ilgili planlamalar yapmak, eylem şekillerini kararlaştırmak ve alt kadroları eylem planlamaları hakkında bilgilendirmek amacıyla toplantı gerçekleştirildiği belirtilen iddianamede, bu toplantılarda İstanbul genelinde araç yakma, molotofkokteyli atma ve izinsiz gösteri düzenlenmesi kararları alındığı öne sürülüyor.

Bu toplantılardan birinde AK Parti Milletvekili ve gazeteci Mehmet Metiner ile gazeteci Candaş Tolga Işık'a yönelik eylem yapma yönünde kararlar alındığının da değerlendirildiği ifade edilen iddianamede, toplantılarda terör örgütü elebaşı Öcalan'ın görüşme notlarının okunduğu, söz alan kişilerin yapılan eylemlerin yetersizliğinden bahsettiği belirtiliyor.

Toplantıya katılanların İstanbul'da bir kaos ortamı oluşturmak için daha fazla çalışmalar yapılması ve demokratik özerkliğin ilan edilmesi gerektiği, topyekun direnişle çıkarılacak halk savaşının ardından devrim gerçekleştirerek sözde bağımsız bir devletin kurulacağı, her gece en az 500 adet aracın yakılacağı gibi kararlar aldığı bildirilen iddianamede, bir internet sitesinde Öcalan ile KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ve üyesi Cemil Bayık'ın açıklamalarına yer verildiği, bu açıklamaların ardından 2 ile 11 Şubat 2011 tarihleri arasında Gaziosmanpaşa, Pendik, Bahçelievler, Esenyurt, Şişli, Maltepe, Bağcılar, Esenler, Başakşehir, Zeytinburnu, Sultanbeyli, Beyoğlu, Sultangazi, Kartal, Küçükçekmece ve Kadıköy'de molotofkokteyli ve yanıcı maddelerle yüzleri maskeli gruplarca vatandaşlara ait 100 aracın yakılması, 2 aracın yakılmaya çalışılması ve Maltepe'deki bir markete molotofkokteyli atılmasından oluşan 26 eylem meydana geldiği dile getiriliyor.

Bu eylemlerin, söz konusu internet sitesinde yapılan yayınlarla üstlenildiği, 11 Şubat'ta başlatılan operasyonlarla eylem talimatını veren, eyleme karışan 72 kişinin yakalandığı ve ardından araç kundaklama olaylarının sona erdiği bildirilen iddianamede, şüphelilerin 20 Mart 2009 ile 21 Nisan 2011 tarihleri arasında çok sayıda eyleme karıştığı, yakalananlar arasında bulunan Kutbettin Güllü'nün, milletvekili Mehmet Metiner'e suikast yapılması planı içerisinde yer aldığı kaydediliyor.

Güllü'nün, kendisine verilen parayla suikast için silah satın aldığı, birkaç kez Metiner'in çalıştığı gazetenin önünde beklediği, ancak daha sonra Mehmet Metiner'in ağabeyinin arkadaşı ve inançlı insan olmasını sebep göstererek eylemden vazgeçtiği ifadelerine yer verilen iddianamede, zanlının bu olayın ardından BDP il binasına da gitmediği aktarılıyor.

Güllü ile diğer 5 kişinin verdikleri bilgi ve sağladıkları yarar karşılığında etkin pişmanlıktan yararlandırılmaları talep edilen iddianamede, tutuklu zanlılardan Nazmi Doğan'ın, “terör örgütü üyesi olmak” suçundan 7,5 ile 15 yıl, 41 kez “patlayıcı maddeyle mala zarar vermek” suçundan 184,5 ile 984 yıl, “genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak” suçundan 6 ay ile 3 yıl ve “tehlikeli madde bulundurmak” suçundan da 4,5 ile 12 yıl olmak üzere toplam 197 yıl ile 1014 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

İddianamede, diğer 71 sanığın da benzer suçlardan 7,5 ile 198 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!