Gül'ün konuşmasında 367 vurgusu

Güncelleme Tarihi:

Gülün konuşmasında 367 vurgusu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2007 14:28

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yarın yapılacak halk oylamasına ilişkin olarak, “Halkımızın 21 Ekim Pazar günü yapılacak olan referanduma katılımını ve Anayasa değişikliğine konu olan meselelerdeki temel tercihlerini ortaya koymasını, ülkemiz ve demokrasimiz açısından son derece önemli buluyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, TRT-1'de yayınlanan halk oylamasına ilişkin konuşmasında, yarın Anayasa'nın bazı maddelerinde değişiklik yapılması için halk oylamasına gidileceğini kaydederek, bunun 1982 Anayasası'ndaki değişiklikler için yapılacak üçüncü halk oylaması olacağını hatırlattı.

Referandum ya da halk oylaması olarak adlandırılan siyasete katılım yolunun, bilinen en eski doğrudan demokrasi yöntemi olduğunu vurgulayan Gül, bu yolla halkın, toplumun genelini ilgilendiren bir konuda görüşünü doğrudan açıklama fırsatı bulduğunu dile getirdi.

“Meşruiyetini yönetilenlerin rızasından, onayından alan demokratik rejimlerde bu rızanın en sağlıklı şekilde yansıması referandum sonucunda ortaya çıkmaktadır” diyen Gül, modern devletlerin kalabalık nüfusları ve hızlı karar alma ihtiyaçlarının, bu doğrudan demokrasi uygulamasını pratik olmaktan çıkardığını anımsattı.

Bu yol yerine, halkın belli aralıklarla seçimlere gitmesi ve siyasi kararları alacak temsilcilerini belirlemesi usulünün yaygınlaştığını kaydeden Gül, “Modern demokrasi, temsili demokrasidir. Bu sebeple, günümüzde referandum, demokratik devletlerin sadece çok önemli ve istisnai konularda başvurdukları bir yöntem haline gelmiştir” dedi.
Anayasa'ya göre milletin, egemenliğin kayıtsız ve şartsız sahibi olduğunu anımsatan Gül, bu yetkinin milletin temsilcisi olan milletvekilleri eliyle veya doğrudan referandum yoluyla kullanabildiğini vurguladı. Modern demokrasinin, anayasal demokrasi olduğunu da kaydeden Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu, çoğunluğun istese de değiştiremeyeceği bazı kural ve ilkelerin bulunması anlamına gelmektedir. Kuşkusuz, Anayasa'ya göre değiştirilmesi teklif edilemeyecek hükümlerin değiştirilmesi veya insan haklarının korunması referandum konusu yapılamaz.

Bunların dışında, bazı temel siyasi kararların alınmasına halkın doğrudan katılması, demokratik rejimlerde yaygın bir uygulamadır. Anayasal sistemimizde de yer alan halk oylaması yönteminin, gereği gibi kullanıldığında demokrasinin pekişmesine ve devlet-millet kaynaşmasına katkıda bulunacağına yürekten inanıyorum.

Bu itibarla, halkımızın 21 Ekim Pazar günü yapılacak olan referanduma katılımını ve Anayasa değişikliğine konu olan meselelerdeki temel tercihlerini ortaya koymasını, ülkemiz ve demokrasimiz açısından son derece önemli buluyorum.”

MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNİN 5 YIL YERİNE 4 YILDA BİR YAPILMASI

Cumhurbaşkanı Gül, Anayasa değişiklikleriyle, milletvekili seçimlerinin 5 yıl yerine 4 yılda bir yapılması, TBMM'nin yapacağı seçimler dahil bütün toplantılarında üye tam sayısının en az üçte biri olan 184 milletvekili ile toplanabilmesi ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin hükme bağlandığını hatırlattı.

Gül, halk oylamasına sunulan değişikliklerin Anayasa'nın 25 yıllık uygulamalarının doğurduğu ihtiyaçlardan dolayı gündeme geldiğine kuşku olmadığını söyleyerek, anayasa değişikliği ile öncelikle milletvekili seçimlerinin 5 yıl yerine 4 yılda bir yapılmasının öngörüldüğünü ifade etti.

1982 Anayasası'na kadar TBMM seçimlerinin 4 yılda bir yapıldığını, 1982'den sonra TBMM seçim döneminin 5 yıl olarak öngörüldüğünü hatırlatan Gül, “Bu düzenleme, vatandaşlarımızın başlıca siyasi katılım aracı olan ve toplumdaki uzlaştırma yollarından en önemlisi sayılan seçimlerin süresini uzattığı için ciddi eleştirilere uğramış ve halkın siyasi sürece katılımını azaltmak şeklinde yorumlanmıştır” diye konuştu.

Seçim süresinin, 5 yıl içinde siyasi, ekonomik ve sosyal şartlarda önemli değişiklikler olacağı gerekçesiyle de uzun olarak değerlendirildiğine de işaret eden Abdullah Gül, son dönem dışında seçim döneminin hiç 4 yılı aşmadığını ifade etti.

Böylece 5 yıllık bir seçim döneminin Türkiye'nin şartlarına uygun olup olmadığının tartışmalı hale geldiğini ve erken seçim taleplerinin devamlı dillendirildiğini anlatan Gül, “Bu sebeple, Meclisin seçim döneminin 5 yıldan 4 yıla indirilmesinin uygun olup olmadığının milletimizin reyine sunulmasında ve bu konudaki tartışmaların sona erdirilmesinde fayda görmekteyim” dedi.

TBMM'NİN TOPLANTI VE KARAR YETER SAYISI

Anayasa değişikliğiyle TBMM'nin toplantı ve karar yeter sayısı konusundaki düzenlemenin de açıklığa kavuşturulmasının hedeflendiğini ifade eden Gül, 1961 Anayasası'nda toplantı ve karar yeter sayısı ile ilgili olarak belirlenen kuralların, Meclisin toplanması ve karar almasında güçlüklere yol açtığı gerekçesiyle 1982 Anayasası'nda yeniden düzenlendiğini hatırlattı.

1982 Anayasası'nda yer alan ve Meclis toplantılarına istikrar getireceği, daha kolay karar alınacağı ve kararların daha tutarlı olmasını sağlayacağı gerekçesiyle yapılan düzenlemenin tartışmaları önleyemediğinin görüldüğünü belirten Gül, şöyle konuştu:

“Anayasa'nın 96. maddesinde yer alan hükmün farklı şekillerde yorumlanması sebebiyle, altı ay önce nisan ayında başlatılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Anayasa Mahkemesine götürüldüğünü ve seçimin yarıda kaldığını hatırlayacaksınız.

Farklı yorumları ve tartışmaları önleyeceği ve Meclisimizin toplanmasını ve karar almasını kolaylaştıracağı düşüncesiyle yapılması hedeflenen bu konudaki Anayasa değişikliğinin isabetli olup olmadığının da milletimizce en iyi şekilde değerlendirileceğine kuşku duymuyorum.”

CUMHURBAŞKANININ HALK TARAFINDAN SEÇİLMESİ

Halk oyuna sunulan en önemli yeniliklerden birinin de Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, parlamenter hükümet sisteminin geçerli olduğu cumhuriyetlerde, cumhurbaşkanlarının belirlenmesinde değişik usuller uygulandığını anımsattı.

Bunların bir bölümünde cumhurbaşkanın parlamento veya özel bir seçim kurulu tarafından seçildiğini, bazı ülkelerde ise seçimin halk tarafından yapıldığını kaydeden Gül, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu andan itibaren bütün cumhurbaşkanlarının TBMM tarafından seçildiğini belirtti.

“Ancak, şunu unutmamak gerekir ki özellikle 1961 Anayasası döneminden itibaren ülkemizde cumhurbaşkanlığı seçimleri sürekli kriz kaynağı olmuştur” diyen Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Özellikle bunu gidermek düşüncesiyle 1982 Anayasası'nda yapılan düzenlemeye rağmen, bu konuda ihtilaf ve gerilimler maalesef devam etmiştir.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin daha demokratik bir yöntem olduğu ve belirtilen bütün bu tıkanıklık ve gerilimleri önleyeceği düşüncesiyle hazırlanan bu Anayasa değişikliğinin böylece siyasi istikrara katkı sağlayacağı belirtilmektedir.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine karşı görüş bildirenler ise bu yöntemin parlamenter hükümet sistemi ile bağdaşmadığını ileri sürmektedir. Ancak, bu sistemin geçerli olduğu Avusturya, Finlandiya, İrlanda ve Portekiz gibi bazı Avrupa ülkelerinde cumhurbaşkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçildiği bilinmektedir.

Bu itibarla, milletimiz halk oylamasında tercihini hangi yönde kullanırsa kullansın, parlamenter hükümet sistemimiz devam edecektir.

Milletimizin, Cumhurbaşkanını, seçilmiş temsilcileri aracılığıyla mı, yoksa doğrudan doğruya mı seçeceğine ilişkin tercihini ortaya koyacağı bu referandumun sonucunun, söz konusu tartışmaları da artık sona erdireceğini düşünüyorum”

Millet olarak bu tartışmaların sağlıklı ve olumlu sonuçlara ulaşmasını sağlayacak tarihi tecrübeye ve demokratik olgunluğa sahip olunduğunu daha önce de dile getirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, yarın yapılacak halk oylamasının neticesinin de demokrasiyi güçlendireceğinden emin olduğunu kaydetti.

Gül konuşmasını, “Bu düşüncelerle Anayasa değişikliğine ilişkin referandumun ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum” sözleriyle bitirdi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!