Gül: Sezer MGK Genel Sekreterliği için Tahsin Burcuoğlu'nu uygun görmedi

Güncelleme Tarihi:

Gül: Sezer MGK Genel Sekreterliği için Tahsin Burcuoğlunu uygun görmedi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 2007 23:00

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, MGK Genel Sekreterliği konusunda Başbakan Erdoğan'ın Atina Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu'nun ismini Cumhurbaşkanı Sezer'e önerdiğini ancak Sezer'in bunu uygun görmediğini ve şimdi başka bir ismin önerileceğini kaydetti.

CNN Türk'ün canlı yayınına katılan Bakan Gül, Dışişleri Bakanlığı ile Çankaya Köşkü arasında 'diplomatlarla ilgili' bir sorun olup olmadığının sorulması üzerine, "Dışişleri Bakanlığının cumhurbaşkanıyla bir problemi söz konusu olamaz. Cumhurbaşkanı bütün Türkiye'yi temsil ediyor. Üstelik büyükelçilerimiz yurt dışına giderken, Cumhurbaşkanını temsil ediyorlar" dedi.

Şu anda Dışişleri Bakanlığında 5 tane müsteşar yardımcısının olmadığını kaydeden Gül, “Oraya önerdiğimiz arkadaşlarımızın hepsi de Türkiye'yi yurt dışında şerefle temsil etmiş büyükelçilerimizdir. Sayın Cumhurbaşkanının tayin ettiği insanlardır ama uygun görmediler. Dolayısıyla şimdi böyle yürütüyoruz” diye konuştu.

MGK Genel Sekreteri Büyükelçi Yiğit Alpogan'ın Londra Büyükelçisi olduğunu hatırlatan Gül, Londra'nın çok önemli bir merkez olduğunu ve büyükelçisiz bırakılamayacağını söyledi.

Büyükelçi Alpogan'ın yerine atanacak yeni MGK Genel Sekreterliği için Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu'nun ismini Çankaya'ya önerdiğini, Burcuoğlunun “bu işi en iyi yapabilecek kişi olduğunu” düşündüklerini belirten Gül, “Sayın cumhurbaşkanı uygun görmedi. Şimdi başka bir arkadaşımızı kendisine önereceğiz" şeklinde konuştu.

Bir soru üzerine de Bakan Gül, PKK terörüyle mücadele konusunda tüm diplomatik yolların kullanıldığını belirterek, "Diplomatik yollar kullanılmıyor diyenler bu işleri seçime alet ediyorlar" dedi.

Irak Başbakanı Nuri el Maliki'yi Türkiye'ye davet ettiklerini kaydeden Gül, şunları söyledi:

“Başbakan bu hafta gelmek istedi aslında. Biz seçimden sonra gel dedik. Seçimden sonra gelecek, görüşeceğiz. Daha önce de açıkladık, ya onlar üstlerine düşenleri yapar veyahut da biz yaparız. Bu, bu kadar açık.”

"EN DOĞRUSU CUMHURBAŞKANINI HALKIN SEÇMESİ"

“Seçimden sonra Cumhurbaşkanını meclisin mi, yoksa halkın mı seçeceği konusunda” bir soru üzerine Bakan Gül şöyle konuştu:

“ Hepsi de mümkün teorik olarak. Ama meclis açılınca, meclisin ilk işi, meclis başkanını, meclis başkanlık divanını oluşturunca, cumhurbaşkanını seçebilir veya meclis hep beraber karar alabilir, halk seçsin diyebilir.” Bakan Gül, bu konunun, genel seçim bittikten sonra oturup konuşacakları bir iş olduğunu söyledi.

Gül sözlerini şöyle sürdürdü:

“ En doğrusu bütün bu tartışmaları bir kenara bırakmak için (Cumhurbaşkanını) halkın seçmesi. Niye Türk halkının Cumhurbaşkanını seçmesinden korkalım. Fransızlar kendi Cumhurbaşkanlarını hem de iki tur yaptılar ve seçtiler.
Halk seçsin, nasıl istiyorsa versin, uzlaşma falan deniyor, halk uzlaşsın, halk karar versin. Halk ne karar veriyorsa başımızın üstünde yeri var."

"EĞER TEK PARTİ İKTİDARI OLURSA İSTİKRAR OLUYOR VE DOĞRULAR YAPILIYOR"

Siyasetin bir hizmet yarışı olduğunu vurgulayan Gül, "Demokrasi çoğulcu bir sistem olduğuna göre çok parti olacak, o zaman biz bu çok partileri nasıl göreceğiz? Bir hizmet yarışı olarak göreceğiz. Herkes bakacak bizim iktidarımızda mı Türkiye daha güzelleşiyor, zenginleşiyor, problemler çözülüyor; yoksa bizden önceki iktidarlarda mı Türkiye daha çok kalkındı, Türkiye'nin problemleri daha azdı, buna bakılacak" dedi.

Seçim meydanlarında mesajlarını tam olarak verip veremediklerinin ve seçimden beklentilerinin sorulması üzerine de Bakan Gül, "Bütün Türkiye'yi dolaştık. Çok büyük bir coşku gördük" dedi.

Bakan Gül, sözlerini şöyle tamamladı:

“Şunu görüyorum ben, Türk halkı istikrarın, tek parti iktidarının Türkiye'ye neler kazandırdığının farkında. Dört buçuk yıl önce o günkü enflasyonu, o günkü faizleri, o günkü işsizliği, o günkü koalisyon hükümetlerinin birbiriyle iç çekişmelerini, bütün bunları biliyor. Eğer tek parti iktidarı olursa istikrar oluyor ve doğrular yapılıyor. Daha önce de böyle oldu, Atatürk zamanında böyle, Turgut Özal zamanında böyle.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!