Gorbi'yi dövecekti

Güncelleme Tarihi:

Gorbiyi dövecekti
Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 2003 00:00

Gorbaçov, önce Azerbaycan’ı karıştırdı. Bu iş için KGB'yi kullandı. Kendisini uyardım. O da bana, ‘Sen Azerbaycan’ın işine karışma' cevabını verdi. Tartışma sertleşti. Öfkeyle yerimden fırlayıp Gorbaçov'un üzerine yürüdüm. Araya diğer Politbüro üyeleri girdi, beni salondan çıkardılarTÜRK kamuoyu, ‘‘Haydar Aliyev’’ adını, ilk defa 1990'lı yılların başında işitti. Ondan, ‘‘Sovyetler Birliği'nin ilk ve tek, Türk asıllı ve Müslüman liderlerinden birisi’’ diye söz ediliyordu. Sovyetler Birliği, 1989 yılında Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla birlikte dağılma sürecine girmiş, bu arada eski Politbüro üyesi ve Başbakan 1. Yardımcısı Haydar Aliyev de başkent Moskova'daki yaşamını noktalayıp köşesine çekilmişti. Aliyev, bir süre sonra Azerbaycan'ın Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ne dönecekti. Haydar Aliyev, Azerbaycan Komünist Partisi Genel Sekreterliği görevini, yani Azerbaycan liderliğini tam 14 yıl sürdürdü. 1976 yılında ise Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Komünist Partisi'nin 22. Kongresi'nde Politbüro yedek üyeliğine seçildi. Bu, Sovyetler Birliği yönetimine Aliyev'in ilk adımı oldu. Ülke tarihinde ilk defa, hem Türk asıllı hem de Müslüman olan bir yönetici Politbüro'ya seçilmiş oluyordu. Aliyev'in Politbüro'daki yedek üyeliği, bir süre sonra asil üyeliğe dönüşecekti. GORBAÇOV TÜRKLERİ SÜRECEKTİAradan yıllar geçtikten sonra, Sovyetler'in yönetim merkezi olan Kremlin'de, Aliyev'e karşı kıskançlıklar başgösterdi. Bu arada, ülke yönetimi Rus asıllı Mihail Gorbaçov'a geçti. Ancak, Aliyev'in Gorbaçov'la yıldızı barışmadı. Haydar Aliyev, bu olayı da şu sözlerle anlatıyordu: ‘‘Gorbaçov'un en büyük özelliği, Müslüman-Türk dünyasına düşmanlığıydı. Türk cumhuriyetlerine karşı ikiyüzlü bir siyaset güderdi. Bana karşı duygularını ve nefretini Politbüro toplantılarında hissettim. Bir Türk üye olarak beni hazmedemiyordu. Oysa, liderliğe seçilmeden önce eşim merhume Zarife Hanım'la beni sık sık Karadeniz sahilindeki yazlığına davet eder, bizleri orada ağırlardı. Fakat Sovyet liderliği, Gorbaçov'un gerçek niyetini ortaya koydu. Kendisi, Müslüman-Türk dünyasına karşı ırkçı bir politika izlemeye başladı, hatta nüfus transferine teşebbüs etti. Bilindiği gibi Stalin Kırımlı Tatarlar ile Çeçen-İnguşlar'ı, II. Dünya Savaşı'ndan sonra Sibirya'ya sürmüştü. Bu defa Gorbaçov, benzeri bir teşebbüsün içindeydi. Gorbaçov, önce Azerbaycan'ı karıştırdı. Bu iş için KGB'yi kullandı. Kendisini uyardım. O da bana, ‘Sen Azerbaycan'ın işine karışma' cevabını verdi. Tartışma sertleşti. Öfkeyle yerimden fırlayıp Gorbaçov'un üzerine yürüdüm. Sonra araya diğer Politbüro üyeleri girdi, beni salondan çıkardılar.’’SENİNLE ÇALIŞMAMGorbaçov-Aliyev kavgası, artık düzelmesi mümkün olmayan ayrılığın son işareti oluyor, Sovyet lideri, Politbüro üyesi ve Başbakan 1. Yardımcısı Aliyev’e şunları söylüyordu: ‘‘Artık seninle çalışamam.’’ Haydar Aliyev, 25 Ekim 1987 tarihinde Politbüro üyeliğinden istifa etti. Kremlin'de beş yıl süren tarihi görev de noktalanıyordu. Aliyev, istifa sonrasını ise çok üzgün bir şekilde şu sözlerle anlatıyordu: ‘‘SSCB Politbüro'sundan ayrıldım. Bir anda etrafım boşaldı. Sıradan bir insana dönmüştüm. Sinirlerim çok bozuktu. Üzgündüm. Adeta inzivaya çekildim. Hastalandım. Aylarca hastanede yattım. Kendi kendime soruyordum: ‘Aliyev, bir emekli gibi yaşamaya mı mahkûm olacaksın?' Yeni yetişen bir kızım ve oğlum vardı. Eşim Zarife Hanım, kısa bir süre önce vefat etmişti. Bu ölüm, beni çok sarsmıştı. Oğlum İlham, Dış Politika Enstitüsü'nü bitirdi, ardından da doktorasını yaptı. Benim yüzümden ona iş vermediler. Oysa, görevde olduğum dönemlerde, mezun olduğu enstitüdeki profesörler çevresinde pervane oluyorlardı. Kızım ise oryantalist idi; Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirmişti. Onu da işten çıkardılar. Kızım, üç çocuğuna bakmak zorundaydı; bir yandan da benim yüküm binmişti. Çünkü, evimdeki hizmetçiler dahi kaçmıştı. Kısacası, yemeğimi pişirmek ve çarşı-pazara gitmek işi kızıma kalmıştı.’’ Haydar Aliyev’in Politbüro üyeliğinden istifası, Ermenileri hayli cesaretlendirdi. Bu olayın üzerinden on beş gün geçtikten sonra, Karabağ sorunu patlak verdi. Devlet Başkanı Gorbaçov, Ermenilerden yana tavır alıyordu. Aliyev, istifaya zorlanmasını, daha önceden yapılmış bir planın hayata geçirilmesi olarak değerlendiriyordu.KGB, ŞEFİNİ İZLİYORGeçen zaman içerisinde, Azeri-Ermeni sorunu tırmandı. Ermeniler, Moskova'dan hem destek, hem de cesaret almaya başladı. Bu arada Aliyev, olaylar karşısında eli-kolu bağlı, bir şey yapamamanın ıstırabı içindeydi. Aliyev, Karabağ'a saldırıları protesto etmek amacıyla, Moskova'da bir basın toplantısı düzenledi. Şimdi devamını yine kendisinden dinleyelim: ‘‘Basın toplantısında, Devlet Başkanı Gorboçov ve Sovyet Komünist Partisi'ne yüklendim. Bu olay üzerine, Gorbaçov'un talimatıyla KGB tarafından takip edilmeye başlandım. Tam 30 yıl görev yaptığım bu istihbarat örgütü, beni ‘rejim suçlusu' gibi izliyordu. 1990 yılının ocak ayına geldiğimizde, Sovyet ordusu, Bakü'de katliam yaptı, milletimizin kanını döktü. Bu arada, Azerbaycan'da düzenlenen bir mitinge konuşmacı olarak katılıp Gorbaçov'u suçladım. O tarihte Azerbaycan'ı yöneten Vezirov ile Muttalibov'u, Gorbaçov'un henpaları (uşakları) olarak teşhir ettim. Kısacası bunlara, ‘ Siz katilsiniz' diyordum.’’MEMLEKETE DÖNÜŞHaydar Aliyev, 1990 yılının mayıs ayında, Moskova'dan Azerbaycan'a kesin dönüş yaptı. Bu dönüşü kimse bilmiyordu. Ancak Aliyev, Bakü sokaklarına çıkınca halk kendisini tanıdı. Bir anda çevresinde sevgi çemberi oluştu. Aliyev daha sonra doğduğu topraklara, Nahçıvan'a gitti; çok büyük bir sevgi gösterisiyle karşılandı. Aliyev, kısa bir süre sonra Nahçıvan milletvekili, ardından da Áli Meclis Başkanı oldu. Demirci Ali Rıza Usta'nın oğlu, artık ülkesinin tek yöneticisiydi.Azerbaycan senin için artık küçük1980'li yıllarda, Sovyet lideri Brejnev'in ölümü üzerine, Yuri Andropov, dünyanın bu ikinci süper gücünün yeni lideri oldu. Yeni lider, Aliyev'in Politbüro'nun asil üyeliğine seçilmesini sağladı. ABD'de yayınlanan ünlü Time Dergisi, 6 Aralık 1982 tarihli sayısında, Aliyev'in yeni görevini ‘‘Bakü'nün parlayışı’’ başlığıyla veriyordu. Sovyetler Birliği'nin lideri Andropov, Aliyev'e yeni görevler verirken şunları söylüyordu: ‘‘Azerbaycan, senin için artık küçük. Sana Sovyetler Birliği'nde ihtiyaç duyuluyor.’’ORTADOĞU SORUMLUSUSovyetler Birliği'nin yeni lideri Andropov, Politbüro üyesi Haydar Aliyev'e Ortadoğu ve İslam ülkeleri sorumluluğu verdi. Ayrıca, kendisini Başbakan 1. Yardımcısı yaptı. Aliyev, 1982-1987 yılları arasında sık sık Ortadoğu ülkelerini ziyaret ederek Sovyetler Birliği ile ilişkilerini düzenledi. Albümden...Haydar Aliyev ailesine çok düşkündü... Özellikle de eşi Zarife Aliyeva'ya... Her fırsatta bir araya gelip, birlikte vakit geçirmek çok hoşuna giderdi. İşte dönemin Sovyetler Birliği Politbüro Üyesi Haydar Aliyev, eşi ve çocuklarıyla Gence'de bir motor gezisinde... Yanda gençlik yıllarından bir başka anı... Demirci Ali Rıza'nın oğlu, KGB generali ALİYEV, 1923 Nahçıvan doğumlu idi. Fakir bir ailenin çocuğuydu. Yaşam öyküsünü(*) şöyle anlatıyordu: ‘‘Babamın adı Ali Rıza, annemin adı ise İzzet Hanım. Ben, dokuz kardeşin dördüncüsüyüm. Babam demircilik yapardı. 1917'de gerçekleşen Sovyet Bolşevik İhtilali'nin etkileri, birkaç yıl sonra Nahçıvan'a gelmeye başlamış. Ancak babam, particilik yapmamış. Yani, Komünist Parti ile ilgilenmemiş. Çünkü, tek kaygusu varmış; o da kıt kanaat ailesinin geçimini sağlamak. Nahçıvan'da aileler, çocuklarını okul yerine işe gönderirlerdi. Çünkü, karın doyurabilmek için tüm fertlerin çalışması gerekirdi. Bu şartlara rağmen, ağabeylerim okumuş. Hatta Bakü'ye giderek üniversiteye dahi yazılmışlar. Ben de ağabeylerimin babama baskısı sayesinde, altı yaşındayken ilkokula başladım. Sovyetler Birliği'nde zorunlu eğitim on yıl idi, lise de buna dahildi. 1939'da liseden mezun oldum. Babam, ‘Haydar, yeterince okudun. Durumumuzu görüyorsun, artık çalışmaya başla' diyerek, kibarca baskı koydu. Oysa, bir yandan babamı kırmak istemiyordum, bir yandan da daha o güne kadar hiç görmediğim Bakü'ye gidip üniversiteye yazılmak istiyordum. Bu aşamada da, ağabeylerim imdadıma yetişti. Kendileriyle mektuplaştım. Beni, Bakü'ye davet ettiler. Ailemizde ilginç bir gelişme yaşandı. Babam, Bakü'ye gitmeme direndi; oysa annem, beni bu konuda cesaretlendirdi. Kısacası, ağabeylerim ve annem sayesinde Bakü'ye ulaştım. Babam da çoğunluğun kararına uydu.’’Üniversite yıllarını, yine Haydar Aliyev'den dinleyelim:‘‘Bakü Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'ne kaydımı yaptırdım. Elim, resme yatkındı. Hatta yaptığım tablolar ilgiyle izleniyordu. Dersler başladı. Önüme bir büyük engel çıktı; bu ‘Rusça bilmeme' engeliydi. Biz, Nahçıvan'da Türkçe eğitim görüyorduk. 1939 yılında, bilindiği gibi II. Dünya Savaşı çıktı. Hitler'in Alman orduları, Sovyetler Birliği'ne girdi. Bizi de askere alıp cepheye sevk ettiler. Çok sıkıntılı yıllar geçirdik. Derslerimiz aksadı. Her şey altüst oldu. HİTLER’LE SAVAŞTIHitler, 1943'te Sovyet topraklarında bozguna uğradı. İşte bu sırada, Azerbaycan yönetimi beni bir göreve atadı. Görev yapacağım yerin adı kısaltılmış şekliyle ‘NKVD' idi. Yani, Sovyetler'in gizli haberalma örgütü. Bu örgütün adı, daha sonra ‘KGB'ye dönüştü. Bu örgüte girerken, hiç kimseden yardım veya destek almadım. Tamamen, seçme ile aldılar. Bu olayla birlikte hayatımın akışı değişti. Sovyet lideri Stalin, örgüte çok önem veriyordu. Diyebilirim ki, Sovyetler Birliği NKVD sayesinde ayakta duruyordu. Sovyetler Birliği'nin her cumhuriyetinde, Moskova'ya bağlı birer NKVD örgütü vardı. Bu örgütte tam 30 yıl görev yaptım. Görevim sırasında, kendi öz milletime hiç ihanet etmedim. Eğer aksi olsaydı, Azerbaycan halkı beni bu kadar sevmezdi. KGB'de, rütbelerin en yükseğine, yani generalliğe ulaştım. Mimar olmak için yola çıktım, ama kader beni general yaptı. 1967 yılında ise Azerbaycan Komünist Partisi 1. Sekreterliği'ne getirilecektim.’’METROYU YAPTIRDIHaydar Aliyev, KGB generalliğinden Azerbaycan'ın liderliğine terfi etmişti. Bu yeni görev, Aliyev için yeni bir kilometretaşı oluyordu. Bu taşın başladığı yol da, onu Moskova'ya taşıyacaktı. Aliyev, Azerbaycan'da uzun yıllar görev yaptı. Özellikle, Bakü şehrini imar etti. 40 kilometrelik Bakü Metrosu'nu yaptırdı. Ardından Gence şehrinde otomobil fabrikası kurdurmaya başladı; ancak Sovyet yönetimi, Türk-Azerbaycan'da böyle bir tesisin mevcudiyetini riskli buldu. Sovyetler Birliği'ndeki binalarda kullanılan ilk klima cihazları da Aliyev döneminde Azerbaycan'da üretilmeye başlandı. (*) ‘‘Kızıl Yıldızdan Hilale/İrfan Ülkü, İstanbul 1993’’Türk oluşumun farkına Sovyetler dağılınca vardımHAYDAR Haydar Aliyev, Yeni Azerbaycan Partisi'nin 1992 yılında yapılan 1. Kongresi'nde şunları söylüyordu: ‘‘Henüz 20 yaşında Komünist Partisi'ne girdiğimde, hiçbir çıkar gözetmiyordum. Dünyanın en büyük partisinin başında duran biriyken, bulunduğum noktaya yalnız inançlarımla yükselmiştim. İnancımı yitirdiğimde de partiden ayrıldım. Ne Komünist Partisi'ne girmem, ne de çıkmam beni üzmüştür. Ben, her devirde halkıma sadakat, şeref ve namusla hizmet ettim.’’ Aliyev, yine aynı tarihlerde, dönemin Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel'e de aynen şu beyanlarda bulunuyordu: ‘‘Ben, Türklüğümün farkına, Sovyetler Birliği'nin dağılmaya başladığı zaman vardım. Moskova'da her şeyimi bırakıp doğduğum topraklara, Nahçıvan'a döndüm. Dönüşümün sebebiyse Türklüğe hizmettir.’’ Bizzat koruduCNN-Türk'te yayınlanan ‘‘Moskova'dan Bakü'ye Haydar Aliyev’’ belgeselinde, Haydar Aliyev'in ünlü şair Nazım Hikmet'in Azerbaycan ziyaretleri sırasında güvenliğini bizzat üstlendiği bilgisi yer aldı. Nazım Hikmet'in Bakü'de sık sık Azeri şairlerle buluştuğunu aktaran gazeteci-yazar İrfan Ülkü, ‘‘O dönemin Sovyet yönetimi bu ziyaretlerden sıkıntı duyardı, KGB Nazım Hikmet'i izletirdi. Haydar Aliyev de Nazım Hikmet'i sevdiği için bu görevi kimseye bırakmaz, havaalanından kentteki temaslara kadar güvenlik önlemlerini bizzat kendisi alırdı’’dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!