Gerçeklere tedbir!

Güncelleme Tarihi:

Gerçeklere tedbir
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2001 00:00

ÇUKUROVA Elektrik ve Kemal Uzan, Cem Cengiz Uzan, Murat Hakan Uzan, Kepez Elektrik A.Ş. ve Telsim Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. Adana'da 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvururak benim kendileri ile ilgili yazılarımın ‘‘Tedbir yolu ile durdurulması’’ kararı aldırmışlar. Hákim Fahrettin Ayar imzalı karara göre ben ‘‘Uluslararası mali dedektifler Uzanlar'ın paralarının peşinde, avcılar peşlerinde, Nokia özel dedektifler tuttu’’ gibi ifadelerle Uzanlar'ı küçük düşürmüşüm. Gerçekleri yazmak ne zamandan beri küçük düşürücü oldu çok merak ediyorum. Gerçi hákim bey anlaşılan yazıları görmemiş çünkü ben özel dedektifleri tutanın Nokia değil, Motorola olduğunu yazmıştım ama bu kadar kusur kadıda da olur diyerek geçeyim. Fakat bunlar yalan mı, doğru mu diye soran yok. Kroll Associates'in adamları İstanbul'da herkesle konuşuyorlar, uluslararası takibat yapıyorlar. İstanbul'un iş álemi bunu biliyor.Yapılan ‘‘gizli’’ genel kurulla sermaye artırımı belgeleriyle elimde. Bunları sadece ben değil, dünya basını yazıyor. Ama Adana 4. Asliye Hukuk ‘‘Yazamazsın’’ diyor. Adana'daki hákim bey bununla da yetinmiyor, SPK Başkanı'nın yakınmasını da bana mal edip suç sayıyor. Doğan Cansızlar, ‘‘Davalar yavaş ilerliyor’’ dedi diye nakletmişim. Hákim bey bunu da ‘‘ayıp’’ bulmuş. Bence de ayıp. Ama ayıp bende değil. Ayıp olan durumun ta kendisi. Uzanlar benim yazıları durdurmak için iki günde karar çıkartabiliyorlar. SPK'nin bu ailenin kontrolündeki şirketlerin kimi işlemlerinin ‘‘yasaya aykırı’’ olduğu iddiasıyla açtığı davalar bir türlü ilerlemiyor. Uzanlar'ın açtığı davalarda memnuniyet verici bir şekilde ‘‘hızlı’’ ilerleyen yargı süreci keşke ‘‘Uzanlar'a karşı’’ açılan davalarda da aynı hızla ilerlese. İsviçreliden Derviş'eTÜRKİYE'de yaşayan bir İsviçre vatandaşı ‘‘Sevgili Türkler’’ diye başlayan bir faks göndermiş. Gerisini ondan nakledeyim:‘‘TC'ye geldim, yazlık evimi tamir ettirdim 2 milyar... Fatura vermediler. Kışlık evimi tamir ettirdim. Yine fatura vermediler. Hizmetçi geliyor, her seferinde 12 milyonu alıp gidiyor fatura vermiyor. Alışveriş yapıyorum, yüzde 80'i istemeden fatura vermiyor. Zannederim Türkiye'de yaşayan herkes, 18 yaşına gelince İsviçre'de olduğu gibi vergi numarası ve vergi formu sahibi yapılmalı. Ve vergi vermeyene ağır cezalar verilmeli. Siz Türklerin kafasına devletin vereceği her türlü hizmetin kaynağının kendi vergileri olduğu cemresi düşmemiş. Hálá ‘Devlet Baba zengindir' kelamında takılmış kalmış, mucize bekliyorsunuz. Siyasetçilerden ümidim kalmadığı için, Sayın Derviş'ten ricam bu sistemi kurmasıdır. Kısa sürede en sevilmeyen siyasetçi olacaktır. Ama uzun dönemde halk kendisini takdir edecektir. Çünkü artık halk da aydınlandı ve emeklilik yaşını 38'e indirip kendisine bir parmak bal verenleri, habire tatil yaratanları, bütçede karşılığı olmayan parayı dağıtanları anladı. Zor da olsa gelişmiş olan bu anlayış, Derviş'in en büyük avantajı.’’Bu faksı çeken İsviçrelinin adı bende. Yazarsam ülkeden kovmaya kalkarlar diye yazmıyorum. Çünkü değişmeye başlasa da, hálá onun tarif ettiği Türkiye’de yaşıyoruz. Aday yenilikçiYENİLİKÇİLERE katılmaya karar veren bir siyasetçimiz, ‘‘yenilikçi’’lerce makbul bir tarikatın şeyhine koşmuş: ‘‘Şeyhim Tayyip Erdoğan Bey'e bir söyleseniz de beni de aralarına alıp iyi bir mevki verseler..’’Şeyh ‘‘Bunu demem için önce bizim tarikata girmen lazım’’ demiş. Siyasetçi her yere girmeye hazır. ‘‘Hemen gireyim’’ demiş. Şeyh, ‘‘Hemen olmaz. Bir sınav var. Geçmen lazım’’ diyerek şartları söylemiş. Tarikata para verilecek, milletvekili olununca tarikat kollanacak gibi basit şartlardan sonra asıl önemli noktaya gelinmiş:‘‘Senin nefsine hakimiyetini ölçmek için bir sınav yapacağız. Üç hafta boyunca helalin dahi olsa hiçbir kadına el sürmeyeceksin.’’Siyasetçi ‘‘Olur’’ diyerek gitmiş. Üç hafta sonra ‘‘yenilikçi adayı’’ şeyhin karşısına gelmiş. Şeyh sormuş. ‘‘Tutabildin mi kendini?’’Aday yenilikçi anlatmaya başlamış. ‘‘1 hafta her şey iyiydi. Dayandım. İkinci hafta da çok zorlanmakla beraber dayandım. Ama üçüncü haftanın sonunda dayanamadım Şeyhim beni bağışla’’ demiş. Şeyh sormuş: ‘‘Nasıl oldu da dayanamadın?’’Aday yenilikçi anlatmış. ‘‘Migros'a alışverişe gittik. Bizim hanım üst raflardan bir şey almak için uzandı. Eteği hafif açıldı. İçim gıcıklanmaya başladı. Kendimi tuttum. Tam o sırada almaya çalıştığı şey raftan düştü. Bizim hanım da eğilip yerden onu alırken dayanamadım saldırdım. Oracıkta...’’ Şeyh çok bozulmuş. ‘‘Bu durumda bizim tarikata girmen mümkün değil’’ demiş. Aday yenilikçi, ‘‘Boşver tarikatı, ben o gün bugündür Migros'a giremiyorum’’ demiş. Kıssadan hisse olur mu bilmem ama yenilikçiler de şimdilik kendilerini tutuyorlar. NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Şerefli insanlar, vakitlerinin büyük bölümünü şerefsizlerle uğraşmaya ayırmak zorunda kalmadığı zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!