Genel Müdür kar kıyamette geldi

Güncelleme Tarihi:

Genel Müdür kar kıyamette geldi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2002 00:00

KARAYOLLARI Genel Müdürü Dinçer Yiğit cuma sabahı aradı. ‘‘Ölüm sessizliğinde falan değilim. Yola çıktım İstanbul'a geliyorum, gerçekleri karşılıklı görüşmek istiyorum’’ dedi. ‘‘Dinçer Bey, İstanbul kar altında, bu havada yola falan çıkmayın, telefonda anlatın’’ dedim ama dinlemedi.‘‘Daha iyi, hiç değilse yolların durumunu da görmüş olurum, İstanbul'a da yerinde müdahale ederim’’ diyerek yola koyuldu. ‘‘4 saat sonra oradayım’’ diyen KGM Genel Müdürü İstanbul'a geç ulaşınca, kendisiyle cumartesi sabahı 17. Bölge Müdürlüğü'nde buluştuk. 17. Bölge Müdürlüğü'nün 8. katında kurduğu ‘‘Kriz Merkezi’’nde yolları açık tutmaya çalışırken, bir yandan da bana iddialarımla ilgili bilgiler aktardı. Benim yabancıları kayırıp, Türklere zorluk çıkardığını düşündüğüm şartnamede Yiğit'e göre yanlış bir taraf yoktu.Yiğit, ‘‘Dünya Bankası işi olduğu için şartname böyle’’ diye başladı önce. Ben de ona ‘‘Yoo, başka ülkelerde Dünya Bankası kredisiyle yapılan ama şartnamesi böyle olmayan işler var’’ dedim.Örnek verebileceğimi söyledim. Yiğit, ‘‘Bizdeki bütün işlerde böyle yapılıyor’’ dedi. Doğru söylüyordu. Bu sadece Karayolları'nda değil, bütün kamu ihalelerinde yapılan bir haksızlıktı. ‘‘Biliyorum. Zaten değişmesi gereken de bu’’ diye yorum yaptım. Dinçer Yiğit daha sonra yabancıların işi tek defada teslim ettiklerini ve bu nedenle bu tür bir ödeme yapmak gerektiğini, oysa yerli müteahhitlerin peyderpey teslim yapıp, daha hızlı para alabilme şansına sahip olduklarını anlattı. Ve dedi ki: ‘‘Sizin yerli üreticinin aleyhine olduğunu düşündüğünüz şartname aslında yerli üreticinin lehinedir. Çünkü yabancı parayı aldığında üretimin tamamını yapmış olacak ki, bu da işin yüzde 95'idir. Sadece montaj aşaması kalıyor. O da yüzde 5'tir. Yani yabancıya yüzde 90 verdiğimizde, o işin yüzde 95'ini yapmış oluyor. Yerli üreticiye ise yüzde yüzünü bitirince para ödüyoruz. Fakat yerli üreticinin parça parça iş bitirip, parça parça para alma şansı var.’’ Dinçer Yiğit, ‘‘Size bu ihbarı yapanın kim olduğunu biliyorum’’ diye de ekledi. Tahmini doğruydu. ‘‘Yerli sanayici aynı ödeme şartlarıyla en iyi fiyatı verenden yüzde 20 daha ucuz teklif verebileceğini söylüyor. Beni de ilgilendiren bu tarafı. Hem Türkiye'de istihdam yaratan biri işi alacak, hem de devletten daha az para çıkacak. Üstelik de, işi bir Türk firması alınca bu paranın büyük bölümü devlete geri dönecek’’ dedim. Dinçer Yiğit, ‘‘İhale bittikten sonra bunu söylemek kolay. Keşke o indirimi baştan yapsaydı da, ihaleyi alsaydı’’ dedi. KGM Genel Müdürü, son yazımda Bakan'a atıfta bulunmama da alınmış. ‘‘Siz haksızın hakkını yemezsiniz. Burada Sayın Bakan'ın hakkını yemişsiniz. Adamın bu ihaleden de, ödeme şartlarından da haberi yok. Siz de kalkmış işi ona kadar dayamışsınız’’ dedi. Sayın Bakan kusura bakmasın, bu ülkenin tek bir kör kuruşunu boşa harcatmamak için, işin ucunu herkese dayarım. Bu da benim milliyetçilik anlayışım.Zincirini de devlet mi taksınTELEVİZYONDA kar manzaraları. Genç muhabir yolda kayan otomobilin şoförüne mikrofonu dayamış. Adam hırsla bağırıyor:‘‘Ben böyle sorumsuzluk görmedim. Nerede bu devlet. Bu yollara niye tuz atılmıyor.’’Dahasını da söylüyor belki ama RTÜK'lük olmamak için yayınlamıyorlar. Fakat aynı aracın görüntülerine bakıyorum bir zinciri bile yok. Kar lastiği zaten söz konusu değil. Vatandaş kendi payına düşen önlemi almıyor, bir zincir takmıyor. Ama devletin her şeyi halledip, o kıyamette kendisine ‘‘simsiyah, gıcır gıcır’’ asfaltı sunmasını istiyor. Sonra da bu talebini ‘‘medeniyet’’ adına yapıyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle medeniyet yok.Medeniyet, böylesi durumlarda ortak sorumluluk almaya denir.O yapsın, ben keyfini süreyime değil. NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Gereksiz ve ilkesiz hoşgörünün, sorunların kaynağı olduğunu unutmadığımız zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!