Gel Rumlarla yemek ye

Güncelleme Tarihi:

Gel Rumlarla yemek ye
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2000 00:00

Haberin Devamı

Kıbrıs Rum Lideri Glafkos Klerides, Rauf Denktaş'a ilginç bir çağrıda bulundu

Soru: Sayın Klerides, Kıbrıs sorunuyla bir ömür harcadınız. Mayıs ayında üçüncü tur dolaylı görüşmeler için siz ve Sayın Denktaş, New York'a gidecek. Optimist misiniz?

Klerides: Kıbrıs sorununun çözümünün mümkün olduğuna kesinlikle inanıyorum. Eğer iki tarafta çözüm için niyet varsa, eğer Türkiye ve Yunanistan da böyle bir çabayı destekleme niyeti varsa o zaman optimist olmak için sebepler vardır. Ancak iki taraftan herhangi birinde çözüm iradesi yoksa o zaman pesimist olmak gerekir.

Pastanın tadı yenilince anlaşılır. Yani, yüzyüze oturup görüşmelere başlamadan birşey denilemez. Ancak çözüm için gerekli irade olup olmadığını ölçmek için, şimdi sizinle yaptığımız gibi yüz yüze oturup, ‘Bak Rauf, bu konuda sen şunu söylüyorsun, şu konuda ben bunu söylüyorum. İkisinin arasını bulmak ve aradaki farkı kapatmak mümkün mü?’ diye sorgulamalıyız.

GÖRÜŞMELERE BAŞLAYALIM

Soru: Ancak Sayın Denktaş, iki tarafın eşitliğinin tesis edilmediği sürece, bir tarafın devlet diğer tarafın toplum olarak görüldüğü müddetçe yüzyüze görüşmenin saçma ve sonuç vermeyecek bir çaba olacağını söylüyor.

Klerides: Eğer deyim yerindeyse Sayın Denktaş'ın odak noktası yanlış. Çünkü defalarca Kıbrıs görüşmelerinin iki toplum temsilcileri arasında yapıldığı belirtilmiştir. Ben o görüşmelere Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak oturmuyorum ve O da aynı şekilde kuzeydeki tırnak içinde devletinin cumhurbaşkanı olarak oturmuyor. O Kıbrıs Türk toplumunu, ben Kıbrıs Rum toplumunu temsil ediyorum. Eğer bahsettiği uluslararası tanınma ise tabii ki bu konu uluslararası toplumu bağlar ve uluslararası toplum da defalarca ve açıkça ortaya koymuştur ki, kuzeydeki tırnak içindeki devleti hiçbir şekilde tanımayacaktır. Dolayısıyla ne kadar erken görüşmelere başlar ve sorunlarımıza çözüm bulursak o kadar iyi olacaktır.

Soru: Fakat Sayın Denktaş, işte bu bir tarafın devlet diğer tarafın toplum olarak algılanmasının Kıbrıs sorununun çözümünü komplike hale getirdiğini söylüyor.

AB İÇİN ÇÖZÜM İSTİYORUZ

Klerides: Bu çok yanlış bir yaklaşım. Biz niye Kıbrıs'ta çözüm istiyoruz? Şu sebeblerle, birincisi her ne kadar çözüm olmaması Avrupa Birliği'ne girişimize engel teşkil etmeyecekse de çözüm süreci kolaylaştıracaktır. Yani AB üyeliği için çözüm istiyoruz. İkincisi, eğer bir Kıbrıs Devleti istiyorsak, bilmeliyiz ki, bu sorun sürdükçe iki şey ortaya çıkacaktır; birincisi yeni nesiller Kıbrıs'ta birbirleriyle temas edemeyen potansiyel düşmanlar olarak yetişecektir. Birbirlerine namlu ucundan bakan yeni nesiller... Böyle bir temel üzerine devlet inşa edilemez. İkincisi iki tarafın gelir düzeyleri arasında büyük bir uçurum vardır. Bizim kişi başı milli gelirimiz 15 bin dolara yaklaşmışken, Türk bölgesindeki milli gelir sadece 3500 dolar seviyesindedir. Bu uçurum kapatılmadığı sürece kalıcı ve istikrarlı bir barış mümkün değildir. Bu uçurumu bir şekilde ortadan kaldır ve gelir seviyelerini eşitlemek lazımdır. Bunun yolu da Kıbrıs'ta çözümden geçer. Gördüğünüz gibi Kıbrıs'ta çözümü isteyişimizin sebebleri vardır. Egemenliği paylaşmak istemediğimiz... nihayetinde bu egemenlik kavramı...

Soru: Öyle görünüyor ki, egemenlik konusu Kıbrıs sorunun kalbi durumunda.

Klerides: Hayır değil. Egemenlikle anayasanın hiç alakası yok. Anayasanız sizi egemen bir devlet olarak tanımlasa da diğer devletler kendi politik sebebleriyle sizi egemen bir devlet olarak tanımayabilirler. Demek istediğim, egemenlik konusu fazla abartılmış bir meseledir.

Soru: Son zamanlarda, Kuzey Kıbrıs'tan duyduğumuz haberlere göre, yabancı diplomatlarla yaptığınız görüşmelerde, Sayın Denktaş ile devletten devlete bir çözüme ulaşmaya ve devletten devlete bir anlaşma imzalamaya karşı olmadığınızı söylemişsiniz.

Klerides: Size bunu hangi diplomat söyledi bilemem.

Soru: Bana bunu hiçbir diplomat söylemedi. Böyle bir konuşmayı Batılı bir diplomatla yaptığınız şekilde haberler okudum basında.

ABD TARZI FEDERASYON

Klerides: Hayır, demedim. Benim pozisyonun açıktır. Önce iki devlet kurup ordan yeni bir devleti kurmak mümkün değildir. Evet, iki toplumlu, iki bölgeli federasyon fikrine sahibiz. İki bölgeli federal devlet içinde ABD'de olduğu gibi iki federe devlet olacaktır. Bu iki federe devlet kendi bölgeleri içinde aynı anayasal haklara sahip olacaktır.

Soru: Fakat sınırlar olmayacak?

Klerides: Tabii ki sınırlar olmayacak. Bu BM belgelerinin öngördüğü çözümdür. İki toplumlu, iki bölgeli federe cumhuriyet. Şimdi eşit statü meselesine gelelim. Sayın Denktaş, ‘Eşit statü olmalı’ demektedir. Bahsettiği eşit statü biraz önce bahsettiğim BM belgelerinden doğmaktadır. Sayın Denktaş, işine gelenleri seçip alıyor. Diyor ki, ‘Ha! BM kararları eşit statüden bahsediyor, benim eşit statüm olmal.’ Ancak unutuyor ki, aynı zamanda BM kararları tek vatandaşlıktan tek uluslararası kimlikten ve tek egemenlikten bahsediyor. Biz bunların üçünü birlikte kabul ediyoruz.

Soru: Tek vatandaşlığı, tek genel egemenliği veya tek uluslararası kimliği reddettiğini sanmıyorum. Dediği iki konfedere devletin bir konfederasyon oluşturması ve konfederasyonun da adanın tümünü tek uluslararası kimlikle temsil etmesi.

Klerides: Fakat öyle derken, sadece federal devletin egemenliği değil onun oluşturan iki unsurun da egemen olacağı...

Soru: Sınırlı egemenlik...

Klerides: Sınırlı egemenlik diye birşey yok. Sınırlı yetkiler ve fonksiyonlar vardır, evet ama sınırlı egemenlik yoktur.

Soru: Sizi dinlerken Kıbrıs sorununun bir hukuk sorunu haline geldiği intibası uyanıyor. İki hukuk uzmanı kelimeler üzerinde uğraşıyor ve konuyu gittikçe çetrefil hale getiriyorsunuz gibi. Mimarların ya da başka meslek mensuplarının bu meseleyi devralma zamanı sizce gelmedi mi?

Klerides: Eğer mimarlar veya başka meslek mensupları bu işi devralırlar ve bir sonuca ulaştırabilirlerse onlara şapka çıkartırım. Ancak sorun, gerçekten uzman hukuk adamlarının. Sayın Denktaş ve benim gibi, tavsiyeleri olmadan bu sorunu çözebilecekler mi?

Soru: Eğer Kıbrıs sorunundan biraz uzaklaşır ve Türk-Yunan dengesine geçersek, 1960 anlaşmasının iki bacağı vardır, iç denge ve dış denge. İç denge, Kıbrıs Türk halkıyla Kıbrıs Rum halkı arasındaki 3'e 7 oranıydı. Dış denge ise Türkiye ile Yunanistan'ın hakları ve çıkarları üzerine kurulmuştur.

Klerides: Ve İngiltere'nin...

Soru: Şimdi yeni yapılanmada gelişmeleri nasıl görüyorsunuz? Demek istediğim bunlar aynen korunmalı mıdır? Veya AB, ABD, NATO ve benzeri unsurlarda dikkate alınmalı mıdır?

Klerides: Eski garanti anlaşmaları Kıbrıs'ta barış ve istikrarın korunmasında başarılı olamadılar. Kıbrıs'ta oluşan bir tansiyon Yunanistan ve Türkiye'ye ihraç edilmekte. Dolayısıyla problemi lokalize edip çözmek yerine Türkiye ile Yunanistan ve Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumları arasında bir milli sorun haline getiriliyor. Bir sorunun sağlıklı çözümü böyle olmaz. Eğer AB girersek, sorun çok daha kolay halledilecek, çünkü Türkiye ile Yunanistan arasında bir çatışma olmaktan çıkacak, AB devletleri arasında çözelecektir.

Soru: Hayır daha büyük bir sorun olacak.

Klerides: Hayır olmayacak. Çünkü, bir çatışma ortamı içindeki Türkiye ile Yunanistan'ın yerine daha fazla ses olacaktır. Ayrıca çözüm için bütün o ülkelerin etkileri olacaktır.

Sormak istiyorum, Kıbrıs Türk toplumunun endişeleri nelerdir? ve Kıbrıs Rum tarafının endişeleri nelerdir? Türk toplumunun endişesi Rumların çoğunlukta olmasından dolayı, bir gün onları dışlamaları, Kıbrıs'ı ve Yunanistan'a bağlamaları ve ikinci bir Yunan devleti kurmaları ve Kıbrıs Türkleri'ni önemsiz bir azınlık durumuna düşürmeleridir.

DÖRT İÇİN ÇÖZÜM SAĞLANMALI

Soru: Veya Girit'te olduğu gibi tümden yok edilmeleri.

Klerides: Peki yok edilmeleri. Şimdi, eğer bir ülke olarak AB'nin içinde olursak, AB bir kenarda durup bizim anayasayı ortadan kaldırmamıza, herşeyi yıkmamıza ve Kıbrıs Türklerini önemsiz bir azınlık haline getirmemize seyirci kalabilir mi?

Kıbrıs Rumları'nın endişeleri neler? Türkiye'nin Kıbrıs Türkleri'ni kullanarak, genişleyeceğinden ve Kıbrıs'ın tümünü işgal edeceğinden korkuyorlar ve yine eğer AB'nin içinde olursak Türkiye'nin genişlemesi ve bizi Kıbrıs'ın dışına atması mümkün olmayacaktır. AB'nin içindeyseniz sadece kendi sorunlarınızla değil tüm AB ülkelerinin sorunlarıyla ilgilenceksiniz. Yani şöyle oturup bütün gün göbeğinize bakmayacaksınız, içe dönük olmayacaksınız, dışa bakacaksınız. Siz büyük bir ailenin üyesi olarak o aileyle birlikte ilerleyeceksiniz, bu Türk'tü, şu Rum'du falan unutacaksınız.

Soru: 30 yıl geçti, Kıbrıs sorununda bir çözüme varılamadı.

Klerides: Önümüzdeki 3 veya 4 yılda çözüm sağlayamazsak bu sorunun herhangi bir zamanda çözüleceğinin garanti ne? Niye soruna böyel yaklaşıyoruz? Niye olumlu düşünmüyoruz? Önümüzde 4 yıl var ve bu 4 yılda çözümü sağlamalıyız.

DENKTAŞ RUMLARLA YEMEK YESİN

Soru: Aynı yaklaşımı Kuzey'de de görüyor musunuz?

Klerides: Samimiyetle söylemek istiyorum ki, en büyük zorluklardan birisi kuzeyi göremememiz. Aynı zorluk kuzeyde Güney Kıbrıs için geçerli. İnsanların birbirleriyle daha fazla görüşmesi lazım. Nasıl düşündüklerini, nasıl hissettiklerini, nasıl anladıklarını ve nasıl yanlış anladıklarını görmeliler. Kıbrıs Rumları, Sayın Denktaş'ı sadece resmi görüşmelerde değil, aynı zamanda gayriresmi ortamlarda, mesela Kıbrıs Rum halkıyla yemek yerken görebilse, o zaman ben kuzeyin ne düşündüğünü daha iyi kavrayabilirim, aynı şekilde kuzey güneyin nasıl düşündüğünü kavrayabilir. Maalesef iki tarafta basın köprüler kurmuyor.

KIBRIS Rum Yönetimi Lideri

Glafkos Klerides, 4 yıl içinde Kıbrıs meselesini çözmek istediklerini söyledi. Ancak bu konuda ‘kuzeyin’ yani KKTC'nin ne düşündüğünü bilemediklerini belirterek KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı gayriresmi toplantıların dışında da Kıbrıs Rumları ile bir araya gelmeye çağırdı. Klerides, ‘Kıbrıs Rumları Sayın Denktaş’ı sadece resmi görüşmelerde değil aynı zamanda gayriresmi ortamlarda, özel ortamlarda mesela Kıbrıs Rum halkıyla yemek yerken görebilse, o zaman ben kuzeyin ne düşündüğünü daha iyi kavrayabilirim, aynı şekilde kuzeyde güneyin nasıl düşündüğünü kavrayabilir' dedi.

Mayıs ayında New York'ta yapılacak üçüncü tur dolaylı görüşmeler öncesinde Hürriyet ve Turkish Daily News'un sorularını yanıtladı.

Sorular ve cevaplar şöyle:

‘‘Önümüzdeki 3 veya 4 yılda çözüm sağlayamazsak bu sorunun herhangi bir zamanda çözüleceğinin garanti ne? Niye soruna böyel yaklaşıyoruz? Niye olumlu düşünmüyoruz? Önümüzde 4 yıl var ve bu 4 yılda çözümü sağlamalıyız.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!