Galoşlu prens ve prenses

Güncelleme Tarihi:

Galoşlu prens ve prenses
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2007 17:00

Konya'da Mevlana Müzesi'ni ziyarete eden prens ve prenses galoş giyerek gezdi.

İŞTE PRENSİN KONYA GEZİSİNİN FOTOĞRAFLARI...

GALLER Prensi Charles ve eşi Cornwall Düşesi Camilla, Büyükşehir Belediyesi'nin davetlisi olarak Konya'ya geldi. Charles, “İklim değişimi, ekosistemlerin ve canlı türlerinin yok edilmesi, artan sel ve fırtına felaketleri gibi korkunç olaylar ile sanayileşen dünyada insanoğlunun kutsal olan olgusunu kaybetmesi arasında doğrudan bir bağlantı olup olmadığını sorgulamamızın zamanı gelmiştir” dedi.

Prens ve eşini Vali Osman Aydın, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, havaalanında karşıladı. Prens Charles ve eşi ilk olarak Mevlana Müzesi'ne geldi. Prensin ziyareti öncesinde müze önünde sıkı güvenlik önlemleri alınırken, yürüyeceği yolda oluşan buzlanmada kayabileceği göz önüne alınarak önlem alındı. Mevlana Müzesi önünde, prensin aracının duracağı yerden müzeye kadar olan 100 metre uzunluğundaki mermer yol buzlama yapınca önce belediye temizlik aracı ile yıkandı. Daha sonra marketten alınan sofralık tuz döküldü. Buzlanma giderilemeyince görevliler detarjanlı su ile yolu yıkadıktan sonra paspaslayarak kuruttu.

Prensin gelişi sırasında müze ziyaretçilere kapatılmadı. Prens Charles ve eşi Camilla müzeyi, diğer ziyaretçilerle birlikte birlikte gezdi. Prens Charles, ziyaret ardından müzenin yanındaki gül bahçesinde gazetecilere poz verdi. Buradan Mevlana Kültür Merkezi’ne giden çift Konya Büyükşehir Belediyesi Mehteran takımının gösterisiyle karşılandı. Prens ve eşi kültür merkezinde özel olarak hazırlanan sema gösterisini dikkatle izledi.

Prens Charles, Konya'yı ve Mevlana'yı ziyaret etmekten son derece mutlu olduğunu belirterek, Türkiye'nin uluslaraları alanda her geçen gün daha çok yer aldığını, Ortadoğu'daki barış süreci dahil hayati öneme sahip küresel önceliklere destek vermek amacıyla uluslararası camiayla yakın ilişkiler içerisinde olduğunu görmenin son derece sevindirici olduğunu söyledi. Prens Charles, Kültür Merkezi'ndeki konuşmasında şunları söyledi:

KANDİLLER FARKLI IŞIK AYNI
“Türkiye'nin diğer uluslararası başarılarından oluşan uzun listeden söz etmenin yeri burası değil. Ancak, Afganistan'da barış ve istikranın sağlanması için yerli halk ile bir arada çalışan uluslararası güvenlik destek kuvvetine verdiğiniz güzide başkanlığı belirtmeden geçemeyeceğim. Mevlana'nın son dünyevi mekanı olan Konya'da ölümünün 800'üncü yılını rahmetle anarken, artık Mevlana hazretlerinin eserlerine Batı dünyasında da büyük ilgi duyan çok sayıda kişi olduğunu görmek beni son derece etkiliyor. Bu kimselerin bir şekilde kendi hayatlarında eksikliğini hissedip Mevlana'nın şiirsel maneviyatında bulduklarını şeyin ne olduklarını kendimde sorgulamaktan alıkoyamıyorum. Belki de bu hepimizin hissettiği ancak, Mevlana'nın son derece iyi bir şekilde anlayıp aktardığı yüreklerimizde o özlem olabilir mi? Ya da varlıkların dışa dönük ifadesiyle dolup taşmış bir dünyada eserlerinin kendimizle çelişen bir şekilde hepimizin hal önemli olduğunu hissetiği ruh yolumuzu ayrdınlatmak için iç dünyamıza parlak bir ışık yansıtması mıdır bizleri çeken. Ya da, hem yüreklerimizi, hem zihnimizi kendisine sürükleyen ön görüşünün evrenselliği, mukaddes olanı algılayışı mıdır? Bizlere hatırlattığı gibi kandiller farklı olsa da ışık aynı ışıktır.”

EKOSİSTEMİN BOZULMASI
Prens Charles, dinler farklı olsa da ortak değerlerin aynı noktada buluştuğunu vurgularken, “Her birimiz inancımıza sadık olsak da bu bilgelik ve anlayış sayesinde diğerlerinin inaçlarına daha saygılı davranabilmekte ve bizim için kendi inandıklarımız ne kadar kıymetliyse komşularımız için de kendi inandıkları şeylerin de en az o kadar kıymetli olduğunu daha iyi kavrayabilmekteyiz” dedi. Prens Charles, bu saygının gösterilmesi halinde herkesin kendi inancının olgunluğunu göstermiş olacağını vurgularken şöyle devam etti:

“Bu da ulusların medeniyetinin bir göstergesidir. Farklılıklarına rağmen 3 ilahi dinin her birine ait vahiylerde ortak mesaj bulunmaktadır. Birbirimize önem vermemiz gereken, buna rağmen insanoğlunun bencilliği ve etrafındaki dünyaya karşı kibrinin her geçen gün artan örnekleriyle donatılmış bir çağda yaşıyoruz. Aramızdaki farkılılıklar ilahi öğretinin kendisinden çok bu öğretiyi yorumlayışımızdan kaynaklanmıyor mu? Artık açıkça görülmektedir ki doğal yaşama verdiğimiz zararın etkilerini kendi üzerimizde de görmekteyiz. Mesela iklim değişimi, ekosistemlerin ve canlı türlerinin yok edilmesi, artan sel ve fırtına felaketleri belki de artık bu korkunç olaylar sanayileşen dünyada insanoğlunun kutsal olan olgusunu kaybetmesi arasında doğrudan bağlantı olup- olmadığını sorgulamamızın zamanı gelmiştir. Günahkârlığımız ile yürekten gelen içgüdümüz arasında karşılıklı bir bağlantı varsa o zaman bu kibrimizin ötesinden gelebilmek ve olayları daha net görebilmek için içsel zekamızı kullanmamız gerekmektedir. Bu da hayatta kalabilmemiz için hayati önem taşımaktadır. Bence artık yeni ve çok yakın geçmişe kadar gözönüne çıkmamış tehlikeler ile karşı karşıyayız. Yüreğin gözünü dinlemeyen bir dünya görüşüne sahip olmak da bizleri bu tehlikelere karşı tamamen hazırlıksız kılıyor. Tekonoloji ve yaratıcılığımızın şüphesiz bu tehlikelerle yüzleşirken bizlere önemli yardımı dokunacaktır. Ancak, bunlar söz konusu tehlikeleri tek başlarına aşamazlar. Çünkü zararın büyük kısmına teknolojiyi kullanma tarzımız neden olsa de teknolojiden kaynklanmayan bir kriz ile karşı karşıyayız.”

İNCİL VE KURAN’DAN ÖRNEKLER
Konuşmasında İncil ve Kuran-ı Kerim'den örnekler veren Prens Charles, İncil'de ‘iyi samariyeli' olmakla ilgili bir vahiy bulunduğunu iyi bir İslam alimi olmamasına rağmen hadisleri okuduğunda yine aynı ilkenin geçerli olduğunun görülebileceğini anlattı. Galler Prensi Charles, İslam dininde ‘Kendisi için istediği bir şeyi mümin kardeşine istemedikçe gerçekten iman etmiş olmaz’ denildiğini, Kuran'da da, “Hani sizler birbirinize düşman idiniz de o gönüllerinizi birleştirmişti ve onun nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz’ demiyor mu? Dolayısıyla tarihin son derece önemli bu döneminde çağdaş dünyamızın artık benimsediği değerleri çok daha yakından incelememizi ve bu değerlerin hayatımızı daha bütünleşmiş ve sürdürülebilir boyutları düşünmemizi öneriyorum. Dünyadaki inaçların yüce ilahi metinleri ile bilgi alimlerin muhteşem ilahileri ve mesnevilerinin bizleri ulaştırmaya çalıştığı o nihai son budur. Mevlana'nın da söylediği gibi ‘Tanrının insanoğlu için amacı gören bir göz ve anlayan bir kalp bulmaktır.’ Bu nedenle kendimizi bu amaca yeniden adamak ve yenilenen enerji ve çaba ile yeniden bu yola başkoymak için Mevlana'nın ebedi ikametinin yakınındaki bu yerden daha iyi bir yer olabilir mi?” dedi.

Konuşmasını tamamlayan Prens Charles'a Büyükşehir Belediyesi'nce kilim, eşine eşarp, Destarlı Mevlana sikkesi hediye edildi. Prens Charles daha sonra kazı çalışmaları İngiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafından yürütülen, kazı başkanlığını İngiliz Prof. Ian Hodder'in yaptığı 9 bin yıllık Çatalhöyük Kazı Alanı'na geçti. Eşi Camilla istirahat etmek için Dedeman Oteli'nde kendisini için hazırlanan içerisinde sauna, jakuzi, Türk hamamı, dev ekran plazma TV, toplantı ve asistan odaları, giyinme ve vestiyer odası, dev akvaryum bulunan 300 metrekarelik kral dairesine gitti. Dedeman Oteli yetkilileri Kral Dairesi’nin 1000 Eruo’ya kiralandığını açıkladı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!