Erdoğan'dan Merkel'e popülizm eleştirisi

Güncelleme Tarihi:

Erdoğandan Merkele popülizm eleştirisi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2004 00:00

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Alman Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel'in Türkiye'nin üyeliğine karşı sürdürdüğü politikayı eleştirerek, “Popülist politikalar kar getirmez” dedi. Başbakan Erdoğan, Alman özel n-tv televizyonuna yaptığı açıklamada, “Ben Merkel'e daha önce yaptığımız görüşmede de söyledim. Bizim için öngörülen üyelik kriterlerinde şartlı müzakere yapılabilir ya da 'imtiyazlı ortaklık' konusu görüşülebilir diye bir şey yok. Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması konusunda Merkel değil, Schröder karar verecek. Popülist politikalar kar getirmez. Her zaman dürüst politika kazanır” diye konuştu.     Erdoğan n-tv sunucusu Sandra Maischberger'in, “Bu açıklamanızla Merkel'in popülist politika yaptığını mı söylemek istiyorsunuz?” sorusuna, “Türkiye üzerinden politika yapıldığına inanıyorum. Bunu görüşmemde de söylediğim için burada açıkça söyleyebilirim” yanıtını verdi.     Maischberger'in, Belediye Başkanı olduğu dönemlerde İstanbul'da aşırı dinci programları olduğu yönündeki iddialarla ilgili bir sorusuna karşılık da Başbakan Erdoğan, bu tür iddiaların tümüyle asılsız, partisini ve kendisini karalamaya yönelik çabalar olduğunu söyledi.     "BİZİM DE DEĞİŞMEMİZ LAZIM" Belediye Başkanı adaylığı döneminde aşırı dinci programa sahip olmadığını, şimdi de o zamanki görüşleri savunduğunu belirten Erdoğan, o dönemde yaptığı çalışmaların kendisinden sonra gelen belediye başkanları tarafından da takdir edildiğini kaydetti.     Erdoğan, “Dünya değişiyor. Bizim de değişmemiz lazım. Bunun dinle bir ilgisi yok. Alman dostlarımızın bizi olduğumuz gibi tanımalarını istiyorum. CDU'nun bizi olduğumuz gibi göstermemeye çalışması üzücü. Bunu açıkça söylemem lazım” dedi.     Kendisinin dindar bir insan olduğunu ve bundan olayı da pişmanlık duymadığını ifade eden Erdoğan, Türkiye'de laikliğin gereği tüm dinlere eşit davranıldığını, bunun her zaman böyle olduğunu, gelecekte de böyle kalacağını söyledi.     “RAPORU GÖRMEDEN BİR ŞEY SÖYLEYEMEM”     Başbakan Erdoğan, Maischberger'in, AB'nin genişlemeden sorumlu komisyon üyesi Günter Verheugen'in “Türkiye'nin rapordaki bazı şeyleri kabul etmesi zor olacak” şeklindeki sözlerini hatırlatması üzerine de “Raporu görmeden bu konuda bir şey söyleyemem. Ancak biz zaten medya yoluyla görüşmeme yönünde karar aldık. Medyaya dayanarak bazı şeyler söylersek birbirimizi yanlış anlayabiliriz” dedi.     Türkiye'nin 17 Aralık'ta AB'ye üye olmayacağını hatırlatan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile Başbakan Gerhard Schröder ve Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın bir araya gelerek, Türkiye'nin kriterleri yerine getirmesi durumunda müzakerelere gecikmeden başlanması yönünde karar aldıklarını ve kriterleri yerine getirdiklerini kaydetti.     Meclis'in eksik kalan son şartı da yerine getirmek amacıyla geçen pazar günü toplandığına işaret eden Erdoğan, “Biz artık görevimizi yaptık. Şimdi görev AB'nin. Biz yeni yasaları müzakereler süreci içinde uygulamaya koyacağız” diye konuştu.     AB'nin bir değerler topluluğu olduğunu, bu nedenle Türkiye'nin de birlik içinde yerini alması gerektiğini ifade eden Erdoğan, bazı üye ülkelerin durumunun bugün Türkiye'nin durumundan çok daha kötü olduğuna işaret etti.     Türkiye'nin üye olmaması durumunda ne olacağı sorusuna Erdoğan, ”Bunun artık tartışılması gereksiz. Helsinki'de Türkiye'ye üyelik statüsü verildi. Gümrük Birliği'ne gidildi. Artık Türkiye girecek mi, girmeyecek mi tartışılmamalı” dedi.     “EŞİM VE KIZLARIM İNANÇLARININ GEREĞİNİ YERİNE GETİRİYORLAR”     Erdoğan, türban tartışmalarıyla ilgili bir soruya karşılık da ”Eşim ve kızlarım inançlarının gereğini yerine getiriyorlar. Başörtüsü takmaları siyasi amaçlı değil. Almanya'da Almanlar da kendi istedikleri gibi inançlarının gereğini yerine getirebiliyorlar” diye konuştu.     Başbakan Erdoğan, Maischberger'in, “Sizi cumhurbaşkanı olarak görecek miyiz?” sorusu üzerine, “İhtimaller üzerinde konuşmayı sevmem. İki ayağımla yere basmayı severim” dedi.     Erdoğan, dünyada barış ve sevgi için çaba gösterdiğini ifade ederek, “Yılın Avrupalısı” olarak aldığı “Quadriga” ödülünü de bu çabaların bir sembolü olarak gördüğünü söyledi.     Erdoğan, futbolu neden bıraktığı şeklindeki bir soruya karşılık da ”Siyasetle de meşguldüm. Babam okumamı istiyordu. Seçim yapmam gerekiyordu. Bu nedenle futbolu tümüyle bıraktım” yanıtını verdi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!