Erdoğan: AKP toplumun merkezine dayanıyor

Güncelleme Tarihi:

Erdoğan: AKP toplumun merkezine dayanıyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2004 00:00

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP'nin toplumsal merkeze dayandığını söyledi.BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN MESAJLARI: AB YOLUNDA BİR PROBLEM YOK; VERGİ REFORMUYLA VERGİYİ TABANA YAYACAĞIZBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, hükümetin, Avrupa Birliği (AB) konusunda samimi olduğunu bütün dünyanın bildiğini belirterek, “AB yolunda bir problem yok. Masanın üzerinde bir sorun kalmadı” dediği bildirildi. Edinilen bilgiye göre Başbakan Erdoğan, Kızılcahamam Asya Termal Otel'de düzenlenen AKP 3. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın basına kapalı bölümünde, Türkiye ve dünya siyasetiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Hükümetin, AB yolunda attığı adımları anlatan Erdoğan'ın, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri içinde AB konusunda en samimi davranan hükümetin kendilerininki olduğunu söylediği öğrenildi. AB KONUSUNDA EN SAMİMİ HÜKÜMET Alınan bilgiye göre Erdoğan, şöyle konuştu: “3 Kasım'dan hemen sonra, AB sürecindeki adımları atmak için hemen yola koyulduk. AB ülkelerinin tamamını dolaştık. Emin adımlarla bugünlere geldik. Bütün gücümüzle AB için çalıştık. Artık bu işten çok şükür alnımızın akıyla çıkacağız. Hükümetin AB konusundaki samimiyetini bütün dünya biliyor. AB yolunda bir problem yok. Masanın üzerinde bir sorun kalmadı. 17 Aralık'ta istediğimiz sonucun çıkacağına inanıyorum.” VERGİNİN TABANA YAYILMASIHükümetin atmak istediği adımlardan örnekler veren Başbakan Erdoğan'ın, “vergi reformuyla vergiyi tabana yayacaklarını” söylediği kaydedildi. Konuşmasında, milletvekillerinden birlik ve bütünlük içinde parti ve Türkiye'nin öncelikleri konusunda hareket etmelerini isteyen ve duyarlı olmaları konusunda onları uyaran Erdoğan'ın, “Siyaset kurumunu sıkıntıya düşürmek isteyenler var. Buna müsaade etmemek lazım” ifadesini kullandığı öğrenildi. TÜRKİYE POLİTALARININ ŞEKİLLENMESİKızılcahamam kampında, 10-15 milletvekilinden oluşan 28 grupla görüşeceğini açıklayan Erdoğan'ın, milletvekillerinden yerel politikalardan çok, genel Türkiye politikalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunmalarını istediği ifade edildi. AKP'NİN GELECEĞİ Kızılcahamam kampında AKP'nin geleceğinin ve Türkiye'de bundan sonra yapılacak işlerin ele alınacağını söyleyen Başbakan Erdoğan'ın, TBMM'de yapılacak Başkanlık Divanı seçimlerinin istişaresinin de kampta yapılacağını söylediği kaydedildi. Erdoğan'ın, konuşmasının ardından, milletvekillerine söz verdiği, milletvekillerinin de bakanlar ile grup ve parti yöneticilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu öğrenildi.AKP 3. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı, Kızılcahamam'da başladı.    Toplantının ilk bölümünde Atatürk'ün anısına yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Başbakan Erdoğan, milletvekilleri ve parti yöneticilerine hitap etti.    AKP'nin icraatıyla Türkiye'nin yaralarını tek tek sardığını ve demokratik istikrar zeminini her geçen gün sağlamlaştırdığını kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin her yerinde bir dönüşüm yaşandığını söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:    “Artık Ankara'da mukim, Ankara'ya mahkum bir iktidar yok. Gittiğim illerde onlarca fabrikayı birlikte açıyoruz. Huzur ve güven ortamında sosyal barış güçlendikçe, adalet duygusu derinleştikçe, üretim, yatırım, ihracat, istihdam kapıları açılıyor. Halktan aldığımız gücü, halkın hizmetine sunduğumuz için emin adımlarla yolumuza devam ediyor geleceğe güvenle bakıyoruz. Türkiye'yi derin bir girdaptan çıkardık. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirdik, faizleri aşağıya çektik. Ülkeyi büyüme yoluna koyduk.  "İLERİYE BAKMALIYIZ" Ama bunlarla yetinemeyiz. Bugüne kadar yaptıklarımız, Acil Eylem Planımız çerçevesinde değerlendirilmelidir. Geldiğimiz noktada ise çok daha ileriye bakmalıyız. İnşallah ayaklarımız sürçmeden, başımız dönmeden, tökezlemeden aramızda var olan dayanışmayla temsil ettiğimiz milletimize çok daha mesut günler yaşatacağız. Halkımızın umutlarıyla ekmeğiyle aşıyla birlikte büyüyeceğiz. Gelecek günlerin Türkiye için çok daha aydınlık olacağına ilişkin bütün işaretler alınmıştır.”    AKP hükümetinin siyasetinin adalet üzerine temellenen ve adalet üzerinde derinleşen bir millet siyaseti olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Milletimizin kaderiyle kendi kaderimizi aynı potada erittik, halkımızla aynı rüyaları görüyoruz” dedi.    KÖR DÜĞÜM    AKP hükümetinin muhteşem bir başlangıç yaptığını bildiren Erdoğan, ancak halkın çözüm bekleyen daha çok sorunu olduğunu ifade etti. Erdoğan, şunları söyledi:    “Başarmaya, kör düğümü kökten çözmeye mecburuz. Başarının baş döndürücü özelliği her zaman önümüzde bir engeldir. Biz Allah'ın izniyle bu engellere takılmayacağız. Bizim siyasetimiz, günü kurtarmaya dönük, konjonktüre göre şekillenen, rüzgara göre istikamet değiştiren dalgalanan bir siyaset değildir. Hiç bir zaman olmayacaktır, olmamalıdır. Bizim siyasetimizde aslolan, insanımızla aynı hizada olmak, aynı paralelde yürümek ve milletimizle aynı tarihi güzergahı, aynı kader çizgisini takip etmektir.     Makam ve mevkilerin faniliğine inanıyorsak, hesap vereceğimizi de aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Ak siyasetin temel karakteristiği, iş görme biçimi, makamlar hiyerarşisinin yerine değerler hiyerarşisinin ikame edilmesidir.”    DEĞİŞİME AYAK UYDURAMAYANLAR  Türk siyasal hayatının halkın sevgiyle kucakladığı, ama öfkeyle, pişmanlıkla uzaklaştırdığı siyasetçilerle dolu olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Artık, partisinin halk desteğine bel bağlayarak, elde ettiği makamın arkasına sığınarak siyaset sahnesinde kalmaya çalışan siyasetçi tipinin devri sona ermiştir” diye konuştu. Değişime ayak uyduramayan parti merkezlerinin, dinamizmlerini yitireceğini, durağanlaşacağını ve kemikleşmiş bürokratik mekanizmaya dönüşerek hayatiyetlerini sürdüremeyeceklerini kaydeden Erdoğan, siyasetin önündeki en büyük tehlikenin, kendini yenileyememek, iş ve fikir üretmek yerine mazeret üretmek, koltukların makam araçlarının sıcaklığını, serinliğini ebedi sanmak olduğunu ifade etti. HALKIN ÖNCELİĞİ  Erdoğan, halkın önceliklerinin AKP siyasetinin temel öncelikleri olduğunu belirterek, “Toplumun talepleri her zaman başımızın tacı, siyasetimizin temel belirleyicisi olacaktır. Milletin çizdiği bu ana yolda, bu güzergahta ilerlerken hiçbirimizin, hiçbir AK partilinin tereddütlerle kaybedecek bir tek saniyesi olmadığını düşünüyorum” dedi.     Bu çabaya yaptıkları önemli katkılardan dolayı millet adına partililere teşekkür eden Erdoğan, ayrıca kendilerinden “yarınki Türkiye” için neler yapabileceklerini düşünmelerini ve yeni döneme hazır olmalarını istedi. Erdoğan, “Yine geceli gündüzlü çalışmaya hazır olmalısınız. AK Parti, ülke sevdasını en üst düzeyde hissedenlerin, ülkenin büyük ideallerini bir an olsun unutmayanların partisidir. AK Partili olmak, milletin çıkarlarını kendi çıkarlarının, çok ama çok üzerinde tutmak demektir” diye konuştu.     ÜLKENİN KADERİ    AKP'nin parti teşkilatı, Meclis grubu ve yerel yöneticileriyle ülkeye ülkeye kazandırdıklarının başta AKP'liler olmak üzere herkesi onurlandırdığını ifade eden Erdoğan, “Ak Parti, iktidara geldiği ilk günden itibaren bu ülkenin makus kaderini değiştirmeye başlamıştır” dedi.     AKP ile birlikte ülkede nelerin değiştiğini herkesin iyi bildiğini ifade eden Erdoğan, reform niteliğindeki değişimlerin, AKP'liler'in iradeleriyle gerçekleştiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:    “Ülkede yediden yetmişe herkesin özgüvenini kaybettiği, siyasetin konuşmaya değer bir şey olmaktan çıktığı, devlet itibarının yara üstüne yara aldığı, karanlık ilişkilerin devlete nüfuz kanalları bulduğu bir hengamede, AK Parti, Türkiye'yi gün ışığına kavuşturmuştur.    Gün ışığında, kapılar milletin üzerine kapatılamaz. Gün ışığında, yöneticiler halka rağmen halkı aldatamaz. Bizim yönetimimizde her şey aşikar olmaktadır ve halkımız yönetimi denetlemektedir.”    KAMUDA KÖTÜ YÖNETİM Atılan her adımın halkla, toplumla birlikte atıldığını ancak hala aşılması gereken çok yol, çok engel bulunduğunu ifade ederek, ”Üzülerek ifade ediyorum ki kamu yönetiminde israfın, verimsizliğin, ağır ve hantal bürokrasinin yol açtığı tahribatın tam olarak giderilebildiğini henüz söyleyemem” diye konuştu.  Şimdi, yeni bir dönemin başında bulunduklarını, bu yeni dönemde yeni bir heyecan dalgasının ülkeyi sarma gerektiğini vurgulayan Erdoğan, tam bir motivasyonla Türkiye'ye yeni sevinçler, yeni başarılar kazandıracaklarından emin olduklarını söyledi.  Erdoğan, Türkiye'nin, doğduğu gün kucakladığı, bütünleştiği AK Parti ile birlikte kendi kökleriyle buluştuğunu, meşruiyetin ve egemenliğin yegane kaynağı olarak milletin kendi kaderine sahip çıktığını belirterek, “Milletin ortak değerleri üzerinden  değil de değerlerimizi çatıştırarak siyasetyapanlar tükenmişlerdir” dedi.    “ÜLKENİN YAKASINDAN DÜŞMEYECEĞİNİ SANANLAR”    Çatışmacı siyaset anlayışının topluma ağır maliyetler ödettiğini, demokrasiyi zaafa uğrattığını, ülkeye zaman kaybettirdiğini, sonuçta da kendi kendini tükettiğini kaydeden Erdoğan, onların bu tükenişinin herkese büyük dersler verdiğini söyledi.  Erdoğan, “Bir zamanlar bu ülkenin yakasından düşmeyeceğini sananlar, iki yıl gibi kısa bir zaman dilimi içinde milli hafızadan silinmişlerdir. Bu yüzden her AK Partili, bu ülkeye karşı taşıdığı sorumluluğun ne kadar büyük bir sorumluluk olduğunu her an hissetmek durumundadır” diye konuştu.     AKP'nin, milletiyle aynı kader çizgisinde yürüyenlerin, yürümek isteyenlerin partisi olduğunu ve kısa zaman içinde halkın özlemleriyle bütünleştiklerini ifade eden Erdoğan, halkın sağduyusu ve aklıseliminin ak siyaseti yönetime taşıdığını, iktidardan sonra da iş görme kapasitelerine güçlerine güç kattığını söyledi. Erdoğan, “Bu güç, hiç kuşkusuz, milletimizin, ülkemizin gücüdür. Dolayısıyla bizim başarımız da milletimize ait bir başarıdır” dedi.     “SADECE ÖDEVİMİZİ YAPIYORUZ”    Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:    “Özellikle ifade ediyorum ki burada övünecek bir şey görmüyoruz, biz sadece ödevimizi yapıyoruz. Bu yüzden her gittiğimiz yerde güllerle, tebessümlerle, ışıldayan gözlerle karşılanıyoruz.    Bizimle birlikte, Türkiye'nin üretici güçleri, bu ülkeye katma değer üreten işçilerimiz, emekçilerimiz, çiftçilerimiz, esnafımız devletin kendilerine ait olduğunu hissetmeye başladılar. Devlet ile toplum arasındaki mesafe kapandıkça yurdumuzu baştan başa büyüme, gelişme, kalkınma heyecanı sardı.    "SİYASETİ RANT MEKANİZMASINA DÖNÜŞTÜRDÜLER" Bölgeler arası kalkınma farklarının yol açtığı travmalar aşılıyor artık. Yaşanan gerilimlerin ne kadar yapay olduğu görüldü, gerilim üretmekten beslenenler deşifre oldular, yalnızlaştılar, toplumdan dışlanarak marjinal köşelerine çekildiler. Daha da çekilecekler, çekilmeleri gerekir. Zira onlar, bu milletin ahını almışlardır, malzemeden çalarak halkın ekmeğine el koymuşlardır. Fildişi kulelerinde siyaseti rant mekanizmasına dönüştürerek halkımızı tahkir ve tezyif etmişlerdir.”    Milletin değerlerinin, milletin barındığı binanın hem temeli, hem sütunları hem de çatısı olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu ülkede huzur içinde, kardeşçe yaşayacağız. Birbirimizin hukukunu sonuna kadar koruyacak, kollayacağız” diye konuştu.     Türk milletinin sağlam bir toplumsal dokusu bulunduğunu, milletin basiret sahibi olduğunu ve ülkenin eşsiz kaynaklara sahip olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Bu kaya gibi sağlam topluma, bu aziz millete layık olmaktan başka bir ödevimiz yoktur” dedi. "GÜÇ KAYNAĞIMIZI ÜLKEMİZDİR" Ülkenin çıkarlarını, halkın çıkarlarını, devletin çıkarlarını ayrı ayrı ele almak yerine, hepsini en üst düzeyde temsil etmeye çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, “Bu yüzden bir gün AB zirvesindeyken öbür gün fabrikalara kavuşan şehirlerimizin sevincini paylaşıyoruz” dedi. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:     “Zira, halkımız ne istiyorsa onun için siyaset yapıyoruz. Gücümüzün kaynağı kendimiz değiliz. Güç kaynağımız ülkemizdir. Bu inançla büyük ve sağlam bir devleti temsil etmenin özgüveniyle diplomatik ilişkilerimizi konuşuyoruz. Başarılarımızın özgüvenimizle doğrudan ilgisi var. Kötümser senaristler yaşadığımız süreçte bu özgüveni gölgelemek, zedelemek için tereddütler doğurmak için çok çırpındılar ama her defasında senaryoları ellerinde kaldı.            DESTABİLİZAZYON, DEZENFORMASYON Artık siyaseti baskı altına alarak destabilizasyonla, dezenformasyonla istikrarı bozmak isteyenler muratlarına eremeyeceklerdir. Hukuk devleti olma yolunda cesur ve kararlı adımlarımız Türkiye'nin güvenilirliğini ve güçlü iradesini tüm dünyaya kabul ettirdi. Bu süreçte ülkemizde büyük değişimler yaşandı. Bakınız üç yıl önceki tartışma konuları nereye gitti?  Yüz yıllık tartışma temaları ile halkın vicdanında açılan yaralar, travmalar AK Partiyle birlikte artık rafa kaldırılmıştır. Onların her alanda açtığı yaraları tam anlamıyla sarmak için daha yapacak çok işimiz var. Artık eski günleri daha az konuşacak ve daha çok ileriye bakarak yaptıklarımızı, yapacaklarımızı konuşacağız.  Biz, iş başına geldiğimizde devraldığımız tablo üzerinde çok az yorum yaptık, zira halkımız zaten bu değerlendirmeyi yapmıştı. İstikrar ortamını torpillemek isteyenlere halkımızın en doğru cevabı vereceğini de bildiğimiz için telaşa düşmeden büyük hedeflerimize kilitlendik.”     “BİR DAHA GÜN IŞIĞINA ÇIKARMAYACAK”    “Birileri yahu bize ne oldu, gücümüzü nasıl kaybettik, manşetlerden nasıl indik, kapımız çalınmaz oldu telaşıyla o eski yaraları kaşımaya çalışsa da güven ve istikrara, büyüme ve gelişmeye sahip çıkan toplum buna izin vermiyor” diyen Erdoğan, bundan sonra aşınmış, içi boşalmış çatışmacı, gerilim üreten, toplumu ayrıştıran kavramlarla siyaset yapılamayacağını söyledi.     ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİ KARARTANLAR  Başbakan Erdoğan, kendini yenileyemeyen, ülkenin geldiği düzeyi farkedemeyenler, çağın gerekli siyasi dilini kullanmayanların halkın karşısına çıktıklarında muhatap bulamayacaklarını ifade ederek, Türkiye'nin kendi dinamikleriyle, kendi değerleriyle çatışan, ülkenin bahtını kapatanları, enerjisini yok edenleri, çocukların geleceğini karartanları bir daha gün ışığına çıkarmayacağını kaydetti.     AK Parti'nin siyasetin merkezinde yer aldığını, bütün enerjisiyle, tam bir motivasyonla ülke meselelerini omuzladığını söyleyen Erdoğan, ”Çatışmacı siyasetçilerin dilinden düşürmedikleri o ezeli dost-düşman retoriği bitmiştir. Türkiye, iç meselelerinden dış politikasına kadar özgüveni egemen kılmış, yeni bir siyaset üslubuyla milletin gücünü yönetime taşımıştır” dedi.     “KÖPRÜ DEĞİL MERKEZ”    Milletin, kendi hamurundan kendi eliyle yoğrulmuş, yanlış yaptığında hesap sorabileceği, bilgi verme ve hesap sorma mekanizmalarını açık tutan yöneticilerle tanıştığını belirten Başbakan Erdoğan, “Dünyanın her tarafında başarıları konuşulan, Türkiye'nin saygınlığını artıran bu parti kendini ülkesiyle bütünleştirmiştir. Türkiye hep söylendiği gibi artık sadece bir 'köprü' değil, tarihin inşasına katkıda bulunan bir 'merkez' ülke olduğunu hissetmiş, hissettirmiştir” dedi.     İslam ülkelerinin, Asya'nın, Avrupa'nın, Amerika'nın Türkiye'nin bu merkezi konumunu hissettiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:    T CETVELİ İLE TOPLUMU ŞEKİLLENDİRMEK  “Burada, devlet ile toplum aynı istikamette buluşunca, Türkiye de dünya ile buluşmuştur. Bu buluşmanın eş zamanlı olması Türkiye'yi diplomasiden turizme kadar her alanda cazibe merkezi kılmıştır. Artık millete yukarıdan bakan, halkın arasına karışmayan, devlet erkini kullanarak adeta elindeki T cetveliyle toplumu şekillendiren, halkın vicdanına, aklına hükmedeceğini zanneden buyurgan, otoriter, halktan kopuk, somurtkan yönetim anlayışına bu ülkede yer kalmamıştır.     Zira, hiçbir AK Partili kendi çıkarlarını halkın, ülkesinin çıkarlarının üstünde göremez, kendi kaderini halkın kaderinden ayrı ele alamaz. Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti asla vazgeçmeyeceğimiz evrensel değerlerdir.  1940 MODEL DEMODE DOGMALAR  1940 model, demode dogmalarınıza göre bir millet tanımı yapamaz, keyfi bir demokrasi anlayışını dayatamazsınız. Çatışma alanlarını kurcalayarak, imalarla, tehditlerle, niyet yargılamalarıyla bu ülkenin çocuklarını geleceksiz, üretimsiz bırakamazsınız.            TÜRKİYE EVRENSEL DEĞERLERLE BULUŞTU Türkiye, evrensel değerlerle buluşmuş, dünya ile yüzleşmiş, cumhuriyetimizin kazanımlarını, demokrasinin imkanlarını ekonomiden sosyal hayata her alanda nefes alarak hissetmeye başlamıştır. İşte bu kazanımlar sayesinde ülkemizin yüzü yeniden gülmeye başladı. Bu kazanımlar sayesinde Türkiye'yi enkaz altından çıkarıp inşa eden TBMM gibi temel kurucu kurumlarımız layık olduğu saygınlığa ulaştı.     Yeri gelmişken bu arada siz saygıdeğer arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Halkın iradesi, aklı ve vicdanı oldunuz. Sizlerin öncülüğünde bu ülke onulmaz gibi görünen yaralarını sardı, sorunlarını çözüm yoluna koydu. AK Parti grubu sayesinde milletimizin yüzü yeniden kendi meclisine döndü.” "KOALİSYONA DÖNMEK MÜMKÜN DEĞİL" Erdoğan, AKP'nin aidiyeti üzerinde özenle durulmasını rica ederek, bir partinin kendini ülkesine eklemlediği oranda kalıcı olma hakkına sahip olduğunu söyledi.  Erdoğan, “Önümüzdeki mesele kalıcı bir siyasi istikrar ortamını tesis etmektir. Türkiye'nin bir daha parçalı, yamalı koalisyon günlerine dönmesi mümkün olmadığına göre AK Parti kimliğinin daha çok belirginleşmesinde hepimizin katkıda bulunması büyük önem taşıyor” diye konuştu.     Türkiye'nin en büyük partisi olduklarını vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:     AKP KİMLİĞİ  “Lakin, biz partimizin gücünü yüzdelerle ifade etmekten yana değiliz. Gücümüz millet iradesiyle bütünleşmektedir. Bize göre AK Parti kimliğine duyulan aidiyet, Türkiye'nin yaşadığı bu süreçte büyük önem taşıyor.     Bu kimliğin taşınması, zenginleşmesi, ülkenin bütün renklerine bürünmesi, herkese anlatılması siyasetin geleceği, istikrarın sürekliliği için büyük önem taşıyor.    Kavram ve dil birliğimizi bu aidiyetle daha çok derinleştirmeliyiz. Kavram ve dil birliğinden kastımız kesinlikle tek tipcilik, yeknesaklık değildir. Birbirimizi daha çok anlamamız, milletimize kendimizi daha iyi anlatmamızın bu aidiyetle mümkün olacağını düşünüyorum.     ÖMRÜ TAMAMLANMIŞ KAVRAMLAR  Aşınmış, içi boşalmış, ömrünü tamamlamış kavramlarla ne kendi toplumumuzla ne de dünya ile konuşamayacağımıza göre Türkiye ve dünya tasavvurumuzun derinleşmesinde herbirimizin yapacağı katkılar olmalıdır.    Güçlü bir parti var ve Türkiye iyi yönetiliyor diye bu kimliğe yapacağımız katkılardan geri duramayız. Unutmayalım ki her gün yeni bir gündür ve yeni bir şeyler söylemek, yenilikler yapmak gerekiyor. Yeni dönemin arifesindeyken bu hususu dikkatlerinize sunuyor ve sizlerden, bütün AK Partililerden katkılar bekliyoruz.”    “Biz kimiz, ne yaptık, ne yapıyoruz?” diye soran Erdoğan,  AKP'nin, siyasetin mecrasını ve üslubunu yenilediğini, siyaseti menfaat paylaşımı zemininden çıkartarak toplumsal gelişmenin itici gücü haline getirdiğini vurguladı.  KÖRELMİŞ YERLEŞİK SİYASET  AKP'yi kurarken aynı zamanda kemikleşmiş, sorun çözme kabiliyetini yitirmiş, toplumla irtibatını kaybetmiş, en önemlisi fikir zemininden uzaklaşmış, dolayısıyla heyecanı ve dinamizmi körelmiş yerleşik siyaset anlayışına kökten bir karşı çıkışın toplum adına sözcülüğünü üstlendiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:    “Çok problemli, Türkiye'nin kaos ortamına sürüklendiği bir dönemde toplumda sönmekte olan umut ışığını yeniden yaktık. Henüz partileşme aşamasındayken güçlü bir toplum desteğiyle iktidara geldik. Yaklaşık 22 aylık iktidarımızın neticesinde Türkiye krizden istikrara, umutsuzluktan umuda doğru hızlı bir yol aldı. Çok çalıştık, gecemizi gündüzümüze kattık. Ancak gayretle ve aşkla çalışmanın ötesinde hem ülke içinde hem de ülke dışında takdir gören bu başarının temelinde yatan asıl unsur, Ak Partinin siyasete ve topluma bakış tarzıdır.    İLKELİ SİYASET  Bu noktaya dikkatlerinizi çekiyorum. Biz, ilkeli siyasetin ancak toplumsal tartışmaya açık bir fikir zemininde yapılabileceğini ifade ettik. Muhafazakar Demokrat bir siyasi çizgiyi benimsedik. Siyasete, topluma ve dünyaya bakış tarzımız, Muhafazakar Demokrat kimlik esasında şekillendi. Bizim Muhafazakarlığımız, toplumun tarih içinden süzülerek gelen değerlerine, birikimine verdiğimiz kıymeti ve bu değerleri geliştirerek koruma irademizi ifade etmektedir.    Şüphesiz bu ülke büyük bir medeniyetin mekanıdır ve bu millet büyük bir medeniyetin mümessilidir. Muhafazakarlığımız, siyaseti bir medeniyet perspektifi üzerinde inşa etmemizi ve bu ülkenin tarihi birikiminden, değerlerinden beslenmemizi gerektirir. AK Partinin değerleri milletin değerleridir. Biz bu dille ve bu değerlerle birlikte halkımızla ve dünya ile konuşuyoruz.”    "AKP, TOPLUMSAL MERKEZE DAYINIYOR"    AKP'nin, toplumu ve onun değerlerini potansiyel bir tehlike olarak gören siyaset anlayışına ve pratiklerine temelden karşı olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:     “Demokratlığımız, toplumu siyasetin merkezine koymamıza ve toplum içindeki bütün farklı temayüllere karşı gösterdiğimiz saygıya işaret etmektedir. AK Parti, 'toplumsal merkeze' dayanmakta ve siyasetin toplumsal talepleri karşıladığı ölçüde meşruiyet kazanacağına inanmaktadır. Toplumsal talepleri dikkate almayan, toplumu siyasetin esas aktörü olarak görmeyen bir anlayış, bize göre demokratik meşruiyete ters düşer.    "YUKARDAN DAYATMA OLMAMALI"  Demokrasiden kastımız, toplumun belli aralıklarla sandık başına gittiği bir düzen değildir. Demokrasi, kamu yararının, medeni ve süre giden bir toplumsal tartışmaya dayalı olarak tespit edildiği, yukarıdan dayatmaların söz konusu olmadığı bir siyasi rejimdir. Yani demokrasi, önceden tayin edilmiş, sabit ve bütün zamanlar için geçerli çözümleri dışlayan, özgür tartışmayı esas alan bir düzendir. Bu manada Muhafazakar Demokrat siyaset, bu ülkenin, bu milletin değerleriyle evrensel demokratik değerler arasında bir uyum öngörmektedir.    Aksine, Türkiye demokrasinin evrensel normlarını hayata geçirdiği ölçüde, kendi medeniyet birikimini dış dünya ile paylaşma imkanını da elde edecektir.”    AB İÇİN HİÇBİR HÜKÜMETİN GÖSTEREMEDİĞİ GAYRET    Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik hedefi istikametinde bugüne kadar hiçbir hükümetin gösteremediği bir gayreti ortaya koyarken sadece AB üyeliğinin Türkiye'ye sağlayacağı faydaları düşünerek hareket etmediklerini ifade etti. Erdoğan, “Aynı zamanda Türkiye'nin medeniyet birikimiyle, potansiyelleriyle Avrupa'ya katkı yapacağına ve dinamizm kazandıracağına inanıyoruz. Çünkü biz, Türkiye'ye ve bu ülkenin insanlarına güveniyoruz. Bu güven karşılıklı bir güvendir. Halkımız da bize güveniyor. Eskiden olduğu gibi, siyasetin ve ekonominin toplumun talep ve beklentileri dışında, dar bir zümrenin menfaatlerine hizmet edecek şekilde kapalı kapılar ardında şekillendirilmesine izin vermedik, vermeyeceğiz” diye konuştu.     Güçlü Türkiye'nin, güçlü bir toplum ile mümkün olabileceğini çok defa ifade ettiklerini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:     ESKİMİŞ SİYASETİN TOPTAN REDDİ “Bir kez daha vurguluyoruz. Toplumu siyasetin merkezi olarak gören Muhafazakar Demokrat çizgimiz; siyaseti, yapay tartışmalara hapseden ve toplumun geleceğini şekillendirecek önemli kararları toplumun tartışma gündeminin dışında tutmaya çalışan, eskimiş siyaset anlayışının toptan reddini gerektirir.     Türkiye'de siyasetin öncelikli işi devlet ile toplum arasında bugüne kadar üretilmiş yapay gerilimleri ortadan kaldırmaktır. Bu yapay gerilimleri tasfiye etmenin yolu, toplumun kendini geliştirme iradesinin önündeki engelleri kaldırmaktan, toplumun özgür tercihlerine saygı göstermekten ve toplumu belli bir kalıba oturtmaya çalışan toplum mühendisliği gayretlerinin demokratik düzeni zedelemesine izin vermemekten geçer.”    AKP'nin millete borcunun tam ve adil bir yönetim ve evrensel demokratik ilkeleri hayata geçirmek olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini “Evet, yeni dönemde hedefimiz budur. Daha önce ifade ettiğim gibi yeni dönemde geçmişi daha az konuşarak, Türkiye'nin geleceğini inşa için halkın bizden beklentilerine daha çok odaklanacağız” diye tamamladı.     Kızılcahamam Asya Termal Otel'de 3 gün sürecek toplantıya, AK Parti MYK, MKYK üyeleri ve milletvekilleri katılıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!