Eğitim reformu imam hatiple kaynamasın

Güncelleme Tarihi:

Eğitim reformu imam hatiple kaynamasın
Oluşturulma Tarihi: Haziran 01, 2004 00:00

İLK kez eğitime ayrılan para savunmaya ayrılan parayı geçti.2004 bütçesinde, Milli Savunma Bakanlığı’na 10.9 katrilyon lira, Eğitim Bakanlığı’na ise 12.8 katrilyon ayrıldı.Bu ne anlama geliyor derseniz...Eğitimde ciddi reformların arifesinde olduğumuzu gösteriyor.Eğitim sistemindeki aksaklıkları belirlemek, bakanlığın, okulların, STK’ların hep birlikte neler yapabileceklerini ortaya koymak amacıyla Sabancı Üniversitesi’nin yaklaşık bir buçuk yıl önce oluşturduğu Eğitim Reformu Girişimi oldukça yol almış.Eğitim Reform Girişimi, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu’yla sıkı işbirliği içerisinde.Geçen akşam Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Tosun Terzioğlu’nun davetinde Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Ziya Selçuk’u dinleme fırsatını bulduk. Eğitim sisteminden herkes şikayetçi...Veliler, okul ve dershaneler arasında ter döken çocuklar.Bunca çaba ve öğencilerin başarı çizgisi düşük.Uluslararası yarışmalarda, okuma, kavrama, yabancı dilde hep en alt sıralarda.Ders kitaplarının müfredatı 1950’li yıllardan kalmış.Çocuklar yararsız bilgi ve kavramlara boğulmuş.Prof. Ziya Selçuk diyor ki ‘Başarılı öğrenciler Türk eğitim sistemine rağmen başarılı olmuş çocuklar’...Sistem öyle bir sistem ki, uç noktalarda düşünceyi besliyor.. Bu siyasete de yansıyor, futbola da.Sık sık yaşadığımız kutuplaşmaların temelinde eğitim sistemi var.Şimdi ise bu sistemi değiştirmek için tüm koşullar uygun.Prof. Selçuk, ‘Eğitim konusunda çok özel bir dönemden geçiyoruz. Bakanlığın, STK’ların, ailelerin değişim talepleri örtüşüyor. Avrupa Birliği üyelik süreci de değişimi gerektiriyor’ diyor.İngiltere, İrlanda, İtalya gibi ülkeler de müfredatlarını, eğitim modellerini değiştirmişler. Türkiye’de neredeyse devrim niteliğinde önemli adımlar atılmış... İşte bu noktada Prof. Ziya Selçuk dertli...‘Eğitim reformu YÖK ve imam hatip tartışmaları arasında kaynıyor. Zamanımın ve enerjimin büyük bir kısmını bunlara ayırmak zorunda kalıyorum.’1240 SAAT BOŞA GİDİYORPeki çocuklarımızı, geleceğimizi yakından ilgilendiren reformlar neleri kapsıyor?Ders kitaplarının müfredatı değişiyor bu bir.2005-2006 öğretim yılında okutulacak kitaplarda önemli zihniyet değişikliğine tanık olacağız.Mesela Tarih Vakfı’nın ‘Ders Kitaplarında İnsan Hakları Projesi’ndeki uyarılar dikkate alınmış.Tarih kitaplarında ‘Yunanlı düşman’ gibi ifadeler olmayacak, kanıtlara, belgelere dayalı bir bakış açısı getirilecek.Bu arada özel sektör ders kitaplarının nasıl olacağı konusunda eğitim alıyormuş.Yabancı dil ve internet.Eğitim reformunun iki önemli ayağı.İlkokul dördüncü sınıftan lise sona kadar her öğrenci 1240 saat yabancı dil dersi görüyormuş.Sonuç?Sonuç sıfır. ‘Her yıl milyonlarca saat boşa gidiyor. Çocuk Türkçe’yi iyi öğrenmediği için yabancı dili de öğrenemiyor’.Prof. Ziya Selçuk anlattıkça eğitim sistemimizin karanlık yüzü daha iyi ortaya çıkıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’na 580 bin öğretmen bağlı.Çoğu mutsuz ve motivasyonu yok.Bundan böyle öğretmenleri motive etmek için iki yılda bir sınav yapılacak, bazılarının master yapmalarına imkan sağlanacak.Amaç öğretmenleri kariyer sahibi yapmak. Sınav sistemini, ders kitaplarını, öğrenciyi, öğretmeni kısaca eğitimi kökünden değiştirecek reformlar geliyor.Prof. Selçuk’un dediği gibi: ‘Batı rönesanstan laikliğe yol aldı... Biz tersini yapıyoruz... Laiklikten rönesansa gidiyoruz...’İstanbullu sanatçılar Avrupalı oldular bileBU müthiş başlık 29 Mayıs tarihli Le Monde Gazetesi’nden.Gazete, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın Tiyatro ve Dans Festivali’ni kaleme alan Catherine Bedarida’ya tam bir safya ayırmış.Festival için İstanbul’a gelen Fransız gazeteci, Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi Türkiye’nin üyeliği tartışıldığı günlerde uzun süreden beri yüzlerini zaten Batı’ya çevirmiş Türk sanatçılardan övgüyle söz ediyor.Sansüre uğramak pahasına en çağdaş ifade biçimlerini sanatlarına yansıtanlar arasında kimler var?Emre Koyuncuoğlu, Işıl Kasapoğlu, Mehmet Ulusoy, Murat Morova, Mahir Günşiray...Le Monde’daki yazı bu kritik günlerde Türkiye’nin ve İstanbul’un tanıtımı için son derece önemli...Ayrıca her yıl sponsor bulmakta çok zorlanan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın ne kadar başarılı olduğunu bir göstergesi...Düzenlediği festivaller artık dünyanın sayılı festivalleri arasına giren İKSV’nin, Belediye, Valilik dahil tüm İstanbulluların desteğine her zamankinden fazla ihtiyacı var gibime geliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!