Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sında kendimi okudum, oradaki karakterle birebir uyuyordum, bir tek ismim deÄŸiÅŸikti

Güncelleme Tarihi:

Dostoyevskinin Suç ve Cezasında kendimi okudum, oradaki karakterle birebir uyuyordum, bir tek ismim değişikti
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2002 00:00

Mehmet Bal (27), askerlik yapmayı reddeden bir ‘‘vicdani redci’’ olarak karşımıza çıktı. Portresi oldukça ilginçti. UÅŸak'ta doÄŸup büyümüş ‘‘sıkı’’ bir ülkücüydü. Bir ülkücünün askerliÄŸi reddetmesi ise olacak ÅŸey deÄŸildi. 20 yaşında iÅŸlediÄŸi bir cinayet yüzünden cezaevine girmesi, o ana kadar inandığı tüm deÄŸerlerinin tepetaklak olmasının da miládıydı. Sıkı sıkıya baÄŸlı olduÄŸu tüm deÄŸerlerini tekrar sorgulama zamanı buldu cezaevinde. Dostoyevski'nin ‘‘Suç ve Ceza’’sını baÅŸucu kitabı yaptı. Müebbet hapis cezasına çarptırılmışken, af çıkınca 7 yıl yattığı cezaevinden tahliye olduÄŸu gün, kendisine bir gün yol izni verildi ve askeri birliÄŸe teslim olması söylendi. Dört ay askerlik yaptıktan sonra ‘‘Askerlik dünya görüşüme ters düşüyor’’ dedi ve vicdani reddini açıkladı. Tüm eÅŸyalarını birliÄŸe teslim etti, elini kolunu sallayarak birlikten çıkması beklenemezdi ve gözaltına alındı. Hakkında, emre itaatsizlik, emre itaatsizlikte ısrar suçlarından dava ve halkı askerlikten soÄŸutmak sebebiyle soruÅŸturma açıldı. Emre itaatsizlik ve itaatsizlikte ısrar davaları halen sürüyor. Halkı askerlikten soÄŸutmak sebebiyle açılan soruÅŸturmada ise Ankara Askeri Savcılığı, Mehmet Bal hakkında ‘‘askerlikten soÄŸutmak suçu oluÅŸmadığı’’ gerekçesiyle dava açmadı ve serbest bıraktı. Ä°lginç olan Bal'ın serbest kalması deÄŸil, askeri savcının gerekçesi. Özetle şöyle diyor: Vicdani reddi savunmak bir haktır. Türkiye Cumhuriyeti 1954 yılında Avrupa Ä°nsan Hakları Beyannamesine imza atmıştır ve bu nedenle vicdani reddi açıklamak suç olmaz. Halkı askerlikten soÄŸutmanın unsurları oluÅŸmadığından dava açılmasına gerek yoktur. Siz 22 yaşınıza kadar ülkücüydünüz, ama ÅŸimdi karşımızda askerlik yapmayı bile reddeden biri var...- UÅŸaklı’yım ben. Anadolu'da ülkücü olmak bir klasiktir. İçine doÄŸduÄŸum ailem, çevrem, toplum bana baÅŸka biri olma ÅŸansı tanımadı. 22 yaşıma kadar hep muhafazakar bir yapının içindeydim. 20 yaşımda cezaevine girmemle her ÅŸey deÄŸiÅŸti.Cezaevine girdiniz, çünkü kasten adam öldürdünüz. Neyin hesaplaÅŸmasıydı?- UÅŸak'taki bir soygun ve cinayetti. Bu konuyu fazla konuÅŸmak istemiyorum.Ama sizi bugün askerliÄŸi bile reddedecek konuma getiren bir olayın baÅŸlangıcından söz ediyoruz. KonuÅŸulmayacak bir ayrıntı deÄŸil bu.- 1995'te üç arkadaşımla birlikte soygun amaçlı bir cinayet iÅŸledik. Bir kiÅŸi öldü. O zaman 20 yaşımdaydım. Olaydan 4 ay sonra askere gittim. AskerliÄŸimin dördüncü ayında arkadaÅŸlarım yakalandı. Onlar olayı itiraf edince beni de askerde yakaladılar ve tutukladılar. Yargılama süreci 5 yıl sürdü ve bu sürecin sonunda müebbet hapis cezasına çarptırıldım. Bu 5 yılı EskiÅŸehir Askeri Cezaevi’nde geçirdim. Suçum sabit görülünce askeri mahkemeden alınıp, sivil cezaevine nakledildim. Ä°ki yıl da orada yattıktan sonra 23 Mayıs 2002'de afla tahliye edildim.FARKLI BAKIÅž AÇISICezaevinde yattığınız 7 yıl boyunca kendinizle hesaplaÅŸtınız mı?- Ä°lk 2 yıl kaderdir, alınyazısıdır diye kendimi rahatlatmaya çalıştım. Sürekli olarak kendimi ve yaÅŸadıklarımı inkar ediyordum. Daha çok dinsel yöne ağırlık veriyor, okuyor, araÅŸtırıyordum. Ama dinsel açıklamalar kafamdaki sorulara cevap vermiyordu. Sonra felsefe ve tarih okumaya baÅŸladım.Kimleri okuyordunuz?- Ne bulursam okumaya baÅŸladım. Balzac, Rus klasikleri, hepsi. Okuduklarım yaÅŸadığım olayı daha somut ve mantıksal bir zemine oturtmama yardımcı oluyordu. MüthiÅŸ bir vicdan azabı çekiyordum. Nedeni her ne olursa olsun, insan öldürmenin mantıksal ve haklı gerekçesi olamayacağı kanaatine vardım. Ailemden baÅŸlayarak, kendimi, hayatı sorgulamaya devam ediyordum. Askeri cezaevinde, aynı koÄŸuÅŸu paylaÅŸtığınız arkadaÅŸlarınız hangi suçlardan içerdeydi? Karşılıklı bunları tartışıyor muydunuz?- 12 kiÅŸilik küçük bir koÄŸuÅŸtu. Vicdanı redci, iki Yehova ÅŸahidi ve firariler vardı. Yehova Åžahitleri askerliÄŸi deÄŸil ama silahı reddettikleri için oradalardı. Bunlar bana farklı bakış açıları getirdi. Kendi kendinizi sorgulamanızın baÅŸlangıcı sayabileceÄŸiniz kitap hangisi?- Tabii ki Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı. Ben orada kendimi okudum. Oradaki karakterle birebir uyuyordum. Bir tek ismim deÄŸiÅŸikti. Åžimdi de Canetti'nin Kitle ve Ä°ktidar kitabını ikinci kez okuyorum.Afla serbest bırakıldığınızda askere gitme zorunluluÄŸunuz ortaya çıktı. Ve siz artık bir vicdani redci olarak karşımızdaydınız. Neler yaÅŸandı?- Tahliye olunca 1 günlük yol süresi verdiler ve daha önce askerlik yaptığım Mersin'deki birliÄŸime teslim olmamı söylediler. AskerliÄŸe karşı çıkmak istiyordum ama içerden yeni çıkmış olmamın verdiÄŸi psikolojik baskı, ailemin etkisi sonucu birliÄŸime teslim oldum. Ama sadece 4 ay tahammül edebildim. Anladım ki, bir adım daha ötesi yoktu benim için. 4. ayın sonunda hastane sevki için birlikten çıktım ve reddimi açıklamaya karar verdim. Sadece askerlik ve militarizme karşı olan bir red deÄŸildi. Hayatın her alanındaki ÅŸiddete karşıydım. Bugün askerlik olur, yarın iÅŸ hayatı.Silah tutamamDört aylık askerlik döneminizde tüm emirlere itaat ettiniz mi?- BirliÄŸe gittikten bir hafta sonra silahla atış yapmam emredildi. Silahı elime almayı reddettim. Silah tutamam, kendimi iyi hissetmiyorum dedim. Ölüm ve öldürmekle alakalı hiçbir ÅŸeye dokunamayacağımı söyledim. Psikiyatrik gerekçeler olduÄŸu için, bu birlik içinde halledildi ve bana baÅŸka görevler verildi. Siz cinayetinizi neyle iÅŸlemiÅŸtiniz? - Sopayla.BaÅŸlangıçta, ‘‘ne olursa olsun buna katlanıp, askerlik yapacağım’’ dediniz. Ama cini ÅŸiÅŸede sadece dört ay tutabildiniz. Ne oldu?- AskerliÄŸin müeyyideleri beni eziyordu. 18 Ekim 2002'de birlikten hastane sevki için çıktım ve birliÄŸe dönmemeye karar verdim. 24 Ekim'de bir basın açıklaması yazdım ve ajanslara geçtim. Bir gün sonra da kimlik ve diÄŸer eÅŸyalarımı teslim etmek üzere birliÄŸe gittim. ‘‘Buyrun eÅŸyaları askerlik yapmayacağım’’ dediÄŸinizde ne oldu? - Önce ÅŸaşırdılar tabii. Birlik komutanı ‘‘Sana kesinlikle katılmıyorum, bence bu yaptığın yanlış ama düşüncene saygı duyuyorum‘‘ dedi. Ama ona göre ben bir askerdim ve onun da yapması gerekenler vardı. Hakkımda yasal iÅŸlemleri baÅŸlattı. Askeri elbiseleri giymemi emrettiler ama giymeyeceÄŸimi söyledim. Bu nedenden dolayı, ‘‘emre itaatsizlik’’ ve ‘‘emre itaatsizlikte ısrar’’dan yargılanmaya baÅŸladım. O gece gözaltında kaldım, sabah mahkemeye çıktım, tutuklandım ve Adana Askeri Cezavi'ne götürüldüm. Tek tip elbise giymeye zorlanmak bir ÅŸiddet olduÄŸundan, cezaevindeki tek tip elbiseyi de giymeyi reddettim. Ama zorla elbiselerimi çıkardılar ve giydirdiler. Saç tıraşını da kabul etmedim, yine zorla yere yatırıp tıraÅŸ ettiler. Ve iki kiÅŸilik bir hücreye koydular. Bunu protesto ettiÄŸim için hemen açlık grevine baÅŸladığımı bir dilekçeyle cezaevi müdürüne ilettim. Kilom 43’e düştüNe kadar sürdü açlık greviniz? Aileniz ya da avukatlarınızın haberi oldu mu açlık grevinden?- Askerlik yapmayacağımı basına açıkladıktan sonra, bunu okuyan Adana Barosu’ndan birkaç avukat beni cezaevine ziyarete geldi, öylece öğrendiler. Tutuklandıktan 15 gün sonra, 12 Kasım'da mahkemem vardı ve ben açlık grevime devam ediyordum. 43 kiloya düşmüştüm. 12 Kasım'daki mahkemede tutukluluk halimin devamına karar verildi. 13 gün sonra tekrar mahkemeye çıktım ve emre itaatsizlikten tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildim. Cezaevinden tahliye olduÄŸum akÅŸam, ‘‘halkı askerlikten soÄŸutmak’’ suçlamasıyla ilgili olarak yetkili mahkeme Ankara'da olduÄŸu için ifade vermek üzere Ankara'ya götürüldüm. Bir gece Mamak Askeri Cezaevi'nde kaldım. Ertesi sabah askeri savcı, suçun unsurları oluÅŸmadığı için kovuÅŸturmaya gerek olmadığına karar verdi ve serbest bırakıldım. Ankara Askerlik Åžubesi'ne götürüldüm. BirliÄŸime teslim olmam için bir gün yol hakkı verdiler. 27 Kasım'da Mersin'deki birliÄŸime teslim olmam gerekiyordu. Ben de 27 Kasım'da bir basın açıklaması yaptım ve hiçbir ÅŸekilde kendi isteÄŸimle ÅŸube ya da birliÄŸe teslim olmayacağımı açıkladım.Åžu anda (20 Aralık) Mersin'deki birliÄŸinizde deÄŸil Ä°zmir'desiniz ve röportaj veriyorsunuz...- Ben kendi rızamla teslim olmayacağımı söyledim, hayatımı devam ettiriyorum. Beni askere almak istiyorlarsa onların sorunu. Onlara göre ÅŸu an firardayım. Ailem Manisa'da yaşıyor ve ben de onlarla beraberim. Oranın adresi tüm askeri kayıtlarda var. Ä°zmir'e de açlık grevinden dolayı midemde olan rahatsızlığı tedavi ettirmek için geldim zaten. Birkaç gün sonra evde olacağım. Suç ve Ceza'nın Raskolnikov'u19'uncu yüzyıl Rus romancısı Fyodor Dostoyevski'nin ‘‘Suç ve Ceza’’ adlı romanında Raskolnikov, borçlandığı yaÅŸlı bir tefeci kadını öldürür. Gerçi öldürdüğü kadın, insanların kanını emen bir sülükten farksızdır. Ama Raskolnikov'un vicdanı rahat etmez: Kim olursa olsun bir baÅŸka insanı öldürme hakkını ona kim vermiÅŸtir? Kendini ne hakla Tanrı yerine koymuÅŸtur? Bunalıma giren Raskolnikov çareyi suçunu itiraf etmekte bulur.VÄ°CDANÄ° RED NEDÄ°R?Askerlik yapmayı tamamen reddetmekle alakalı bir tavırdır. Herhangi bir fiziksel sakatlığın ya da baÅŸka bir engelin olmamasına raÄŸmen, sadece militarist mantığa karşı olduÄŸu ya da dünya görüşüne ters düştüğü için askerlik yapmayı reddetmektir. Manifestoları da vardır. Manifestoyu imzalayanlar arasında ÅŸu ünlü isimler de var: Albert Einstein, M.K. Gandhi, Bertrand Russel, Tagore, Sigmund Freud, Thomas MannÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!