Dokuz Eylül’de bitmeyen kavga

Güncelleme Tarihi:

Dokuz Eylül’de bitmeyen kavga
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 11, 2000 00:00

Deniz SİPAHİDOKUZ Eylül Üniversitesi'ndeki rektörlük seçimiyle ilgili tartışmalar büyüyor.En çok oyu alan Prof. Dr. Emin Alıcı ve Prof. Dr. Fethi İdiman'ın liste dışı bırakılması öğretim üyeleri arasında tedirginlik yarattı.Pazar günkü ‘‘Demokrasi adına bedel ödemeliyiz‘‘ başlıklı yazımdan sonra olumlu, olumsuz tepki gösteren herkes çok iyi bilmelidir ki; bizim isimlerle ilgili bir hesabımız yoktur.Ne Alıcı'nın, ne İdiman'ın, ne de Sarıalioğlu'nun penceresinden olaylara bakıyoruz.Tartıştığımız, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atıldığından bugüne en başarılı sınavları vermiş İzmir'in çok saygın bir üniversitenin geleceğidir.Çünkü çok iyi biliyoruz ki...Üniversitelerin güçlü olması demek, kentin güçlü olması demektir.Üniversitelerin güçlü olması demek, sivil toplum örgütlerinin, sonuçta demokrasinin o kentte olgunlaşması demektir.Bunun dışında üniversite koridorlarındaki dedikoduları, kulisleri sütunlarımıza taşıma gibi bir gayretimiz de bulunmuyor.Seçimler öncesinde de adaylar için negatif ya da pozitif hiçbir mesaja yer vermedik.Aynı hassasiyeti İzmir'deki tüm gazeteler ve gazeteci arkadaşlarımız da gösterdi.Bugünkü sonuca iki önemli noktadan gelindiği iddia ediliyor.Birincisi Alıcı'nın süryani olması...İkincisi Alıcı'nın sözcülüğünü yapan Kemal Açıkgöz'ün İdiman tarafından alevi kadrolaşmaya gittiği için görevden alınması...Bu iddiaların...Neresinde bilim vardır, akademik kadro vardır, öğrencilerin geleceği vardır, üniversitenin kalkınması vardır, teknolojiden yararlanmak vardır, vizyon vardır...Dikkatinizi çekmek isterim...Bu isimlerin ikisi de Dokuz Eylül Üniversitesi'ne yıllarca hizmet vermiş kişilerdir.İdiman halen rektördür, Alıcı da uzun yıllar Tıp Fakültesi Dekanlığı yapmıştır.*BİZİM itirazımız da buna...Eğer iddialar gerçekçi ve üniversiteye zarar verecek yönde gelişiyorsa seçimlere bu adayları sokmazsınız, olur biter.Böylece yaptığınız demokrasi ayıbı haline gelmez.Huzur ararken, huzursuzluk yaratmazsınız.Artık görülmüştür ki; üniversitelerdeki rektörlük seçimleri kurumlara zarar vermeye başlamıştır.Kutuplaşmalar, gruplaşmalar, adam kayırmalar, birbirini çekememezlikler hadsafhaya ulaşmıştır.Siyasi partileri eleştiren üniversite kadroları kendilerini ister istemez benzer çekişmelerin ortasında bulmuşlardır.Bilimin dışında, dedikodu da üretilmeye başlanmıştır.*İDİMAN ile Alıcı arasındaki seçim öncesindeki atışmalar, tartışmalar Dokuz Eylül'de sıkıntı yaratmıştır.‘‘Seçim tamam, bunun bir de Ankara'sı var‘‘ gibi sözler, Başkent kulislerine taşınmış, siyasilere kulisler yapılmış, YÖK de bundan rahatsız olmuştur.Yaşananlar bu gözde üniversitemize zarar vermeyecek midir?Bu dakikadan sonra kim atanırsa atansın rahat çalışma şansı var mıdır?Demokrasi arayışımızı herkes adına yapıyoruz.Ve diyoruz ki...Üniversiteler, bir ülkenin en seçkin kurumlarıdır.Ülkenin beyni, dinamizmi, itici gücüdür.Üniversiteyi üniversite yapan da akademik kadrolarıdır.Bu kadrolardaki insanlar kendilerini ispatlamış, nitelikli insanlardır.Bu insanlar da bir konuda karar verirken en ince ayrıntısına kadar düşünerek, tartışarak, en sağlıklı sonuca ulaşmayı hedeflemelidirler.Oysa bu hedeflerden çoktan sapılmıştır.Üzüldüğümüz budur...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!