Dicle Üniversitesi rektörü: Babam müftü diye irticayla suçlandım

Güncelleme Tarihi:

Dicle Üniversitesi rektörü: Babam müftü diye irticayla suçlandım
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 02, 2000 00:00

Haberin Devamı

Rektörlük seçiminde 214 oy alarak birinci çıkmasına rağmen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından ataması yapılmayan Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Özaydın ile kendisine destek veren eşi ayrı ayrı basın toplantısı düzenleyerek haklarındaki iddiaları yanıtladılar.

Prof. Dr. Mehmet Özaydın, bir önceki seçimde asker kökenli olmakla, şimdi de ``babası müftü'' diye irticayla suçlandığını söyleyerek, ``Dicle Üniversitesi her zaman laik ve sosyal cumhuriyetin kalesi olmuştur'' dedi. Prof. Dr. Özaydın, üniversitede Hizbullahçı yapılanmaya gözyumduğu ve üniversitede şeriatçı kadrolaşmaya gidildiği yönünde bazı kesimler tarafından hedef gösterildiğini öne sürdü. Bir gazetenin Dicle Üniversitesiïnde şeriatçı kuşatma olduğu yönünde aleyhinde yazdığını kaydeden Prof. Dr. Özaydın, ``Bazı medya kuruluşları babamın din adamı olması nedeniyle beni şeriatçılıkla suçladı. Babam çağdaş bir din adamıydı. Kendisi bu eğitimle yetişti'' dedi. Rektör Özaydın, Arap ülkelerinde şeriat eğitimi veren üniversitelere atıfta bulunarak, ``Dicle Üniversitesi hiçbir zaman `Medresetül zehra' olmadı, olmayacak'' diye konuştu.

EŞİNİN SÖZLERİ

Eşini savunan Sevim Özaydın ise kendisi hakkında kapalı giyindiği yönünde iddialar yer aldığını, bunun çok insafsızca bir suçlama olduğunu vurgulayarak, ``Ben yıllarca vefat eden Deniz Kuvvetleri eski komutanı Güven Erkaya'nın özel kalem müdireliğini yaptım. Bu tür suçlamalar onun da kemiklerini sızlatır. Beni en çok irticayla bağlantılı olduğum iddiaları üzdü. Devlete kırgınım'' diye konuştu. Cumhurbaşkanıïnın demokrasi adına yanlış karar verdiğini belirten Sevim Özaydın şöyle dedi:

``Buna sessiz kalınmaması gerekir. Biz gideriz, ancak demokrasi darbe yemiştir. Biz neyle suçlanıyoruz. Bunun bilinmesini istiyorum. Bu yanlış karardan dolayı Atatürk'ün kemikleri sızlıyor. Sevim Özaydın Diyarbakır'da kadınların imajını değiştirerek, laik demokrasi inancını geliştirdi. Halk ve üniversite daha önce küstü. Eşim halk ile üniversiteyi kucaklaştırdı. Ben devlete küskünüm, kırgınım, devlet büyüklerine kırgınım. Türkiye Cumhuriyetiïnde eşim ve benim gibi 100 adam olsa bu ülke kalkınır. Eşimin onuru kırılmıştır. Biz değil, demokrasi ve üniversite kaybetti.''

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!