Clinton film izlerken ağlar

Güncelleme Tarihi:

Clinton film izlerken ağlar
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 30, 2000 00:00

Haberin Devamı

İsveç'in Türkiye Büyükelçisi Henrik Liljegren'in Türk eşi Nil Liljegren, Batı dünyasında Türkiye aleyhine yoğun bir Ermeni propagandası olduğunu belirtiyor. İsveç Büyükelçisi'nin eşi olmasına rağmen diplomasi áleminde Türkiye'nin tanıtımı için tek başına büyük çabalar harcayan Nil Liljegren'in ünlü diplomatlarla da ilginç anıları var.

İsveçli dediğin buz gibi soğuk olur. Soğıuk kuzey ülkelerinin insanları ile bizim gibi Akdeniz kökenli, ateşli, duygusal insanlar arasındaki uyum nasıl bir şey acaba?..

- Henrik tipik bir İsveçli değildir. İsveçliler konservatif, içine kapanıktır. Mizah anlayışları azdır, insanlarla çok zor ilişki kurarlar. Henrik ise çok sıcaktır.

KUZEYLİLERE UYUM

Peki ya bir türlü Türklere kanı ısınmayan İsveç'in Büyükelçisinin Türk eşi olmak...

- Yener, işte bu çok zor. İsveç Dışişleri heyetinin buraya son gelişinde kilitledim kendimi odama, inmedim aşağıya fazla. Çünkü tutamam kendimi, konuşurum, anne tarafından Çerkes'im. Sonra büyük bir kokteylimiz oldu, orada sefireliğimi gösterdim. Dışişleri Bakanımız çok sempatik bir hanım. Onların inançlarına, prensiplerine, politikasına inanmak zorundayım ama, içim Türk. İşte o kısımda işin profesyonel tarafı başlıyor. O zaman insanları idare etmek gerekiyor. Tarafları sakinleştireceksiniz, girmeyeceksiniz mevzulara fazla. Diplomasinin en önemli kısımlarından biri karşı taraf size bir soru sorduğunda, cevap vermeniz zorsa hemen konuyu değiştireceksiniz.

ERMENİ PROPAGANDASI

Nil, böyle zor anları çokca yaşamış olmalı Ankara'dan Washington'a.

- Bob Dole, biliyorsunuz seçimlerde Clinton'un rakibiydi. Kansas City'de bir öğle yemeğindeyiz, Henrik de orada bir nutuk verecek. Dole yanımda oturuyor, oradan buradan konuşuyoruz. Türk olduğumu söyleyince bana ‘‘Nobody is perfect’’ (Kimse mükemmel değildir) dedi. Çünkü adamın bütün ameliyatlarını, tedavisini bir Ermeni doktor yapmış. Bu arada ona ‘‘Türkler bizi böyle öldürdü, böyle kesti’’ diye işlemiş. Ben hemen mevzuyu değiştirdim, başka konuya geçtim. Hanımı Elizabeth ile Washington'da aynı kuaföre gidiyorduk. Onunla çok sıkı bir ahbaplık kurdum. Türk yemeklerinin tariflerini verdim, çok sıkı arkadaş olduk. Sonra bize geldiler, onlara Türkiye hakkında kitaplar gönderdim...

DÖRT DİL BİLİRİM

İnsanlara biraz espriyle anlatmak lazım, sert çıkmakla olmaz.

Bir avantajım da çok lisan bilmem. Unuttuğum üç, bildiklerim dört. Karşı taraf bir şey sorduğunda anında cevap veriyorsun. Sadece yes, no ile olmaz bu işler. Ayrıca kocam bana hiç ‘‘Sen artık İsveç sefiresisin, Türkiye'yi unut’’ demedi. Her yerde aşçılarımız, bütün personel Türk oldu. Washington'da Türk geceleri düzenledim, bütün ünlü gazeteler manşet yaptı.

HİLLARY YAKINIMDI

Nil Liljagren, birçok devlet başkanını tanıyordur. Örneğin Bill Clinton...

- Clinton dünya tatlısıdır. Bütün hanımlara çok sempati, ilgi gösterir. Ayrıca çok yumuşak, hassas, duygusal bir insan. Mesela bir film seyrederken ağlıyor. Hanımlara karşı da duygusal yani. Eşi Hillary de çok yakınımdı, çok beraber olduk. Henrik'in itimatnamesini vereceği gün Beyaz Saray'daki odada bekliyoruz. Ben fırsattan istifade aynanın karşısına geçtim, tam rujumu sürüyordum ki birdenbire kapı açıldı. Clinton bana ‘‘Ona ihtiyacın yok’’ dedi. Al Gore da dünya tatlısı, o da, eşi de çok yakın arkadaşım.

Büyükelçi ses çıkarmadan bizi dinliyor. Çok da iyi Türkçe biliyor, gazetelerin köşe yazarlarını okuyacak kadar hem de.

- Yener bey, Türk ve İsveç kadınları arasında çok farklar var. Nil'le yaşamak bir yanardağın tepesinde olmak gibi bir şeydir. İsveçli kadınla yaşamak ise bir palmiye ağacın altında yaşamaktır. Size gerçek bir şey söyleyeyim, ne mutlu benim eşim Türk. O Kadıköylü, ben de Hanımköylü.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!