Cinnah fısıltıları

Güncelleme Tarihi:

Cinnah fısıltıları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2005 00:00

Mektuplar sahte iddialar doğru

SON
günlerde TBMM koridorlarında ‘vekillerin adına, onların imzasıyla’ yazılmış süsü verilen mektuplar dolaşıyor. Mektupların ortak özelliği ise hepsinin ‘yolsuzluk ve usulsüzlüğe’ dikkat çekmesi... Yaşanan son üç olayda, mektupların sahte ancak iddiaların doğru çıkması ise, olayın esrarengizliğini iyice koyulaştırdı. Parlamento şefimiz Nuray Babacan da gün geçtikçe dağılacağına koyulaşan bu sis perdesini aralamak için harekete geçti.

VEKİLİN TAYİN AZABI

Derinlemesine bir araştırmanın ardından ilk sahte mektup olayı saptandı. AKP Burdur Milletvekili Bayram Özçelik adına milletvekillerine gönderilen mektupta, ‘Tayin ettirdiğim başhekimin yolsuzlukları nedeniyle hepinizden özür diliyorum ve azap çekiyorum’ ifadesi yer aldı.

Meclis’te pek de rastlanmayan bu uslüpta bir mektup, gönderilen milletvekillerinin de ilgisini çekti. İşin aslı ise sonradan ortaya çıktı. Ve Özçelik mektubu kendisinin yazmadığını, muhaliflerin kurbanı olduğunu söyledi. Ancak Özçelik, mektuba konu olan Burdur Hastanesi Başhekimi’nin eski bir arkadaşı olduğunu kabul etti. Ve bir soruşturma geçirdiğini de...

AKP’YE CESUR ÇIKIŞ

İkinci olay, AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin’in başına geldi. Bu olay diğerlerinden daha karmaşık ve ilginçti. Basın kuruluşlarına Ergin adına bir açıklama fakslandı. Ergin, bu açıklamada, hükümeti eleştirerek, ‘yolsuzluklarla bir türlü önleyememekten’ şikayetçi oluyordu.

Ergin’i tanıyan milletvekilleri bu ‘cesur’ açıklamayı kendisine sorma ihtiyacı hissettiler. Ergin ise böyle bir açıklama yapmadığını, AKP grubundan da böyle bir metin fakslanmadığını duyurdu. Ancak sahte metni hazırlayanlar, faks metnine AKP grubunun faks numarasını da monte etmişlerdi!

Son olay, Meclis’teki danışmanlık yönetmeliğine aykırı görevlendirme iddialarıyla gündeme geldi.

YİNE DOĞRU ÇIKTI

Yönetmeliğe göre, milletvekilleri üçüncü derece yakınlarını danışman olarak alamıyor. Ancak, basına gönderilen son mektuptaki iddia, AKP Kırıkkale Milletvekili Murat Yılmazer’in oğlu Mustafa Yılmazer’in Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu’na danışman olduğu yönündeydi. Basın mensupları bu ihbar mektubunu araştırdı ve olay doğru çıktı.

Şimdi herkes, art arda patlayan ve her biri yolsuzluk ve usulsüzlük ağırlıklı bu mektupları kimin ya da kimlerin orgazine ettiğini araştırıyor.

KİM BU JÖNTÜRKLER?

Bir yandan da tarihte çeşitli dönemlerde öne çıkan ‘jurnal, sahte mektup ve vesair evrak-ı muzırra’ TBMM’de kol geziyor. Hem de Attila İlhan’ın ‘O Jöntürkler ki -hariçten evrak-ı muzırra celbederlerdi-’ dizesini çağrıştırırcasına...

Ama henüz ‘dahilden ya da hariçten’ evrak-ı muzırra celbeden, ‘neo-jöntürkler’in kim olduğuna dair hiçbir ipucu yok.

İddialarının genellikle doğru çıkması dışında...

At ve fili verdik veziri kurtardık

AB süreci Meclis’te renkli benzetmelere de neden oluyor. Bu benzetmelerden birisini de AKP Düzce Milletvekili Yaşar Yakış yaptı.

Yakış,
Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecini, ‘satranca’ benzetti:

‘Oyun başlarken biz ortada yoktuk. Kale, at, fil kaybedilmişti. Veziri kaybetmek üzereyken, satranç tahtası bize verildi. Biz de piyonu vererek, veziri kurtardık...’

CHP’lilerin, ‘Vezir gitti’ diye karşılık vermesi üzerine, Yakış, ‘Oyun, şah-mat olduğunda biter’ hatırlatmasını yapmayı da ihmal etmedi.

Avrupa Birliği 42 yıllık aşkımız

Evlilik tarihimiz belli değil ama Avrupa Birliği ile tam 42 yıllık bir aşk hikayemiz var. (Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen)

AB, bunların gözünde platonik aşk. AB, bunların milli ülküsü, kara sevdası. AB’ye öylesine kara sevdayla bağlamışlar ki ne isterlerse veriyorlar. AB, artık bir hayal tünelidir. (BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu)

Seçim yok diyor ama müziğini çaldırıyor

AB
müzakerelerinin başlaması Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son yurt gezilerindeki bazı renkli ve ilginç ayrıntıların gözlerden kaçmasına neden oldu. Bu ayrıntılardan birisi, Erdoğan’ın bir yıldır yurtiçi gezilerinde kullandığı Başbakanlığa ait otobüste seçimlerden bu yana ‘ilk kez’ çalan bir türküydü. Başbakan’ın otobüsünde yurtiçi gezilerinde bir yıldır ‘Memleketim’ şarkısı çalınıyordu.

HAYDİ ANADOLU

Ama son Çorum gezisinde bu gelenek bozuldu. Erdoğan için önce Çorum’un tarihi saat kulesi altında seçim atmosferini hatırlatan dev bir platform hazırlandı. Erdoğan platforma çıkmadan önce de mitinge katılan bakan ve milletvekilleri de vatandaşlara tanıtıldı.

Ardından Erdoğan Başbakanlığın otobüsüyle geldi. Ve Başbakanlık otobüsü, Uğur Işılak’ın ‘Haydi Anadolu /Yol kardeşlik yolu /Şahlansın ne varsa /(...)Haydi Anadolu /Kalk Kalk Kalk...’ seçim müziğiyle girdi meydana.

Çorum gezisi boyunca AKP’nin ‘seçim türküsü’ defalarca çalındı.

TANIDIK DİZELER

Türkünün nakaratı eski seçimleri ve ANAP’ın ünlü seçim şarkısını da hatırlatmıyor değildi:

‘Hadi bakalım, kolay gelsin...’

Benzer görüntülerin önceki gün Siirt’de yaşandığını da vurgulamadan geçmeyelim. Başbakan, özel bir hastanenin açılışını bulunduğu binada yapmak yerine, Atatürk Meydanı’nda düzenlenen platformda yaptı. Platforma yine önce geziye katılan milletvekilleri ve bakanlar çıkarak, halkı selamladı. Daha sonra Başbakan seçim konuşmalarını andıran bir konuşma yaparak muhalefete yönelik sert eleştirilerde bulundu. Erdoğan, konuşmasının ardından da yürüyerek hastanenin bulunduğu binaya geçti ve açılışı gerçekleştirdi.

Yaban kazları yerine çakalların çığlığı deseydi

KARA
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, resepsiyonlarda güleç yüzü, hoşgörülü kişiliği, nüktedan tavırları ve anlattığı fıkralarla dikkat çeker. Bazen konuşmak istemez ve 30 Ağustos Resepsiyonu’nda olduğu gibi gazetecilerden uzakta durur. Bazen de, Kara Harp Okulu’nun geçtiğimiz günlerde yapılan eğitim yılı açılış töreninde olduğu gibi, mesajlarını net bir şekilde dışavurur. AB-Türkiye Ortak Parlamento Başkan Yardımcısı İngiliz Andrew Duff’ın ‘Devlet dairelerinden Atatürk’ün resimleri indirilsin’ sözlerine çok içerleyen Orgeneral Büyükanıt, Harbiyelilere şöyle seslenmişti: ‘Bu tür sesleri, gece karanlığında yabani kazların vahşi çığlıkları olarak algılayın ve ciddiye almayın.’

TEPKİ HAKLI AMA...

Muhabirimiz Süleyman Demirkan da, Orgeneral Büyükanıt’ın ‘yaban kazı’ benzetmesini, hayvansever ve ‘Pako’nun Babası’ Bekir Coşkun’a yorumlattı: ‘Büyükanıt Paşa’nın görüşlerine, haklı tepkisine tümüyle katılıyorum. İtirazım gece karanlığında yaban kazı çığlıkları benzetmesine. Keşke yerdiği o adamlarda kazlar kadar kuş beyni olsa...

İHANET ETMEZLER

Kazlar, kendi soyuna ihanet etmeden, kendisinden sonra gelen kuşakları göç yolunun sonundaki huzur ve mutluluğa o çığlıklarla taşırlar. Paşam, bu konudaki haklı tepkisini dile getirirken, ‘çakalların çığlığı’ deseydi, belki daha uygun bir benzetme yapmış olurdu.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!