Çiller de yargılansın

Anayasa Mahkemesi'nde RP'nin kapatılmasıyla ilgili davada Erbakan, savunmasını Çiller üzerine kuracak. Erbakan, Başsavcı'nın delil olarak sunduğu ‘‘iftar kararnamesi’’nde koalisyonun DYP kanadının da imzası bulunduğunu hatırlatarak, ‘‘Laikliğe aykırı eylem varsa, DYP'nin de yargılanması gerekmez mi?’’ diye soracak.

RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, 30 yıllık politik yaşamının en önemli randevusuna çıkıyor. Erbakan, partisinin kapatılması için açılan davada bugün son sözünü söylüyor.

Erbakan, Anayasa Mahkemesi'ne, İstanbul Milletvekili Süleyman Arif Emre ve 5 bin sayfayı bulan savunma dosyasıyla çıkacak. Erbakan, iki gün sürmesini plandığı sözlü savunmasını, eski ortağı Tansu Çiller'in de kendisiyle birlikte yargılanması tezine dayandırıyor. Hürriyet'e bilgi veren Erbakan'ın bir hukuk kurmayı, Erbakan'ın bu sürpriz açıklamayı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'ın, Refahyol koalisyonunun ünlü ‘iftar kararnamesi’ni, RP'nin kapatılmasını sağlayacak en önemli gerekçeler arasında sunması nedeniyle yapacağını söyledi. RP'li hukuk kurmayına göre Erbakan, 18 Ocak tarihli Bakanlar Kurulu kararının altında koalisyon ortağı DYP'nin de imzasının bulunduğunu anımsatarak, şöyle konuşacak: ‘‘Eğer RP, bu Bakanlar Kurulu kararıyla laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelebiliyorsa; aynı kararın altında imzası bulunan DYP'nin de aynı şekilde laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelmiş olması gerekmez mi? Madem RP bu Bakanlar Kurulu kararı nedeniyle laikliğe aykırılığın odağı haline geldi diye yargılanıyor, o halde DYP'nin de aynı şekilde yargılanması gerekir.’’

Erbakan, bu Bakanlar Kurulu kararının Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından onaylandığını da anımsatacak. Bu kararname, daha sonra bir devlet memurunun yaptığı başvuru üzerine Danıştay 12'nci Dairesi'nce iptal edilmişti. Erbakan'ın, savunmasında üzerinde duracağı diğer noktalar şöyle:

SAVAŞ KENDİNİN ŞAHİDİ

Başsavcı Vural Savaş'ın, RP'yle ilgili suçlamalarını desteklemek için kullandığı kaynaklar arasında, kendisinin kaleme aldığı ‘Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun Yorumu' kitabı da bulunuyor. Başsavcı, o kitabındaki bazı görüşlerini, kendi iddialarına delil olarak gösteriyor. Bir insan kendi kendinin şahidi olur mu?

TÜRKÇE LAİKLİK SUÇU

Başsavcı, RP'nin 1993 yılında hazırladığı Anayasa değişiklik önerisinde yer alan ‘Laikliğin tanımının Türkçe yapılması’ isteğini de ‘suç unsuru’ sayıyor. Anayasa'da, resmi dilin Türkçe olduğu ifadesi yeralıyor. Buna göre, önce Anayasa'nın Türkçe olması lazım. Bizim talebimiz de buna dayanıyordu. Yani, laiklik kavramından ne anlıyorsak, onu yazalım demiştik. Şimdi Başsavcı bu talebimizi, laikliğe aykırı olduğumuza delil olarak gösteriyor.

ATATÜRK'E HAKARET

Başsavcı, Konya Belediye Başkanı Halil Ürün'ün 1994 yılında ‘Atatürk’ün hatırasına hakaret' suçundan aldığı 1 milyon 200 bin liralık mahkumiyet kararını da, RP'nin kapatılması için gerekçe gösteriyor. Bize laikliğe aykırılıktan ötürü dava açıldı. Atatürk'ün hatırasına saygısızlıktan açılmadı. Bu ikisi ayrı ayrı şeyler. Hem öyle bile olsa, Atatürk'ün hatırasına saygısızlık bir parti için kapatma gerekçesi olamaz.

EVREN KOZU

Erbakan, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in 11 yıl önce yaptığı bir başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi'nin aldığı bir kararı da koz olarak kullanacak. Evren'in, Siyasi Partiler Yasası'nda 1986 yılında yapılan ve parti kapatmada, parti yönetici ve üyeleriyle ilgili ‘mahkumiyet kararı’ şartı arayan hükmün iptalini isteyen başvurusunun, Yüksek Mahkeme tarafından reddedildiği hatırlatılacak. Erbakan, bu kararı gündeme getirerek davanın usul yönünden reddini isteyecek.

Bu arada Savaş, önceki iddianame ve esas hakkındaki mütalaasında yer alan ‘Davada Anayasa hükümlerinin dikkate alınması’ yönündeki görüşüne ek olarak, Siyasi Partiler Yasası'nın 103'üncü maddesinin uygulanmasını da istedi. Bu madde, aynı yasanın 78, 88 ve 97. maddelerine atıfta bulunarak, din ve dini ayinlerin, cenaze ve dini bayramların siyasete alet edilmesi ile 12 Eylül 1980 harekatına karşı beyan, tutum ve davranış içinde olunmasını da kapatma nedeni sayıyor.