Güncelleme Tarihi:
Hürriyet İstanbul'un üç gündür sürdürdüğü çekici kampanyasına okuyucuların ilgisi artarak devam ediyor. İlk iki gün gazeteyi telefon ve faks yağmuruna tutan onlarca çekici mağduru, dün de gazeteye akın etti.
Dayak yedik
İlk olayın mağdurları, İzmir'den iki kamyon şoförü kardeş, Yüksel ve Aydın Çopuroğlu. 21 Şubat pazartesi gecesi 35 CTV 34 plakalı Ford kamyonlarına sebze yükleyen iki kardeş yanlarına bir arkadaşlarını da alarak İstanbul'a geldi. Malı, Zeytinburnu Demirciler Sitesi'nde boşalttıktan sonra kamyonu kenara çektiler.
Bu sırada kamyonun yanına 221162 sicil nolu İlyas Bayar ya da Bayram (polisin adını sonra öğrendiler) geldi. Polisi gören Aydın Çopuroğlu aracın yanına koştu. Motosikletli polis, bağırarak buraya park edemeyeceklerini söyledi ve ceza yazmaya başladı. Aydın Çopuroğlu, polisi bağırmaması için uyardı. Olay bundan sonra Yüksel Çopuroğlu'nun anlattığına göre çığrından çıktı:
‘‘O sırada ben uzaktaydım. Kamyonun kapısına vurmaya ve küfür etmeye başladı. Bu arada kardeşimin yanağına da elinin tersiyle bir fiske vurdu. Hemen koşarak yanlarına gittim, neden küfür ettiğini sordum. Sabah altıdan beri yoldayım dedi. Kendisinden şikayetçi olacağımızı söyleyince de üniversite mezunuyum, aleyhinize şahit olacak 15 adam bulurum kime giderseniz gidin dedi. Bu arada arabayı bağladı, ruhsatımızı aldı ve kestiği ceza makbuzunu da geri aldı.’’
Yüksel Çopuroğlu yanına kardeşini de alarak Zeytinburnu Emniyet Müdürlüğü'ne gitti. Ancak Emniyet Müdürü toplantıda olduğu için görüşemedi: ‘‘Oradaki esnaf sizin haberden bahsetti. Bu nedenle size geldik. Hatalı olabiliriz ama neden küfür ediyor ve cahil çocuğa vuruyor. Onuruma dokundu. İzmir'de bu tip olayları asla yaşamıyoruz.’’
Bu görüşmeden iki saat sonra Çopuroğlu telefonla aradı. Polis memurunun kendilerini arayıp bulduğunu, ruhsatlarını geri verdiğini ve arabayı bağlamaktan vazgeçtiğini söyledi.
DAVA AÇTIM
İkinci olayda mağdur, 37 yaşındaki Yavuz Çeç. Eyüp'te oturan Çeç, 3 Şubat perşembe günü, 34 NL 389 plakalı Kartal marka otomobilini Eyüp Bulvarı üzerindeki evinin önüne park etti. Gece 02.30 sıralarında arabası çalındı. Ancak Çeç o sırada uykudaydı.
Saat 04.00'e doğru telefonu çaldı. Arayan, Eyüp Merkez Karakolu'nda görevli bir polis memuruydu. Çeç'e arabasının çalındığını ve Vezirtekke Caddesi'nde bulunduğunu söyledi.
Çeç, soluğu karakolda aldı. Aracını teşhis etti. Teslim tutanağını imzaladı. Sıra arabasını teslim almaya geldiğinde çekici ücretini ödemesi istendi:
‘‘Arabamı karakolun yanına çeken şoförle görüştüm 47 milyon lira ödemem gerektiğini söyledi. İtiraz ettim. Şoför karakolla ortak çalıştığını ve ödemek zorunda olduğumu tekrarladı. Bunun üzerine tarife istedim. Olmadığını söyledi. Karakol amiriyle görüşmeden de sonuç alamadım. Mecburen ödedim. Bana Özdemir Oto Transfer ve Kurtarıcı Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi adına bir fatura verdi.’’
Çeç ertesi gün Eyüp 1. Noteri'ne gitti. Niyeti mesafeyi ölçtürmekti. Noterle arabanın bulunduğu yerle karakol arasında 2 kilometre 300 metre olduğunu tespit ettiler. Bu tespiti de alan Çeç bir avukata başvurdu:
‘‘Derdim para değil. Ama soygunculuğa çıkmışlar sanki. Bu para hukuka uygun olarak alındı dense, itiraz etmeyeceğim. Arabam neden bir otoparka çekilmedi, 47 milyonu neye göre benden aldılar. Dava açacağım’
ON ARAÇTAN BİRİ ÇEKİLİYOR
Yılda ortalama 150 bin araç çekiliyor. Her 10 sürücüden biri çekicilerle muhatap oluyor. Otomobili kimin çektiği kadar, nereye çektiği de önemli. Çünkü aracın en yakın Trafik Vakfı'na ait bir otoparka götürülmesi zorunlu. Vakıf, otoparkı yetmediği zaman sözleşmeli olduğu bir otoparka araç çekebiliyor. Tabii bu olması gereken. İlk bakışta bu kurallar geçerli gibi görünüyor. Oysa işin içine girildiğinde soru işaretleriyle dolu birçok olay yaşamak mümkün. Trafik Vakfı'yla sözleşmesi olmayan otoparklara polisin araç çekmesi, bazı araç çekmelerin kayda girmemesi ve fiş verilmemesi gibi.
Küçükpazar’daki Güven Otoparkı yasal
Trafikten Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Baki Özer önceki günkü gazetemizde yer alan, otomobillerin çekildiği Güven Otoparkı ile ilgili şu açıklamayı yaptı:
‘‘Yazıda sözü edilen Güven Otoparkı İl Trafik Komisyonu'nun 1989-4 sayılı kararıyla yediemin protokolü yapılarak trafikten men edilen araçların çekilebileceği otopark olarak tespit edilmiştir. Bunun üzerine Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü A Bölgesi Ekipler Müdürlüğü tarafından 09.07.1993 tarihinde otopark müsteciri ile protokol imzalanmış ve protokolde belirtilen şartlar dahilinde trafikten men edilen araçlar, anılan otoparka çekilmeye başlanmıştır. Yine İl Trafik Komisyonu'nun 1996-23 sayılı kararıyla adı geçen otopark trafikten men edilen araçların çekilebileceği otoparklar kapsamına alınmıştır. Bahse konu Güven Otoparkı ile ilgili olarak 28.05.1999 tarihinde yürürlüğe giren 1999-20 sayılı otopark yönerge hükümleri doğrultusunda müsteciri Hasan Soner ve çalışanları hakkında gerekli güvenlik tahkikatları yaptırılmış 31.08.1999 tarihinden geçerli olmak üzere 3 ay süreli
geçici otopark izin belgesi verilmiştir. 1999-40 sayılı yönerge hükümlerine göre de belirtilen yer hakkında trafik ulaşım yönünden gerekli tutanak tanzim edilmiş müracaatta bulunan bu otoparka daha önceden APK Daire Başkanlığı Ulaşım Koordinasyon Merkezi Teknik Kurul kararı İl Trafik Komisyon Başkanlığı'na sunulmuştur. Karayolları Trafik Kanunu ve Karayoları Trafik Yönetmeliği'ne göre yasal gereklerini yerine getirdikten sonra Trafik Vakfı otoparklarının ya da Trafik Vakfı anlaşmalı otoparklarının olmadığı ya da yetersiz kaldığı yerlerde diğer otoparklarla anlaşma yapılarak araç trafikten men edilebilmektedir. Yazıda adı geçen polis memuru Necdet Bolat'ın şubede uygulanan rotasyonla çalışma usulüne göre yeri daha önce değiştirilmiş ve Vatan Emniyet Müdürlüğü civarına alınmıştır. Şu anda bahse konu yerde çalışmamaktadır. Dolmabahçe Stadı yanındaki Trafik Vakfı'nda trafikten men edilen araçla ilgili fiş istenmediğinden daha düşük para ödeyerek fiş verilerek ücret alınması ile ilgili görevli olan kişinin tespit ve daha sonra ilgililerle yüzleştirme çalışması devam etmektedir.’’