Bu kadarı da olmaz demeyin

Güncelleme Tarihi:

Bu kadarı da olmaz demeyin
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2000 00:00

Deniz SİPAHİKONTROLSÜZ göç, büyükşehirlerin en büyük derdi. Giderek artan nüfus, kentin genelini bozan yapılaşma artık İzmir'de de içinden çıkılmaz sıkıntılara neden oluyor.Kent kimliğini hálá arar noktada olan İzmir'de de öyle olaylar yaşıyoruz ki, insan nasıl yorum yapacağını şaşırıyor.Gazeteci dostumuz, Vecdi Altay'ın yaşadığı bir örnek, bu çarpıklığı çok güzel anlatıyor:‘‘Gün ortasında, hem de Bostanlı gibi bir semtin merkezinde yaşanan anlatacağım olayı okuduğunuzda, kentte yaşayan insanların kent kültürünü nasıl koruyamadıklarının çarpıcı ve gerçekten ‘Oha...’ dedirtecek bir örneğini göreceksiniz.Evet günlerden Cumartesi. Güzel bir hava. Gode Cengiz Parkı'na, elinde yeni yakılmış, dumanları çıkan mangal ile biri geliyor. Beş dakika sonra, omuzunda yaklaşık 5 - 7 metrekare büyüklüğünde bir halı ile parka geliyor. Halıyı ağacın gölgesine serdikten sonra tekrar geri dönüyor. Ben, eşimle birlikte hayretle adamı izliyoruz.BUNLARI konuşurken, adam elinde bir şişe rakı ve tabak içinde etlerle birlikte geri dönüyor. Bostanlı'nın göbeğinde, çocukların, ailelerin gözü önünde mangal yakacaklar ve rakı içeceklerdi. Dayanamadım karakolu aradım. Görevli polise durumu anlatıp müdahale etmesini istedim.Biz ekip otosunu bekliyoruz. Bekle de gelsin. Bu kez eşim telefon açtı, durumu bir kez daha bildirdi. Aldığı yanıt çok ilginçti:‘Geleceğiz oraya, diyecekler ki özgürlük var’*Ayakkabılar çıkartılmış, mangalda etler pişerken; kokular, dumanlar mahalleye yayılırken ve rakılar yudumlanırken, polis otosu geliyor. Ekip, araçtan inmeden iki korna çalıp, piknik yapan ailenin erkeklerini çağırıyorlar. Ne konuştuklarını duymadık, ama dedik ki eşimle, ‘Helal olsun vallahi... Polis anında müdahale etti. Dur şunları bir arayayım da, teşekkür edeyim...’Tam telefonu elime alıyorum, o da ne! Adam, bakkaldan şalgam suyu almış geliyor. DAKİKALAR ilerliyor, et kokuları etrafa yayılıyor. Çevrelerinden geçenler, tuhaf tuhaf bakıyor; kediler etraflarını sarmış kısmet bekliyor. Kızım ve parkta oynayan çocuklar isyanlarda, ama adamlarda hiçbir değişiklik yok.‘Birazdan kalkacaklar’ diyoruz, ama o da ne? Rakının mı yoksa havanın mı etkisiyle bilemiyorum; adamlardan biri kalktı, yol kenarında bulunan beyaz aracına bindi ve parkın bir hayli yüksek olan kaldırımından çıkarak aracını tam parkın ortasına yerleştirdi.Kapıları açtı ve bir güzel arabesk şarkıları çalmaya başladı. Tekrar aradım karakolu ve aynen şu ifadeyi kullandım:‘Bakın kardeşim, bu kent, bu semt bu kadar sahipsiz değil. Bu kentin kültüründen sizler de sorumlusunuz...’Sanırım bu ifade etkili oldu. Beş dakika sonra ekip gelerek, daha etkili bir konuşma yaptı ki; bizim kent ortasında mangal yakıp rakı ve şalgam içenler toparlanıp gitti.Bu kentte yaşayan herkes bu kente sahip çıkacak. Kimlerle mi? Yerel yöneticilerle, kendisini bu kente sorumlu hissedenlerle ve bu kentte yaşayanlarla...Yoksa başka bir kültür gelir, senin kültürüne, kent yaşamına ve kentin göbeğine işte böyle rakı kadehleri arasında et kokularını yayar. Hem de çocuk parkında...’’*VECDİ Altay'a yürekten katılıyorum.Bu kenti sahipsiz sanan insanlara gerekli cevabı veremezsek gelecekte çok daha büyük sorunlar yaşayacağız.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!