Böyle giderse işçi dövizi gelmez

Güncelleme Tarihi:

Böyle giderse işçi dövizi gelmez
Oluşturulma Tarihi: Ocak 10, 2002 00:00

İKİ yıl kadar önce başta TC Merkez Bankası olmak üzere Türk kamu bankalarının Almanya'daki şubelerinin basılmasını bu köşede gündeme getirmiştim.Almanya hem bir yandan Almanya'da işsizlik yardımı alan ve aslında İslami holdingler ve PKK ile bağlantılı olup milyarlarca mark toplayan Türk vatandaşlarını bulup çıkarıyor, hem de kara parayı ve uyuşturucu parasını takibe alırken, Türk işçilerinin Türkiye'ye aktardıkları paraları izlemiş oluyordu.Türkiye'nin ve Türk işçilerinin büyük sorunlara gebe olduğunu o günlerde yazdım. Benim o yazılarım, başta Merkez Bankası yetkililerince şiddetle yalanlandı. Ancak o günden bugüne gelişmeler benim haklı olduğumu gösteriyor. Alman maliyesi, Türklere yolladığı mektuplarla 1991 yılından bu yana Merkez Bankası'na yatırdıkları paraların hesabını soruyor ve kaç para faiz aldıklarını belgelemelerini istiyor.Ve ardından da vergileri ve cezalarını talep ediyor.Almanya'daki okurlarım, bu durumu ‘‘Haklı çıktınız’’ diye bana iletiyorlar.Türkiye'nin ilgili birimleri ise hiç ses çıkarmıyor ve bir girişimde bulunmuyor.Ve Almanya'daki Türk vatandaşları çifte vergi ödemiş oluyorlar. Bu durumun, Türkiye'nin dış ticaret açığını kapatmada önemli kozlarından biri olan ‘‘işçi dövizi’’ girdilerinde büyük bir düşüşe neden olacağını galiba kimse görmüyor.İsrail istedi, proje koordinatörü gitti!M-60 tanklarının modernizasyon işinde Türkiye Cumhuriyeti'nin zarara uğramasını engellemek ve yerli savunma sanayiinin de katkısını artırmak için burada verdiğim uğraşı okurlar biliyor.Benim burada yazdığım yazılardan sonra İsrail'in IMI firmasının aldığı iş iptal edilmiş ve Türkiye çok önemli bir fırsat yakalamıştı. İhale büyük ihtimalle yine aynı firmaya verilecekti, ama en azından hem yerli katkı payı artacak, hem de fiyat ucuzlayacaktı. Beklenti bu yöndeydi. Ancak Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nda çok ilginç bir gelişme oldu.M-60 tank modernizasyon projesinde iki yıldan beri proje koordinatörlüğü yapan Sadık Yamaç, önceki gün ani bir kararla görevden alındı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı'ndan ‘‘sızdırdığımız’’ bilgilere göre, Sadık Yamaç'ın görevden alınması için ‘‘çok yukarıdan’’ bir baskı gelmiş.Baskıyı yapan ‘‘çok yukarıdaki’’ kişiler, Yamaç'ın başka bir projede ‘‘görevlendirilmesini’’ istemişler.Peki kim bu Sadık Yamaç?Kendisini tanımam ama yaptığını biliyorum. İsrail IMI firmasının 1 milyar dolarlık fiyatını büyük pazarlıklarla 700 milyon dolara kadar indiren, son olarak da bu fiyatı Türkiye'nin çıkarları ve olması gereken fiyat doğrultusunda 550-600 milyon dolar aralığına çekmeye çalışan kişiydi Sadık Yamaç. Bu operasyonla birlikte başından beri projeyi yürüten ekipten geriye sadece bir kişi kaldı. İşin ilginci, Sadık Yamaç uzun süreden beri IMI tarafından istenmeyen kişi ilan edilmişti ve yine bana ulaşan bilgilere göre İsrail tarafı, son olarak projede yerli katkı payını artırmaya çalışan Sadık Yamaç'ın yer aldığı toplantılara katılmayı reddediyormuş.Böylelikle ihaleyi almak isteyen tarafın, ihaleyi veren tarafta kimle çalışmak istediğine kadar burnunu soktuğu yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz.Yaşasın ‘‘Hür ve Bağımsız Türkiye’’.Yaşasın Yerli Savunma Sanayiimiz!Helal olsun Çalışma Bakanı'naÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, diğer siyasetçilere hiç benzemiyor. Kendisine saygım arttı. Arayıp bir sürü ‘‘palavrayı’’ peş peşe sıkabilir, Bağ-Kur'da hiçbir sorun olmadığını, hastaların ilaç alabildiklerini, tedavi giderlerinin kendilerine ödendiğini iddia edebilirdi. En azından bazı sorunların varlığını kabul edip, düzeltmeye çalıştıklarını söyleyebilirdi. Ancak Yaşar Okuyan aramadı. Çünkü yazdıklarıma verecek yanıtı yok. Bağ-Kur emeklileri perişan.Bağ-Kur bitik. Bu kafayla bu işin düzelme imkánı da yok. Bunu Yaşar Bey de biliyor. Bu yüzden susuyor.O zaman kapatın Bağ-Kur'u da, milletten boşuna para kesmeyin.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?İnsanları karalamak için yalan söylerken bile insaf ölçüleri içinde davrandığımız zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!