Baz istasyonu denetimleri yoğunlaştı
Güncelleme Tarihi:
A.A.
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2005 12:14
Telekomünikasyon Kurumu, Türkiye'de elektromanyetik etkisi nedeniyle çok tartışılan cep telefonu baz istasyonlarının denetimini yoğunlaştırdı. Kurum, geçen hafta itibariyle Türkiye'de kurulu 23 bini aşkın baz istasyonunun yüzde 85'inin denetimini tamamladı.
Ocak ayı sonunda denetlenmiş baz istasyonu oranında yüzde 98'lere ulaşacaklarını bildiren Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Tayfun Acarer, bu işin ardından radyo-televizyon vericilerinin denetimine girerek yeni emisyon noktaları belirleyeceklerini söyledi.
Acarer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, konusunda Devlet Denetleme Kurulu'nca hazırlanan raporda denetim konusunda kuruma bazı eleştirilerin getirildiğini anımsattı ve bunun üzerine Ağustos ayından itibaren denetime ağırlık verdiklerini belirtti.
Türkiye'de 23 binin üzerinde baz istasyonu bulunduğunu ancak bunlardan sadece yüzde 5'ine kurum tarafından sertifika verildiğini ifade eden Acarer, bir başka deyişle yüzde 95'inin denetlenmediğini ve sertifika verilmediğini kaydetti.
Baz istasyonlarında elektromanyetik kirlilik açısından sınır değerler bulunduğunu, Türkiye'de uygulanan sınır değerlerin Avrupa ülkelerinden 4 kat daha iyi durumda olduğunu vurgulayan Acarer, ”Almanya'da sınır değer 40 milivolt/metredir, Türkiye'de ise 10 milivolt/metredir. Yani Türkiye baz istasyonları konusunda daha güvenlidir” dedi. Kağıt üzerindeki bu değerlere uyulup uyulmadığının denetiminin büyük önem taşıdığını vurgulayan Acarer, şöyle devam etti:
“Geçen hafta itibariyle denetlediğimiz baz istasyonu sayısında yüzde 85'e ulaştık. Telekomünikasyon Kurumu bölge müdürlükleri arasında seferberlik ilan edildi. Bölge müdür yardımcıları bile denetime çıktı. Ocak ayının sonunda baz istasyonu denetiminde yüzde 98'lere çıkacağız. Yüzde 100'e ulaşmamız hiçbir zaman mümkün değil. Çünkü sadece İstanbul'da her ay 300'den fazla baz istasyonu ya yeni kuruluyor ya da yeri değiştiriliyor. Belki 150'si yeni kuruluyor, 150'sinin de yer değiştiriliyor. Bunların tekrar ölçümden geçirilmesi gerekiyor.”
-“RADYO-TELEVİZYON VERİCİLERİ DAHA RİSKLİ”-
Tayfun Acarer, radyo-televizyon vericilerinin yarattığı kirlilik ve elektromanyetik ölçüm değerlerinin de çok önemli olduğunu vurguladı.
Baz istasyonlarının denetimlerinin ardından radyo-televizyon vericilerinin denetimlerini ele alacaklarını belirten Acarer, “Çünkü radyo-televizyon vericileri güç itibariyle baz istasyonlarından çok daha riskli” dedi.
Baz istasyonu ve vericilerin sağlık yönünden etkisinin henüz kanıtlanmadığını dile getiren Acarer, “Ama şu bir gerçek ki radyo-televizyon vericileri, güçleri itibariyle baz istasyonlarından
daha fazla. İstanbul'da neredeyse 100'e yakın verici var. Bunlarla
ilgili yapılmış bir düzenleme de yok” diye konuştu.
Dijital yayıncılığa geçilmesi yönünde Haberleşme Yüksek Kurulu'nda bir karar alındığını, bu çerçevede Radyo Televizyon Üst Kurulu ile ortak bir çalışma başlatıldığını bildiren Acarer, “Onlar kendi görev alanında, yayının içeriği konusunda, biz de yayının teknik tarafı konusunda olaya bakıyoruz” dedi.
Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Acarer, Türkiye'de şu andaki tüm radyo-televizyon vericilerinin analog sistemler olduğunu dijital yayıncılığa çevirme sürecinin ve yeni emisyon noktalarının tespitinin yaklaşık bir yıllık bir süreci kapsadığını söyledi. Acarer, “Hem görüntü hem de manyetik alan etkisi olarak daha olumlu bir seviyeye geleceğimizi ümit ediyorum” dedi.
Acarer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, konusunda Devlet Denetleme Kurulu'nca hazırlanan raporda denetim konusunda kuruma bazı eleştirilerin getirildiğini anımsattı ve bunun üzerine Ağustos ayından itibaren denetime ağırlık verdiklerini belirtti.
Türkiye'de 23 binin üzerinde baz istasyonu bulunduğunu ancak bunlardan sadece yüzde 5'ine kurum tarafından sertifika verildiğini ifade eden Acarer, bir başka deyişle yüzde 95'inin denetlenmediğini ve sertifika verilmediğini kaydetti.
Baz istasyonlarında elektromanyetik kirlilik açısından sınır değerler bulunduğunu, Türkiye'de uygulanan sınır değerlerin Avrupa ülkelerinden 4 kat daha iyi durumda olduğunu vurgulayan Acarer, ”Almanya'da sınır değer 40 milivolt/metredir, Türkiye'de ise 10 milivolt/metredir. Yani Türkiye baz istasyonları konusunda daha güvenlidir” dedi. Kağıt üzerindeki bu değerlere uyulup uyulmadığının denetiminin büyük önem taşıdığını vurgulayan Acarer, şöyle devam etti:
“Geçen hafta itibariyle denetlediğimiz baz istasyonu sayısında yüzde 85'e ulaştık. Telekomünikasyon Kurumu bölge müdürlükleri arasında seferberlik ilan edildi. Bölge müdür yardımcıları bile denetime çıktı. Ocak ayının sonunda baz istasyonu denetiminde yüzde 98'lere çıkacağız. Yüzde 100'e ulaşmamız hiçbir zaman mümkün değil. Çünkü sadece İstanbul'da her ay 300'den fazla baz istasyonu ya yeni kuruluyor ya da yeri değiştiriliyor. Belki 150'si yeni kuruluyor, 150'sinin de yer değiştiriliyor. Bunların tekrar ölçümden geçirilmesi gerekiyor.”
-“RADYO-TELEVİZYON VERİCİLERİ DAHA RİSKLİ”-
Tayfun Acarer, radyo-televizyon vericilerinin yarattığı kirlilik ve elektromanyetik ölçüm değerlerinin de çok önemli olduğunu vurguladı.
Baz istasyonlarının denetimlerinin ardından radyo-televizyon vericilerinin denetimlerini ele alacaklarını belirten Acarer, “Çünkü radyo-televizyon vericileri güç itibariyle baz istasyonlarından çok daha riskli” dedi.
Baz istasyonu ve vericilerin sağlık yönünden etkisinin henüz kanıtlanmadığını dile getiren Acarer, “Ama şu bir gerçek ki radyo-televizyon vericileri, güçleri itibariyle baz istasyonlarından
daha fazla. İstanbul'da neredeyse 100'e yakın verici var. Bunlarla
ilgili yapılmış bir düzenleme de yok” diye konuştu.
Dijital yayıncılığa geçilmesi yönünde Haberleşme Yüksek Kurulu'nda bir karar alındığını, bu çerçevede Radyo Televizyon Üst Kurulu ile ortak bir çalışma başlatıldığını bildiren Acarer, “Onlar kendi görev alanında, yayının içeriği konusunda, biz de yayının teknik tarafı konusunda olaya bakıyoruz” dedi.
Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Acarer, Türkiye'de şu andaki tüm radyo-televizyon vericilerinin analog sistemler olduğunu dijital yayıncılığa çevirme sürecinin ve yeni emisyon noktalarının tespitinin yaklaşık bir yıllık bir süreci kapsadığını söyledi. Acarer, “Hem görüntü hem de manyetik alan etkisi olarak daha olumlu bir seviyeye geleceğimizi ümit ediyorum” dedi.