Başbakan Erdoğan: Hak ettiği değeri vermeliyiz

Güncelleme Tarihi:

Başbakan Erdoğan: Hak ettiği değeri vermeliyiz
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2012 12:02

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çiftçiler Günü dolayısıyla JW Marriot Otel'de düzenlenen törene katıldı. Başbakan Erdoğan törende konuşma yaptı.

Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hedeflerinin  Türkiye'de açık kanalet sisteminden kapalı sisteme geçmek olduğunu belirterek,  “Açık kanalet sisteminde nereden bakarsanız bakın yüzde 60-65 buharlaşmayla suyu  kaybediyoruz. Bunu kaybetmememiz lazım. Çünkü biz su zengini bir ülke değiliz”  dedi.

Erdoğan, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) tarafından JW Marriot  Otel'de 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla düzenlenen törendeki  konuşmasına, annelerin Anneler Günü'nü kutlayarak ve hayatlarını kaybeden eski  Trabzon milletvekili Mustafa Cumhur ile eski Bakan Eyüp Kerem Gülpınar için  rahmet dileyerek başladı.

“Aşık Veysel'in gönül gözüyle ifade ettiği gibi insanoğlu olarak bizim  sadık yarimiz kara topraktır. Dost dost diye nicesine sarıldık/Benim sadık yarim  kara topraktır/Beyhude dolandım boşa yoruldum/Benim sadık yarim kara  topraktır/Havaya bakarsam hava alırım/Toprağa bakarsam dua alırım/Topraktan  ayrılırsam nerede kalırım/Benim sadık yarim kara topraktır” diyen Erdoğan,  Allah'ın insanları topraktan yarattığını, insanların hayatını toprağın üzerinde  ve ondan elde ettiği nimetlerle sürdürdüğünü vurguladı.

Erdoğan, “Öldüğümüzde de toprağa geri dönüyoruz. Toprak olmazsa bu  dünyada kalacak yer bulamadığımız gibi, öteki aleme göçtüğümüzde de yatacak  yerimiz olmayacak. Bunun için toprağa her bakımdan hak ettiği değeri vermek  zorundayız” diye konuştu.
       
"Tarım ürünleri ihracatımız 2011 yılında 15,3 milyar dolara  yükseldi”

Toprağı berekete dönüştüren çiftçiye bütün imkanlarını kullanarak sahip  çıktıklarını belirten Erdoğan, kendi kendine yetecek bir tarımsal üretim  potansiyeline sahip olmasının Türkiye'nin en büyük gücü olduğunun altını çizdi.

Hükümetleri döneminde Türkiye'yi her alanda güçlendirirken tarımın en  başta gelen alanlar arasında yer aldığını söyleyen Erdoğan, “Tarımı stratejik  bir alan olarak gördük ve bütün adımlarımızı ona göre attık. Böylece tarımsal  gayrisafi yurtiçi hasılamızı 2002 yılındaki 23,7 milyar dolar üzerinden 2011  yılında yüzde 165'lik artışla 62,7 milyar dolara ulaştırdık” dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

“Tarım sektöründeki kişi başına geliri 2000 yılındaki 1000 dolar  seviyesinden 2011'de 3 bin 653 dolara yükselttik. Genel ihracatımızla tarım  ürünleri ihracatımızı da oldukça yüksek alanlara çıkardık. 2002 yılında 3 milyar  dolar olan tarım ürünleri ihracatımız 2011 yılında yüzde 282'lik bir artışla 15,3  milyar dolara yükseldi. Bütün bu gelişmeler sonunda Türkiye tarımsal ekonomik  büyüklük bakımından dünyada 11'inci, Avrupa'da 4'üncü sıradayken, dünyada  7'inciliğe, Avrupa'da 1'inciliğe yükseldi.

Elbette bu sonuçlar kendi kendine ortaya çıkmadı. Geçtiğimiz 9,5 yıl  boyunca tarımda yapısal bir dönüşüm gerçekleştirdik. Bu dönüşümün yasal  altyapısını kurmak için 13 kanun çıkardık. Kaliteyi, sağlığı, verimliliği ve  kırsal kalkınmayı esas alan 52 yeni destek uygulamasını hayata geçirdik.

Üreticilerimize 2003-2012 döneminde toplamda 46 milyar 400 milyon lira  nakit tarımsal destek ödemesi yaptık. 2002 yılında çiftçilerimize 1 milyar 868  milyon TL tarımsal destek ödemesi yapılmışken, 2011 yılında biz bu rakamı yüzde  274'lük bir artışla 7 milyar 100 milyon liraya ulaştırdık. Destek ödemelerini  yılın ilk yarısında yaparak çiftçimizin mağduriyetine meydan vermedik. Tarımsal  girdilerin en önemli destekleri bizim dönemimizde verilmeye başlandı.

Örneğin mazot desteğini 2003 yılında, kimyevi gübre desteğini doğrudan  çiftçiye ödemeyi 2005 yılında, sertifikalı tohum ve fide kullanma desteğini 2005  yılında, sulamaya faizsiz hibe ve kredi desteğini 2006 yılında, makine ekipmanı  yüzde 50 hibe desteğini 2007 yılında ilk defa biz başlattık.

Tarımsal kredilerin 2002 yılında yıllık yüzde 59 olan faiz oranlarını  2011 yılında sulama ve hayvancılıkta sıfıra, diğer alanlarda yüzde 5'e düşürdük.  Yüzde 59 faiz nerede, yüzde sıfır faiz nerede? Burada enteresan bir şey daha  söyleyeceğim. 2002'de Ziraat Bankası'nın tarımsal kredi kullanımı 227 milyon TL,  2011'de 19 milyar TL. Tarım kredi kooperatiflerinin kredi kullanımı 2002'de 302  milyon, 2011'de 3,9 milyar TL. Toplamda 23 milyar TL. Yani eski rakamla 23  katrilyon TL. Bunu kullanan çiftçi sayısı 521 bin 790 kişi. Tabii burada bir  güzellik daha var, 2002'de geri dönüş yüzde 38 idi. 2011'de bu, yüzde 99'a geldi.  Bundan dolayı çiftçi kardeşlerimizi kutluyorum. Tarım kredi kooperatiflerinde de  yüzde 71 idi geri dönüş, fakat o da yüzde 98'e yükseldi. Yani benim çiftçi  kardeşim borcuna sadık. Gidip ödemesini de yapıyor.”

“Sulama yatırımlarına özel önem veriyoruz”

Sulama yatırımlarına da özel bir önem vererek 718 milyar TL faizsiz kredi  kullandırıldığını, böylece 73 bin çiftçinin 2 milyon 700 bin dekar alanı basınçlı  sulama sistemiyle sulanmasını sağladıklarını dile getiren Erdoğan, hedeflerinin  Türkiye'de açık kanalet sisteminden kapalı sisteme geçmek olduğunu anlattı.

Böylelikle suda israfı, suyun buharlaşmasını önleyecek sistemi  getireceklerini kaydeden Erdoğan, “Açık kanalet sisteminde nereden bakarsanız  bakın yüzde 60-65 buharlaşmayla suyu kaybediyoruz. Bunu kaybetmememiz lazım.  Çünkü biz su zengini bir ülke değiliz. Bunun da adımlarını atmış oluyoruz”  dedi.

AK Parti hükümetleri döneminde DSİ aracılığıyla büyük bölümü sulama  amaçlı bin 128 tesisi tamamlayarak hizmete sunduklarını dile getiren Erdoğan, 11  milyon dekar alanı sulamaya açarak sulanan arazi miktarını 55 milyon dekara  ulaştırdıklarını, 2 milyon hektara yakın alanı ağaçlandırarak toprağın zarar  görmesini engellediklerini ifade etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bütün  çocuklarımıza, bütün velilerimize sesleniyor ve okullarda dağıtılan sütleri gönül  rahatlığıyla içmelerini istiyorum” dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) tarafından 14  Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla düzenlenen törende, hayvancılık alanında  Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatifleri aracılığıyla 2010 yılı Ağustos  ayından 2011 sonuna kadar 6 milyar 322 milyon lira faizsiz kredi  kullandırdıklarını söyledi.

Çiftçinin krediyi geri ödeyebilmesini sağlamanın, kredi kullandırmaktan  daha önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, “2002 yılında Ziraat Bankası kredileri  geri dönüş oranı neydi ama şimdi ne?” diyerek, bunun çok güzel bir gelişme  olduğunu kaydetti.

Başbakan Erdoğan, 2011 yılında bu gelişmeler yaşanırken, gerek süt gerek  et-besi hayvancılığında da çok ciddi gelişmeler olduğunu dile getirerek, şöyle  konuştu:

“2002 yılında hayvancılığa verilen destek 83 milyon lira iken bu rakamı  2012 yılında 2 milyar 100 milyon lira düzeyine çıkarıyoruz. Hayvancılık  desteklerinin toplam destekler içindeki payını da 2002 yılındaki yüzde 4'ten  seviyesinden 2012 yılında yüzde 28'e yükseltiyoruz. 2003 yılından bu yılın Mart  ayı başına kadar hayvancılığa verdiğimiz nakit destek tutarı 7 milyar 900 milyon  lirayı buldu. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapanlara 2010 yılından  itibaren sıfır faizli 7 yıl vadeli yatırım ve işletme kredisi vermeye başladık.  Bugüne kadar 111 bin kişiye 5 milyar 900 milyon lira bu kapsamda kredi  kullandırdık.”
       
"Toplulaştırmaya hız verdik”
         
İşletmelerin küçük ve parçalı araziler şeklinde olmasının, ülkedeki tarım  sektörünün en önemli yapısal sıkıntılarından birisi olduğunu dile getiren  Erdoğan, bunun için arazi toplulaştırma çalışmalarına sürat verdiklerini  belirtti.

Erdoğan, 1961 yılından 2002 yılana kadar geçen 41 yıllık dönemde toplam  450 bin hektar alanda toplulaştırma yapılabildiğine işaret ederek, kendilerinin  2003-2011 arasında 1 milyon 291 bin hektar alanda toplulaştırma  gerçekleştirdiklerini, hedeflerinin 2023 yılına kadar ülkede toplulaştırma yapma  miktarını 14 milyon hektarın tamamında yapıp bitirmek olduğunu söyledi.

2006 yılında başlattıkları kırsal kalkınma hamlesiyle bugüne kadar 4 bin  76 tarıma dayalı sanayi tesisi yapılmasını sağladıklarını ifade eden Erdoğan, 42  bin yeni istihdam oluşturan bu tesisler için 600 milyon lira hibe desteği  verdiklerini belirtti.

Erdoğan, yine bu kapsamda 625 milyon lira hibe ile 160 binin üzerinde  makine ekipman desteği sağladıklarına dikkati çekerek, böylece tarımda teknoloji  kullanımını artırırken, makine imalat sektörünü de canlı tuttuklarını anlattı.

Başbakan Erdoğan, 2015 yılına kadar 30 bin yeni istihdam oluşturan 3 bin  yeni tarımsal tesise daha destek vereceklerini vurgulayarak, ihtiyaç  doğrultusunda makine ekipman desteğini de devam ettireceklerini dile getirdi.
       
İlk kez faizsiz kredi imkanı
         
Tarımsal kalkınma kooperatiflerine ilk kez faizsiz kredi imkanını da  kendilerinin getirdiğini ifade eden Erdoğan, bugüne kadar bin 838 kooperatif  projesine 1 milyar 800 milyon kredi tahsis ettiklerini, bu projelerle 178 bin  çiftçi ailesini destekleyerek, iş sahibi olmalarını temin ettiklerini söyledi.

Erdoğan, çiftçilerin eğitiminin önem verdikleri bir başka alan olduğunu  belirterek, sadece son 3 yılda çiftçilere sponsor desteğiyle 1 milyon 100 bin  ücretsiz kitap dağıttıklarını kaydetti.

Dünyada kendi alanında bir ilk olan, internet üzerinden ulaşılan  web-tarım televizyonunu kurduklarını anlatan Erdoğan, çiftçilerin günün 24 saati  faydalanabildikleri bu internet sitesinde 300 eğitim filmi bulunduğunu bildirdi.

Tarımsal danışmanlık hizmeti satın alan çiftçilere ve işletmelere 600  liralık bir destek sağladıklarını dile getiren Erdoğan, “Köye ve köylüye hizmet  mahalinde olmalıdır” anlayışından hareketle 2007 yılından bugüne kadar bu amaca  dönük olarak görev yapan 7 bin 500 personel istihdam ettiklerini belirtti.

Erdoğan, bütün bunları yeterli görmedikleri için 2023 yılı için çok daha  büyük hedefler belirlediklerini ifade ederek, amaçlarının 23,7 milyar dolardan 62  milyar dolara çıkardıkları tarımsal milli geliri 2023 yılında 150 milyar dolara  ulaştırmak olduğunu söyledi.
         Tarım ürünleri ihracatını 3 milyar dolardan 15,3 milyar dolara  getirdiklerini, bunu da 2023 yılında 40 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini  ifade eden Erdoğan, “Fakat başkan 50 milyar dolar müjdesini verdi. O bizi de  aştı. Temennim o ki 50 milyar doları da yakalarız, 50 milyar doların da inşallah  üzerine çıkarız. Gökten ne yağar ki yer kabul etmez. Tarımsal ekonomik büyüklük  açısından da zaten Avrupa'da birinciliğe yükseldik. 2023 yılında dünyanın ilk 5  ülkesi arasına girmeyi planlıyoruz” diye konuştu.
       
"Sütleri gönül rahatlığıyla içmelerini istiyorum”
         
Erdoğan, ülkenin imkanlarını, değerlerini ve üretimini daima kendi  insanının hizmetine vermenin, kendi insanı için kullanmanın gayreti içinde  olduklarını ifade ederek, bu doğrultuda çok önemli bir çalışmayı 2 Mayıs tarihi  itibarıyla başlattıklarını kaydetti.

Türkiye'nin ilçe, belde ve köyleriyle 81 vilayetinde 32 bin 600 okulda  her gün 7 milyon 200 bin adet süt dağıttıklarına işaret eden Erdoğan, şöyle devam  etti:

“Sütün çocuklarımızın gelişimindeki önemi hepimizin malumu. Biz imkanı  olan olmayan ayrımı yapmadan sadece aileleri tarafından sağlık açısından süt  içmesinde sakıncası olduğu bildirilenler hariç bütün çocuklarımızı bu uygulamaya  dahil ettik. Böyle kapsamlı ve büyük bir projeyi organizasyonda ciddi hiçbir  aksaklık yaşanmadan başarıyla gerçekleştirdik. Projenin ilk günlerinde toplam 7  milyon 200 bin çocuğumuzdan küçük bir bölümünde süte karşı hassasiyetten  kaynaklanan rahatsızlıklar ortaya çıktı. Bunlara da derhal sağlık  kuruluşlarımızda gerekli müdahaleler yapıldı ve tedavileri gerçekleştirildi.

Bunun üzerine sağlık Bakanlığımız, Milli Eğitim Bakanlığımız, Gıda, Tarım  ve Hayvancılık Bakanlığımız gerekli çalışmaları gerçekleştirdi, tetkikler  yapıldı. Sonuçta yaşanan sıkıntıların gıda zehirlenmesinden kaynaklanmadığı yani  sütlerle ilgili herhangi bir sorun bulunmadığı ortaya çıktı. Buradan bir kez  bütün çocuklarımıza, bütün velilerimize sesleniyor ve okullarda dağıtılan sütleri  gönül rahatlığıyla içmelerini istiyorum. Böylesine kapsamlı bir projede ortaya  çıkan ve toplam içinde çok az sayıda olan öğrencilerimizin rahatsızlanması  konusunu bir istismar vesilesi yapmak isteyenleri özellikle dikkate almamalarını  rica ediyorum. Olayın önünü arkasını anlama zahmetine girmeden, araştırıp  sormadan, doktorların değerlendirmelerini, tahlilleri, raporları görmeden ön  yargıyla söylenen sözler kimseyi tereddüte sürüklemesin. Çünkü bu çocuklarımızın  gelişimini ilgilendiren, sağlıklı, güçlü nesiller yetişmesine katkı sağlayacak  bir projedir.”
       
"Öz evlatlarımız olarak görüyoruz”
         
Başbakan Erdoğan, okullarda süt verdikleri her bir çocuğu kendi öz  evlatları olarak gördüklerini her aşamada bu hassasiyetle hareket ettiklerini  vurgulayarak, “Nitekim ilk günlerde yaşanan bu sorunlar, süte hassasiyeti olan  çocuklarımız durumları ortaya çıktığı için daha sonraki günlerde ortadan  kalkmıştır. Bir şikayet gelmedi. Meselenin gıda zehirlenmesinden kaynaklanmadığı  anlaşılırken, bu olay üzerinden sergilenen fırsatçılıkta bütün milletimiz  tarafından gayet açık şekilde görülmüş oldu” dedi.

Sütün bol ve az olduğu mevsimlerin olduğunu belirten Erdoğan, şunları  kaydetti:

“Sütün az olduğu mevsimde bu işin ticaretini yapanların bunu istismar  ettiğini görüyoruz. Buradan çok büyük rantlar elde etmekte olduklarını görüyoruz.  Bol olduğundan da benim süt üreticisi kardeşimin mağduriyetini görüyoruz. Onun da  elinde bu defa süt kalıyor. Öyle mi? Ve elinde kaldığı için de ne oluyor? Hem  istediği gibi sütünü satamıyor, satamadığı gibi bazıları da sütünü kullanamıyor.  Bunları yaşadık. Bu problemi de biz bunu sübvanse etmek suretiyle böylece sütü  yıl boyu ne yaptık sübvanse etmenin yanında bir de avanse ettik. Fiyatları böyle  bir aynı noktaya taşımış olduk. Böylece üretici tüketici arasında sütün  sanayisini yapanlar da artık bu işin istismarını yapamıyor. Bir kez daha ifade  ediyorum. Süt meselesi istismar edilmeyecek, siyaset malzemesi olarak  kullanılmayacak kadar önemli bir konudur. Çocuklarımız söz konusu olduğunda,  onların sağlığı geleceği söz konusu olduğunda diğer her şey bizim için ikinci  plandadır. Bunun aksini düşünebilen, aksini iddia edebilen bir anlayış hiç kusura  bakmayın bizim tasvip edebileceğimiz bir anlayış değildir.

Bizim bu projeyle asıl amacımız çocuklarımızın sağlıklı beslenmeleri,  sütün faydalarından azami derecede istifade edebilmeleridir. Bununla birlikte  elbette bu proje de özellikle hayvancılık sektöründe, yem sektöründe, tarımda da  önemli bir canlanmaya yol açıyor. Okullarda süt dağıtımını aynı zamanda tarım ve  hayvancılık sektörü için dolaylı bir destek projesi olarak da ifade edebiliriz.  Böylesine çok yönlü faydaları olan bu projeyi inşallah planladığımız şekilde  sürdüreceğiz ve sonucu da ulaştıracağız.”

Başbakan Erdoğan, geçmişe devletler ve milletler için ikamesi en zor olan  hususun yiyecek temini olduğunu ifade ederek, bu konuda geçmişteki sıkıntıların  yaşanmaması için gerekli tedbirleri aldıklarını söyledi.

Sulanabilir araziler, arazi toplulaştırması, makine-ekipman gibi tarımsal  üretim için hayati derecede önemli konularda 9,5 yıl öncesine göre Türkiye'nin  son derece ileri noktalara geldiğine işaret eden Erdoğan, şöyle dedi:

“İnşallah 2023 yılı hedeflerimizi hayata geçirdiğimizde, Türkiye  Cumhuriyeti'mizin kuruluşundan ancak 100 yıl sonra, en az yarım asır önce  ulaşmamız gereken noktaya gelebilmiş olacağız. Türkiye, çok uzun bir dönem sadece  elindeki muazzam insan gücünü değil, tarım potansiyelini ne yapacağını bilemez  halde, öylece kalakaldı, izledi. Hep sanayileşme konusundaki geri kalmışlıktan  yakınıyoruz, oysa asıl geri kalmışlığı tarımda yaşadık. Geçmişte sık sık ifade  edilen, 'kendi kendini besleyen ülke' sözünün aslında bir afrodizmadan ibaret  olduğunu, sadece bir potansiyeli anlattığını bugün artık anlamış olduk.

Toprak emek vermeden, alın teri dökmeden, gerekli altyapıyı hazırlamadan  sizi doyurmaz, ondan beklediğinizi vermez. Biz tarım sektörüne, çiftçilerimize  sağladığımız destekle, toprağa hak ettiği değeri veriyoruz, toprak da bereketini,  ürününü, bolluğunu ülkemizden esirgemiyor, ziyadesiyle karşılığını veriyor.”

Başbakan Erdoğan, çiftçilere emekleri, alın terleri ve Türkiye'ye  kazandırdıkları için teşekkür ederek, konuşmasını bitirdi.

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından, Bakanlar Kurulu toplantısına  katılmak üzere, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve  diğer protokol üyeleriyle tokalaşarak, salondan ayrıldı.

Erdoğan, törenin düzenlendiği salondan çıkarken, bazı çiftçiler ile kısa  süreli görüşerek, fotoğraf çektirdi.
       

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!