Barenboim, du Pre ile ilgili sessizliğini bozdu

Dünyaca ünlü çellist Jacqueline du Pre'nin eski kocası ünlü orkestra şefi Daniel Barenboim, eşi ile ilgili sessizliğini bozdu. Barenboim, Pre'nin sanatçılığı ve onu 1987 yılında 42 yaşındayken öldüren hastalığını anlattı.

‘YAŞAMDA doğru olanı yapmanız gereken zamanlar vardır. Evet, şimdi yine olanların tümümün tekrardan gözden geçireceğim.’’ diyen Barenboim'in du Pre ile olan ilişkisi, o hastayken başka bir şehirde yaşamaya karar vermesi ve onun yanında olmaması bugün bile eleştiri almaya devam ediyor.

Yaşamının son 10 yılında Paris'te ondan ayrı yaşama kararı almasına rağmen, Barenboim olanları tekrardan gözden geçireceğini söyleyerek, sanki du Pre'yi uzaktan da olsa, aynı 1970'lerden ölümüne kadar olan sürede yaptığı gibi, yine koruduğunu vurgulamış oldu.

Du Pre, hálá milyonlarca insan tarafından sevilen bir müzik dehası. Müziğini dinleyenler onun yeteneğini ve yaşam sevincini yıllar sonrasında bile hissedebiliyor.

Barenboim-du Pre çifti 1960'ların sonlarında altın çift olarak nitelendiriliyordu. 1970'lerde ise pop yıldızı statüsüne geçtiler. Beatles ile tanıştılar ve onlarla Beethoven'ı tartıştılar.

Ancak herşey du Pre'nin MS (multiple sclerosis) hastalığına yakalanması ve Barenboim'in Paris'te çalışma kararı alması ile altüst oldu. Barenboim orada piyanist Elena Bashkirova ile tanıştı ve çift 1988 yılında evlendi.

Yıllar boyu Barenboim ölmekte olan hasta eşini bırakan kişi olarak tanındı. Ancak 1999 yılında herşey değişti. Yayımlanan kitap ve gösterime giren bir film du Pre'yi Barenboim ile evli iken, eniştesi ile ilişkiye giren kişi olarak gösterdi. Du Pre'nin kızkardeşi Hilary, kocası Christopher Finzi'yi de içine alan bu olayı kabul ettiğinde yaşanan şok çok daha büyük oldu.

Bashkirova ile yeni bir ilişkisinin olmasına rağmen, eşini seviyordu ve iki haftada bir onu görmeye Londra'ya gidiyor ve aynı zamanda ona finansal destek de sağlıyordu. Öldüğünde de yanındaydı.

Du Pre, hastalığının ilk belirtileri ortaya çıkmaya başladığında, kısa kariyerinin en üst noktasındaydı. Şu anda hem Berlin Devlet Operası hem de Chicago Senfoni Orkestrası'nın müzik yönetmeni olan Barenboim, ‘‘Doktorların hastalığı teşhis koyması 4 yıl aldı.’’ diyor, ‘‘Bana içini döküyordu. Ama doktorlar, en azından en başta, sadece yorgun olduğunu ve yorulmaktan kaçınması gerektiğini söylüyorlardı.’’

Barenboim, du Pre'nin Finzi ile olan ilişkisi ya da Hilary and Jackie adlı film hakkında konuşmak istemiyor. Söylediğine göre kitabı okumamış, filmi de görmemiş.

Kardeşinin kocasıyla yattı

Dünyaca ünlü çellist Jacqueline du Pre'nin yaşam öyküsünü anlatan Hilary and Jackie filmi ülkemiz sinemalarına Paylaşılamayan Tutkular ismiyle gelmişti. Ölen kızkardeşin ardından ablasının yazdığı kitaptan uyarlanan duygu yüklü biyografik bir yapıt olan filmin yönetmeni Anand Tucker'dı.

Filmin en ağır toplarından biri de ünlü çellisti, tüm ruhsal ve fiziksel sorunlarıyla birlikte başarıyla canlandıran Emily Watson olmuştu. Abla Hilary rolünü üstlenen Rachel Griffiths'in göz dolduran oyunculuğu da filmi farklı kılan bir başka unsur olarak göze çarpıyordu.

Senaryosunu Frank Cottrel-Boyce'un yazdığı filmin çekiminde Jacqueline du Pre'nin kızkardeşi Hilary ve erkek kardeşi Piers'ın birlikte yazdıkları A Genius in the Family (Ailede Bir Dahi) adlı kitap temel alındı. Bu yüzden Jackie'nin bir anlamda problemli hayatını anlatan bu filmin Hilary'nin ölen kızkardeşine bakış açısını temsil ettiği söylenebilir.

Sık sık melodram havasına bürünen film, bir ailenin üyelerinin aralarındaki en yetenekli bireyle olan güçlü etkileşimlerini ve karmaşık ilişkiler bütününü açıklıyor. Hilary'nin bu noktada getirdiği açıklama ise şöyle: ‘‘Jacqueline'in kocamla olan ilişkisine bilinçli olarak cesaret verdim. O sıralarda kendi kocası Barenboim ile kısa bir ayrılık yaşamakta olduğu için o zor döneminin üstesinden gelebilmesine yardımcı olabilmek için yaptım bunu...’’