Baraj kaygım yok

Güncelleme Tarihi:

Baraj kaygım yok
Oluşturulma Tarihi: Aralık 25, 2001 02:14

ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, yüzde 10 ülke barajı ve seçim ittifakına yönelik ilk açık tavrını Hürriyet'le paylaştı ve ‘baraj kaygısı bulunmayan partilerden biri’ olduklarını söyledi. Yılmaz, yeni yıl hedeflerini de Hürriyet'e anlattı.

ESAS YIL 2003

2001 zor bir yıldı. 2002'nin daha iyi olması için hükümet olarak ne yapacaksınız? Sokaktaki insanın hayatı nasıl değişecek?

Hem ekonomi de, hem AB ilişkilerinde 2003 yılını hedef almalıyız. 2003 yılındaki hedeflere ulaşmak için de 2002 yılını çok iyi değerlendirmeliyiz. Sadece bizim değil, tüm uluslararası finans kuruluşlarının da ortak yargısı var ki; Türkiye bu tempoyu iyi değerlendirirse, 2003'te dünyanın en yüksek büyüme oranını yakalamaya aday ülkedir. 2002 yılında sokaktaki insan, 2001'e kıyasla daha az fedakarlık yapacak. Ama devamında sokaktaki insanın rahatlığının arttığını göreceğiz. 2003 yılında da bunun tümünü geride bırakmış olacağız. Esas yıl 2003.

DEĞİŞİM İSTEĞİ

Bakanlık sayısının azalması ve devletin küçülmesi konusunda ortaklarınız arasında kendinizi yalnız hissediyor musunuz?

ANAP olarak şöyle düşünüyoruz; Anayasa dahil hiçbir yazılı belge dogmatik olmamalıdır. Hepsi değişen şartlar içerisinde gözden geçirilmelidir. O açıdan hükümet programı da zaman içinde ihtiyaçlar zorluyorsa yeniden ele alınmak durumundadır. Türkiye'de değişim arzusu hiçbir zaman olmadığı kadar, sokaktaki insan tarafından da paylaşılıyor. Türkiye yönetiminin bu değişim arzusunu kayıtsız kalması düşünülemez. Önerilerimizi tartışmaya açtık.

Ortaklarınız bu düşüncelerinizi kendilerinden önce kamuoyu ile paylaşmanızdan rahatsız görünüyorlar.

Sokaktaki insan bu kadar rahatsızlık çekerken, yöneticilerin de biraz rahatsız olması doğaldır. Daha önce bu konuları aramızda görüştük. Ama zamanlama konusunda farklı görüşlerimiz var. İlke itibariyle ortaklarımız da karşı çıkmıyorlar. Dolayısıyla uzlaşmaya dönüşmeyen önerilerimizi kamuoyuyla paylaşmaya engel bir durumun olmadığını düşünüyoruz.

YÜZDE 9.5 BAŞARI DEĞİL

Kendi araştırmalarınızda oy oranınız % 4.5'tan, 9.5'a çıkmış. Baraj sınırındasınız. Başarı mı?

Değil ama, bu oranlar, hiçbir partiye oy vermeyeceğini söyleyen ve henüz kararsız olan seçmeni içermiyor. Yani bu yüzde 50'nin yüzde 9.5'u. Kararsızların dağılmasıyla yüzde 14 görünüyor. Eğer 2002'de siyasi istikrar devam ederse, hükümet devam ederse, ekonomik programda gerekli adımlar atılırsa, inanıyorum ki 2002 sonunda bugünkü araştırma sonuçları çok çok farklı noktaya gelecek.

TESPİT DOĞRU

Partiniz ne yaptı da oy oranı arttı?

Toplum, bütün siyasi partilerin yaşadıkları sıkıntıları çözecek öneriler ortaya koymasını istiyor. ANAP toplumun bu beklentisini doğru tespit etti. Eğer ANAP dışındaki siyasi partiler de, aynı çözüm önerilerini gündeme getirirlerse aynı gelişmeden onlar da yaralanır. Bazı partilerde de tam tersi gelişmeler sözkonusu oldu. Kişisel popülariteden yola çıkarak, kendilerini bu sistemin alternatifi gibi sunan partilerin oy oranı hızla düşmeye başladı.

2 YOL ÖNERİYORUM

Seçim ittifakı ve barajı konusunda Başbakan Ecevit
mevcut durumun korunmasını istiyor. Seçim ittifakında ısrarlı olmanız barajı aşamama kaygısından mı?

Tam tersine baraj kaygısı, olmayan partilerden birisiyiz. Partiler şimdiki konumlarını ön plana alarak değil, seçimlerden sonra ortaya çıkacak tablonun yeni sıkıntılar yaratıp yaratmayacağını düşünerek meseleye yaklaşmalıdır. Türkiye'de siyasetin aşırı parçalanmış olduğu gerçeği ve ülke barajının çok yüksek olması karşısında Meclis'e 2 partinin, 3 partinin girmesi sözkonusu olabilir. Türkiye'nin yüzde 50'den fazlasının temsil edilememesi gibi bir durum ortaya çıkabilir. 2 yol öneriyorum. Ya baraj olduğu gibi dursun, ama partiler arasında seçim ittifaklarına imkan sağlansın ya da ülke barajı Türkiye'nin gerçekleri ve dünya normlarına uygun bir noktaya çekilsin.

HADEP'E ENDEKSLENMESİN

Bazı partiler HADEP kaygısı taşıyor.

Sistemde yapılacak değişikliklerin herhangi bir partiye endekslenmesini doğru bulmuyorum. Bana göre yapılması gereken olaya sistemin geleceği açısından olaya yaklaşmaktır.

Ya baraj düşsün ya ittifaka izin verilsin

Sezer’le MGK’dan MGK’ya

Cumhurbaşkanı ile 2001 yılında sık sık diyalog sorunu yaşandı. Sizce 2002 yılı bu ilişki açısından nasıl olacak?

Umarım 2001 yılı kadar sorunlu olmaz.

Sizin kişisel diyaloğunuz nasıl?

MGK'dan MGK'ya görüşüyoruz.

AB için, Ulusal Ajans’ı 15 Ocak’a kadar kuracağız

AB'ye dönük olarak önümüzdeki dönemde öncelikleriniz nelerdir?

Bu konuda takvim yaptık. Uyum yasaları dışında mart ayına kadar yapmamız gereken çalışmalar var. Mesela, önerilerimizden bir tanesi, ulusal ajansın hayata geçirilmesidir. Ulusal Ajans 15 Ocak'a kadar kurulmazsa, Türkiye'nin AB'nin eğitim programlarından yararlanması tehlikeye düşer. Halbuki, Türkiye eğitim düzeyi açısıdan bu programdan en fazla yararlanmaya muhtaç ülkedir. Bu konuda kurumlararası çatışma var. Ancak ortaklarımızla daha önce olduğu gibi uzlaşma sağlayacağımızı düşünüyorum.

PERFORMANSIMIZ ÖNEMLİ

AB Türkiye ilişkileri 2002 yılında nasıl olacak?

2002 kader yılı olacak. Çünkü AB, genişleme konusunda 2002 yılını bir dönüm noktası olarak belirledi. Bizimle ilgili gelişme ise AB'nin genel takvimi içerisinde bizim performansımıza bağlı olarak belirlenecek. Dolayısıyla Türkiye şu anda AB ile müzakerelere başlamayan tek aday ülke olarak, evvela bu konumundan kurtulmalıdır. Bu adımı 2002 yılında atmazsak, AB'nin bu genişleme takviminden kopma tehlikesiyle karşı karşıya kalırız. Ulusal Program'daki kısa vaadeli çalışmaları tamamlarsak tam üyelik müzakarelerine başlama noktasına gelebiliriz. Aksi takdirde, Türkiye'nin yavaşlığı, AB'nin hızı, bu ilişkiyi belirsiz bir noktaya götürebilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!