Bacanağıma kefilim

Güncelleme Tarihi:

Bacanağıma kefilim
Oluşturulma Tarihi: Eylül 21, 1997 00:00

Haberin Devamı

Başbakan Mesut Yılmaz, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ve Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'e, son günlerin kritik konularını değerlendirdi. Yılmaz, bacanağı Önder Doğu'yu THY Yönetim Kurulu üyeliğine getirme kararından geri adım atmayacağını belirterek, kendisine ‘kefil olduğunu’ açıkladı. Yılmaz'a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:

THY Yönetim Kurulu'na akraba ve yakınlarınızı atamanız eleştiri alıyor. Bacanağınız Önder Doğu Yönetim Kurulu üyesi oldu. Kararınızı gözden geçirecek misiniz?

Beni eleştirenler yasalara, kurallara aykırı bir işlem yaptığımı, yetkimi aştığımı söylemiyorlar. Benim takdir hakkımı tartışıyorlar. Doğru yaptığıma inanıyorum. Atadığım kişilere güveniyorum. Onların eylemlerinden dolayı da sorumluluk üstlendiğimi söylüyorum. Yani, hiç kimse bu konuda geri adım atmamı beklemesin.

MENFAAT YOK

Türkiye'de önce Özal, ardından Çiller dönemlerinde toplumda en çok rahatsızlık yaratan konulardan biri akrabaların, aile yakınlarının devlet ve parti işlerine karışmalarıydı. Sizin atamalarınızda şekilsel olarak bile olsa bir benzerliğin bulunması sizi yıpratmayacak mı?

Benzerlik olması, yanlış değerlendirmeden kaynaklanıyor. Kimseye nimet, ganimet vermedim. Getirdiğim mevki, maddi avantajları son derece kısıtlı olan, ayda 20-30 milyon maaş aldıkları ama çok sorumluluk gerektiren yerler. Daha önce bana intikal etmiş duyum ve bilgilerden hareket ederek, bu sorumluluğu güvendiğim insanlarla paylaştım. PETKİM Yönetim Kurulu Başkanlığı'na tam yetkiyle Vehbi Dinçerler'i, THY'ye de güvendiğim arkadaşlarımı getirdim. Her ikisinin sorumluluğunu da kendim üstlendiğimi söylüyorum. Bir menfaat sağlamadım, sorumluluğu üstlendim. Kimseye hak etmediği birşey vermedim. Ben, benim sorumluluğumda olan bir işi güvendiğim insanlara tevdi ettim. Burada eğer eleştirilmesi gereken birşey varsa, benim sorumluluğumu aşırı ciddiye almam olabilir.

ÖZER ÇİLLER'DEN FARKLI

Eleştiri, göreve getirdiğiniz kişilerin akrabanız olması.

Akrabam olur, kardeşim olur... Benim adıma görev yapıyor. Doğrudan doğruya bana bağlı bir yönetim.

Ama akraba olayı, Özer Çiller'i çağrıştırıyor.

Özer Çiller'in siyasi bir kimlik altında ortaya çıkıp, sorumluluk almasına benim diyeceğim hiçbir şey olmazdı. Çünkü o zaman, karşınızda bir muhatap olurdu. Bizim karşı çıktığımız, Özer Çiller'in sahip olmadığı, başka kişilerin üzerindeki yetkiyi kullanmasıdır. Buna meydan vermem.

KARIMA SORUMLULUK VERMEM

Kardeşinizin durumu da eleştiri konusu. Örneğin gazetelerde siyasi demeçleri çıkıyor.

ANAP Merkez Karar Yönetim Kurulu'na girmesini ben istedim. 'Söyleyeceğin birşey varsa, gir orda söyle' dedim. Hiçbir sıfatı, sorumluluğu olmadan yetki kullanması ve benimle özdeşleştirilebilecek görüş beyan etmesi de yanlış olur. O ayrı bir kişidir; çıkar, benim aleyhime görüşler, benden farklı şeyler söyler, eleştirir. Ama bunun yolu da, siyasette istediği yere gelmesidir. Ben buna mani olamam, mani olma gücüm yok. Ama, benim kendi konumuma bağlı olarak izin vermemem gereken birşey var. Bu da, bana ait bir yetkinin, sıfatı, sorumluluğu olmayan biri tarafından kullanılmasıdır. Buna meydan vermem. Ben ne karıma, ne kardeşime, ne çocuğuma, ne akrabama yetkimdeki bir sorumluluğu devretmem. Çiller hadisesinde eleştirdiğimiz budur. Yetki ve sorumluluğu olmadan bürokrasi tayini yapması, banka kredisi dağıtması, açıp genel müdürlere talimat vermesidir. Buna aykırı birşey olursa, o eleştirileri dikkate alır gereğini yaparım. Mesela, benim adıma kardeşim açmış, bilmem ne genel müdürüne talimat vermiş, tayine kalkışmış. Yüzde yüz haklıdır, gereğini yaparım.

AİLE HUKUKUNDA ÇÖZERİM

Ne yaparsınız?

Bir kere, o usulsüz emri yerine getiren insandan hesabını sorarım.

Kardeşinize ne yaparsınız

Orada ancak aile hukuku içinde yapabileceğini yaparsın. O bir basiret meselesidir. Adamı frenleyecek başka birşey yok ki, zaten uyarıyorum. O konuda kendisi benden daha duyarlıdır. THY konusunda mesele yanlış bir zeminde tartışılıyor. Zannediliyor ki, THY yönetim kuruluna girmek ayda 1 milyar lira gelir elde eder.

‘Onbaşı Mesut’ sözünden rahatsızlık duymuyorum

İktidara gelmenizde askerlerin perde arkasından rol oynadığı yolundaki eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?

Yaşadığımız olay, Türk demokrasisinin başardığı ilk demokratik devrimdir, parlamento devrimidir. 1950'de ilk demokratik iktidar değişikliği yaşandı. Ama Türk demokrasisi şimdiye kadar seçimler dışında parlamento kanalından iktidar değiştirmeyi hiç gerçekleştirememişti. Burada TSK, tıpkı diğer kurumlardan bir tanesi gibi, ama onlardan öncelik alarak bir toplumsal tepkiyi başlatmıştır. Kıvılcımı ilk çakan TSK olmuştur. Ama, ondan sonra toplumsal hareket içerisinde TSK unsurlardan sadece bir tanesi olmuştur. Diğerleri üniversiteler, sendikalar, yargı, basındır. Bütün kurumlar ortak bir noktaya gelip, parlamentoya 'bu işi sen çöz' demiştir. Ve parlamento ilk defa olarak bu toplumsal tepkiye uygun olarak kendi meselesini kendisi çözmüştür. Bu demokrasi açından bir ilktir ve çok önemli bir aşamadır.

'Onbaşı Mesut' gibi yakıştırmalardan rahatsız oluyor musunuz?

Emin olun ki, hiç etkilenmiyorum. Çünkü, gerçekle uzak-yakın hiçbir ilişkisi olmadığını bildiğim için bunları siyasi retorikten öteye görmüyorum.

DEMOKRASİ ASKERE BORÇLU

Kendinizi askerlere karşı nasıl hissediyorsunuz?

Demokrasinin bu aşamayı yapmasında ilk hareketi askerler başlatmıştır. Onun için demokrasi askerlere borçludur. Ama, askerler daha önceki örneklere uygun davranarak bu hareketi kendileri devam ettirselerdi, o zaman demokrasiye büyük bir darbe vurulmuş olacaktı.

4 komutanın birden emekli olmasında sizin bir etkiniz oldu mu?

Hayır, tamamen kendi kuralları içinde olmuştur.

Peki doğru olan mı yapılmıştır?

Kurallar uygulanmasaydı, yanlış olurdu.

ASKERLERLE İLİŞKİM İYİ

Askerlerle ilişkiniz nasıl?

Kurumsal olarak da, kişisel olarak da son derece iyi.

Cumhurbaşkanı Demirel de, ‘askerde sükûnet var’ dedi.

Söylüyorlar da zaten, 'rahatladık' diyorlar. 'Aynı durum tekrar tekerrür etmesin. Türkiye yeniden rejimini tartışır duruma gelmesin'; onu istiyorlar.

İktidara gelmenizden sonra irtica tehlikesinde azalma var mı?

İrticaya cesaret veren en önemli olayın iktidar olduğunu kimsenin gözden ırak tutmaması lazım. İktidar unsuru ortadan kalktığı zaman irticai faaliyetler sadece toplum düzenini bozan, rahatsız eden hadiseler olarak kalır.

Başkanlık sistemi sorun yaratabilir

Cumhurbaşkanı Demirel, başkanlık sistemini tartışmaya açtı. Başkanlık sistemine nasıl bakıyorsunuz?

Dünyadaki örneklere baktığımız zaman başkanlık sisteminin başarılı olduğu ülkelerin, bir takım demokratik geleneklerin kuvvetli ülkeler olduğunu görüyorsunuz.

Bu geleneklerin güçlü olmadığı ülkelerde, başkanlık sistemi büyük istikrarsızlıklara yol açabilir. Demokratik geleneklerin Türkiye'de başkanlık sistemini başarılı kılmaya yetecek ölçüde olduğunu sanmıyorum.

Velhasıl, eğer bu unsurlar yoksa, başkanlık sisteminin başarısı, başkanın başarısına bağlı oluyor.

Eğer başkan başarılıysa, sistem de başarılı oluyor. Halbuki sistemden beklenen, kötü yöneticilere rağmen de iyi işlemesidir.

DYP, misyonunu tamamlamıştır

Merkez sağın gelecekteki yapılanması nasıl olacak?

Kimse, yeni şeyler inşa etmeye kalkmasın. Merkez sağ, eşittir ANAP.

Bu denklemde DYP'nin konumu ne olacak?

DYP'nin ne olacağı beni ilgilendirmez. DYP'liler ne olacak diyorsanız, ANAP'a gelsinler. DYP tarih olacak. Sayın Demirel cumhurbaşkanı olduğu zaman söyledim: DYP misyonunu tamamlamıştır. Bazıları Çiller'le olan dönemi DYP açısından yeni başlangıç olarak gördüler. Bu aldatmacaydı. DYP olması gerekenden fazla yaşamıştır.

DYP'nin ölüsü bile yüzde 12 eder diyorlar.

Şu anda o kadar ettiğine göre, ölmüş demektir.

DYP oyları RP'ye kayar mı?

RP'ye gitmez, taban partiyi takip etmez. DYP'yi ayakta tutan husus iktidar faktörü ve merkez sağdaki adres belirsizliğiydi. DYP iktidardan uzaklaştı ve merkez sağda adres belirlendi.

THY'deki iddialar ciddi

Alınacak uçaklar için yüzde 5'lik komisyon iddiası var. Bizden önceki dönemde 3 milyar dolarlık bir alım projesi var. Bana iki tane uyarı geldi. Birincisi, bu kadar büyük bir alımın gerekli olmadığı. İkincisi bu alımla ilgili verilen tekliflerde yüksek miktarlarda komisyon önerildiği. Bana geldiler dediler ki, bu şartlarda biz bu genel müdürle çalışmayız. (THY Genel Müdürü Atilla Çelebi'yi kastederek) Kendisi söylemiş.

Bununla ilgili kayıt var mı?

Kardeşim, 6 tane adam var orada.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!