Avrupa Kurultayı savaşının gösterdikleri

Güncelleme Tarihi:

Avrupa Kurultayı savaşının gösterdikleri
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2002 00:00

AVRUPA Savaşını Yılmaz kazandı. Dün bu sayfanın manşetinde Uğur Ergan ve Nuray Babacan imzalı haberin başlığı böyle diyordu. Aslında kazanılan, Avrupa değil koltuk savaşıydı.Çünkü bir Avrupa savaşı yok. Avrupa'nın geleceğinin tartışılacağı büyük bir kurultay var.1 Mart'ta başlayacak olan Kurultay, bir yıl sürecek. Üye ve aday ülkelerin temsilcileriyle birlikte, genişleyen Avrupa'nın geleceğini oluşturmak için ortak akıl seferber edilecek.Kurultay, her ülkeye kendi görüşünü etkili kılmak için olanak tanıyacak. Bunun farkına varan ülkeler, entellektüel sürece en fazla katkıda bulunabileceğine inandıkları isimleri gönderiyorlar. Örneğin Hollanda'yı, Avrupa'nın entegrasyonu konusunda yıllarca çalışan eski dışişleri bakanı Van Myrlo temsil edecek.Almanya, Avrupa konularında uzman bir profesörü tercih etmiş.Türkiye ise, savaşı kazananı gönderiyor.* * *İSİMLER konusunda bir tercihim yok. Benim üzerinde durduğum Ankara'nın olaya yaklaşımındaki hafiflik. Ciddiyetsizlik.Şaşırtıcı değil, aynı ciddiyetsizlik uyum yasalarındaki isteksizlikte de görül müyor mu? Evet ciddiyetsizlik. Çünkü olay, koalisyon içinde yaşanan küçük bir post tartışması değil.Hükümetin artık uzmanı haline geldiği, önce karar alıp, sonra onu değiştirme ya da tartışmaya başlama sallapatiliğinin son örneği bu.Bu kez sallapatilik Brüksel'e yansıyor. * * *DEMOKRASİ paketini hazırlayıp, Meclis'e yollar yollamaz tartışmaya başlayan hükümet, bu kez de Kurultay'da Türkiye'yi İsmail Cem'in temsil edeceğini Avrupa'ya resmen bildirdikten sonra kararından vaz geçti.Bakın olay nasıl gelişiyor. Başbakan Bülent Ecevit, Avrupa Kurultay'ı Başkanlığına getirilen Valery Giscard D'Estaign'e, 24 Ocak tarihli bir mektup gönderiyor. Ve Türkiye'yi Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in temsil edeceğini bildiriyor. Başbakan, ‘‘İki parlamenterin kim olacaklarının Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sorulduğunu’’ da ekliyor.* * *BELLİ ki bu işlem, hükümette tartışılmadan yapılıyor. Çünkü Yılmaz olayı öğrenir öğrenmez. ‘‘Benim gitmem gerekir’’ diyor. Ecevit kararını değiştiriyor. Bu karar değişikliğinde Demokratik Sol Partili İsmail Cem'in Demokratik Sol Partili arkadaşı Hüsamettin Özkan etkili oluyor.Eminim, ‘‘Türkiye'nin fikr; katkısını kurultaya Mesut daha iyi taşır, İsmail beceremez’’ dememiştir. Başka bir nedeni vardır mutlaka. * * *TAM bir hafta sonra, 1 Şubat'ta Valery Giscard D'Estaign'e ikinci bir mektup gidiyor, imza aynı. Başbakan Bülent Ecevit. Bu kez, ‘‘Türkiye'nin koalisyon liderleri seviyesinde temsil edilmesine karar verilmiştir’’ kaydı düşülerek Mesut Yılmaz'ın adı yer alıyor mektupta. Mektubu diğerinden ayıran bir fark daha var. Parlamento temsilcilerinin adları da yer alıyor. Demek ki, Başbakan bir hafta içinde fikir değiştiriyor, parlamento temsilcilerinin tesbitini Meclis'e bırakmaktan vaz geçiyor.Avrupa'nın geleceğine ilişkin ortak aklı yansıtacak ehil adaylar arasından Meclis'in, kendi temsilcilerini seçme hakkını önemsememek de aynı yaklaşımı sergiliyor. Hükümetin Avrupa hedefini ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!