Aurbach, Walter Benjamin’e Mustafa Kemal’i anlatıyor

Güncelleme Tarihi:

Aurbach, Walter Benjamin’e Mustafa Kemal’i anlatıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2010 00:00

İkinci Dünya Savaşı öncesi Almanya’dan kovulduğu için İstanbul Üniversitesi’ne gelen Prof. Erich Auerbach, ünlü filozof Walter Benjamin’e İstanbul’dan gönderdiği mektupta Harf Devrimi yıllarını ve Mustafa Kemal’i anlatıyor.

ASLINDA önce Mehmet Uzun farkediyor ünlü edebiyat sosyoloğu Prof. Erich Auerbach’ın İstanbul’daki sürgün yıllarını. Ve hatta içinde Walter Benjamin’in de yer alacağı “Auerbach’ın Umudu” isimli bir roman yazmanın hayalini kurmuyor yıllar boyunca. Öyle ki, Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı bir konuşmada, Auerbach’ın Walter Benjamin’e yazdığı mektuptan bile söz ediyor. Ne var ki, yakalandığı hastalık izin vermiyor Mehmed Uzun’a. Böylece, Auerbach’ın İstanbul yılları mektuplarındaki tanıklıklarda kalıyor. Tanıklıkları araştırıp gündeme getirmek de yine bir Alman’a, Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Martin Vialon’a kısmet oluyor.

Naif ve kuruntulu insanlar
/images/100/0x0/55ea2281f018fbb8f86d5c94


Hiç kuşkusuz bu mektuplardan en önemlisi, ünlü Alman filozof Walter Benjamin’e yazılmış olanı. Auerbach mektubunda, “Ülke tamamen ve kesin olarak Atatürk ve ona bağlı Anadolu Türkleri tarafından yönetiliyor” dedikten sonra, bu insanların, “naif, kuruntulu, dürüst, biraz hantal ve yontulmamış, bununla birlikte fazlasıyla duygulu” olduğunu ifade ediyor. Arkasından sözü Mustafa Kemal’e getiren Auerbach, onu Walter Benjamin’e şu sözlerle anlatıyor:
“Büyük Şef, sempatik bir otokrat, zeki, cömert ve esprili biri. Avrupalı meslektaşlarından tamamiyle farklı: Bu toprağı bizzat bir ülke haline getirmiş olması, ayrıca da kesinlikle uzun söze kaçmaması itibariyle (...) Bütün yaptıklarını bir yandan Avrupa demokrasileri ile diğer yandansa eski Müslüman-Panislamist Saray ekonomisine karşı savaşarak gerçekleştirmek zorunda kalmış; sonuçta ortaya çıkan da fanatik bir gelenek karşıtı milliyetçilik olmuş. Var olan İslam kültürü mirasının reddi, hayal ürünü bir kadim Türklük ile bağlantı kurma, kendisine karşı nefretle karışık bir hayranlık duyulan Avrupa’yı kendi silahları ile vurmak için teknik anlamda Avrupa zihniyeti ile modernleşme.”

Hayal ürünü kadim Türkçe

DİL ve edebiyat üzerinden bir toplumun sosyolojik yapısını analiz eden Erich Auerbach’ın Dil Devrimi’ni anlatırken söyledikleri de yabana atılabilecek gibi değil doğrusu. 1928 Dil Devrimi’nin amacı, Auerbach’a göre, “Hayal ürünü bir kadim Türkçe”ye ulaşmaktan başka bir şey değildir. Şöyle devam ediyor Mina Urgan, Güzin Dino, Safinaz Duruman gibi isimlerin hocası ve Sabahattin Eyüboğlu’nun yakın arkadaşı olan Auerbach:
“Bir yandan hayal ürünü bir kadim Türkçeye dayanan (Arapça ve Farsçanın etkisinden kurtulma) öte yandan da modern-teknik bir özellik gösteren dil reformu, 25 yaş altındakilerin on yıldan eski hiçbir dini, edebi ya da felsefi metni anlayamamasını ve dilin kendine has özelliklerinin bundan birkaç yıl önce zorla kabul ettirilen Latin alfabesinin zoruyla hızla yıpranmasını sağlamayı becermiş durumda.”
Ne yazık ki, Walter Benjamin’in bu mektuba cevap verip vermediğini, verdi ise mektubunun nerelerde kâşiflerini beklediğini bilmiyoruz...
(Yabanın Tuzlu Ekmeği, Erich Auerbach, Metis Seçkileri, Hazırlayan: Martin Vialon)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!