AraÅŸtırma Dünyasından

Güncelleme Tarihi:

Araştırma Dünyasından
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 18, 2005 00:00

Hızlı refleks = uzun yaÅŸamVahÅŸi batıda daha hızlı reaksiyon gösteren kovboyun hayatta kalma ÅŸansı daha yüksekti. Fakat Ä°skoç bilim adamları ÅŸimdi hızlı refleks yetisine sahip insanların gerçekten de daha uzun yaÅŸadıklarını buldular.Cok sayıda uzun vadeli araÅŸtırma, ilginç bir ÅŸekilde zeki insanların daha uzun yaÅŸadığı ÅŸeklinde sonuçlanmıştı. Zeka ve uzun yaÅŸam arasındaki iliÅŸki için birçok açıklamanın bulunabileceÄŸini düşünen Edinburgh Ãœniversitesi bilim adamı Ian Deary, Glasgow Tıp AraÅŸtırma Konseyi’ndeki çalışma arkadaÅŸlarıyla bunun neden böyle olduÄŸunu araÅŸtırırken ÅŸu ilginç sonuca ulaÅŸtı: Hızlı refleks yetisi uzun yaÅŸam üzerinde zekadan daha etkili. Bilim adamları 1988 yılında bir dizi testten geçen 412 erkek ve 486 kadının verilerini incelemiÅŸler. O tarihte yaÅŸları 54 ila 58 arasında deÄŸiÅŸen katılımcılar zeka ve reaksiyon testinde geçmiÅŸti. Deary ve ekibi, hayatta kalan katılımcıları yeniden test etmiÅŸler. Geçen zaman içinde katılımcılardan 185’i ölmüş ve beklendiÄŸi gibi bu kiÅŸilerin arasında zeka testinde daha düşük puan alanlar bulunmakta. Fakat bilim adamlarının ÅŸaÅŸkınlıkla fark ettikleri gibi refleksin yaÅŸam beklentisi üzerindeki etkisi çok daha büyük. ‘Şimdiye kadar hiçbir çalışmada reaksiyon süresinin yaÅŸam üzerindeki etkisi araÅŸtırılmamıştır’ diyor bilim adamı Psychological Science dergisinde. Bilim adamı bununla birlikte reaksiyon süresi ve uzun yaÅŸam arasındaki kesin iliÅŸkiyi açıklayamıyor. Tahminlere göre uzun reaksiyon süreleri, zamanla ölümle sonuçlanan indirgeme süreçlerine iÅŸaret etmekte. Ancak kesin sonuçların elde edilebilmesi için yeni araÅŸtırmaların yapılması gerekiyor. Mesela reaksiyon süresi ve uzun yaÅŸam arasındaki iliÅŸkinin genç insanlarda da araÅŸtırılması çok yerinde olur diyor bilim adamları. Alkol de tütün kadar zararlıAlkolün tüm dünyadaki saÄŸlık sistemlerine getirdiÄŸi yükün tütününki ile eÅŸit olduÄŸu ortaya çıktı. Son bir araÅŸtırmaya göre tütün ürünleri ve alkol, dünya genelindeki saÄŸlık sorunlarının %4’ünden sorumlu. Uluslararası bir araÅŸtırma, alkolün dünya genelindeki hastalıkların %4’ünden sorumlu olduÄŸu ÅŸeklinde sonuçlandı. Tütünün insan saÄŸlığına verdiÄŸi zarar ise %4,1 olarak açıklandı. ‘Alkol, meme kanseri ve kalp hastalıkları da dahil olmak üzere altmış hastalığın geliÅŸmesinde etkili’ diyor Stockholm Ãœniversitesi’nden Robin Room The Lancet dergisinde. Ä°sveçli, Kanadalı ve Amerikalı bilim adamlarından oluÅŸan ekibe göre hastalıkların ve ölümlerin bir kısmı alkoldeki küçük bir fiyat artışıyla bile önlenebilir. ÖrneÄŸin Ä°ngiltere için yapılan tahminler, %10’luk bir zammın alkole baÄŸlı ölümlerin kadınlarda %29, erkeklerde ise %37 oranında düşürebileceÄŸi yönde. AraÅŸtırmacılar öte yandan, alkolün kontrol altına alınmasına yönelik bilimsel bilgiler ve hükümetlerin uyguladığı politikalar arasında önemli farklılıkların bulunmasını kınıyorlar. Tütün ürünleri ve ilaçlar konusunda daha dikkatli davranılmasına raÄŸmen alkol hala sıradan bir ürün muamelesi görmekte. Bilim adamları bu nedenle WHO’nun tıpkı tütün ürünlerinde olduÄŸu gibi anti alkol kampanyaları baÅŸlatmasını öneriyorlar. Kanser aşısında ilk baÅŸarıKanserle savaÅŸan bilim adamları önemli bir baÅŸarı elde ettiler. Cilt kanserine karşı uygulanan terapötik aşı ilk kez etkili oldu. Bilim adamları hastanın bağışıklık sistemini tümöre karşı yönlendirmeye baÅŸardılar. Bilim adamları uzun bir süredir terapötik aşıyı kansere karşı uygulanmasına izin veren bir olanağın peÅŸindeydiler. Tedavi kanserden korumakla kalmayıp, bağışıklık sistemini, halihazırdaki tümör hücrelerine saldırıp kendi kendine yok etmesi için de tetiklemekte. Gerçi doktorlar, bağışıklık sistemi tarafından fark edilen ve saldırıya uÄŸrayan bazı protein parçalarının (peptitler) varlığından haberdardılar. Fakat bu proteinleri bağışıklık reaksiyonunun dikkatini çekecek duruma getirmek mümkün olmadığı için terapötik etki hissedilmemiÅŸti. Uluslararası bir araÅŸtırma ekibi ÅŸimdi bir cilt kanseri hastasının bağışıklık reaksiyonunu, tümörlere karşı yönlendirmeye baÅŸardı. Özel bir aşı maddesi bedene mikrobik enfeksiyon taklidi yaparak bağışıklık sistemine tümör hücrelerinden bir peptit gönderiyor. Bağışıklık sistemi böylece peptite ve dolayısıyla da kanser hücrelerine karşı uzmanlaÅŸmış bir aşı maddesiyle reaksiyon göstermekte. Klinik deneylerde gerçekten de umut verici sonuçlar elde edilmiÅŸ. AraÅŸtırmacıların Journal of Clinical Investigation dergisindeki yazılarına göre aşının denendiÄŸi sekiz kanserli hastada da yeni ilaç bağışıklık sisteminin reaksiyonunu on misli arttırmış. Bilim adamları hastalarına peptit dışında sentetik bakterilerin küçük bir DNA parçasını da aşılamışlar. Bu kalıtım parçası hastanın bağışıklık sistemini, kanser proteinlerine karşı çok daha etkili bir ÅŸekilde reaksiyon göstermesini saÄŸlamış. Dört iÄŸneden sonra hastalardaki tedavi edici hücrelerin önemli ölçüde çoÄŸaldığı saptanmış. Bilim adamları önemli bir yan etkinin görülmediÄŸini söylüyorlar. Yeni bir araÅŸtırmayla aşının güvenirliÄŸi ve bağışıklık sistemini etkinleÅŸtirip etkinleÅŸtiremediÄŸi kontrol edilecek. Bağışıklık yanıtının tümörler üzerindeki etkisi henüz kesin olarak bilinmese de ilk laboratuvar deneyleriyle aşıdan sonra geliÅŸen bağışıklık hücrelerinin gerçekten de kanser hücrelerini öldürdükleri saptanmış.Amerikan ordusu yapay kutup ışığı ürettiKış geceleri soÄŸuk, uzun ve karanlık geçen kuzeyde yaÅŸamının tek bir avantajı gökyüzündeki nefes kesici kutup ışıklarını görebilme ÅŸansıdır. Nature dergisindeki bir habere göre Amerikan Hava Kuvvetleri bu doÄŸa gösterisini yapay olarak oluÅŸturmaya baÅŸarmış. Bilim adamları geçen yılın Mart ayında Alaska semalarına enerji yüklü radyo dalgaları gönderince yeÅŸil bir parlaklık oluÅŸmuÅŸ. Aleti kapattıklarında ışık da yok oluyor, yeniden çalıştırıldığında ise yine parlak bir aydınlık sarıyor gökyüzünü. Kutup çevresinde yaÅŸayan insanların bir düşüncesi bu deneyden sonra atmosfer araÅŸtırmacılarına da mantıklı geldi: Sokakları yapay kutup ışıklarıyla aydınlatmak.Dolly’nin babasına insan kopyalama izniKopya koyun Dolly’yi yaratan bilim adamı artık araÅŸtırma amaçlı olarak insan embriyosu kopyalayabilecek. Ä°ngiltere’deki yetkili kuruluÅŸ Ian Wilmut ve ekibine gerekli izni verdi. Wilmut’a verilen izin, 2001 AÄŸustos ayında Newcastle upon Tyne Ãœniversitesi bilim adamlarına verilenden sonra ikinci izin oldu. Ian Wilmut ve ekibi 1996 yılında ilk canlı memeli hayvanı kopyalayarak tüm dünyada ünlendiler. Kopya koyun Dolly 2003 yılında altı yaşında öldü. Terapötik klonlamada yumurta hücresinin çekirdeÄŸi bir beden hücresinin çekirdeÄŸiyle deÄŸiÅŸtirilmekte ve yumurta embriyo olarak geliÅŸmesi için uyarılmakta. AraÅŸtırmacılar bu aÅŸamadan sonra, insan bedenindeki her türlü hücre tipine dönüşebilen kök hücrelerini ayıklamak istiyorlar. Edinburgh Roslin Enstitüsü araÅŸtırmacısı Wilmut ve Londra Psikiyatri Enstitüsü’nden Christopher Snow’un amacı ise Stephen Hawking gibi ALS (Amyotrophic Lateral Sclerosis) sinir sistemi hastalığına sahip kiÅŸilerin hücrelerini kopyalamak . Bu hücrelerden elde ettikleri embriyolar üzerinde ise bu hastalığın ne ÅŸekilde geliÅŸtiÄŸini araÅŸtıracaklar.Kemikler geceleri büyüyorKuzuların bacak geliÅŸimini izleyen Amerikalı bilim adamları, kemiklerin sadece geceleri yani üzerinde herhangi bir baskının bulunmadığı ve hareket halinde olmadıkları zamanlar büyüdüğünü keÅŸfettiler. AraÅŸtırmacıların tahminlerine göre ayakta dururken, kıkırdak tabakaları üzerine yansıyan basınç büyümeye engel. Oysa bilim adamları bugüne dek kemiklerin bazı günlerde daha fazla, kimi günlerde ise da az olmak üzere sadece gündüzleri büyüdüğüne inanıyorlardı. Ä°lginç sonuç Madison Ãœniversitesi’nden Norman Wilsman ve Kenneth Noanan’a ait. Journal of Pediatric Orthopaedics dergisinde yayımlanan araÅŸtırma çerçevesinde kuzuların bacak kemiklerine, 167 dakikada bir kemik boyunu ölçen sensorlar yerleÅŸtirilmiÅŸ. Elde edilen sonuçlara göre kemikler %90 oranında uyuma veya dinlenme sırasında büyürken, hayvanlar ayaktayken veya yürürlerken hemen hemen hiç büyümüyor. Büyüme eklemi olarak da bilinen kıkırdak plakalarında, önemli bir kısmı kemiÄŸe dönüşen kıkırdak üretilmekte. Kemik bu ÅŸekilde boylamasına büyür. Kıkırdak maddesi tamamen kemiÄŸe dönüştüğünde ise artık büyüme tamamlanmıştır. Bilim adamları, beden ağırlığının büyüme plakası üzerine baskı yapması halinde kemiÄŸin büyümediÄŸini gözlemlemiÅŸler. Sonuç çocukların da yatarken büyüdüklerini kanıtlıyor gibi ve ayrıca büyüme aÄŸrılarının neden daha çok geceleri ortaya çıktığını da açıklamakta. YaÅŸları üç ila on iki arasında deÄŸiÅŸen çocukların üçte biri büyüme aÄŸrısı çeker. Bununla birlikte büyüme aÄŸrısının kesin nedeni bilinmemekte. Bilim adamları, aÄŸrıların, kemikle paralel olarak büyüyemeyen sinirlerin, kiriÅŸlerin ve kasların gerilmesi yüzünden ortaya çıktığını tahmin ediyorlar. Fosil yılana Alman bakanıın adı verildiAlman dışiÅŸleri bakanı Joschka Fischer (56), fosil bir yılan türünün isim babası oldu: ‘Palaeopython fisheri’. 369 omurlu, iki metre uzunluÄŸundaki yılan fosili Almanya’nın Darmstadt kenti yakınlarındaki Messel kasabasında bulundu. Fischer, 1991 yılında Hessen eyaletinde çevre bakanı iken, Messel çukurluÄŸunun çöplük olarak kullanılmasını engelleyerek fosil yatağı olarak korunmasını saÄŸlamıştı. Orta Eosen dönemine ait on iki buluntudan sekizi kafatasında ibaretti. Sigara içenlerin diÅŸleri sinsice ölüyorSigara içen bir kiÅŸinin diÅŸlerini erken kaybetme riski, sigara içmeyenlere göre 15 misli yüksek. Çünkü nikotin, bedendeki hataları uyaran sinyalleri bozuyor. Bu durumda düzenli diÅŸ fırçalamak bile iÅŸe yaramıyor ve diÅŸler ölüyor. Köln Ãœniversitesi Parodontoloji PolikliniÄŸi yöneticisi Prof. Michael J.Noak, tütünün içindeki zehir, diÅŸetine, en iyi ağız temizliÄŸinde bile zarar vermekte diyor. Ayrıca sigara içenler, diÅŸetinin iyice zarar görmesinden sonra kanamaya baÅŸlaması yüzünden diÅŸ hekimine daha geç baÅŸvuruyorlar. Yani nikotin, uyarıcı kanamayı bile geciktirmekte. Sigarayı bırakan kiÅŸilerde, paradontozun tedavi ÅŸansı altı ay sonra sigara içmeyenler kadar yükselmekte.AÅŸk hastalığı ciddi bir hastalıkAÅŸk hastalığının ciddi bir hastalık olduÄŸunu kanıtlayan psikolog Frank Tallis, The Psychologist dergisinde bu fenomen üzerinde daha fazla durulması konusunda uyardı. Hediye almak, telefon beklemek veya bir buluÅŸma için hazırlanmak gibi normalde yeni bir aÅŸkın belirtileri olan bu davranışlar ciddi bir soruna da iÅŸaret edebiliyor diyor araÅŸtırmacı. Tallis, eski Yunanlılardan günümüze dek aÅŸka gösterilen tavırları ve zihinsel hastalıkları incelemiÅŸ. AÅŸk hastalığı 18.yy’dan önce binlerce yıl boyu ciddi bir hastalık olarak kabul ediliyordu. GeçtiÄŸimiz 200 yıl içinde ise bu durum artık ciddi bir hastalık olmaktan çıkmış. Oysa son araÅŸtırma sonuçları aÅŸk hastalığının en geliÅŸkin tıbbı terimlerle teÅŸhis edilebileceÄŸini göstermekte. Semptomlar, aşırı sevinç durumları, kendine çok fazla güvenme ve depresyona kadar uzanmakta ve bunlar üzülmeye veya uyku bozukluluÄŸuna kadar gidebiliyor. Saplantı-zorlantı hastalığının (Obsesif Kompulsif Nevroz) belirtileri aÅŸk hastalarında da görülmekte. Buna sürekli olarak e-posta kutusunun kontrol edilmesi de dahil. Tallis’e göre psikologlar hiçbir zaman aÅŸk hastalığı teÅŸhisi koymazlar ancak kullanılan terimlerin incelenmesiyle sorunun aÅŸk hastalığı olduÄŸu ortaya çıkmakta.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!