Anadolu üniversiteleri

TÜRKİYE'de en önemli dinamiğin, tarihimizde ilk defa gelişen bağımsız burjuvazinin seslerinin artık Anadolu'da duyulmaya başlaması olduğunu düşünüyor ve bu görüşümü çeşitli suçlamalarla karşılaşmama rağmen -‘‘Yeşil sermaye taraftarı!’’- fırsat bulduğum her yerde dile getiriyorum.Kabul etmek zorundayız ki, çaresizlik içinde kıvranan Cumhuriyet'in ‘‘devlet eliyle kapitalistleşme’’ serüveni, sonradan çeşitli pazarlıkların yapıldığı Ankara-İstanbul Yataklı Treni'ne dönüşmüş; bizde burjuvazi, merkezin-Ankara'nın ağzına bakan güdümlü ve korumaya düşkün asalak bir sınıf haline gelmiştir.Yeni yeni, bu asalak karakteri terk eden İstanbul burjuvazisinden bahis açmak mümkündür ama ülkede devlet eliyle zengin olmayan burjuva -sadece piyasaya üretim yaparak zengin olan- sayısı da herhalde iki elin parmaklarını geçmez.* * * Demokrasinin tarihi, burjuvazinin tarihiyle eşittir.Ancak, Batı'da demokrasi kendi kendine ve merkezden bağımsız palazlanan burjuvazinin, merkezle siyasi güç paylaşma mücadelesi üzerine inşa edilmiş bir sözleşmedir.Ankara-İstanbul yataklı treninde pazarlıklar sürerken, İstanbul burjuvazisinden Ankara siyasetine kafa tutmasını beklemek safdillik olur.* * * Bazılarına garip gelse de benim umudum ‘‘Anadolu sermayesi’’nde! Yer yer muhafazakár karakterleri nedeniyle gerici olmakla suçlanan Anadolu sermayesinde.Ancak, onların da kültür birikimi eksikliğinden ürküyorum. İlkokul mezunu hacı amcaların, Amerika'dan MBA diplomalı beyaz yakalı oğullarıyla yaptıkları ittifak çerçevesinde küresel birikim her geçen gün gelişmesine rağmen, Anadolu'da hálá kurumsallaşmış kültür üretimi olmamasından, sadece geçmişin mirasından referans alınmasından rahatsızım.Ancak, son zamanlarda kaygılarımı büyük çapta aşmama vesile olan bir gelişmeyi mutlulukla izliyorum:Anadolu üniversiteleri!* * * Şahsen gördüğüm Trabzon, Erzurum, Eskişehir, Samsun, Kahramanmaraş, Kayseri, Bolu, Bursa, Kocaeli, Antalya'daki üniversiteler bana büyük gurur, huzur ve umut veriyorlar.Ekonomik modelini kuran Anadolu, bir de kültürel kurumlarını tamamlarsa Türkiye'ye demokrasi, işte esas o zaman bir daha silinmemek üzere yerleşecek.Benim samimi inancım bu.* * * En son geçen hafta sonu Malatya-İnönü Üniversitesi'ni gezerken benzer duygulara kapıldım. 500 bilgisayar kapasiteli İnternet Merkezi'nde gecenin geç saatinde çalışan gençleri görünce, şık ve modern üniversite kafesinde el ele tutuşmuş sevgililerle göz göze gelince, Rektör Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun büyük heyecanla gezdirdiği spor tesisinde hazırlanan tenis kortlarına şahit olunca, 18 bin öğrenciye eğitim hizmeti veren pırıl pırıl öğretim üyeleriyle misafirhanenin lokantasında selamlaşınca, Anadolu'dan yükselen büyük çağrıya bir kez daha inandım.* * * Keşke YÖK bu üniversitelere, yurtdışında okuyan gençleri de kapsayacak şekilde, bir insan kaynağı seferberliği açsa ve bu üniversitelerin en büyük ihtiyacı olan öğretim üyesi kalitesi daha da yükseltilebilse.İşte o zaman Türkiye'nin tadına doyum olmayacak.